08-14-2010
|
#4
|
KRDNZ
|
Cevap : Madde Madde Referandum Analizi-1
11 Madde: Yaş kararlarına yargı yolu açılıyor
Bilindiği üzere Anayasanın 125 maddesinin ikinci fıkrasında “YüksekAskeri Şuranın kararları yargı denetimi dışındadır ” Şeklinde cümle yer almaktadır Bu cümleye göre Yüksek Askeri Şuranın vermiş olduğu ihraç kararları yargı denetimi dışında olduğu için bazen eften püften sebeplerle ve çoğunlukla da ideolojik ya da dindarlık gibi sebeplerle askeri kişiler ordudan ihraç edilmektedir Hatta bu ihraç edilen kişiler neden ihraç edildiklerini bile birkaç yıl öncesinde çıkan Bilgi Edinme Hakkı Kanunu çıkıncaya kadar bilmemekte idiler Bu kanun gereği ihraç nedenini öğrenseler bile yargı yolu kapalı olduğu için eli kolu bağlı kaderine razı olmak durumunda kalıyorlardı Belki en fazla yapabildikleri Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi vasıtası ile tazminat almaktan ibaretti Ama sonuçta hukuki bir gerekçeye dayandırılmadan ekmeğinden işinden olmaktaydılar Bu durum hem insanımızı mağdur etmekteydi hem de hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktaydı
İşte bu eksiği gidermek için Anayasa değişikliği paketine eklenen “Ancak, Yüksek Askerî Şûranın terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açıktır ” Şeklindeki cümle ile bu sorun giderilmektedir Bu yeni cümleye göre terfi işlemleri ya da kadrosuzluk nedeniyle emekliye sevk edilenler hariç olmak üzere ordudan ihraç edilen herkese yargı yolu açılmış olacaktır Bu sayede hukuksuz ihraçların önünü geçilmiş olacağı gibi kişilerin haklarını yargıda arayarak belki de işine geri dönmesi sağlanmış olacaktır Daha da önemlisi hukuk devleti ilkesinin önündeki keyfi engellerden biri de ortadan kalkmış olacaktır Bu da AB’ye bir adım daha yaklaşmak anlamına gelecektir
Yargı Yürütmenin İşine Karışamayacak
Bilindiği üzere kuvvetler ayrımı gereği yasama, yürütme ve yargı birbirlerinin işine karışamazlar Biri diğerinin yetkisini kullanamaz Ancak böylesi bir durumda kuvvetler ayrımından bahsedilebilir Aksi halde kuvvetler arasında yetki karmaşası ve hatta yetki kavgası çıkar
Yargı ile yürütmenin ve yasamamın yetkileri arasındaki sınır ise, yasama ve yürütmenin takdir yetkisine karşılık yargının ancak hukuka uygunluk denetimi yapabileceği yetkisi ile sınırlı olmasıdır Bir başka ifadeyle ülkede hangi kuralların geçerli olacağına yasama karar verir, yürütme de bu kararları hayata geçirir yani uygular, yürütür Yargı ise bu kuralların ve uygulamaların hukuka uygun olup olmadığını denetler Eğer uygun değilse sadece uygun olmadığını tespit eder, kendisi bir kural koyamaz, ya da kendini yasamanın ya da yürütmenin yerine koyarak şöyle olursa daha iyi olur böyle olursa daha doğru olur gibi bir yaklaşım içine giremez Hatta öneri mahiyetinde bile bir hüküm veremez Yani yargı kural koyamaz Dahası yasamanın koyduğu kuralların içeriğini de sorgulayamaz Örneğin yasama, Cumhurbaşkanını halk seçsin diyorsa, bunun doğruluğu güzelliğini yargı sorgulayamaz yalnızca hukuka uygun olup olmadığını denetler Ya da yürütme organı olan idare makamlarından olan YÖK üniversitelere girişte eşitlik olsun, adaletsizliği simgeleyen katsayı ortadan kalksın diyorsa yargı kalkıp bunu sorgulayan bir yaklaşımla karar veremez Hukuk diliyle söylemek gerekirse “Yerindelik denetimi yapamaz ” Şayet bir şekilde bunu yapmaya devam ederse bu durumda yasamanın ya da yürütmenin işine karışmış, ya da yetkisini gasp etmiş olur ki bu durum da “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletin mi yoksa yargının mı?” sorusu akla gelir O zaman da bunun adı demokrasi olmaktan çıkar
İşte böylesi ciddi bir sorunu çözmek ve uygulamada son yıllarda sıkça karşımıza çıkmakta olan yerindelik denetimi konusundaki karmaşayı kesin bir dille netleştirmek için Anayasanın yine 125 Maddesinin dördüncü fıkrasının birinci cümlesi “Yargı yetkisi, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olup, hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz ” Şeklinde değiştirilmektedir
12 Madde: Toplu Sözleşme Metni Tek Başına Geçerli Hukuki Bir Metin Olacak
Bilindiği üzere Anayasanın 128 maddesi memurları ve diğer kamu görevlilerini düzenlemektedir Bu maddenin ikinci fıkrası“Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir ” Şeklinde olup, bu cümlenin gereği olarak da 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu çıkarılmıştır Görüldüğü üzere memurların her türlü hakları ve özellikle de aylık ve ödenekleri bu kanunla düzenlenmektedir İşe buna bir istisna getirilerek “Ancak, malî ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır ” Şeklinde bir hüküm getirilmektedir
Bilindiği üzere Bu Anayasa paketinin 6 maddesinde yer alan ve Anayasanın 53 maddesinde yapılan bir değişiklikle memurlara da “Toplu sözleşeme hakkı” verilmişti Bu toplu sözleşmenin kesin hüküm ifade etmesi nedeniyle ayrıca kanun değişikliği yapılmasına gerek kalmasın diye böylesi bir cümle Anayasaya eklenmektedir Dahası bu cümle aynı zamanda toplu görüşmede olduğu gibi yapılan sözleşmenin hükümetin inisiyatifine sunulmadan direk geçerli hukuki bir metin olduğunun da teyididir
13 Madde: Uyarı ve Kınama Cezalarına Yargı Yolu Açılıyor
Bilindiği üzere Anayasanın 129 maddesinin üçüncü fıkrası “Uyarma ve kınama cezalarıyla ilgili olanlar hariç, disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz ” Şeklindedir Bu cümleye göre memurlara 657/125/A ve B maddesi gereği verilen “Uyarı ve Kınama” cezaları yargıya kapalıdır Bu cezalar birinci, ikinci ve üçüncü disiplin amirleri tarafından verilebilmektedir Cezaların verilmesinden itibaren ise 7 gün içinde bir üst amire itiraz edilebilmektedir (657/135,136) Ancak bu itirazlar idarenin kendi içinde yapıldığı için çok da fazla etkinliğinden söz etmek mümkün değildir Hatta bu durum idarece bilindiği için çoğu zaman da fütursuzca suiistimal edilmektedir Nasıl olsa yargıya falan gidilmeyeceği düşüncesiyle rahatça kullanılmaktadır Bu durum memurların elini zayıflatıp, amirlerin elini güçlendirdiği gibi hukuk devleti ilkesiyle de örtüşmemektedir
İşte bu sorunu gidermek için yukarıda bahsi geçen 129 maddesinin üçüncü fıkrası değiştirilerek “Disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz ” Şeklinde olmaktadır Dolayısıyla da bu cümle tüm disiplin cezalarını yargıya açık hale getirmektedir
__________________
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar, 'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Ey ŞaiR! Bana Yağmurdan bahsetme, yağdır
|
|
|