Konu: Hava
Yalnız Mesajı Göster

Hava

Eski 09-02-2010   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Hava



HAVA a (ar hevâ')

1 Yer atmosferini meydana getiren ve gazlardan oluşan akışkan: Hava, eski fiziğin dört temel öğesinden biriydi Ciğerlerine temiz hava çekmek Havayla temas edince bozulan bir madde (Bk ansikl böl Flz ve Kim)

—2 Meteorolojik olaylar açısından ele alınan bu akışkan: Balkanlardan gelen soğuk dalgası nedeniyle hava soğuyacakmış Dün hava çok güzeldi Hava birden bozdu Sisli, karlı, yağmurlu havalar başlıyor

—3 Bir yerin İklimi: izmir'in havası kışları bile oldukça yumuşaktır Oranın havası çok serttir, sana yaramaz

—4 Yerküre üzerinde atmosferin kapladığı uzam, kuşların, hava taşıtlarının güdümlü ya da her çeşit merminin hareket ettiği uzam: Havaya yükselmek Havada uçan kuşları seyretmek Havada binlerce mermi vınlıyordu

—5 Havaya, havada, yukarıya doğru, yere karşıt yönde: Rüzgârdan masanın örtüsü havaya kalkıyor Bir çocuğu havaya kaldırmak Ayakları havada dinleniyordu

—6 Bir tamlayanla, atmosfere, havacılığa ilişkin şeyi belirtir: Hava akımları Hava ulaşımı Hava saldırısı Hava üssü

—7 Hafif rüzgâr, esinti: Pencereyi aç da biraz hava gelsin Hava durursa balığa gidebiliriz

—8 Bir kimsenin çevresinde bıraktığı etki, izlenim: Son derece alçakgönüllü bir havası var

—9 içinde yaşanılan çevre; atmosfer, ortam: Kasabanın sıkıcı havası Toplantının havası giderek gergin-leşiyordu

—10 Bir kimsenin ruhsal durumundaki iyilik; keyif: Bugün havam yerinde değil Havamda değilim

—11 Müzik parçalarında tür, genellikle de ezgi: Doğu Anadolu havaları Köy havaları Bir dans havası çalsa da dans etsek

—12 Bir kimsenin, bir şeyin bir kimseyi, bir şeyi çağrıştıran tarzı, üslubu: Şiirleri ustasının havasında

—13 Herhangi bir sonuca ulaşamayacağı düşünülen anlamsız, boş söz, davranış, vb: Bütün bu emeklerin hepsi hava Onu tanırım, verdiği her söz havadır

—14 Bir kimsedeki alımlılık, çekicilik: Güzel olduğu söylenemez ama havası vardır Bu adamın havasına kapıldım

—15 Hava almak, sözkonusu bir kimseyse, açık havaya çıkmak, açık havada gezerek dinlenmek: Dışarı çıkıp biraz hava alalım; eline hiçbir şey geçmemek, umduğu gerçekleşmemek: Böyle giderse bu işten de hava alacağız (arg); bir şeyse, içine hava girmek: Konserveler hava alınca bozulmuş

|| Hava atmak, hava basmak, üstünlük taslamak, çalım satmak: Yeni arabasıyla bize hava atıyor (arg)

|| Her biri başka bir hava çalmak, bir topluluk sözkonusuysa, onu oluşturan kimseler arasında uyum, anlaşma bulunmamak

|| Hava çarpmak, bir kimse sözkonusuysa, bir yerin İkliminden kötü biçimde etkilenmek

|| Hava değişimi, hastaların daha çabuk sağalması, dinlenip kendilerine gelmesi için yapılan çevre değişikliği, bu değişiklik İçin verilen izin; teb-dilhava

|| Hava değiştirmek, bir yerden iklimi değişik başka bir yere giderek bir süre dinlenmek: Hava değiştirmek sana çok iyi gelir

|| Hava deliği, bir şeyin, bir yerin havalanmasını sağlamak İçin bırakılan delik

|| Hava estirmek, istenilen doğrultuda bir ortam yaratmak

|| (Bir kimseye göre) hava hoş, bir şeyin öyle ya da böyle olması fark etmez, nasıl olursa olsun anlamında söylenir ¡I Hava iyi ya da kötü esiyor, ortamın İstenilen biçimde olup olmadığını belirtmek için kullanılır

|| Hava kaçırmak, bir nesne sözkonusuysa, içindeki havayı dışarı vermek: Arabanın ön, sağ lastiği hava kaçırıyor

|| Hava kararmak, güneşin batması ya da gökyüzünün bulutlarla kapanması sonunda ortalık yarı karanlık duruma gelmek: Hava kararmadan köye vardılar Hava karardı, neredeyse yağmur başlar

|| Hava kırılmak, havanın soğukluğu azalmak, hava ısınmaya başlamak

|| Hava köprüsü, zorunlu koşullarda iki yer arasında sağlanan hava ulaşım yoluH Hava payı, yer darlığı ve sıkıntısı çekmemek için gereğinden fazla bırakılan boş alan

|| Bir şeye hava vermek, onun İçine hava basmak, hava doldurmak; bir şeyden söz ederken, bir şeyin, bir yerin etkileyici, göze çarpıcı bir nitelik kazanmasını sağlamak: Bu çiçekler salona değişik bir hava verdi

|| Havada kalmak, sözkonusu bir şeyse, gerekenden daha yüksekte olmak; bir düşünce ya da savsa, kanıtlanabilirlikten yoteun olmak; bir işse, belli bir sonuca ulaşamamak

|| Havadan sudan konuşmak, önemli ve belirli bir konu üzerinde değil, şundan bundan, dereden tepeden söz etmek: Bütün gün asıl konuya gelmeden havadan sudan konuştular

|| Havanın gözü yaşlı, yağmur yağdı yağacak anlamında söylenir

|| Bir kimsede (bir kimsenin) havası olmak, bir kimseyle benzerliği bulunmak, onu anımsatmak: Çocukta hem babasının hem de annesinin havası var

|| Havasına uymak, bulunduğu ortama göre davranmak ya da birisinin huyuna göre hareketlerini düzenlemek

|| Havasını bulmak, sözkonusu bir kimseyse keyiflenip neşelenmek

|| Havaya, boşuna, sonuçsuz olarak: Havaya uğraşmak

|| Havaya gitmek, havaya uçmak, bir işe yaramamak, boşa gitmek: Bunca emek, bunca para havaya gitti

|| Havaya pala, kılıç sallamak, gereksiz, boş yere çaba harcamak

|| Bir şeyi havaya savurmak, boş yere, gereksiz olarak harcamak

|| Havaya uçmak, bir patlamanın sonucunda parçalanıp dağılmak, yok olmak: Bomba patlayınca köyün alt başındaki evler havaya uçmuştu

|| Havayı bozmak, bir topluluğun düzenini olumsuz yönde etkileyecek, kişiler arasındaki ilişkiyi kötüleştirecek davranışlarda bulunmak: Geldi, söyledikleriyle havayı bozdu

—Esk ilm-i cew-i hava ya da ilm-ül-cew, hava değişikliklerini konu alan bilim dalı, meteerolojl

—Ask Hava değişimi, hasta ya da yaralıların revir ya da hastane çıkışı, izinli olarak belli bir süre görevden bağışık tutulması

|| Hava desteği

— DESTEK

|| Hava hareket yeteneği, manevra ya da savaş sırasında arazinin engellerinden kurtulmak amacıyla, hava sahasından yararlanarak askeri malzemeyi ya da birlikleri hareket ettirme yeteneği

|| Hava köprüsü, tam teçhizattı birlikleri uzak cephelere nakletmek, savaş boyunca birliklerin her tür malzeme yedek parça ve cephane ikmalini yapmak için stratejik nakliye uçaklarıyla kurulan kesintisiz hava yolu bağlantısı (Gelişmiş ülkelerde bu amaçla özel nakliye birlikleri kurulmuştur)

|| Hava kuvvetleri, askeri havacılığı oluşturan muharebe birliklerinin tümü

|| Hava savunması, bir hava sahasını gözetlemek, her tür hava saldırısını bulup ortaya çıkarmak ve havadan yapılan saldırılara karşı koymak için kullanılan araçlar ve alınan önlemlerin tümü (Bk ansikl böl)

|| Hava üssü -

—Avc Havayı koklamak, av köpekleri ve diğer hayvanlar İçin, her yönü koklamak

—Balıkç Hava yutma, hastalanmış ya da suyun sıcaklığından rahatsız olmuş bir balığın daha çok erimiş oksijen bulabilmek için yüzeye çıkarak ağzını yarı yarıya su yüzeyi üstüne çıkarıp aynı anda hem hava hem su yutması

—Bayınd Hava payı, bir barajda, baraj tepesiyle normal biriktirme alanı düzeyi ya da öngörülen en yüksek kabarma sırasında biriktirme alanı düzeyi arasındaki fark

—Bine Havada hareket, süvarinin isteğiyle yapılan atlayış; bu atlayışlarda at, aynı anda ön ayaklarını (hafifçe şahlanma) ya da arka ayaklarını (krupad) ya da dördünü birden kaldırır (kabriol)

—Çevrebil Hava kirletici, havada bulunan ve solunum aygıtına zararlı etki yapma olasılığı taşıyan yabancı eleman

—Denize Hava yemek, şiddetli fırtınaya yakalanmak

|| Havasını bulmak, saptanan rotada seyir için rüzgârın uygun yönde estiği, yelkenli teknelerin yeterince yelken açma olanağı bulduğu, motorlu teknelerin rahat ilerlediği bir ortamda ve konumda seyretmek


—Esk sil Hava şahidi, Osmanlılar'da, kabza' almak İsteyen okçuya, Şeyh ül -meydan huzurunda tanıklık eden okçulara verilen ad (Bu törende ayrıca ayak' şahidi de bulunurdu) [Bk ansikl böl]

|| Hava yeri, okun düştüğü yer

—Foto Hava nirengisi, ardışık ve stereos-kopik iki çift hava fotoğrafı üzerinde ortaklaşa bulunan bazı noktaların koordinatlarının ölçülmesiyle, önceki fotoğraf çifti üzerindeki noktalara koordinat taşınmasını sağlayan fotogrametrik yöntem

—Giz bil Gizli bilimlerde, ilksel ruhlar ile başka birçok iyi ya da kötü ruhun bulunduğu yer (Hava, görünme olaylarının en sık rastlandığı yer ve astral ışınların yayıldığı ortamdır Simyada, hava önemsiz bir rol oynar; öteki elementler gibi, bir cisim olarak değil de, maddenin bir hali olarak kabul edilir)|| Hava falı, Varron sınıflandırmasına göre hava öğesine dayanan kehanet türü

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla