07-19-2010
|
#2
|
Şengül Şirin
|
Cevap : Yaşlılık Çağı Depresyonları
ETİYOLOJİ
Risk Faktörleri
Yaşlılar depresyonun ortaya çıkışı açısından pek çok risk faktörü ile kaşı karşıyadır Sosyal ilişkilerde azalma, yalnızlık, yas, maddi kazançta azalma, fiziksel hastalıklar, öz güven eksikliği, cinsel kapasitede kayıp, nöron ve nörotransmitter kaybı yaşlılık dönemi depresyonu için önemli risk faktörleridir
Fiziksel hastalıklar:
Fiziksel hastalık varlığı hem doğrudan hem de dolaylı olarak depresif bozukluk nedenidir Yeni bir hastalığın teşhisi sıklıkla depresif bir atağı başlatabilir Kronik hastalıklar ise kronik ağrının eşlik etmesi, başkalarına bağımlı hale getirme, günlük yaşam kısıtlılıklarına neden olma, yaşam kalitesini düşürme gibi özelliklerinden dolayı depresyon etkenidir Klinik deneyimler fiziksel hastalığın ciddiyeti veya yaşamı tehdit ediciliğinden ziyade yarattığı kayıpların depresif duygudurum ile daha ilintili olduğunu göstermektedir Fiziksel hastalıklar genellikle fiziksel bağımsızlık ve kendine yeterlilikte kayıba neden olmaktadır Ayrıca hastalarda hastalığının artacağı ve düşkün olacağı korkusu da söz konusudur Yaşlılarda uykusuzluk ve kronik ağrı da sıklıkla depresyonu tetikler Daha az görülmekle birlikte kulak çınlamasının da yaşlıda depresif epizodlar üzerinde etkili olduğu gösterilmiştir (Williamson 1992, Magni 1996, Pollock 2000)
Yaşlıda fiziksel sağlık ile depresif mizaç arasındaki ilişki iki yönlüdür Her ikisininde varlığı diğerinin prognozunu kötü etkiler Depresif, fiziksel hastalıklı yaşlılarda mortalitenin depresif olmayanlara göre daha yüksek olduğu birçok çalışmada gösterilmiştir (Thomas 1992, Magni 1996)
İnme, Parkinson hastalığı, Tiroid hastalıkları, Cushing hastalığı, Hungtington hastalığı, kanserler, nörodejeneratif hastalıklar gibi bazı fiziksel hastalıklar doğrudan depresyona da neden olabilirler İnme sonrası genel olarak %20-24 oranında depresyon görüldüğü bildirilmektedir Yine inmede lezyon büyüklüğü ve fonksiyonel kayıp arttıkça depresif semptom sıklığı da artmaktadır (Kim 2000) Akciğer ve bazı beyin kanserlerinde ilk klinik görünümü depresif belirtilerin oluşturabildiği gösterilmiştir (Spiegel 1996)
Beslenme bozuklukları da özellikle B12 hipovi-taminozu yaşlı depresyonu için bir risk faktörüdür
İlaç kullanımı:
Yaşlılarda en yaygın sağlık sorunu kaynaklarından biri de polifarmasidir Pek çok ilaç yan etki olarak mizacı etkiler Polifarmasi ile bilikte yan etkilerde, ilaç etkileşiminde ve tedavi uyumsuzluğunda da artma söz konusudur Bunlar da bir yandan mizacı olumsuz etkileyen faktörlerdendir Ancak genellikle birçok tıbbi durumun bir arada bulunduğu yaşlılarda polifarmasiyi engellemek de her zaman mümkün değildir Temel prensip olarak mümkün olan en az çeşitlilikte ilaç, mümkün olan en düşük dozlarda uygulanmalıdır Yaşlılarda sık kullanılan ve depresyona neden olduğu bildirilen ilaçlar Tablo 1'de verilmiştir
Nörobiyolojik faktörler:
Yaşlı depresyonunda yaşlanan beynin depresyona yatkınlığının da arttığı üzerinde durulmaktadır Görüntüleme çalışmalarında demanslı yaşlılarda da, depresyonlu yaşlılarda da kortikal doku yoğunluğunda azalma gösterilmiştir Kortikal fonksiyonel kapasitede azalma hem depresif epizod boyunca bilişsel yetersizliği arttırmakta hem de iyileşme sürecini geciktirebilmektedir Nörotransmitter aktivitesinin yaşa bağlı olarak azaldığına dair bulgular mevcuttur (Janzing 2000) Özellikle serotonerjik aktivitenin yaşla belirgin derecede azaldığı, 80 yaşında 60 yaşındakinin yarı düzeyine düştüğü bildirilmiştir Nöroendokrinolojik regülasyonun yaşlılarda bozulduğu bunun da depresyon etiyolo-jisinde rol oynayabileceği, genetik etkenlerin ise bu yaş grubundaki depresyonda pek de gösterilemediği ileri sürülmektedir
Tablo 1 Depresyona sıklıkla neden olduğu bilinen ilaçlar
Digoksin---Reserpin
L-dopa---indometazin
Steroidler---Fenobarbitol
Beta blokerler---Uzun süreli benzodiazepin kullanımı
Bazı antihipertansifler---Uzun süreli nöroleptik kullanımı
Klonidin---Bazı antineoplastik ajanlar
Simetidin
Psikososyal faktörler:
Yaşlılık döneminde başlayan depresyonda kişilik örüntüsünün gençlere göre daha önemli bir rol oynadığı, nörotik örüntünün ve anksiyete belirtilerinin sıklıkla ön planda olduğunu ileri süren araştırmacılar vardır Yaşlılarda depresyon için yatkınlık yarattığı konusunda fikir birliğine varılmış sosyal faktörler belirlenememiştir En çok kabul gören faktörün erkeklerde bağımsızlığın ve mahremiyetin yitirilişi olduğu ileri sürülmektedir Dul olma, boşanma depresyon için bir risk faktörü iken evlilik özellikle erkekler açısından koruyucudur (Wilson 1999a)
Başka bir yaşlıya (örneğin eşine, kardeşine) bakıcılık yapmak da yaşlılarda depresyon riskini arttırır Alzheimer hastası olan eşlerine bakmak zorunda kalan yaşlılarda depresyon sıklığının %50 ye kadar varan rakamlarda arttığı bildirilmektedir Yaşlı bakıcılarda, baktıkları kişi davranış problemleri olan ajite biri ise depresyon daha sık görülmektedir Ancak bakıcılık uzun dönemde tükenmişliğe yol açmakla birlikte her olguda depresyon demek olmadığı da bilinmelidir Çünkü bir açıdan bakıcılık özellikle sevilen birisine bakmak iyi bir yaşam desteği sayılır
Depresif yaşlılara, hastalıkları boyunca pek çok yaşam olayının eşlik ettiği görülmüştür Eşin beklenmedik ölümü önemli bir risk iken, kronik hastalıklardan sonra ortaya çıkan ölümlerde aynı riskin söz konusu olmadığını söyleyen araştırmacılar vardır Kayıpları takip eden yas haftaları depresyon açısından önemli risk taşıyan dönemlerdir Yine ölümlerin ardından yıldönümlerinde de benzer travmatik etkinin olabileceği bildirilmektedir
Yaşlılık çağına bir başka açıdan bakılınca bu dönemde ortaya çıkan depresyonlarla başa çıkmada bütün bir yaşam boyu elde edilen tecrübenin yardımcı olacağı da söylenmektedir
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|
|