Konu: İktisat
Yalnız Mesajı Göster

iktisadi düşünceler tarihi

Eski 09-12-2010   #3
Şengül Şirin
Varsayılan

iktisadi düşünceler tarihi



iktisadi düşünceler tarihi

Antlkçağ'da, filozoflar, yazılarında özellikle siyasal kurumları ele almışlar, buna karşılık iktisadi olgularla pek az ilgilenmişlerdir Bununla birlikte, işbölümünden, özel mülkiyetten, devletin müdahalesinden söz etmişlerdir Bu arada, Roma hukuk kurumları bireysel mülkiyet, sözleşme özgürlüğü, daha sonraki dönemlerde, kapitalizmin gelişip serpilmesi için sağlam bir temel sağlayacaktır

Ortaçağ'ın sonlarına doğru, Avrupa geniş çapta İktisadi değişimlere yeniden giriştiği zaman, gerçek bir iktisadi düşünce de oluşmaya başladı Böylece, adli fiyat, adil ücret kavramları ortaya çıktı Eski yazarlar ve düşünürler, bireyin haklarını toplumun haklarına feda ediyorlardı; Kiüse Babalan, topluluğa karşı kişiyi savunuyorlardı, ama özel mülkiyeti çalışmaya yöneltici bir öğe olarak görmelerine karşın, bunun yalnızca bazı hakları -sınırlı haklan- İçermekle kalmayıp aynı zamanda bazı ödevleri de içerdiğini ilan ediyorlardı; devletin müdahalesini doğru bulsalar bile, toplum haklarının, kişi haklarından önce geldiğini düşündükleri için değil, zayıfları güçlülere karşı savunmak ve adaletin gerçekleşmesini sağlamak zorunda olduklarını düşündükleri için böyle yapıyorlardı Modern çağların belirleyici niteliği olarak değişimlerin çoğalması, birçok gelişmeleri de birlikte getirdi: Ortaçağ dünyasının çerçeveleri parçalandı, ahlaki kaygılar bir yana bırakıldı, ilk iktisadi öğretiler ortaya çıktı Külçecilik (ya da ispanyol merkantilizmi ) bu öğretilerin en önemlilerinden biriydi Külçecilik, bir ülkedeki refahı, o ülkenin değerli maden toplama ve saklama gücüne dayandırıyordu


Bunun için, emtia dışalımının özenilir olmaktan çıkarılması -Amerika'dan getirilen altın ve gümüş dışında-, ulusal paraların ayarını düşürüp yabancı paraların değerini artırmak gerekliydi Endüstriyalizm (ya da fransız merkantilizmi ya da col-bertçitik") de ulusal refah için aynı ölçütü kabul ediyor, ama ülkeye değerli madenlerin getirilmesini sağlayan en iyi yolu ulusal sanayinin gelişmesinde görüyordu Bu durumda, imalathanelerin gelişmesine yardımcı olmak ve tarım fiyatlarını düşük tutmak en elverişli yoldu (XVI yy'da Jean Bodin, XVII yy'da Antoine de Mont-chrestlen ve Colbert, XVIII yy'da Melon, Dutot ve Forbonnais) Ticaretçilik (ya da ingiliz merkantilizmi ) ise, ülkelerin zenginleşmesini ticaretin ve deniz taşımacılığının gelişmesine bağlıyordu (Josiah Child, William Petty) Alman kameralizm'i colbert-çiliğe yaklaşıyordu <— MERKANTİLİZM)

• Bir öğretinin ortaya çıkışı (1750-1870) iktisat bilimi gerçek anlamıyla ancak XVIII yy'da kurulmaya başladı Etkilerini çağımızda da sürdüren üç büyük düşünce akımı o dönemde ortaya çıktı: kaynağını fizyokratik okulda bulan liberalizm; merkantilizmin mirasçısı olan müdahalecilik ve öncüleri XVI ve XVII yy'ın ahlakçıları (özellikle Thomas More ve Campanella) ile XVIII yy'ın ahlakçıları (Morelly, Mably, Brissot, rahip Meslier, Godwin) ve özellikle Gracchus Babeuf ve babeufçüler olan sosyalizm Öğretisi ilkönce François Quesnay, sonra Lemercier de La Rivière, Mirabeau markisi, Dupont de Nemours, Gournay ve rahip Baudeau tarafından açıklanan fizyokratik okul, doğal yasaların varlığı üzerinde ısrarla durur ve merkantilizmi yadsır, çünkü "yalnız başına para kısır bir zenginliktir"

Bu iktisatçılar "safi hâsıla" adını verdikleri ulusal gelir kavramını ortaya koydular safi hâsılanın üreticiler (yani çiftçiler, balıkçılar ve madenciler), toprak sahipleri ve "kısır" toplumsal kategoriler (za-naatkârlar, sanayiciler ve tüccarlar) arasında dağılımını sağlayan iktisadi çevrimi tanımladılar Sonuç olarak, bunlara göre, tarımın devlet tarafından desteklenmesi gerekiyordu, çünkü safi hâsılanın hemen tümünün kaynağını oluşturmaktaydı, aynı zamanda, tarım ürünlerinin "iyi fiyat"la satılabilmesi için bir ticari özgürlük rejiminin kurulmasına da gerek vardı Üretim için zorunlu bir birikim olarak, iktisadi düşüncede ilk kez sermaye de belirlyordu

Klasik liberal okul'un öncüsü, iskoçyalı Adam Smith'tir Büyük Britanya'da daha XVIII yy'ın sonunda, yani bu ülkede sanayi devriminin başladığı dönemde gelişme gösteren bu okula göre, her türlü iktisadi etkinliğin kökü kişisel çıkara dayanır Genel çıkar, kişisel çıkarların toplamından oluştuğuna göre, devlet gerek ulusal, gerekse uluslararası iktisadi yaşama her türlü müdahaleden kaçınmalıdır Bireysel etkinliklerin özgürce egemenliğini yürütmesiyle genel çıkarın gerçekleşebilmesi için, kamu yetkililerinin "bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" ilkesine göre davranmaları gerekir Klasik iktisatçıların gözünde, İktisadi yaşamın odağı emektir


Smithçi çözümlemenin öteki öğesi ise sermayedir Malların arz ve talebi, piyasada fiyatlar aracılığıyla gerçekleşir Smlth buradan kalkarak, değerin çözümlemesini yapar ve kullanış değeri İle değişim değeri arasındaki ünlü ayrımı İleri sürer Liberal okul iki akım halinde gelişir Bu akımlardan biri, özgün araştırmacılar olmaktan çok Adam Smith'ln yayıcıları olan fransız J-B Say ile Bastiat tarafından temsil edilen ve iyimser diye nitelendirilen okuldur Ancak bu İktisatçılardan birincisi, ünlü sürüm alanları yasasını ortaya koymuştur ("Ürün, ancak ürünle değiştirilir", başka bir deyişle, arz her zaman kendi talebini yaratır, bir nesne imal eden kişi karşılığında başka bir nesne elde etmek olanağına kavuşur, ne kadar çeşitli emtia yaratılırsa, bunların sürümü de o kadar kolay sağlanır) Kötümser diye adlandırılan öteki okulun temsilcileri ise ingiliz Malthus ile Ricardo'dur iyimserlere göre, iktisat yasalarının özgürce işlemesi, insanları mutlu bir dünyaya götürür

Kötümserler ise, tersine, aynı iktisadi yasaların işlemesinin halk sınıflarını sefil bir yaşama mahkûm edeceği düşüncesindedirler (Malthus'a göre, nüfusun aşırı derecede artmasından, Ricardo'ya göre de farklılaştırılmış toprak rantından ötürü), üstelik kamunun herhangi bir müdahalesi, sistemin özünde bulunan kötülükleri büsbütün artırmaktan başka bir işe yaramaz, ingiliz Stuart MIH, XIX yy'ın ortalarında bu iki akımın bir sentezini yapar Mili, kişisel çıkar ve serbest rekabet kavramlarını yeniden ele alarak, mutluluk konusunun İncelenmesine ön planda yer verir, Malthus ve Ricardo'nun nüfus fazlası, asgari ücret ve toprak rantı ile ilgili ilkelerini benimser ve bir ölçüde, sıfır büyümeyi önceden haber verir, serbest değişimi savunur, ama üretimi yöneten ve hem sabit, hem de mutlak olan doğal yasalarla göreli ve olağan nitelikli servet dağılımı yasalarını birbirinden ayırır, devlet müdahaleciliğini, üretim kooperatifi ortaklığını geliştirmek yoluyla ücretli işçiliği ortadan kaldırmak, toprak rantına elkoymak ve miras hakkını sınırlamak amacını taşıdığı ölçüde haklı sayılır

Müdahalecilik aşağıda çeşitli biçimler alır: Sismondi'nln eleştirici okul'u (Sismon-di, klasik liberal iktisatçıları "İnsanın maddi refahı"nı sağlamaya çalışacak yerde, bir servetler bilimi kurmakla suçluyordu), Saint-Simon'un sosyalizme kayan endüst-riyalizm'i, Almanya'da List'in iktisadi ulus-çuluk'u ve ABD'de Carey'in korumacılık'ı
Sosyalizm önce Robert Owen, Charles Fourier ve Louis Blanc'ın dernekçilik'i ve Proudhon'un özgürlükçü sosyalizm'i biçiminde ortaya çıkar, daha sonra Marx ve Engels'ln bilimsel sosyalizm'iyie daha kesin bir kimlik kazanır • iktisadi düşüncenin XIX yy sonundan, keynesçi devrime kadar geçirdiği evrim Piyasaya egemen olmaya çalışan önemli üretim gruplarının ortaya çıkıp gelişmesiyle birlikte İktisat biliminin yöntemleri de temel değişikliklere uğrar Bu dönemde çeşitli okullar ortaya çıkar Bunlar arasında ağırlığını duyuranlar sosyal hıristiyanlık, marxçilik, tarihçi okul, marjinalistler ve yeniklasikler'dir


Hıristiyan düşünürler, iktisadi ve toplumsal yaşamın değişmelerine kayıtsız kalamadılar Böylece Le Play'ln, toplumsal reform okulu tarafından temsil edilen pa-ternalizm*'l ortaya çıktı Fransa'da, Maig-nen, A de Mun ve La Tour du Pin tarafından oluşturulan işçi çevreleri sosyal kato-llkliğln iktisadi etkinlik arzusunu açıkça gösteriyordu Ancak, çok geçmeden bu alanda iki eğilim çatışmaya başladı Bunlardan biri, meslekler yararına müdahalecilikten yana olan Liège okulu, öbürü Le Play'in bireyciliğine ve liberalizmine daha yakın olan Angers okulu'ydu Sosyal ka-toliklik, papa Leo Xlll'ün liberal kapitalizmin bazı sonuçlarını suçlayan 1891 Rerum novarum genelgesinden sonra gelişti 1931'de papa Pius XI, Quadragesimo anno genelgesinde iktisadi liberalizmi mahkûm etti ve böylece sosyal katoliklik artık bir öğretiye kavuşmuş oldu Bu öğreti materyalizmin bütün biçimlerine, kapitalizmin olduğu kadar marxçılığın da her çeşit materyalizmine karşı çıkıyor ve insan kişiliğine saygı gösterilmesi zorunluluğunu İlan ediyordu Öğretinin düşünce yanı "Semaines sociales" tarafından geliştirilmekte, eylem yanı ise, katolik eylemlerinin ve hıristiyan sendikaların uğraş alanını oluşturuyordu

Marxçılık" materyalist bir tarih ve iktisat felsefesiydi, etkili bir çözümleme yöntemi bulunan tutarlı bir bütün oluşturmaktaydı

Alman tarihçi okul'u, iktisat bilimini şimdiki olayların gözlemine ve bunları hazırlayan geçmiş olayların İncelenmesine dayandırmak düşüncesindeydi (Roscher' in İktisadi tarihçiliği, Hildebrand ve Knles' in ahlaki tarihçiliği, Bücher, Sombart, We-ber ve Schmoller'ln yenltarihçlliği)


Marjinalist' okullar, yüzyılın sonlarında ortaya çıktı Olguların dikkatli bir gözleminden gerçek iktisadi yasaları ortaya çıkarmak amacını güdüyorlardı Politik iktisadı kesin bir bilim durumuna getirmek istiyor, insanın kişisel yararını ve en az çaba ile en yüksek tatmini elde etmeye çalıştığını İleri süren hedonizm ilkesini benimsiyorlardı Sözü geçen okulları üç gruba ayırmak olanaklıdır: 1 Avusturya okulu, bunun İlk temsilcileri psikolojik okul'u (Cari Menger, Wleser ve Böhm-Bawerk), daha sonraki temsilcileri de yenimarjinalist okul'u (Mayer, Mlses, Hayek) oluşturur 2 ingiliz marjinalist okulu, öncüsü, faydanın değerden geldiğini düşünen ve "Marj hesabı"™ ilk ortaya koyan S Jevons'tur 3 Matematikçi okul, öncüsü fransız Cour-not olan bu okulun kurucuları Lozan Üniversitesi profesörlerinden fransız Walras (bu yüzden bu okula bazen Lozan okulu da denir) ile italyan Pareto'dur (Walras'ın Lozan'daki ardılı) Marjinalistlerin çoğu öncelikle liberaldir

Yeniklasikler'in tezleri, daha sonra, Cambridge okulu, tarafından geliştirildi A Marshall ve A C Pigou tarafından temsil edilen ve XX yy'ın ortalarına değin etkisini büyük ölçüde sürdüren bu okul, özellikle de Marshall, iradeci bir iktisat anlayışını ve ılımlı bir soyutlamacılığı savunuyordu

• Keynesçi devrim J M Keynes, paranın iktisadi yaşamda aktif bir öğe olduğunu ve klasiklerin düşündükleri gibi yalnızca aracı rolü oynayan bir mal niteliği taşımadığını ileri sürdü Servetlerin dağılımını incelemek için marjinalistlerin ele aldığı işletme çerçevesini aştı ve daha önce fizyokratlar tarafından kullanılmış olan çerçeveyi, yani tüm koplumun oluşturduğu global çerçeveyi inceleme konusu yaptı İktisadi dengeyi (ama herhangi bir dengeyi değil, yalnızca tam istihdamı içeren dengeyi) kurarak sürekli, yani bunalımsız bir İktisadi genişleme sağlamak için devlet güçlerinin müdahalesini öneren Key-nes'in birçok ülkenin iktisadi siyaseti üzerinde çok büyük etkisi oldu

Keynesçi okulun uzantıları arasında özellikle isveç okulu 'nu ya da Stockholm okulu'nu (özellikle, Wlcksell'in öğrencisi olan ve XIX yy'ın sonundan beri iktisadi çözümlemeye para ve zaman öğelerini yeniden sokmaya çalışan, ancak bunda başarılı olamayan Myrdal tarafından temsil edilir) ve gözlem yöntemi yandaşlarını, bunlar arasında da, araştırmaları sonucunda, bilimsel ve teknik gelişmenin "İkinci kesim" denilen sanayi üretimi kesiminde çok güçlü, "İlk kesim" denilen tarım üretimi kesiminde güçsüz, bütün öteki İktisadi etkinlik biçimlerini (ticaret, yönetim, öğretim, serbest meslekler vb) kapsayan "üçüncü kesim"de ise çok güçsüz olduğu kanısına varan Colin Clark'ı saymak gerekir

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla