Şengül Şirin
|
Cevap : Ehlikitap - Kitabı Olanlar - Kitap Sahibi Olanlar
Bu ayet, hiçbir kişi veya toplumun kendisinin cennetlik olduğunu isbatlıyamıyacağını ortaya koymaktadır Buna karar vermek Allah'ın tekelindedir "Benim mabedim dışında kurtuluş yoktur" iddiası, Kur'an'a göre Allah'ın karar hakkına bir tecavüzdür Şu ayetler bu konuyu daha çıplak biçimde ortaya koyuyor: "İş ne sizin kuruntularınız-daki gibidir, ne de kitap ehlinin kuruntularındaki gibi Kim kötü bir iş yaparsa onun karşılığında cezası verilir ve Allah'a karşı kendisine ne bir dost bulur, ne de bir yardımcı Kim de -erkek veya dişi- mümin olduğu halde barışa yönelik hareketler sergilerse işte böyleleri cennete girerler Ve bunlar, zerre miktarı haksızlığa uğratılmazlar," (Nisa, 123-124)
Bu ayetler, din mensuplarının dış patente sığınarak cenneti tekeline almalarına, Âlemlerin Rabbi tarafından indirilen bir darbedir Cennet Allah'ın tekelindedir ve O onu, kendisine inanıp barışçıl hareketler (salih amel) sergileyenlere layık gördüğünü açıkça bildiriyor
Ehlikitabın kendi mabedleri dışında kalanları batmış göstermelerinin zorunlu sonucu, kendilerine tam teslim olmayanlardan hoşnut olmamalarıdır Son Peygamber'in bu noktada şöyle dikkati çekiliyor: "Ne Yahudiler, ne de Hıristiyanlar, onların milletlerine uymadıkça senden asla razı olmazlar " (Bakara, 120)
Bu ayette din değil de millet deyiminin kullanılmış olması çok ilginçtir Bu demektir ki, ehlikitabın uymaya çağırdıkları ve çağıracakları, saf din değil, dine de bünyesinde yer vermekle birlikte, kan ve ete dayalı unsurlar da içeren millet, kavmiyettir Batıda dinin bir türlü ırki ve coğrafi değerlere egemen olamadığını gördükçe Kur'an'ın bu ifadesindeki mucizeye tekrar tekrar hayranlık duymamak mümkün değildir
Madem ki, ehlikitap kendi milletlerinin, milliyetlerinin uydusu olmayanları sevmezler, o halde onlar evrensel bir ruhun gönül dostu (veli) olmaya layık değillerdir Evrensel mesajın kan ve ırk üstü temsilcileri olan Kur'an toplumuna şöyle deniyor: "Ey müminler! Yahudi ve Hıristiyanları gönül dostu edinmeyin Onlar kendi kendilerinin dostudurlar " (Maide, 51) Burada da mucize bir ifade vardır: E/ılikitabın gönül dostu (veli) edinilmemesi söyleniyor Bu onların düşman tutulmalarını gerektirmez Bir insanın gönül dostu olmaması düşman ilan edilmesini gerektirmez Arada nüanslar vardır Ehlikitap velî olmaz ama, muâhed (anlaşmalı, birlikte yaşanır kişi) olur ve olmalıdır, (bk Cizye mad )
Ehlikitap gönül dostu olmazın anlamı onlarla ilişkiyi kesin, onların yanına uğramayın, onlarla savaş halinde olun demek hiç değildir Onlarla birlikte yaşanır, dinlerine, ibadetlerine saygı gösterilir Hatta Hz Peygamber onlara, kendi mescidinde ibadet etme izni bile vermiştir, (bk Mübâhele mad )
Ve İslam tarihi boyunca Müslümanlar ehlikitabın dinlerini hep korumuş, onlara her devirde ve her zeminde din ve düşünce hürriyeti götürmüşlerdir Hatta onları, kendi dindaşlarının zulümlerine karşı koruyanlar da büyük ölçüde Müslümanlar olmuşlardır
Şu bir gerçek ki, bir Müslüman için bir kitap ehli en büyük nebiler arasında yeralan Hz Musa'nın veya Hz İsa' nın bağlısıdır ve yalnız bunun için bile korunmaya layıktır Çünkü Müslüman vicdan hem Musa'ya, hem de İsa'ya inanmakla yükümlüdür Ve böyle bir vicdan, hatası ne ölçüde büyük olursa olsun, bir ehlikitabı Hz Musa ve İsa' nın emaneti sayar Fakat, ne yazık ki, aynı şeyi kitap ehli için söyleyemeyiz Onlar Hz Muhammed'i peygamber sayıp O'na saygı duymadıklarından, Müslüman onlar için saygıya layık olmayan bir sapıktır Hatta, Hz Muhammed'i bile bir sapık görme bahtsızlığını sergilemişlerdir Kur'an'ı Anlamaya Doğru adlı eserimizin Kozmik Birliğe Doğru adını taşıyan bölümündeki şu satırlar bu noktada derin bir gerçeği gözlerimizin önüne koyabilir
"Günümüzden 700 yıl önce yaşamış olan Mevlana ile Dante'yi mukayese eden İngiliz bilgini Nicholson şu tesbiti yaparken derin bir acı duymuş olmalıdır: Mevlana, sokak köşelerindeki Hıristiyanlar'ın küçük görülmesini Tanrı'yı gücendirecek bir davranış olarak nitelerken, O'nun ölümünden birkaç yıl sonra İlahı Komedya'sını kaleme alan Dante, eserinde, Müslümanların Peygamberi'ni cehennemin alt tabakalarında yanan bir zındık olarak gösteriyordu
Batı'nın, kendisi dışındakilere bakışı, işte budur  "
Bu söylediklerimizin, Müslüman vicdanındaki fıtrat zemini Kur'an tarafından çizilirken şöyle deniyor: "İşte siz müminler o kimselersiniz ki, kendiniz dışındakileri seversiniz; oysaki onlar sizi sevmezler Ve siz ilahı vahyin tümüne bir kitap olarak inanırsınız Onlarsa, sadece sizinle karşılaştıkları zaman 'inandık' derler Kendi hallerine kaldıklarında ise size duydukları kin ve öfkeden parmak uçlarını ısırırlar " (Âli Imran, 119)
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|