Şengül Şirin
|
Hüküm
HÜKÜM, -kmü a (ar hükm)
1 Bir kimse ya da bir şey hakkında varılan yargı, verilen karar: Hükmünü vermeden önce iyi düşünmek Yanlış bir hüküm vermekten kaçınmak
—2 Yargı organlarının verdikleri son karar (Bk ansikl böl )
—3 Sözünü geçirebilme, egemenlik, hâkimiyet: Bir kimsenin hükmü altında yaşamak
—4 Önem, değer, geçerlilik: Artık bu kararın hükmü kalmadı
—5 Etki, şiddet: Kış hükmünü icra ediyor
—6 Hüküm giymek, mahkemece cezalandırılmak: O olaydan altı yıla hüküm giydi
|| Hüküm sürmek, sözkonusu bir kimseyse, işbaşında bulunmak, erkini yürütür olmak: Yaşlı kral yirmi yıl hüküm sürmüştü; bir şeyse, varlığı sürmek, devam etmek: Ortalıkta derin bir sessizlik hüküm sürüyordu
|| Hüküm vermek, suç işlemiş birini cezaya çarptırmak: düşünüp taşındıktan sonra bir karara ulaşmak: Bekle, sonucu gör de hükmünü öyle ver
|| Hükmü geçmek, sözü dinlenmek: Onlara sen söyle, senin hükmün geçer; etkili, geçerli durumunu yitirmek: Sıcakların hükmü geçti
|| Hükmü parasına geçmek, istediklerini parayla gerçekleştirmek: Ne yapalım, bizim hükmümüz de paramıza geçer, verir, alırız |[ Bir şey hükmünde, bir şeyin yerine geçebilen: Kanun hükmünde kararname
—Esk Hükm-berdâr, hükm-keş, emre boyun eğen
|| Hüküm-name, bir hüküm ya da kararı bildiren yazı
|| Hükm-i karakuşi, akıl dışı, mantıksız, hesaba kitaba uymayan hüküm
|| Hükm-i kaza, hükm-i ezeli, Tanrı tarafından önceden verilmiş olan hüküm, Tanrı emri; alın yazısı: "Hükm-i kazaya zerre kadar yok inadımız!" (Baki, XVI yy )
|| Hükm-i nizami, şeri yargı dışında kalan işler için nizamiye mahkemelerince verilen yargı
|| Hükm-i şeri, şeriata göre verilmiş hüküm, karar
|| Hükm-i vicdani, vicdana ait hüküm
|| El hükmü lil-galip, hüküm kazananındır
—Huk Yasa, tüzük vb hukuk kaynaklarında belirtilen kural
|| Bir uyuşmazlığa son veren mahkeme kararı (Bk ansikl böl )
|| Kesin hüküm, değiştirilmesi için hiçbir yasal başvuru yolu kalmamış, kesinleşmiş mahkeme kararı (Bk ansikl böl )
—isi El hükmü lillah, "Yargı Allah'ındır" anlamına gelen deyim, Allah'ın yargısına (hükmüne) karşı konulamayacağını, O'n-dan kaynaklanan her şeyi hoşnutlukla karşılamaktan başka çare olmadığını dile getirir Deyim, özellikle başsağlığı dilenirken, ölenin yakınlarını teselli etmek amacıyla kullanılır
—isi huk Allah'ın emri ve yasaklamaları ile ortaya çıkan helal, haram, farz ve mubah olma durumları || Hâkimin yargılamayı sonuçlandırması (Uyuşmazlık konusu hakkın davalıya ödenmesi hakkında verilen hükme kaza-i istihkak, davacının davasını kanıtlayamadığı durumlarda verilen hükme de kaza-i terk denir Kaza-i istihkak kesin hükümdür Kaza-i terk ise kesin hüküm değildir Davacı davasını kanıtlama olanağını bulduğunda yeniden dava açabilir )
—Kur tar Divanı hümayun'da padişah adına alınan kararlar (Bu kararlar ahkâm defterlerine işlenirdi Daha sonra Babıâli'den çıkan emirlere de "hüküm" denildi )
|| Hükm-i şerif, padişah buyruğu (Hükm-i hümayun da denir )
—ANSİKL Huk Bir mahkeme kararının hüküm niteliğinde sayılması için bu kararın uyuşmazlığa son vermesi, duruşmayı sona erdirmesi gerekir Davayı sona erdir-meyen ara kararları hüküm sayılmaz Mahkeme hüküm niteliğindeki karardan dönemez ve onu değiştiremez ,Temyiz yoluna başvuru ancak hüküm niteliğindeki kararlar için sözkonusu olur Mahkemelerin kimi kararları verildikleri anda kesindir Bunlar temyiz edilemeyen hükümlerdir Kimi kararlar da temyiz mahkemesinin ona-masıyla ya da süresi içinde temyiz yoluna başvurmamayla kesinleşir Kesin hüküm, anlaşmazlığa kesin olarak son veren, yeniden dava konusu yapılamayan karardır Kesin hükmün olumlu ve olumsuz olmak üzere iki etkisi vardır Kesin hükmüın olumlu etkisi taraflar için kesin delil oluşturması, olumsuz etkisi de yeniden dava konusu edilememesidir
Kesin hükümden söz edebilmek için şu öğelerin de bulunması gerekir:
1 taraflar aynı olmalıdır;
2 davanın nedeni aynı olmalıdır;
3 davanın konusu aynı olmalıdır Davacı ve davalı arasındaki anlaşmazlığı çözüme bağlayan mahkeme kararı ancak onlar için kesin hüküm niteliğini taşır Kesin hüküm için dava nedeninin, yani davanın dayandığı maddi olayların da aynı olması gerekir Herhangi bir olay dava nedeni olarak ileri sürülmüş ve bu olay üzerine karar verilmişse, artık aynı olay nedeniyle yeni bir dava açılamaz Bu durumda kesin hüküm vardır Buna karşılık, dava nedeni farklı plursa kesin hüküm sözkonu-su olmaz
Örneğin, sözleşmeye dayanarak açılmış bir dava sonunda verilmiş olan karar aynı sözleşmeye dayanarak yeni bir davanın açılmasına engel olabilir Kesin hüküm bu sözleşmeye ilişkindir Aynı kişiler arasında başka bir sözleşme ya da nedenden kaynaklanan yeni bir dava söz-konusu olabilir Daha önce karara bağlanmış bir konu yeniden dava edilemez Örneğin herhangi bir nedene dayanarak daha önce maddi tazminat istenmişse aynı nedenle yeni bir maddi tazminat istemine olanak yoktur; her iki davanın konusu aynıdır Buna karşılık aynı nedene dayanarak manevi tazminat istenebilir Çünkü davanın konusu farklıdır Maddi tazminata ilişkin mahkeme kararı manevi tazminat için kesin hüküm niteliği taşımaz
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|