Şengül Şirin
|
Cevap : Psikanaliz ve Folklor
Psikanaliz bütün bilinçli fikir, duygu, ilgi ve inançlarımızın bilinç altı kökenli olduğunu gösteren çok fazla kanıt bulmuştur; bilinçli zihnin fonksiyonları eleştiricilik, seçim ve kontrol ile sınırlandırıldığında hiçbir kökene sahip olmadığı gözükmektedir Bilinçaltı dürtüleri, hem gelişim sürecinde önce geldiği ve dolayısıyla “çocuksu” ile neredeyse eş anlamlı olduğu için ve hem de zihinsel evrimde, paralellik gösterdiği sinirsel semptomların modern tedavisinde çok geniş bir rol oynar
Şimdiki konumuza gelecek olursak, pek çok vahşi inanç ve folklor geleneğinin şekil ve içerik olarak yine aynı genel başlık altında sınıflandırdığım diğer olaylarla yakından bağlantılı olduğunu gösterebiliriz Bunlar, bilinçaltı ürünleri ile aynı zihinsel mekanizmaların özelliklerini taşırlar ve belki de daha önemlisi bunların altında yatan içeriği aynı şekilde ortaya çıkarır ve aynı kaynaklardan türetilirler
Benim bütün tezimin özünü içeren bu cümleyi şu anda belirli bir mesafeye kadar genişletmek zorunda kalacağım, çünkü böyle yapmak psikanaliz ve folklor arasındaki ilişkiyi tartışmak anlamına gelmektedir Bütün meseleyi başka bir yöne çekmek için düşündüğümüz şey şudur, ırksal geçmişten gelen ilkel hayatın yaşantıları ile bireysel geçmişin yaşantıları arasında çok uzaklara dayanan bir paralellik vardır Bu genelleştirmenin pratikteki değeri şudur, folklorda yaşantılar üzerinde yapılan çalışmalar, doğrudan araştırma için çok daha fazla erişilebilir olan hayattaki bireylerin yaşantıları üzerinde yapılan çalışmalarla faydalı bir şekilde desteklenebilir
Başlangıçta küçük bir noktadan bahsedilebilir Hepinizin bildiği gibi, halk bilimciler arasında kendi konularının tanımı üzerinde yıllardır bir anlaşmazlık hüküm sürmektedir; soru son Başkanımız, Sayın A R Wright tarafından, kendi veda konuşmasında özetlenmiştir Bu ifadedeki nokta şudur, folklor geçmişteki yaşantılar üzerinde çalışmayla mı, yoksa şeylerin doğasının tükenmeye yaklaştığı olaylarla mı sınırlandırılmalıdır, ya da tanıdık yaşantılarla aynı niteliği taşıyan yeni birtakım verilerin üretilmesi fikrini de içermeli midir?
Sayın Wright, önceki başkanlık konuşmalarından aşağıdaki sözleri alıntı olarak sunmuştur: “Ama folklor, asıl üyeleri bu fikirlerin ve uygulamaların bir zamanlar temsil ettiği medeniyetin aşamalarından öteye geçmiş olan insanlar arasındaki geleneksel fikirlerin ve uygulamaların yaşantısı olduğu için, bunun bir gelişme kaydetmesi mümkün değildir ”; “kapsamlı bilimimizin sahip olduğu avantajlardan biri de şüphe taşımayan unsurlar dahil edildiği zaman işaret ettiği kanıtın bozulmamasıdır
Bu bir yaşantılar bilimidir, bir keşifler bilimi değildir ” ; ve daha sonra kendisi karşıt görüş açısına bir savunma yapmak amacıyla şöyle devam etmiştir “Halk düşüncesinin ve pratiğinin yaşlı ağacı, sadece üzerinde solmuş dallar ve taze tomurcuklar bulunan yaşantı dallarında değil, aynı zamanda eski gövdeden sürgün vermiş olan yeni ve sağlam filizlerinde de yaşam belirtisi göstermektedir ” Şu anda psikanaliz, Sayın Wright tarafından, bu yaşantı ürün*lerinin dinamik ve doğaçlama yönleri vurgulanarak ve bunların bilinç altının ifade bulmaya çalışan parçaları üzerindeki çabalar olarak görülmesiyle kuvvetli bir şekilde savunulan konunun bu daha geniş açıdan ele alınmasını kesinlikle des*tekleyecektir; bu, sadece insanın kalıcı bir parçasının ürünlerini oluşturan dürtüleri ve bunların hala her zamanki kadar aktif bir şekilde iş başında olduklarını değil, aynı zamanda yeni ürünlerle eskileri arsındaki farkların gerekli olmaktan ziyade yüzeysel olduğunun gösterilebileceğini işaret etmektedir
Sayın Wright, öncekine örnek olarak, bir kibritin üç sigarayı yakmak için kullanıldığı zaman, bunun üçüncü tiryakinin ölümü anlamına geldiğini düşünen batıl savaş inancını vermektedir Halk bilimciler, üçüncü sırada yapılan bir eylemi veya işlemi takip eden ölüm fikrinin yol açtığı batıl inançta rol oynadıklarının hemen kendilerine hatırlatılmasından kaçınamazlar; mesela felcin üçüncü defası ve buna benzer şeyler Psikanaliz daha da ileri gider, ve bu inanç şeklini üç sayısı ile alakalı belli bilinçaltı fikirleri ile bağlantı-layabilir, ve pratikte sigara batıl inancının ciddi olarak etkisinde bulunan herhangi bir insanın durumu ele alındığında bu bilinç altı fikirlerinin işbaşında olduğunu da gösterebilir
Böyle yaparak eski ve yeni ürünler arasında bir süreklilik sağlar ve dolayısıyla her ikisinin de bilimsel çalışmanın aynı bölgesine dahil edilmesini de teyit etmiş olur Aynı noktayı, psikanalizci ve folklorcu veriler arasındaki bağlantıya da ışık tutan başka bir örnek üzerinden açıklayabilirim Sör Laurence Gomme, bu adalarda yaptığı antropolojik yaşantı çalışmalarında şu sonuca varmıştır, “geleneklerin tamamı sadece teoride yeterli olarak açıklama bulmuştur, ki bu bir zamanlar var olan totemci inanç sisteminin kalıntılarını temsil etmektedir ” Şimdi de bireylerin psikanalizini yaparken, birkaç vakada totemci inançlara yakından paralel olan düşüncelerin bazen bilinçli, bazen de bilinçsiz bir şekilde çocukluk boyunca yüceleştirildiğini gösterebildik, ve çok daha ilginç olan ise bu ilkel periyoda ait yaşantıların daha sonraki hayatta hayvanlardan korkma gibi özel sinirsel semptomlar şeklinde varlığını devam ettirmesi idi Başka bir deyişle, önümüzde folklor alanında belki de binlerce yıldır süregelenlere paralel olan bireylerdeki inançların bütün evrimi, ve bunlara dayanan törenlerin gelenekleri bulunmaktadır
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|