Lepra (Hansen hastalığı, cüzzam) Mycobacterium leprae (Hansen basili)’nin neden olduğu, primer olarak periferik sinirleri, sekonder olarak da deriyi ve diğer organları tutan kronik, progressif ve bildirimi zorunlu bir hastalıktır

"Lepra" Yunanca "kepekli, kabuklu" anlamına gelen bir kelimedir
Lepra, insanlık tarihi kadar eski bir hastalıktır

Hastalıktan, insanları çirkinleştirdiği ve sakat bıraktığı için çağlar boyu korkulmuş, birçok deri hastalığı ile sakat bırakıcı ve çirkinleştirici tüm hastalıklar "lepra" olarak isimlendirilmiş, hastalar izole edilmiştir

Osmanlılar döneminde yaptırılan ilk cüzzamhane (leprozari, leprozaryum), Edirne-Kirişhane’de hizmete girdi (1421)

Bunu, Üsküdar, Bursa, Lefkoşe ve Girit’te açılan cüzzamhaneler izledi

Hastalığa yakalananlar cüzzamhaneye kapatılarak izole edilirdi

Hastaların bakımları bağış ve Vakıflar İdaresi’nin yardımlarıyla sürdürülürdü

Cüzzamhane bulunmayan kentlerde, dış mahallelerden biri cüzzamlılara ayrılır ve kente girmelerine izin verilmezdi
Epidemiyoloji:
Kişinin lepraya yakalanabilmesi için, bazı koşulların birarada olması gereklidir:
1

Doğuştan predispozisyon: Lepra, ancak hastalığa doğuştan yatkın olan kişilerde ortaya çıkar
2

Çocuk yaşta olma: Endemik bölgelerde hastalık, sıklıkla çocuklarda görülür, fakat 2-7 yıl gibi uzun bir kuluçka süresi ve ilk belirtilerin gözden kaçması nedeniyle tanı erişkin yaşta konur

Lepraya karşı genelde erişkinlerin doğal direnci vardır

Erişkin gönüllülere infeksiyonu bulaştırma çabaları sonuçsuz kalmıştır

Şimdiye kadar, lepralılarla uğraşan sağlık personeli arasında lepraya yakalanan yoktur

Evli çiftler arasında, hasta eşten sağlıklı eşe hastalığın geçme oranı % 5 cıvarındadır
3

Bol basilli tedavisiz hasta: Lepra insana özgü bir infeksiyondur

Dolayısıyla doğal rezervuarı insandır

Lepralı hastaların ancak çok azında başkalarını aşılayacak tipte basil bulunur

Özellikle lepromatöz lepralı olgularda, burun, ağız, boğaz mukozasında ve deride bol miktarda lepra basili vardır

Bulaşma bu hastaların hapşırık, aksırık ve öksürme ile çıkardıkları basillerin inhalasyon yoluyla alınması sonucu olur

Basilller deride derin dermada yerleştiği için, hastalık deri yolu ile bulaşmaz
Lepra basili plasentadan geçmez, ancak lepralı annelerin çocukları genellikle düşük kilolu doğar, büyümeleri yavaştır

Hastalık, tedaviye başlandıktan birkaç hafta sonra, basiller parçalandığı için, bulaşıcılığını kaybeder

Tedavisine başlanmış ve birkaç hafta geçmiş hastaların kimseye zararı yoktur; evlerine, işlerine giderler
4

Bu hasta ile uzun süreli yakın temas:İnfeksiyona yakalanmanın bir koşulu da, basilin yıllarca tekrar tekrar alınmasıdır

Özellikle aile içinde tedavisiz bir hasta ile sürekli ve yakın temasta bulunan çocukların infeksiyona yakalanma olasılığı yüksektir
5

Bozuk sosyoekonomik durum: Lepranın sosyoekonomik durumla yakın ilişkisi vardır

Kötü hijyenik koşullar, yetersiz beslenme, içiçe yaşama gibi tüm infeksiyonlara zemin hazırlayan faktörler lepra için de geçerlidir

Sağlığa uygun evlerde yaşayan, iyi besin alan, iyi gelişen toplumlarda lepra kendiliğinden kaybolabilmektedir

Lepra, yüzyıl kadar önce Norveç'de ve daha birçok Avrupa ülkesinde salgın halde bulunduğu ve hiçbir tedavi ve savaş yapılmadığı halde kendiliğinden yok olmuştur
Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, yeryüzünde 10-12 milyon lepralı vardır, 2002 yılı başı itibariyle, bunların 640 bini tedavi altındadır

Olguların % 62'si Asya'da, % 34'ü Afrika'da, % 3'ü Güney Amerika'da yer alır

Lepranın bir sağlık sorunu olduğu ülke sayısı 10’dur

Bu ülkelerin dışındaki ülkelerde prevalans 10 000’de 1’dir
Ülkemizde 5000-6000 lepralı olduğu sanılmaktadır; 2002 yılı başı itibariyle kayıtlarda 2

600 lepralı bulunmaktadır

Bunların 35’i tedavi altındadır; diğerleri ise tedavileri tamamlanan hastalardır

Hastalığın en yoğun olduğu iller Van, Ağrı, Kars, Malatya, Erzurum ve Sivas'dır

Ancak Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu'dan, büyük illere olan göç nedeniyle, hastaların yaklaşık beşte ikisi İstanbul, İzmir, Ankara, Bursa, Mersin ve Adana illerinde yaşamaktadır

Rize dışında tüm illerde kayıtlı hasta bulunmaktadır

Yurdumuzda son beş yıldır, her yıl yeni saptanan olgu sayısı 15'in altındadır
Lepralı hastalarda kadın/erkek oranı yaklaşık 1/2'dir

Yurdumuzda biri Elazığ'da 260 yataklı, biri İstanbul'da 60 yataklı, biri Ankara’da 35 yataklı olmak üzere üç lepra hastanesi bulunmaktadır
Klinik:
Lepra aslında bir periferik nöropatidir

Lepra basili vücuda alındığında hedefi, periferik sinirlerin Schwann hücreleridir

Basil Schwann hücresine girdikten sonra hastalığın gelişip gelişmeyeceğini konağın hücresel immünitesi belirler

Buraya gelen basillerle organizma arasında yıllar süren bir savaş olur

Genellikle basiller yok edilir ve hastalık meydana gelmez

Hastalık olacaksa, kişinin immünitesine göre, 2-7 yıllık bir enkübasyon döneminden sonra hastalık tablosu ortaya çıkar
İnfeksiyon, insanların yaklaşık % 90'ında subklinik seviyede iyileşir, hastalık belirtisi ortaya çıkmaz; % 10'unda indetermine lepra oluşur

İndetermine lepranın 3/4'ü spontan iyileşme gösterir, 1/4'ü konağın hücresel immün yanıtına göre klinik tiplerden birine yerleşir

Lepranın klinik belirtileri çok çeşitlidir

Hastalık tek bir deri belirtisi veya sayılamayacak kadar çok deri belirtisi, sinir tutulması ve organ bulgusu ile seyredebilir

Olguların hekime başvuru yakınmalarının başında deri belirtileri yer alır
Deride bir veya birkaç hipopigmante makül veya çok sayıda eritemli makül, nodül, papül ile hekime başvurabilir

Lepranın en önemli belirtilerinden birinin duyu kaybı olmasına rağmen, bu yakınma ile başvuran hasta sayısı oldukça azdır, ancak duyu kusurunun komplikasyonu olan yanık, travmatik ülser, planter ülser gibi bir belirti ile hekime gidebilir

Bunların dışında burun tıkanıklığı, burun kanaması, el ve ayak kaslarında pareziler, tenosinovit, nöral ağrı, paresteziler, görme bulanıklığı, testislerde ağrı, eklem ağrıları, lenfadenopati, el ve ayaklarda lokal ödem de başvuru nedeni olabilir
Belirtilerin bu kadar çeşitli olmasına karşın, lepranın üç kardinal belirtisi vardır

Bunlar, plakta duyu kaybı, sinir kalınlaşması ve lezyonda basil bulunmasıdır
Lepranın Klinik Formları:
Lepranın klinik formları klinik, bakteriyolojik, immünolojik ve histopatolojik kriterlere göre belirlenir

Buna göre lepranın dört klinik tipi vardır:
1

İndetermine lepra (IL)
2

Tüberküloid lepra (TT)
3

Lepromatöz lepra (LL)
4

Borderlayn lepra
a

Borderlayn tüberküloid lepra (BT)
b

Borderlayn lepromatöz lepra (BL)
c

Midborderlayn lepra (BB)
Şekil 1 : Lepranın klinik formları
İndetermine lepra:
İndetermine lepranın klinik belirtisi, deriden kabarık olmayan, net sınırlı, hipopigmente bir veya birkaç adet maküldür

Bazı olgularda hafif duyu kaybı da olabilir

Lezyon daha çok yüze, kol ve bacakların ekstansör yüzlerine, kalçalara yerleşir

Lezyonlar multipl olduğunda yerleşim asimetriktir

Deride basil bulunmaz, biyopsi anlamlı sonuç vermez, duyu kusuru olmayabilir, lepromin testi negatiftir
Duyu kusuru gelişince tanı kolaylaşır

Bir hastayla yakın temas öyküsü, hekimi yönlendirir

İndetermine yani kararsız lepra denen bu lezyon, ya kendiliğinden kaybolur ya da diğer lepra tiplerinden birine değişir
Lepromin testi: Leprom ezmelerinden hazırlanan ve ölü basil içeren materyalden 0

1 cc deri altına enjekte edilir

Sonuç 21 gün sonra okunur

3-10 mm arası papül veya ortası nekrotik, sert, pembe nodül pozitif reaksiyon olarak değerlendirilir

Lezyonun çapı 3-5 mm ise (+), 5 mm’den büyük ise (++), ülserleşmiş ise (+++) olarak kabul edilir

Lepromin testi tüberküloid leprada (+++), borderlayn tüberküloid leprada (++) veya (+), midborderlayn leprada (+) veya (-), borderlayn lepromatöz lepra, lepramatöz lepra ve indetermine leprada (-)’tir
Tüberküloid lepra:
Schwann hücresine gelen basil, hücresel immünitesi yüksek olan kişide ancak o sinirde ürer

Sinirde epiteloid histiyositler ve dev hücrelerin oluşturduğu tüberküloid granüloma sonucu kalınlaşma, ağrı, duyu kaybı, kas erimesi ortaya çıkar

Sinirdeki kalınlaşma gözle görülebilir, palpe edilebilir

Bu gelişen lepra tipi tüberküloid lepradır
Tüberküloid leprada genellikle bir ya da en çok iki-üç sinir hastalanır

En çok yüzeyel ve serin yerlerin sinirleri (yüz, boyun, kol ve bacak) tutulur

Bu sinirlerin innerve ettiği bölgelerde ağrı, dokunma ve sıcak-soğuk duyuları kaybolur
Deri belirtisi, hasta sinire yakın bölge derisinde, çapı 30 cm’ye kadar varabilen bir veya birkaç adet plaktır

Bu plak hipopigmente veya eritemli, bazan hafif skuamlı, oval veya yuvarlak, net sınırlı, hafifçe kabarık ve infiltredir

Lezyonlarda bül, ülserasyon gelişebilir

Plakta duyu kusuru vardır, kurudur, terleme yoktur, kıllar dökülmüştür
Lezyonda ve lezyonsuz deride basil yoktur, lepromin testi kuvvetli pozitiftir

Histopatolojisinde epiteloid hücreler ve bunların çevresinde lenfositlerden oluşan tüberküloid granüloma gözlenir

Langhans tipi dev hücreler mevcuttur

Periferik sinirde ise perineuriumu salim bırakan granülomatöz reaksiyon görülür

Tüberküloid lepra, deri belirtisi olmaksızın sadece sinir belirtileri ile seyredebilir, bu lepra tipi nöral lepra olarak adlandırılır
Tüberküloid lepra, tedavisiz kalırsa bazen kendiliğinden iyileşebilir, fakat genellikle sinir harabiyeti sonucu felçler, deformiteler ortaya çıkar
Lepromatöz lepra:
Schwann hücresine gelen basil, hücresel immünitesi bozuk olan insanda alabildiğince ürer ve kan, lenf ve komşuluk yolu ile deri ve içorganlara yayılırsa lepromatöz lepra gelişir

Hastalığın başlangıçta iki bulgusu vardır, ancak sorulmadığı takdirde gözden kaçar: Nazal semptomlar ile el ve ayaklardaki lokal ödemler

Nazal semptomlar olguların çoğunda bulunur; bunlar burun tıkanıklığı, burunda krut oluşumu, burundan kanlı akıntı gelmesidir

Ayak bilekleri çevresinde ödem diğer önemli bulgudur

Bu belirti daha çok akşama doğru şiddetlenir, istirahatla geriler
Lepromatöz leprada lezyonlar, vücudun açık bölgelerinde (yüz, ekstremiteler) ve gövdede simetrik olarak yerleşmişlerdir

İmmün bölgeler (saçlı deri, aksilla, kasık, perine, sırtın orta hattı) tutulmaz

Başlangıç lezyonları çok sayıda, küçük, sınırları belirsiz, hipo- veya hiperpigmente veya eritemli maküllerdir, bunlarda duyu kusuru yoktur veya hafiftir, terleme ve kıllanma normaldir

Bu dönemde sinirlerde kalınlaşma yoktur

Daha sonra papüller, nodüller (leprom) ve plaklar ortaya çıkar

Lezyonlarda duyu kusuru vardır, terleme durmuştur ve kıllar dökülmüştür

Tüm periferik sinirler kalınlaşır ve ellerde eldiven, ayaklarda çorap tarzında simetrik duyu kusurları oluşur
Lepromların yüzde kabarık oluşları ve sulkusların derinliği aslan yüzü (fasiyes leonin) denen görünümü yapar

Yüzde kıl kaybı gelişir; başlangıçta kaşlar uçlardan dökülür (sign d`Omnibus), daha sonra tüm kaş ve kirpikler kaybolur (madorosis); saçlı deri genellikle etkilenmez
Lezyonlarda ve lezyonsuz deride bol basil vardır, lepromin testi negatiftir

Histopatolojisinde orta ve derin dermisde daha çok makrofajlardan oluşan infiltrasyon, seyrek olarak lenfositler gözlenir

Hasta tedavisiz kalırsa, gözler, retiküloendotelyal sistem, kemikler, testis ve diğer organlar hastalanır, deformiteler ve komplikasyonlar ortaya çıkar
Borderlayn lepra:
İmmünitenin orta derecede olduğu durumlarda borderlayn lepra gelişir

Eğer immün yanıt tüberküloid lepraya yakın ise borderlayn tüberküloid lepra, lepromatöz lepraya yakın ise borderlayn lepromatöz lepra, tam ortada ise midborderlayn lepra ortaya çıkar

Borderlayn lepra tipleri stabil değildir ve kolaylıkla tip değiştirebilir

Hastalık tedavi edilmediği takdirde lepromatöz uca, tedavi edildiği takdirde tüberküloid uca doğru kayar

Borderlayn tüberküloid leprada, çok sayıda plak vardır
Plaklar asimetrik yerleşimlidir, TT'ye göre daha az infiltredir, sınırları daha az belirgindir, çevrelerinde satellit lezyonlar vardır

Birden fazla sinir, asimetrik olarak tutulur; sinirler kalın ve ağrılıdır

Lezyonlarda terleme azalmıştır, duyu kusuru bulunur, basil yoktur

Lepromin testi hafif pozitiftir

Histopatolojisinde epiteloid hücreler, seyrek olarak dev hücreler, orta derecede lenfosit infiltrasyonu gözlenir
Borderlayn lepromatöz leprada maküller, papüller, nodüller, plaklar vardır; lepromatöz lepradakine benzerler, fakat simetri göstermezler

Mukoza tutuluşu ve kaş, kirpik kaybının olmaması ile lepromatöz lepradan klinik olarak ayrılabilir

Periferik sinirlerin hemen hepsi tutulur, fakat ağrı yoktur

Lezyonlarda duyu kusuru yoktur; bol basil vardır

Lepromin testi negatiftir

Histopatolojisinde daha çok makrofajlardan oluşan bir infiltrasyon vardır

Lenfositler seyrektir ve granülomanın merkezinde kümeler oluşturur
Midborderlayn lepra, borderlayn spektrumun tam ortasında, nadir görülen, kolaylıkla BT veya BL'ye kayan bir tiptir

Lezyon olarak maküller, papüller, plaklar veya bunların çeşitli kombinasyonları vardır

Lezyonlar simetrik yerleşmeye eğilimlidir

Periferik sinir tutulumu değişkenlik gösterir

Lezyonlarda basil bulunur, lepromin testi negatif veya pozitif olabilir

Ülkemizde en sık görülen lepra tipi BL ve LL'dır
Lepra deformiteleri ve komplikasyonları:
1

Gözde ağrı, fotofobi, glokom, keratit, iritis, iridosiklitis, körlük,
2

Ektropiyon, pitoz,
3

Fasyal paralizi,
4

Pençe el, pençe ayak,
5

Düşük el, düşük ayak,
6

Tenar, hipotenar ve avuç içi kaslarının erimesi,
7

Septum perforasyonu sonucu semer burun,
8

Üst kesici dişlerin dökülmesi,
9

Damak perforasyonları,
10

Tekrarlayan yanıklar,
11

Postlezyonel sikatrisler,
12

Osteomiyelit sonucu deformiteler,
13

Osteporoz,
14

Mal perforanlar,
15

Alt ekstremitelerde ihtiyoziform değişiklikler,
16

Testis atrofisi sonucu jinekomasti,
17

Testis atrofisi,over atrofisi sonucu sterilite,
18

Karaciğer infiltrasyonu sonucu hepatomegali,
19

Lenf bezi infiltrasyonu sonucu lenfadenopati,
20

Mutilasyonlar

Leprada ölüm nedenleri, normal popülasyondan farklı değildir
Leprada reaksiyonlar:
Leprada ortaya çıkan ve hekimi çok uğraştıran bazı olaylara reaksiyon adı verilir

Bunlar iki grupta toplanır:
1

Reversal (Tip 1) reaksiyon: Varolan belirtilerde birdenbire kabarma, kızarma, sinirlerde şişme olur

Hatta sinirlerde abseleşme ve felçler oluşabilir

2

Eritema nodozum leprozum (Tip 2 reaksiyon): Kollarda, bacaklarda, yüzde, kalçalarda eritema nodozumlar; eklem, kemik ve sinir ağrıları; vaskülitler, burun kanaması, akut iridosiklit, epididimoorşit, adenopati, ani akşam ateşi olur
Laboratuvar bulguları:
Lepromatöz ve daha az olmak üzere borderlayn leprada:
1

Hafif anemi,
2

Sedimentasyon yüksekliği,
3

Gammaglobulinlerde artma,
4

Sifiliz serolojik testlerinin pozitifliği,
5

LE hücresi pozitifliği,
6

Soğuk aglutininlerin pozitifliği bulunabilir
Tanı:
Leprada tanı için gerekli yöntemler şunlardır:
1

Klinik görünüm,
2

Aile anamnezi,
3

Ailede lepralı araştırılması,
4

Duyu kusuru araştırılması,
5

Sinirlerin muayenesi,
6

Basil araştırılması (lezyondan veya sinirden),
7

Lepromin testi,
8

Histopatolojik inceleme
Ayırıcı tanı:
1

Maküler lezyonlar:
a

Depigmente: Vitiligo, pitriyazis simpleks, morfea, postinflamatuvar depigmentasyon

b

Hiperpigmente: Café au lait maküller, parapsoriasis an plak, postinflamatuvar hiperpigmentasyon (Fiks ilaç erüpsiyonu, liken plan,



)

2

Papüler lezyonlar:
Dissemine granülom anüler, sarkoidoz, liken plan, sifiliz, layşmanid, leyomiyom, siringom

3

Plak lezyonlar:
a

Anüler: Tinea korporis, pitriyazis rosea, liken plan, figüre eritemler, granülom anüler, sarkoidoz, deri lenfoması

b

Solid: Derinin benign ve malign lenfositik infiltrasyonları, psoriasis, sarkoidoz, fasiyal granülom, infeksiyöz granülomlar (mikozik, treponemal, mikobakteriyel, layşmaniyal), deri lenfoması

4

Nodüler lezyonlar:
Akne vulgaris, ksantoma, granülomlar, eritema elevatum diutinum, pretibial miksödem, liken miksödematöz, nörofibromatozis, Kaposi sarkomu, deri lenfoması
Tedavi:
Lepralı hastaların izolasyonu bugün tamamen bırakılmıştır

Genellikle evlerinde ve ayaktan tedavi öngörülmektedir

Ancak çok önemli bir reaksiyon, ağır bir infeksiyon varsa, bir operasyon gerekirse herhangi bir hastaneye yatırılmaları ve diğer hastalıklarda uygulanan hijyen kuralları altında tedavileri uygundur

Başarılı bir lepra tedavisi için en önemli koşul, erken tanı ve yeterli tedavidir

Erken tanı için her hekimin lepranın belirtilerini çok iyi tanıması şarttır
Ülkemizde lepranın tedavisi “Sağlık Bakanlığı Hansen Hastalığı Teşhis ve Tedavi Yönetmeliği”ne göre yapılır; lepra tedavisi ücretsizdir
Tedavide kullanılan ilaçlar şunlardır:
1

Sülfonlar (Dapson),
2

Klofazimin (Lampren),
3

Rifampisin,
4

Ethionamid (veya prothionamid)

LL, BL, BB’da dapson+rifampisin+prothionamid kombinasyonu en az 2 yıl uygulanır ve hastalar 5 yıl izlenir

TT, BT, IL’da dapson+rifampisin kombinasyonu 6 ay uygulanır ve hastalar 2 yıl izlenir
Korunma:
BCG aşısı, nonspesifik olarak hücresel immüniteyi arttırdığı için lepradan korunmada önemlidir

Yaşam koşulları iyileştirilmelidir
Yazar Prof

Dr

Süleyman Pişkin