Yalnız Mesajı Göster

Mirac - Meâric

Eski 06-28-2010   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Mirac - Meâric



Mirac - Meâric


Kur'an'da çoğul halde (meâric) iki yerde geçen (Meâric, 3; Zuhruf, 33) bu kelime uruc kökünden türemiştir

Urûc, fiil halinde kullanılmış olarak 5 ayette yer alır Ragıb'ın güzel ifadesiyle yükselerek yol almak anlamına gelir Dolayısıyla urûcdaki yürüyüş düz bir satıh üzerinde değil, yukarı doğrudur Kur'an bu tip bir yürüyüşü üç boyutlu âlem şartlarını aşabilen varlıklar için, özellikle melekler ve ruh için kullanmaktadır, (bk Meâric, 4; Secde, 5) Allah'a doğru yol alış bir urûc hareketidir Ve bu yol alış matematik zamanı aşan bir nitelik taşır Urûcdan bahseden ayetlerin bir kısmı bu yol alışın astronomik zamanla mukayese edilemeyeceğini vurgulamak için şu ifadeyi kullanmaktadır: "Melekler ve ruh Allah'a, sizin esas aldığınız ölçülerle elli bin yıllık bir zaman miktarını bir günde aşarak urûc ederler" (Meâric, 4; Secde, 5)
Anlaşılan odur ki, urûcun mahiyetini ve nasıllığını üç boyutlu âlemin verileriyle tam açıklamak mümkün olmaz

Miraç buraya kadar açıkladığımız urûc kökünden türetilmiş olup, aşağıdan yukarıya doğru çıkmada kullanılan her türlü âlet ve yükselişte ulaşılan derece, yükseklik ve mertebe anlamındadır Müfessirler Mirac'ı; yüksek derece, göksel planlar, ruhsal ve manevi mertebeler anlamlarında değerlendirmişlerdir ki, Kur'an'ın yaklaşımını isabetli bir fark ediştir Meâric 4 ayette Allah miraçların sahibi olarak tanıtılmaktadır Bunun açık anlamı, Allah'ın hem urûcla elde edilen mertebelerin ve yükselişlerin, hem de urûc için kullanılmış ve kullanılacak olan bütün imkân ve âletlerin sahibi ve ilham edicisi olduğudur

Allah her şeyin sahibidir Kur'an'ın bu temel kural yanında Allah'ın miraçlarının sahibi olduğunu ayrıca belirtmesi, Cenab'ı Hakk'ın urûc hareketine ve onun için kullanılacak âlet ve imkânlara özel bir değer verdiğini gösterir Bunun bizim için ifade ettiği pratik mana ise insan hayatında ve insanın tekâmülünde urûc ve meaficin çok büyük bir yer ve anlam taşıdığıdır


Miraç kavramıyla ilgili bu genel tespitten sonra bu kavramın Hz Peygamber'in hayatı, peygamberliği ve nihayet İslam düşünce tarihi içindeki özel çerçevesine bakabiliriz
Bu açıdan baktığımızda Miraç, aklımıza, Peygamberimizin mucizelerinden biri sayılan göklere yükselişini getirir

Kısa bir ifadeyle Miraç diye andığımız büyük mucize olay, biri İsra (Hz Peygamber'in bir gece Mekke'den Kudüs'e götürülüşü) biri de Urûc (göklere yükselme) olmak üzere, iki bölümden meydana gelmektedir, (bk İsra md)
Son Peygamber Hz Muhammed'in bütün kâinata gösterilmek üzre böyle ilahi bir yolculuğa çıkarılışının evrensel gerekçeleri neler olabilir?

Bütün varlıklar, kendilerinin kemalini temsil eden peygamberlere hürmet ve sevgiyle doludurlar Nebiler, varlık tarafından, özellikle zuhur edecekleri bölge ve iklimin eşyası tarafından büyük bir özlemle beklenirler Zuhur eden nebinin, bekleyiş içindeki bu varlıklara gösterilmesi gerekir Böylece, nebinin geldiği, görevine başlamak üzere olduğu anlatılmış, nebi ile varlığın bütünleşmesine zemin hazırlanmış olur

Bu, varlığa arz olayı her peygamberin nübüvvet kurumu içindeki yeri ile orantılıdır Son Resul Hz Muhammed'in arzı da O'nun bütün zamanların ve bütün insanlığın peygamberi olarak gönderilişi ile uyumlu bir genişlik ve yücelik belirtir O'nun kâinata arzı, kâinat çapında bir genişliğe sahiptir Miraç dediğimiz o eşsiz mucize, bu arzın gerektirdiği ilahi yolculuk, zaman ve mekân kayıtlarının ötesinde, akıl ve duyuların kavramayacağı bir keyfiyet içinde sona ermiştir


Şimdi, Mirac'ın esas kısmı olan urûc (göğe yükselme) ve Allah'ın huzuruna varış safhasını anlatan Kur'an ayetlerini görelim: "Andolsun o yıldıza, aktığı zaman ki, arkadaşınız Peygamber, ne sapmış ne azıtmıştır O, kendi nefsinden, kuruntusundan bir şey söylemiyor Söylemiş olduğu indirilen bir vahiyden başkası değildir O'nu, O'na, o kuvvetleri pek zorlu olan öğretmiştir O güzellik ve güç sahibidir, Hak huzurunda dosdoğru ve düzgün durmuştur O sırada O, en yüksek ufuktaydı Sonra yaklaştı ve O'na doğru sarktı Yakınlığı iki yay aralığı kadar veya daha azdı O sırada vahyetti kuluna, vahyettiğini Gözün gördüğünü, kalp yalanlamamıştı Hal böyle iken, gördüğü şey konusunda, o Peygamber'le çekişiyor musunuz? Andolsun ki, O, O'nu bir de inişinde gördü Hem de Sidretü'l Müntaha'nın yanında Mev'va cenneti o Sidre'nin yanındadır O zamanki Sidre'yi bürüyen bürümüştü, göz ne şaştı, ne de haddi aştı Andolsun, Peygamber o anda, Rabbinin en büyük ayetlerinden bir kısmını gördü" (Necm, 1-18)

Mirac'ı anlatan bu on sekiz ayetteki en büyük sırlardan biri de anlatımdaki zamirlerin sergilediği tablodur Zamirler, ilahi kelam bünyesinde öyle bir sistemle sıralanmışlardır ki, olayın aynı anda iki veya üç kişi arasında geçtiğini düşünebiliriz Cenabı Hakk'la, Hz Peygamber'in olayda yer aldıkları kesin Acaba üçüncü şahıs olarak, Cebrail de söz konusu mudur?

Cebrail'in Miraç olayında Hz Peygamber'e, belli bir yere kadar refakat ettiğini, fakat bir noktadan sonra "Ben buradan öteye geçemem; gücüm buna yetmez, geçersem yanarım" diyerek Hz Peygamber'den ayrıldığını, hadislerden öğreniyoruz Yukarıdaki ayetler, acaba Mirac'ın Cebrail'in ayrılışından önceki safhasını mı anlatmaktadır, yoksa sonraki safhasını mı? Büyük sahabi İbn Abbas başta olmak üzere, bir kısım müfessirler, ilk on iki ayetteki anlatımın yalnız Allah'la Hz Peygamber arasında geçenleri verdiğini ve serüvenin Yaradan'la Hz Muhammed arasında yaşandığını söylerler Bazı müfessirler, anlatımın, Allah -Peygamber - Cebrail üçlüsünün beraberliğine yönelik olduğunu kabul ederler
İslam'da ruhsal tecrübe ve yükselişlerin kurumu olan tasavvuf, bazı istisnalar dışında, birinci grup müfessirlerin görüşünü benimser Denebilir ki, ayetlerin dikkat çektikleri, akıl ve duyularüstü o erişilmez safhada, Allah — Peygamber yanına bir üçüncü varlığı koymak, Miraç esprisine uzak düşmektedir

Çünkü, böyle üçlü bir beraberlik, Hz Peygamber'in hayatında hiç de istisnai bir keyfiyet değildir O, hemen hemen her zaman böyle bir beraberlik içindeydi Mirac'a seçkinlik ve farklılığını veren, herhalde onun sadece Yaradan ve Hz Peygamber arasında oluşmasıdır Mirac'la ilgili hadis ve ayetlerin hiçbirimde Allah'ın görülmesinden söz edilmemiştir İşaret edilen nokta, Allah'a doğru yükseliş ve Allah'la yakınlıktır İkinci olarak, Kur'an, Allah'ın gözle görülemeyeceğini açıkça söylemektedir (En'**, 103) Bununla birlikte İbn Abbas başta olmak üzere bazı İslam büyükleri Allah'ın görülememesinin genel bir kural olduğunu, fakat Mirac'da Hz Muhammed'e bu bakımdan bir istisnai lütufta bulunulduğunu söylemektedirler Bu düşünceyi taşıyanlar, burada sözü edilen görmenin sıradan bir görme olmadığını, Allah'ın bahşettiği bir görme kudretiyle gerçekleştiğini söylerler Fakat böyle bir açıklama, sonuçta, gözle görmemeyi itiraftan başka bir şey değildir Çünkü, duyularüstü yollarla fark ediş, esasen daha baştan kabul edilmektedir Böyle bir fark ediş, Hz Peygamber'de özellikle Miraç gibi bir yükselişte, elbette ki en ileri boyuttadır Ama yine de buna bakarak bir "gözle görme"den söz etmek mümkün olmaz gibi görünüyor

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla