Şengül Şirin
|
Cevap : Destekten Yoksun Kalma Tazminatı
IV DESTEKTEN YOKSUNLUK ZARARININ BELİRLENMESİ
A)GENEL OLARAK
Destekten yoksun kalma tazminatının şartları gerçekleştiği takdirde, zarar veren, zarar görenin malvarlığında meydana gelen eksilmeyi gidermek zorundadır Maddi tazminatın amacı, zarar verici olay meydana gelmeseydi zarar gören, malvarlığı açısından hangi durumda bulunacak idiyse, o durumun yeniden kurulmasıdır Bu zarar, eğer destek ölmeseydi, destekten yoksun kalanın gelecekte faydalanacağı yardımı tespit etmek suretiyle oluşur Burada karşılanması gereken zarar, desteğin sağlayacağı yardımların toplamıdır
Destekten yoksun kalma zararının tespiti gelecekte meydana gelecek bir zararın tespiti niteliğinde olduğu için, matematiksel bir kesinlikle tespit edilmesi mümkün değildir Zararın tespitinde, fiili karinelere hal ve şartların icabına, ölen destek ile destekten yoksun kalan arasındaki ilişkiye dayanılarak, gelecekte meydana gelecek zarar hakkında tahmin yapılacaktır Tazminat miktarının tayinine ilişkin olarak iki yerleşmiş prensip olduğu kabul edilmektedir Bunlar, tazminatın zarar miktarını aşamayacağı ve kural olarak zararın tamamını kapsayacağıdır
Yargıtay’ın bir kararında, destekten yoksun kalma zararının belirlenmesinde göz önünde bulundurulacak hususlar şu şekilde açıklanmaktadır: “ Ölüm nedeni ile Borçlar Kanununun 45 nci maddesine dayanan destekten yoksun kalma tazminatı, yoksun kalanlarla ölenin çalışıp kazanabileceği süredeki kazancı tutarından davacılara ayırıp, ileride yapabileceği yardım tutarının peşin ve toptan ödenmesinden ibarettir Böylece tarafların yaşayacakları süre içerisinde her ay kazanılacak miktar, hayat denemelerine göre bu kazançtan davacılara ayrılacak miktarın tutarı ve ileride ödenecekken peşin ödenmesi yüzünden, peşin sermaye faizinin ayrı ayrı hesaplanıp, sonunda destekten yoksun kalana ödetilmesinden ibarettir
Bu yolla davacıların gerçekte uğradıkları zarar tespit edilmiş olur  ”
Zararın hesaplanmasında, hakim, hesaba ilişkin tüm verileri belirlemeli, özellikle ortalama yaşam ve çalışma süreleri hesaplanırken hangi cetveller kullanılarak hesaplama yapılması gerektiği, ölen desteğin yaşarken davacıya yaptığı yardımların miktarının davacı tarafından tam kanıtlanamaması durumunda hangi orana başvurulacağı, dul kadın evlenme şansının tazminat miktarına etkisinin hangi oranda olacağı, zarar miktarının destekten yoksun kalana sermaye olarak ödenmesinde peşin ödeme değerinin ne şekilde hesaplanacağı hususlarında talimatlar vererek, zarar ve tazminat hesabında mevcut bilirkişi insiyatifini kırmalı, bilirkişinin sadece hesap bilirkişisi olmasını sağlamalıdır
B)ZARARIN BELİRLENMESİNDE DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR
1)Desteğin Geliri
Destekten yoksun kalma zararlarının tespiti için, öncelikle ölen desteğin gelirinin tespit edilmesi gerekir Zira, desteğin gelirinin tespiti, destekten yoksun kalma zararının doğumu için gerekli olan şartlardan birisi olan desteğin bakım gücünün tespitine yarayacaktır Desteğin ölümünden doğan zarar hesaplanırken, desteğin gelir durumu, ekonomik imkanları esas alınır
Desteğin gelirine, hayatta kalsaydı, hak sahiplerine yapacağı farz edilen bakım yardımının devam edeceği süre zarfında, elde edebileceği meslek içi ve dışı tüm gelirler ve mali imkanlar dahildir Bu nedenle, desteğin, yardımının devam edeceği var sayılan süredeki ekonomik kaynaklarının ve bunlardan sağlanan gelirlerin ortaya konması tazminatın hesabında büyük önem taşır
a) Fiili Desteğin Geliri
Eğer ölen destek, fiili destek ise, fiili desteğin gelirinin tespiti, farazi desteğin gelirinin tespitine göre daha kolaydır Zira, fiili desteğin tüm kazançları, mali imkanları ve çeşitli kaynaklardan temin ettiği gelirlerin tespiti için somut verilere dayanma imkanı mevcuttur Fiili desteğin geliri, sadece sağlığında sahip olduğu malvarlığına göre değil, malvarlığında veya gelirinde destek ölmeseydi meydana gelmesi kuvvetle muhtemel olan gelişmeler dikkate alınarak artan oranlı hesaplanmalıdır Fiili desteğin geliri, ölenin meslek içi ve meslek dışı kazançlarını içerir Ayrıca bu gelir tespit edilirse, belirli ve belirsiz zamanlarda meydana gelen artışlar da dikkate alınmalıdır Desteğin kazancına, mamelekin gelirleri, çeşitli kaynaklardan sağlanan yardımlar, yardım gücünü arttıran avantajlar girer
Ölen desteğin, bir kamu kurumu veya herhangi bir iş yerinde ücretli olarak çalışan memur veya işçi olması halinde, gelirinin hesabında somut verilere dayanabilme imkanı yüksektir Bu durumda, desteğe ölümünden önceki son ayda ödenen maaş ve aylığın net miktarı ile makam ücreti, fazla çalışma ücreti, ek ders ücreti, prim, tazminat gibi adlarla yapılan net ödemeler, ölenin hangi devrelerde terfi edeceği ve her üst derecede maaş ve ücretlerinde meydana gelecek artışların net miktarı, ölenin zarar devresi içindeki gelirlerinin toplamıdır Ücret ile çalışan desteğin gelirinin tespiti, kural olarak, iş yerinden celp edilecek ücret bordroları vb kayıtlar ile mümkündür
Ancak, ülkemizde, kamu kurumları dışındaki işyerlerinde çalışanların ücretlerinin düşük göstermesi eğilimi mevcut olduğundan, destekten yoksun kalan, desteğin gerçek ücretini her türlü delille ispat edebilir Yargıtay da bir kararında bu hususa işaret ederek; desteğin olay tarihindeki yaşı, mesleği, kıdemi ve özellikle yaptığı işi dikkate alarak, bordrodaki ücretinin gerçek ücreti yansıtamayacağından bahisle, desteğin gerçek ücretinin, ticaret odası tarafından bildirilen emsal ücrete göre hesaplanması gerektiğine hükmetmiştir
Fiili destek, avukat, mühendis, esnaf gibi serbest meslek mensubu ise, gelirinin tespitinde vergi beyannameleri veya ticari defterlerinden yararlanılır
Ayrıca, serbest meslek mensubu desteğin gelirini belirlemede de, tanık beyanlarından veya zabıta araştırılmasından istifade edilebilir Yargıtay’da bir kararında; “  müteveffanın İstanbul’da serbest pazarcılık yapan bir kimse olduğu ifade edildiğine göre, taraflardan murisin işinin nitelik ve vusati hakkında delilleri sorulup, tümünün usulünce toplanması, bu meyanda vergiye kayıtlı ise kaydın bulunduğu yerlerden murisin verdiği beyannamelerin getirtilip incelenmesi, bunun dışında herhangi bir meslek kuruluşunda kaydı varsa bu kayıtların getirtilmesi, işin niteliğinin açıkça belirlenmesini takiben ilgili resmi merciler ve dernekler gibi kuruluşlardan bu alandaki emsal kazanç ortalamalarının sorulması, müteveffanın sabit ve sürekli bir gelire sahip olmadığı anlaşıldığında asgari ücret miktarının ilgili kuruluşlardan sorulması gibi araştırma işleminin ikmalinden sonra müteveffanın belirlenecek gerçek gelirine göre destekten yoksunluk zararı miktarının bilirkişiye yeniden hesaplattırılması gerekir  ” demek suretiyle aynı yönde içtihat tesis etmiştir
Başladığı bir işten nasıl bir sonuç alacağı henüz belli olmadan ölen desteğin geliri ise, genel olarak bu işte çalışanların ortalama kazançlarına göre belirlenmelidir
Yargıtay’a göre; ölen desteğin, mesleği ve gelirinin belli olmaması halinde, çalışabilecek yaşa gelmişse, yaşadığı yerde yapabileceği işler, yetenekleri, sağlık durumu, enerjisi, yaşayış tarzı gibi kriterler dikkate alınarak geliri hesaplanmalıdır Fiili desteğin ölüm anında işi veya gelirinin bulunmaması halinde, kazancı, asgari ücretin altında olamaz
b) Farazi Desteğin Geliri
Farazi desteğin gelirinin tespitinde hatasız bir tahmin yapmak mümkün olmaz Bu durumda, farazi desteğin, örneğin ölüm anına kadar çalışma yaşamına atılmamış çocuğun yahut gencin, hayatta kalsaydı nasıl bir işte çalışabileceği ve ileride elde etmesi kuvvetle muhtemel olan geliri, ailesinin sosyal ve ekonomik durumu, öğrenim olanakları, kabiliyetleri, zeka derecesi göz önünde tutularak tahmin edilir
Tahminler neticesinde, ölen farazi desteğin mesleği tespit edilemiyorsa, asgari ücret üzerinden hesaplama yapılmalıdır Farazi desteğin, henüz gelir elde etmeye başlamamış olmakla birlikte, ileride hangi mesleğe sahip olacağı önceden tespit edilebiliyorsa, bu meslek mensuplarının ortalama kazancı, desteğin gelirinin hesaplanmasında esas alınmalıdır Örneğin, ölenin eğitim fakültesi öğrencisi olması halinde öğretmenlerin ortalama kazancı esas alınacaktır Yargıtay’ın görüşü de bu yöndedir
c) Gelirin Arttırılması
Gerek fiili desteğin gerekse farazi desteğin, zaman içerisinde mesleğinde ustalaşacağı, yükseleceği ve bu durumda gelirinde artış olacağı aşikardır Desteğin geliri, sadece onun sağlığındaki gelir durumuna göre değil, gelecekte kaydetmesi muhtemel gelişmeler sonucu meydana gelebilecek değişiklikler dikkate alınarak tespit edilmelidir
Yargıtay, uzun bir süre, desteğin gelecekteki gelirinin yıllık %5 oranında artacağı kuralını benimsemiştir Ancak, bilahare, gelecek yıllardaki kazançların gerçeğe yakın uygun oranda arttırılması suretiyle tespitinin adalet ve nesafet gereği olduğundan hareketle, uygun oranda arttırım yapılması esasını kabul etmiştir Uygulamada, Mahkemelerce farklı oranların uygulanmasının yarattığı sakıncalar dikkate alınarak, bilahare bu içtihattan da dönülmüş ve desteğin gelirinin yıllık artış hızının ve gelir toplamından yapılacak iskontonun hesabında %10 oranının uygulanması kuralı benimsenmiştir Belirlenen %10’luk gelir artış oranı, enflasyon oranından bağımsız olarak desteğin gelirindeki reel artışı göstermektedir Dolayısıyla, ücret artış hızı, ölen desteğin gelirinde enflasyon oranında arındırılmış olarak, mesleğindeki terfileri veya uzmanlaşması nedeniyle meydana gelecek olan artışları ifade eder
2 Gelirin Netleştirilmesi
Destekten yoksun kalma tazminatının hesabında desteğin, desteğinden yoksun kalana yapacağı yardım tutarının belirlenmesi büyük önem arz eder Yardım tutarının belirlenebilmesi için de, tespit edilmiş olan gelirin netleştirilmesi gerekir Net gelirin tespitinde matematiksel bir ölçü mevcut değildir Bu nedenle, net geliri, her somut olayın özelliğine göre tespit etmek gerekir
Genel olarak, net gelirin tespit edilmesinde, desteğin brüt gelirinden, gelir elde etmek için yapması gereken harcamalar, yaşasaydı ölen desteğin ödemekle yükümlü olacağı her türlü vergi, resim ve harçlar, desteğin ölümünden önce ödediği ve ödemek zorunda olduğu nafaka ve yardım miktarı indirilmelidir
C)YARDIM MİKTARI VE GELİRİN PAYLAŞTIRILMASI
Desteğin net geliri tespit edildikten sonra, destek olan yaşasaydı gelirinden kimlere ne miktarda yardım yapacağının ortaya konulması gerekir Tazminatın tayini açısından son derece önem arz etmesine rağmen, yardım miktarının tespiti oldukça zor bir konudur
Yardım miktarının ispatı için her türlü delile başvurulabilir Ölüm anına kadar destek yardımda bulunmuş ve bu yardımın miktarı belli ise, bu miktardan hareket edilir
Böyle bir belirginlik yoksa; destek olan yaşasaydı, zaman içerisinde ihtiyaçlarının ve masraflarının artacağı, dolayısıyla gelirinin kendisine ayıracağı payın yükseleceği göz önünde bulundurulmalı, bu nedenle, gelirin paylaştırılmasına geçmeden önce, destek yaşasaydı gelirinden kendisine ne miktarda pay ayıracağının tespit edilmelidir Desteğin, evli olup olmadığı, varsa çocuk sayısı gibi hususlar desteğin kendisine ayıracağı payın tespitinde önem taşır Fiili desteğin yapacağı yardım miktarının belirlenmesinde, farazi desteğe nazaran somut veriler bulunabilir Desteğin, desteğinden yoksun kalana gönderdiği yardımın miktarı, banka dekontu gibi yazılı belgelerle yahut tanıkla ispat edebiliyorsa, yardım miktarının tespiti kolaydır Yine, destek ile desteğinden yoksun kalan arasında bir nafaka mükellefiyeti mevcut ise, yardım miktarı için nafaka tutarı esas alınır
Farazi desteğin, gelecekte yapacağı yardım miktarını net olarak ortaya koymak mümkün değildir Bu durumda; desteğin sağlayabileceği kazancı, destekten yoksun kalan ile arasındaki yakınlık derecesi, destekteki yardım ve fedakarlık duygusunun yüksekliği destekten yoksun kalanın yaşı, cinsiyeti, ihtiyaçları ve sürdüğü hayat tarzı gibi hususlar dikkate alınarak yardım miktarı tayin olunmaya çalışılacaktır
2 Gelirin Paylaştırılması
Ölen desteğin, gelirinden bir kısmını kendisi için ayıracağı ve bu tahsisten vazgeçilemeyeceğinden hareketle, yardım paylarının geliri yutmaması prensibi kabul edilmiştir Esas olan, gelirin tamamının yardıma tahsis olunmayacağıdır Yargıtay, ölen desteğin gelirinden yoksun kalanlara ayrılacak payın tespitinde, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile 5434 sayılı T C Emekli Sandığı Kanunu hükümlerinin kıyasen uygulanması gerektiği görüşündedir
D)YARDIMIN DEVAM SÜRESİ
Yardımın devam süresi, ölen destek yaşasaydı, desteğin bakım gücünün, destekten yoksun kalanların bakım ihtiyacının ve fiili bakım ilişkisinin bir arada devam etmeleri muhtemel olan süredir Desteğin yardım süresi hesaplanırken, bir yandan desteğin çalışma süresi, diğer yandan da destekten yoksun kalanın yaşama süresi dikkate alınır Bir başka ifadeyle, destekten yoksun kalma zararı süresinin bitiminin tayininde, ölen desteğin bakım gücü, destekten yoksun kalanların bakım ihtiyacı ve fiili bakım ilişkisi sürelerinin hangisi erken sona gerecekse, o tarih esas alınır Bakım gücü ile ihtiyacın devam süreleri, destekten yoksun kalınan süreyi belirleyecektir
Fiili desteğin ölmesi halinde, destekten yoksun kalma zararı, desteğin öldüğü tarihten itibaren doğmaya başlar Destekten yoksun kalanın bakım ihtiyacının veya desteğin bakım gücünün sona ereceği tarihten hangisi daha önce ise o tarihte sona erer Farazi desteğin ölmesi halinde ise, destekten yoksun kalma zararının başlangıç tarihi olarak, ölen yaşasaydı bakım gücüne sahip olabileceği tarih ile destekten yoksun kalacak olan kimsenin bakım ihtiyacının doğacağı tarihten hangisi sonra ise, o tarih esas alınır
Yardımın devam süresinin hesaplanmasında üç süre önem taşımaktadır Bunlar, bakım gücünün devam süresi, bakım ihtiyacının devam süresi ve fiili bakım ilişkisinin devam süresidir Fiili bakım ilişkisinin devam süresi özel durumlarda söz konusu olduğundan , bu bölümde ilk iki süre incelenecektir
1 Desteğin Bakım Gücünün Devam Süresi
Desteğin bakım gücünün devam süresi, muhtemel yaşama süresi içinde, çalışarak gelir elde edebileceği sürenin hesaplanmasıyla bulunur Bu kimsenin hayatın olağan akışına göre ömrünün sonuna kadar çalışamayacağından hareketle, Yargıtay’da çalışma süresinin, kural olarak yaşam süresinden önce sona ereceği görüşündedir Buna göre, çalışma süresi kural olarak 60 yaşına kadar sürebilir Ancak, şayet destek çalışmadan da bakım gücüne sahip ise, bu durumda bakım gücünün devam süresinin, desteğin muhtemel yaşama süresinin sonuna kadar süreceği kabul edilmelidir
Türkiye koşullarına göre hazırlanmış, faal yaşam sürelerini gösterir bir tablo mevcut değil ise de; bugün gerek doktrinde, gerekse uygulamada 1989 yılında tek yaşlara göre kadın ve erkek için Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından hazırlanmış yaşam tablolarının kullanılması savunulmaktadır Ancak, herkes için kabul edilebilecek bir faal yaşam süresinin tespit edilmesi hayatın olağan akışına aykırı olduğundan; hakim önüne gelen somut olayda, desteğin ölüm tarihindeki yaşı, mesleği, mevcutsa özel sağlık problemleri gibi hususları dikkate alınarak desteğin faal yaşam süresini tespit etmelidir
2- Destekten Yoksun Kalanın Bakım İhtiyacının Devam Süresi
Destekten yoksun kalma zararı, destekten yoksun kalanın bakım ihtiyacı devam ettiği sürece söz konusu olabilir Ancak, bu süre, hiçbir zaman, destekten yoksun kalanın yaşam süresinden daha uzun olamaz
Yargıtay, henüz ülkemizde muhtelif yaş, meslek ve cinsiyet gruplarına göre vatandaşların ortalama ömrünü gösteren istatistik cetvelleri hazırlanmadığından, uygulamada birliğin sağlanması için, ölüm ve cismani zarar halinde maddi tazminatın hesaplanmasında, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa bağlanan tarifenin birinci maddesi uyarınca, P M F yaşama tablosundan yararlanılması ve ortalama ömrün belirlenmesinde bu tablodaki rakamların esas tutulması gerektiği görüşündedir
Bakım ihtiyacının devam süresi, destekten yoksun kalanların sıfatlarına göre farklılık arz etmektedir Eş, çocuk, anne-baba, nişanlılar ve kardeşler dışında kalanların bakım ihtiyacının devam süresini tespit etmek için, destek ile aralarındaki fiili bakım ilişkisinin mahiyeti önem arz eder Zira, destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunabilmek için, hısımlık veya mirasçılık gibi bir bağın bulunmasına gerek yoktur Bu nedenle, hakim, somut olayın özelliklerine göre, destekten yoksun kaldığı iddiasından olan kişinin, bakım ihtiyacının devam süresini tespit etmelidir
E) ZARARDAN İNDİRİM YAPILMASI
Destekten yoksun kalma tazminatının amacı, destekten yoksun kalan kimsenin bakım ihtiyacını gidermek olduğundan, destekten yoksun kalanın, desteğin ölümü yüzünden elde ettiği veya gelecekte elde etmesi kuvvetle muhtemel olan yararlarının, zararlardan indirilmesi gereklidir Eğer, zarardan bu indirimler yapılmazsa, destekten yoksun kalanın mal varlığında, desteğin ölümünden önceki haline göre zenginleşme meydana gelir ki, bu da destekten yoksun kalma tazminatının öngörülüş amacına aykırıdır
Zarardan indirim yapılacak yarar kalemleri şöyle sıralanabilir:
1 Dul Kalan Eşin Evlenme İhtimali
Dul kalan eşin, gelecekte uğrayacağı destekten yoksun kalma zararı, hüküm tarihinde, tazminatın peşin değerinin verilmesi suretiyle giderilecektir Dul eşin, gelecekte evlenip evlenmeyeceği ihtimallere dayalıdır Hiç evlenmeyecekmiş gibi tazminata hükmedilmesi, dul eş lehine fazla tazminata hükmedilmesine, dul eşin sebepsiz zenginleşmesine neden olacaktır Bu sorunu gidermek için hakim, somut olayda dul eşin evlenme şansını, yaşını, sağlık durumunu, önceki evliliğinden olan çocuk sayısını, kültürel sosyal ve ekonomik durumunu, ölen kocasına olan bağlılığı gibi faktörlere göre belirlemelidir Genel hatlarıyla Yargıtayın görüşü de bu yöndedir
2 Destekten Yoksun Kalanın Ölüm Dolayısıyla Elde Ettiği Menfaatler
a) Miras Geliri
Desteğin ölümü sonucu, mal varlığı aynı zamanda desteği olduğu mirasçılarına intikal eder Bu durumda, destekten yoksun kalma zararından indirim yapılıp yapılmayacağı doktrinde tartışmalıdır
Yargıtay’ın da kabul ettiği görüşe göre, ölen destekten intikal eden miras veya miras geliri arasında ayrım yapılmalı ve destekten yoksun kalan, kendisine destekten intikal eden miras geliri oranında, bakım ihtiyacından kurtulduğu ölçüde destekten yoksun kalma tazminatından indirime gidilmelidir
b) Sigorta Tazminatları
Hayat sigortasının destekten yokun kalma zararlarından indirilip indirilmeyeceği de doktrinde tartışmalıdır Yargıtay’ında katıldığı görüşe göre, ölen desteğin sağlığında tedbirli davranışı sonucu ödediği primler dikkate alındığında, destekten yoksun kalana sigorta şirketlerince yapılan ödemenin, hesaplanacak tazminattan düşülmesi hukuk mantığına aykırıdır
c) Sosyal Güvenlik Kurumlarınca Yapılan Yardımlar
Ölen desteğin 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’na tabi ve destekten yoksun kalan da Sosyal Sigortalar Kurumunca yapılacak yardım ve bağlanacak aykırılıkları almaya hak kazanmış ise, bu yardımlar ve aylıklar sebebiyle bakım ihtilacından kurtulduğu ölçüde, yardımların ve aylığın peşin ödeme değerinin destekten yoksunluk zararından indirilmesi, tazminatın öngörülüş amacına uygun olacaktır Ancak Yargıtay bu konuda ikili bir ayrıma gitmektedir Buna göre; kurumun rücu hakkı bulunan iş kazası ve meslek hastalığı sigortasından bağlanan dul ve yetim aylıklarının, destekten yoksun kalma zararından mahsubu kabul edilirken, rücu hakkı bulunmayan ölüm sigortasından bağlanan dul ve yetim aylıklarının mahsubu ise kabul edilmemektedir
1479 sayılı Kanunun 63 ncü madde uyarınca, ölen Bağ-Kur’lu desteğin yakınlarına gerekli ödemeler yapıldıktan sonra, Bağ-Kur’un desteğin ölümüne sebep olana rücu hakkı bulunduğundan, destekten yoksun kalanın sebepsiz zenginleşmesini önlemek için, yapılan yardımlar ve bağlanan aylığın peşin ödeme değeri, zarardan indirilir
T C Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü’nce, 5434 sayılı Kanun uyarınca hak sahiplerine yapılan yardımlar ve bağlanan aylıklar, bakım ihtiyacını gidereceğinden, bunların da destekten yoksunluk zararından indirilmesi gerekir Yargıtay, eski tarihli kararlarında bu görüşte iken; bilahare, görüş değiştirerek, T C Emekli Sandığı Genel Müdürlüğünce bağlanan aylıkların destekten yoksun kalma zararından indirilmemesi gerektiğine karar verilmiştir
d) Ölüm Sonucu Tasarruf Edilen Giderler
Destekten yoksun kaldığı iddiasıyla tazminat talebinde bulunanların, desteğin ölümü sebebiyle yapmaktan kurtulduğu bir kısım masrafların, destekten yoksun kalma zararlarından indirilmesi gerekir Örneğin, çalışarak aile bütçesine katkıda bulunmayan karasının ölümü nedeniyle desteğini kaybeden kocanın zararı hesaplanırken; kocanın, gelirinden karısına ayıracağı payın indirilmesi gerekir Yine, farazi destek olan çocukların, anne ve babalarına destek olabilecek hale gelinceye kadar yapılması gerekip de ölüm nedeniyle yapılamayan öğrenim, giyim-kuşam, harçlık, yemek gibi yetiştirme masraflarının da destekten yoksun kalma zararından indirilmesi gerekir
V DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNAT MİKTARININ TESPİTİ VE ŞEKLİ
A) GENEL OLARAK
Destekten yoksun kalma tazminatı istemli bir davada, bilirkişi tarafından belirlenecek zararın tamamının sorumlu kimse tarafından tazmin edilmesi gerekli değildir Bu nedenle, zarar miktarının tespitini müteakip, bu zararın nasıl ve ne oranda sorumlu kimse tarafından tazmin edileceği tespit edilmelidir
Destekten yoksun kalma tazminatının tespitine ilişkin olarak Borçlar Kanunu’nda özel bir düzenleme yapılmadığından, anılan Kanunun tazminat miktarının tespitine ilişkin 43 ncü ve tazminatın tenkisine ilişkin 44 ncü maddelerinde yer alan zarardan indirim sebepleri, destekten yoksun kalma tazminat miktarının tespitinde de uygulanacaktır
B)TAZMİNATTAN İNDİRİM SEBEPLERİ
1)Desteğin Kusuru
B K nun 44/1 nci maddesine göre; “Mutazarrır olan taraf zarara razı olduğu yahut kendisinin fiili zararın ihdasına veya zararın tezayüdüne yardım ettiği veya zararı yapan şahsın ve hal ve mevkiini ağırlaştırdığı takdirde hakim, zarar ve ziyan miktarını tenkis yahut zarar ve ziyan hükmünden sarfınazar edebilir ”
Bu hükme göre hakim, ölen desteğin, gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek yahut zarara uğrayacağını bilerek ve isteyerek zararın doğmasına veya artmasına sebep olduğunu tespit ederse, desteğin eylemi ile zarar arasında uygun illiyet bağı da varsa, zarardan indirim yapılabilecektir Hatta, desteğin ağır kusurunun bulunması halinde tazminata da hükmetmeyebilecektir
Sebep sorumluluğunda ise kusur, sorumluluğun kurucu şartı olmadığından, destekten yoksunluk zararının kusur oranında paylaştırılması söz konusu değildir
2)Desteğin Rızası
B K nun 44/1 nci maddesinde yer alan “Mutazarrır olan taraf zarara razı olduğu  takdirde hakim, zarar ve ziyan miktarını tenkis yahut zarar ve ziyan hükmünden sarfınazar edebilir” hükmünden hareketle, desteğin rızası, haksız fiildeki hukuka aykırılığı ortadan kaldırıyorsa, destekten yoksun kalma tazminatı talebi reddedilebilir Desteğin razısı, haksız fiilin hukuka aykırılığını ortadan kaldırmadığı hallerde, tazminattan indirim sebebi teşkil edebileceği gibi somut olayın özelliklerine göre, tazminat talebinin tamamen reddine de yol açabilir
Kişinin, yaşama hakkı üzerinde tasarrufu bulunmadığından, ölümüne rıza göstermesi M K nun 23, B K ’nun 20 nci maddeleri uyarınca geçersiz olacağından, bu yöndeki bir rıza ise hukuka aykırılığı ortadan kaldırmaz
3)Tazminatın Ödenmesinin Zarar Verenin Mali Durumunu Kötüleştirilmesi
B K nun 44/2 nci maddesi uyarınca sorumlu kimse, ekonomik yönden zayıf durumda olup, tazminatın tamamını ödemesi onu zor duruma düşürüyor ve zararın meydana gelmesinde de kasdi ve ağır ihmali bulunmuyorsa, hakim tazminatın bir kısmını indirebilir
4)Zarar Verenin Kusuru
B K nun 43/1 nci maddesine göre; “Hakim,   hatanın ağırlığına göre tazminatın suretini ve şumulünün derecesini tayin eyler ” Buna göre, kusur sorumluluğunda, zarar verenin kusurunun hafifliği ve ağırlığının, zararın tam olarak tazmini hususunda önemi yoktur Ancak hakim, zarar verenin hafif veya pek hafif kusurlu olduğu durumlarda, adaleti tesis düşüncesiyle tazminattan indirim yapabilir
Sebep sorumluluğunda ise, kusur, sorumluluğun kurucu unsuru olmadığından, zarar verenin kusuruna bakılmaksızın, zarar veren zarar miktarının tamamını ödemekle yükümlüdür
5)Hal ve Şartların Özelliği
B K nun 43/1 maddesine göre, hakim, somut olaydaki hal ve şartların özelliğini dikkate alarak tazminat miktarından indirim yapabilir Bu halin indirim sebebi olması, kusur derecesinde tam tazminata hükmedilmesi gerektiği zamanda söz konusu olabilir Hakim, bu hususun takdirini serbestçe yapar
Hakim, zarar verenin, zararın doğumunu veya artmasını engellemek için her türlü tedbiri almasına rağmen, olayın kaçınılmaz olarak meydana gelmesi, olayın hatır taşıması sırasında cereyan etmesi gibi durumlarda, hal ve şartların özelliğini dikkate alarak tazminat miktarından indirim yapmalıdır Kaçınılmaz olaydan bahsetmek için, olayın zarar veren ve zarar görenin eylemi ve iradesi dışında gerçekleşmesi ve illiyet bağının kopmamış olması gerekir
C) DESTEKTEN YOKSUN KALMA TAZMİNATININ ŞEKLİ
Destekten yoksun kalma tazminatının aynen tazmini, desteğin ölümü nedeniyle mümkün olmadığından, zararın nakden tazmini söz konusu olacaktır Nakden tazmin, irat biçiminde olabileceği gibi sermaye biçiminde de olabilir Bunun şeklini, B K nun 43 ncü maddesi uyarınca, hal ve mevkiin icaplarını göz önünde bulundurarak hakim tayin eder Hakimin bu takdir hakkı, taleple bağlılık kuralının bir istisnasıdır
1) İrat Şeklinde Tazminat
İrat şeklinde ödeme, destekten yoksun kalana belirli dönemlerde gelir bağlamak suretiyle gerçekleştirilir ve destekten yoksun kalma tazminatının amacına ve niteliğine uygundur
Hakim tarafından hükmedilecek irat, desteğin bakım gücü ile destekten yoksun kalanın bakım ihtiyacının devam süreleri ile sınırlı olup; bu sürelerin birinin sona ermesi ile nihayete erer Bu halde, tazminat borçlusu, desteğin belirli zamanlarda destekten yoksun kalanlara yaptığı ve yaşasaydı ileride yapacağı yardımın değerine eşit miktardaki parayı, aylık, üç aylık, yıllık gibi hakimin takdir edeceği belirli dönemlerde destekten yoksun kalana ödeyecektir Tazminatın irat şeklinde ödenmesinde, hak sahibi destekten yoksun kalanın hayatta olması şarttır Ölümü halinde, ihtiyaç kriteri ortadan kalkacağından, tazminat talebi mirasçılara geçmez Destekten yoksun kalma tazminatına irat şeklinde hükmedilmesi için, B K nun 43 ncü maddesi uyarınca, tazminat borçlusunun teminat göstermesi şarttır Bu tazminat, irat taksitlerinin zamanında ödenmesini sağlar Teminat türünde taraflar anlaşamazlar ise, hakim teminatın ne olacağını belirler
2)Sermaye Şeklinde Tazminat
Sermaye şeklinde tazminat ile amaçlanan, destekten yoksun kalana, düzenli bir gelir sağlamak yerine, yapılacak olan yardımın devam süresi dikkate alınarak, topluca bir miktar para ödenmesi suretiyle, zarar veren ile aralarındaki alacaklılık borçluluk ilişkisini sona erdirmektir Bu şekilde ödenecek tazminatın hesabında, öncelikle destekten yoksun kalma zararının ve tazminatın kapsamının belirmesinde göz önünde bulundurulan hususlar dikkate alınarak, geleceğe yönelik periyodik gelirlerin miktarı belirlenmelidir Ardında da, desteğin bakım gücü ile destekten yoksun kalanın bakım ihtiyacının devam süreleri çerçevesinde, destekten yoksun kalanın, bu geliri ne kadar süreyle alacağı tespit edilmelidir Müteakiben de, gelir taksitleri vadesinden önce ödendiği için bir indirime gidilerek, davalıya ödenecek elde edilen peşin değer bulunmalıdır
VI SONUÇ
Bir kimse öldüğünde, bu kişinin sağlığından destek olduğu veya ileride destek olacağı kimseleri, sosyal ve ekonomik yönden korumayı amaçlayan destekten yoksun kalma tazminatı, Borçlar Kanununun 45 nci maddesinin ikinci fıkrasında bir cümle ile düzenlenmiş; tazminatın kapsam ve miktarının belirlenmesi büyük ölçüde doktrin ve yargı kararlarına bırakılmıştır Destekten yoksun kalma tazminatı, doktrinde çeşitli şekillerde tanımlanmakla birlikte, kabul gören, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından yapılan tanımdır Buna göre; “Destekten yoksun kalma tazminatı, desteğini yitiren kimse ile desteğin, yaşamaları muhtemel süre içerisinde, ölen desteğin çalışarak sağlayabileceği gelir ve kazancından ayırmak suretiyle yapabileceği yardım tutarının, peşin olarak ve toptan ödetilmesinden ibaret olan” tazminat şeklidir
Tazminatın talep hakkı, ölen desteğin değil desteğini yitirenin kişiliğinden doğduğundan bağımsıdır Dolayısıyla, tazminat alacağı, mirasçılık sıfatından doğmadığı gibi ölen desteğin kişiliği ile veya desteğin mal varlığı ile de ilgili değildir Destekten yoksun kalma tazminatını talep hakkı, haksız fiil sonucu ölüme dayanabileceği gibi, denizde ve havada yapılan yolcu taşıması sonucu ölümlerde olduğu gibi sözleşme hükümlerine aykırı hareket sonucu da gerçekleşebilir Tazminatı talep hakkının doğması için, gerek doktrinde gerekse uygulamada kabul gördüğü üzere, bazı şartların gerçekleşmesi zorunludur
Bu şartlardan ilki, desteğin ölmesidir Tazminatı talep hakkı için, desteğin ölümünün gerçekleşmesi gerektiğinden, bu aşamada destek kavramı ve kimlerin destek sayılacağının açıklığa kavuşturulması büyük önem taşır
Destek, başkasının geçimini kısmen veya tamamen, sürekli ve düzenli olarak sağlayan veya ona ileride bu şekilde bakması kuvvetle muhtemel olan herhangi bir kişidir Bir kimsenin destek sayılabilmesi için, fiili bakım ilişkisinin varlığı yeterli olduğundan; destek ile geçimi sağlanan kimse arasında akrabalık, mirasçılık veya kanuni yahut akdi bir bakma yükümlülüğünün bulunması zorunlu değildir Fiili veya farazi destek olmak üzere iki destek çeşidi vardır Fiili destek; destekten yoksun kalana ölümü anına kadar fiili ve düzenli bir şekilde bakan kimsedir Eşler birbirleri için, anne ve baba çocukları için, çalışmakta olan çocuklar anne babaları için fiili destek sayılır Farazi destek ise; ölmeseydi, normal şartlarda ileride destekten yoksun kalma tazminatı talebinde bulunan kişiye bakması kuvvetle muhtemel olan kişidir Küçük çocuklar, anne ve babaları için, nişanlılar da birbirleri için farazi destek sayılmaktadır
Destekten yoksun kalma tazminatı şartlarından ikincisi ise, desteğin bakım gücüne sahip olmasıdır Dolayısıyla, ölümü öncesi veya ileride bakım gücü olmayan bir kimsenin destek olduğundan söz etmek mümkün değildir Desteğin bakımının, belli bir ölçüsü veya şekli yoktur Kısmen veya tamamen bir kimsenin gereksinimlerini karşılamak şeklinde olabileceği gibi, para, erzak veya elbise sağlamak, iş temin etmek, hizmet etmek suretiyle yardımda bulunmak gibi şekillerde de kendisini göstermesi mümkündür Sürekli ve düzenli desteğin bu bakımı sağlayabilecek maddi imkanlara sahip bulunması şarttır
Destekten yoksun kalanın bakım ihtiyacı içinde bulunması da, destekten yoksun kalma tazminatı talep hakkının üçüncü şartıdır Buna göre, desteğin yardımı olmaksızın, mevcut sosyal ve ekonomik seviyesine uygun şekilde yaşantısını sürdüremeyecek kimse, bakım ihtiyacı içinde sayılır Bu ihtiyaç, sefalete düşme değil, sosyal durumuna uygun bir hayat sürebilme imkanından yoksun kalınmasını ifade eder
Destekten yoksun kalma tazminatı talep hakkının son şartı ise, bir zararın doğmuş olmasıdır Zarar ile bakım ihtiyacı arasında sıkı bir ilişki bulunduğundan; zarar, destekten yoksun kalanın, desteğin ölümünden önceki sosyal ve ekonomik yaşayış düzeyini, ölümden sonraki dönemde de destek olmadan aynı seviyede tutabilmesi için muhtaç olduğu miktardır Destekten yoksun kalanın zararın tespiti, gelecekte meydana gelecek bir zararın tespiti niteliğinde olduğu için matematiksel bir kesinlik ile belirlenmesi mümkün değildir Zararın tespitinde, fiili karineler, hal ve şartların icabı, ölen destek ile destekten yoksun kalanın arasındaki ilişki dikkate alınarak, gelecekte meydana gelecek zarar hakkında tahmin yapılacaktır Bu nedenle, zararın hesaplanmasında, hakimin, hesaba ilişkin verileri, özellikle ortalama yaşam ve çalışma süreleri hesaplanırken hangi cetvellerin kullanılacağını, desteğin yardım miktarını belirleyerek, hesap bilirkişine insiyatif bırakılmaması, büyük önem arz etmekte ise de; ne yazık ki uygulamada bu konudaki tüm insiyatif bilirkişilerdedir
Zarar belirlenirken araştırılacak ilk husus, desteğin geliridir Bunun belirlenmesi, destekten yoksun kalma zararının doğumu için gerekli olan şartlardan, bakım gücünün tespitine yarayacaktır Fiili desteğin geliri, ölenin meslek içi ve meslek dışı kazancını içerir Kazançlara, çeşitli kaynaklardan sağlanan yardım ve yardım gücünü arttırın avantajlar da girer Farazi desteğin gelirinin hesaplanması ise oldukça zordur Farazi desteğin, destek hayatta kalsaydı nasıl bir işte çalışabilirdi ve ileride muhtemel geliri, ailesinin ekonomik ve sosyal durumu ne olurdu, zeka derecesi nedir şeklinde bir dizi soruya verilecek yanıtlar göz önünde bulundurularak tahmin edilir
Desteğin geliri belirlendikten sonra, bu gelirde gelecekte kaydedilmesi muhtemel gelişmeler sonucu meydana gelebilecek değişiklikler dikkate alınarak önce gelirin arttırılması yoluna gidilir Ardından, bu gelirden yapılacak vergi, harç, nafaka gibi harcamalar düşülerek desteğin geliri netleştirilir
Desteğin net gelirinin tespitini müteakip, bu gelirden destekten yoksun kalana yapılacak yardım miktarı ortaya konmalıdır Yardım miktarı ise türlü delille ispatlanabilir Bu bağlamda, ölen desteğin, gelirin bir kısmını kendisine ayıracağı dikkate alınarak, gelirin tamamının yardıma tahsis olunamayacağı prensibine özellikle dikkat edilmelidir
Destekten yoksun kalanın zararı belirlenirken, desteğin yardımının devam süresinin ne olduğu büyük önem arz etmektedir Yardımın devam süresi ise, ölen destek yaşasaydı, desteğin bakım gücünün, destekten yoksun kalanın bakım ihtiyacının ve fiili bakım ilişkisinin bir arada devam etmeleri muhtemel olan süredir Bu sürenin tayininde, bakım gücü, bakım ihtiyacı veya fiili bakım ilişkisi sürelerinden hangisi erken sona erecekse o tarih esas alınır
Destekten yoksun kalma tazminatının amacı, destekten yoksun kalanın bakım ihtiyacını gidermek olduğundan, destekten yoksun kalanın, desteğin ölümü nedeniyle elde ettiği veya ileride elde etmesi kuvvetle muhtemel olan miras geliri, sigorta tazminatları, sosyal güvenlik kurumlarınca yapılan yardımlar, ölüm sonucu tasarruf edilen giderler gibi yararların da zarardan indirilmesi gerekir
Yukarıda özetlenen hususlar dikkate alınarak, destekten yoksun kalma zararı belirlendikten sonra, mahkeme tarafından, sorumlu kimsenin tazmin edeceği tazminat miktarı belirlenir Tazminatın tespitine ilişkin olarak, Borçlar Kanununda özel bir düzenleme bulunmadığından, anılan Kanunun 43 ve 44 ncü maddeleri hükümleri, burada da tatbik olunur Bu bağlamda, desteğin kusuru, desteğin rızası, tazminatın ödenmesi halinde sorumlu kişinin mali durumunun kötüleşmesi, zarar verenin kusuru, hal ve şartların özelliği gibi yasal indirim sebepleri dikkate alınarak, destekten yoksun kalma tazminat miktarı belirlenir Belirlenen tazminat miktarı, nakden tazmin suretiyle ödenir Nakden tazmin, irat biçiminde olabileceği gibi sermaye biçiminde de olabilir
KAYNAKÇA
EREN, Fikret :Borçlar Hukuku Genel Hükümler, 8 nci Bası İstanbul 2003
GÜNDÜZ, Hakan :Destekten Yoksun Kalma Tazminatı,Ankara 2004 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi)
GÜRBÜZ, Metin :Beden Tamlığının İhlali (Sakatlık) Ve Ölüm Hallerinde Doğan Maddi Zararın Hesaplanması veTazminatın Tayini, Ankara 2001
HATEMİ, Hüseyin "Ölüm ve Beden Bütünlüğü Zararlarında Giderim”, Ölüm ve Cismani Zarar Hallerinde Zararın ve Tazminatın Hesap Edilme Sempozyumu, Ankara 1993 İstanbul Barosu Dergileri
İYİMAYA, Ahmet :Sorumluluk ve Tazminat Hukuku Sorunları Ankara, 1995 İzmir Barosu Dergileri
KARAHASAN, Mustafa Reşit :Tazminat Hukuku- Maddi Tazminat, İstanbul 2001
KARAHASAN, Mustafa Reşit :Türk Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 2003
KILIÇOĞLU, Mustafa :Sorumluluk Hukuku, Ankara 2002
KILIÇOĞLU, Mustafa :Tazminat Esasları ve Hesaplama Yönetmeleri, Ankara 2000
KILIÇOĞLU, M Ahmet :Borçlar Kanunu Genel Hükümler, Ankara 2003
ORHUNÖZ, Ergün :“Destekten Yoksun Kalma Davalarında Desteğin Emekli Sandığına veya Sosyal Sigortalar Kurumu ya da Bağ-Kur Mensubu Olması Halinde Dava Açılırken Göz Önünde Tutulması Gereken Hususlar, İzmir Barosu Dergisi, Ocak 1994
ORHUNÖZ, Ergün :Tazminat Davalarında Uygulama Sorunları, Ölüm ve Bedeni Zararlar, Ankara 2000
ÖZTÜRKLER, Cemal :Ölüm ve Bedeni Zarar Hallerinde Maddi Tazminatın Hesaplanması Teknikleri, Ankara 2003
SÜZEK, Sarper :“Destekten Yoksunluk ve Cismani Zararlarda İşverenin Özel Hukuktan Doğan Sorumluluğu”, Destekten Yoksunluk ve Cismani Zararlarda Sorumluluk ve Tazminat Sempozyumu, İstanbul 1996
TEKİNAY, Selahattin Sulhi :Ölüm Sebebiyle Destekten Yoksun Kalma Tazminatı, İstanbul 1962
TUNÇOMAĞ, Kenan :Borçlar Hukuku Genel Hükümler,4ncü Bası, İstanbul 1969
TURAL, Turabi :Tazminat ve Hesaplaması, Ankara 2000
TURAL, Turabi :“Destek Zararı Hesabında İçtihat Aykırılığı Oluşturan Farklı Destek Dağıtımları”, İstanbul Barosu Dergisi, Eylül 2002
UÇAKHAN GÜLEÇ, Sema :Maddi Tazminat Esasları ve Hesaplanması, 4 ncü Bası,Ankara 2002
UYGUR, Turgut :Borçlar Kanunu, Ankara 2003 Yargıtay Kararları Dergisi
YILMAZ Halil-KÜTÜK Ahmet :Yargıtay 4 ncü Hukuk Dairesinin Emsal Kararları (1998-2002), Ankara 2002
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|