Şengül Şirin
|
Cevap : Amerika Birleşik Devletleri (ABD)
TARİH
'Avrupalılar'ın ülkeyi keşli Gerek Mexico körfezine ulaşan gemiciler (Ponce de Leön'un 1513'te Florida'ya varması; Hernando de Soto'nun 1541'de Mississippi' yi keşfi), gerek Meksika'dan büyük ovalara (Francisco Vâsquez de Coronado Ar-kansas'a ulaştı [1540-1542]) ve Pasifik kıyılarına (Francisco de Ulloa 1539'da Aşağı Kaliforniya'ya vardı) doğru yola çıkan kâşifler, önce Güney'i keşfettiler Doğu kıyısını önce Fransızlar (Fransa hükümeti hesabına çalışan italyan kaptan Giovanni da Verrazano, 1524'te New York koyunu buldu; Ribault, 1562-1565 arasında, Florida'da bir sömürge işletmesi kurmayı denedi), sonra İngilizler keşfettiler (1564'te Hawkins, 1584'te Barlow, 1585 -1589 arasında Virginia'da kısa ömürlü bir sömürge işletmesi kuran sir Walter Raleigh) XVI yy 'da, Kanada'daki fransız karakolları ile Florlda'daki İspanyol karakolları arasındaki ve o sıralarda herkesin peşinden koştuğu zenginliklerden yoksun görünen gelecek Birllk'in topraklarında, hemen hemen hiç avrupalı yoktu Burada yaşayanlar, bu uçsuz bucaksız topraklarda yer yer kümelenen birçok kızılderili kabllesiydl
XVII yy 'da, Avrupalılar Amerika'nın doğu kıyısına yerleşirken kürk elde etmek ve Kızılderililer'i hıristiyanlaştırmak amacıyla Kanada'dan buraya birçok sefer düzenlendi: Nicolet, Michigan gölüne (1634), rahip Allouez, Superior gölüne (1665), Louis Joliet, Mississippi ile Arkan-sas'ın kavuştuğu noktaya (1673), Caveller de la Salle, Mississippi nehrinin ağzına (1682) ulaştılar Böylece, Fransız Louisia-na'sı kurulmuş oldu
XVIII yy 'da La Harpe'ın Red River ve Arkansas'a (1719-1722), Dutisné ile Vé-niard de Bourgmont'un da Platte ırmağı İle aşağı Mlssouri'ye doğru (1719-1724) düzenlediği seferlerle ülkenin keşfi, Mis-sissippi'nin batısına doğru gelişti; Missouri ırmağının kaynağına doğru ilerlenme-siyle, la Vérendrye ve oğullarının kuzeyden yola çıkarak keşfettikleri (1742-43) ülkelerle bugünkü Güney Dakota'da bağlantı sağlanabildi
O sırada, ispanyollar da Büyük okyanus kıyısını keşfederek San Francisco'ya (kuruluşu 1776) ulaşıyorlardı
Sömürgelerin kuruluşu XVII yy 'da ingiltere'deki iktisadi ve toplumsal gelişmeler ile siyasal ve dinsel kargaşalıklar üzerine, pek çok kişi Amerika'ya göç etti (toplam 250 000 avrupalı): bunlar, iflas etmiş zanaatçılar ve küçük mülk sahipleri, anglikan kilisesinin göçe zorladığı değişik inançta kişiler; "yuvarlak kafalar"ca kovulan "süvariler", Charles ll'nin ülke dışına çıkardığı püritenler, tahtı ele geçiren gasıp William lll'ün sınır dışı ettiği Jaco-bite'ler, vb idi
Gelenler yalnız ingilizler değildi Ülkeye yavaş yavaş Polonyalılar, Almanlar, Hollandalılar ve iskandlnavlar da yerleşiyordu 1619'da ilk zenci konvoyu geldi: zenci köle tüccarlarının Gine'den ve Batı Hint adalarından düzenli biçimde getirip sattıkları zencilerin sayısı, 1760'ta 400 000'i bulacaktı
1607-1733 arasında doğan 13 ingiliz sömürgesinden bazıları ticaret şirketlerince kurulmuştu: 1607'de Jamestown kentini kuran 105 göçmenin James ırmağının kaynağına doğru ilerlemeleri sonucunda Londra şirketi Virginla'yı kurdu; Plymouth şirketi, bir grup din ayrılıkçısının (Pilgrim Fathers) Mayilover gemisiyle okyanusu aşıp Cod burnuna çıkması sonucu Massachusetts sömürgesini kurdu (1620); önceleri şirketleri temsil eden valilerce yönetilen bu sömürgeler, daha sonra krallık sömürgelerine dönüştü Kimi sömürgelerse, 1664'te Hollanda'ya bağlı toprakların (Nieuw Amsterdam, New York oldu) parçalanmasından doğdu New York (buraya 1623'ten başlayarak Hollandalılar yerleşti), Delaware (Hollandalılar 1638'de burayı isveçlller'e bırakmak zorunda kaldı) ve New Jersey (1664) sömürgeleri böylece doğdu
Kimi sömürgeler, mülk olarak özel kişilere verildi: örneğin 1623'te ilk İngiliz sömürge işletmesinin kurulduğu New Hampshire, J Mason'a; Maryland orayı sömürgeleş-tiren katollk Calvert'e (1632); Kuzey Carolina ve Güney Carolina, bir krallık fer-manıyla (1663) Charles ll'nin 8 gözdesine; Pennsylvania, Charles II tarafından, bir para borcuna karşılık olarak ve ülkeyi karıştıran quaker'lardan kurtulmak için William Penn'e (1681); Georgia, George II tarafından J Oglethorpe'a verildi; Georgia sömürgesinde 1733'te Savannah kuruldu Kimi sömürgeler de, Mas-sachusetts'den ayrılarak kuruldu; bu kentteki uzlaşma karşıtı olanlar Boston' un baskıcı teokrasisinden kaçarak, 1635'te, Thomas Hooker'ın önderliğinden Connecticut'ı (krallık fermanı, 1662), 1636'da Roger Williams önderliğinde Rhode island'ı kurdular (krallık fermanı, 1663)
Ama kuruluşları nasıl olursa olsun, tüm sömürgelerin siyasal evrimi aynıydı Bir yandan, Londra'da imparatorluk kurma hazırlıkları ilerledikçe (1660, 1663, 1673, 1696 denizcilik yasaları), krallık, gerek sömürgelerin doğrudan tahta bağlanması (1679'da New Hampshire; 1688 devrimi'nden sonra Maryland; 1702'de New Jersey; 1719'da Güney Carolina), gerek yerel meclislerin kararlarının kral tarafından veto edilmesi (kimi sömürgelerin fermanlarının yürürlükten kaldırılması), gerekse de sağlam bir maliye ve gümrük örgütü kurulması yoluyla otoritesini kabul ettirmeye çalıştı Öte yandan, bir "merkezden uzaklaşma" evrimi sonucu, sömürgeler siyasal bağımsızlıklar elde ettiler: Virginia'nın "Burjuvalar meclisi" (1619), Massachusetts'in "General Court"u, Connecticut'ın "Temel hükümler"i, Rhode island'ın "Ferman"ı, New Hampshire'ın "Christian Laws"ı, New Jersey'ln
"Concession"!,Pennsylvania'nın"Frame of Government"! Sömürgelerin yönetimi bu iki eğilim arasında bir uzlaşma olarak ortaya çıktı: kralı temsil eden bir kurulun başında bulunan bir vali (sömürge meclisinden çoğu zaman maaş alır ve bazen de bu meclis tarafından seçilir); onun karşısında, sömürgeciler tarafından seçilen ve bütçeyi kabul edip kurulun tasarılarını onaylayan bir meclis Sömürgelerde bu iki güçten biri ağır basar, meclisin temsil gücü de değişirdi (Virginia'da meclis vergi ödeyenlerce seçilirdi; Pennsylvania'da bu seçim daha demokratikti) Ama her iki durumda da, güçlerin İkiliği, çatışmalara yol açıyordu
Bağımsızlık öncesi gelişmeler î Üç sömürge grubu Kuzeyde, New England' da (New Hampshire, Massachusetts, Rhode island, Connecticut), 1700'de 94 000, 1763'te 495 000 kişi (19 000'i köle) yaşamaktaydı Çeşitli işler aşağı yukarı Avrupa'daki gibi bir arada ve uyumlu biçimde yürütülüyordu: küçük çiftliklerde çeşitli tarım ve hayvancılık, çağlayanlar boyunca orman işletmeciliği; gemi yapımı; Fransız Antilleri ile kereste, rom ve melas kaçakçılığı (Portsmouth ve Newport bu kaçakçılıkla geçiniyordu) Büyük kentler ve üniversiteler ülkesi olan burjuva, kapitalist ve koyu püriten nitelikte Kuzey bölgeleri her türlü yeni düşünce akımlarına açıktı
Güney'de (Maryland, Virginia, Kuzey Carolina, Güney Carolina, Georgia) 1700'de 108 000 olan nüfus, 1763'te 735 000'e (281 OOO'I zenci ticaretiyle takviye edilen köle topluluğu) yükseldi Yalnızca Virginia'da, 550 000 kişi yaşamaktaydı Çok büyük mülklerde (Virginia'da 2 000 ile 70 000 ha arası) köleler, tütün (Maryland, Virginia), pirinç ve indigo (Güney Carolina, Georgia), tütün ve pirinç (Kuzey Carolina) tarımında çalışıyorlardı Zengin toprak sahipleri aristokrasinin egemen olduğu Güney'de kent ve liman sayısı azdı ve sanayi gelişmemişti Tüm siyasal mevkileri ele geçiren bu tarım işletmecileri, güç koşullarda çalışmaktan yılmayan, İyi yiyip içmekten ve eğlenceden hoşlanan, anglikan mezhebine bağlı kişilerdi ve bu yüzden püritenler tarafından küçümseniyorlardı; bunlar kültürlü, gösterişe ve eğlenceye düşkün kimselerdi ve kendilerine yeniklasik üslupta konutlar yaptırmaya meraklıydılar
Merkezde ise (New York, New Jersey, Delaware, Pennsylvania) 1700'de 53 000 olan nüfus, 1763'te 410 000'i (23 000'i köle) bulmuş, ırk karışması daha o dönemde yöresel bir özellik haline gelmişti: halkın üçte ikisi fransız (huguenot'lar) alman ve isveçliydi Büyük kentlerin bulunduğu bu bölge (örneğin Philadelphia, öteki iki bölge arasında bir bağlantı görevi yapıyordu
2 Kızılderili ve fransız-ispanyol tehditlerine karşı ortak direniş Kızılderililer e karşı XVII yy 'daki sistemli yok etme çabalarına (1636-37'de Pequot Kızılderilileri' ne karşı Connecticut ve Massachusetts savaşı, 1675-76 savaşı) karşın, kızılderili tehdidi devam ediyordu; bunda, kürk satıcısı iroquois Kızılderilileri ile ilişki içindeki ingiliz tüccarlarının rekabetini kırmak isteyen Kanadalılar'ın kışkırtmalarının da büyük payı vardı
ispanya Veraset savaşı sırasında, Küba'dan, Kuzey ve Güney Carolina'ya yapılan fransız ve ispanyol seferleri ile Fransızların ve Kızılderililerin New England'a yaptıkları akınlar (1704-1708) arasında kalan sömürgeler direnişlerini sürdürdüler; ama Utrecht antlaşması, Allegheny ırmağının ötesine geçmek isteyen ingiliz tüccarları İle topraklarını ve Louisiana ile serbest ulaşımı korumak isteyen montrö-alli tomruk satıcıları arasındaki anlaşmazlığa hiçbir çözüm getirmedi 1744'e kadar, İki yan da Büyük göller bölgesinde ve Ohio'da kaleler yaptılar ve birbirlerine karşı giriştikleri kıyımlarda Kızılderililer'] kullandılar Avusturya Veraset savaşı sırasında hâlâ yerel özelliğini koruyan silahlı çatışmalar, 1748 barışından sonra da sürüp gitti (1754 temmuzunda, George Washington ile virginialı milislerin Fort -Duquesne'e karşı savundukları Fort Ne-ceassity'de teslim olmaları), ingiltere yararına sonuçlanan (1763 Paris antlaşması) Yedi Yıl savaşı, Kuzey Amerika'daki ingiliz sömürgelerinin Apalaş dağları hattının ötesine, Ohio'ya ve Mississippi ırmağına kadar yayılmasını sağladı; aynı dönemde Mississippi ırmağının sağ kıyısı da, Florida'nın ingiltere'ye bırakılmasına karşılık, Fransa tarafından ispanya'ya devredildi
Sömürgeler Fransa'dan kurtulunca, bu kez de karşılarında anavatanı buldular; gerçekten de ingiltere, baskı yanlısı George lll'ün zorlamasıyla, 1763'tekl zaferinden yararlanmak ve 1696'dan beri Board of Trade aracılığıyla sürdürdüğü sömürge tekelciliği siyasetini daha etkili hale getirmek istiyordu
Bu amaçla birçok önlem alındı: Gren-ville şeker yasasına (Sugar Act, 1764) işlerlik kazandırmak için, wirts of assistan-ce'larla kendilerine arama yetkisi verilen gümrük görevlileri aracılığıyla kaçakçılığa karşı daha etkin mücadele; resmi işlemler ve gazetelere konan yeni harçlar (1765 Stamp Act'ı, yani pul yasası); 10 000 kişilik bir askeri birliğin kurulması; meclislerin keyfine bağımlı olmaktan kurtarmak için valilere belli bir aylık bağlanması Bu önlemlerin İlki Amerika'daki sömürge halkına yeni yükler getirmekle birlikte, krallığın yetkilerini aşmıyordu; ama öbür önlemler, kuramsal açıdan imparatorluğu temsil etmekle birlikte içinde hiçbir amerlkalının yer almadığı bir parlamentonun sözde yasal onayıyla, vergilerin ancak sömürgelerin rızasıyla konulabileceği önkoşulunu çiğnemekteydi Amerika'daki sömürge halkına yeni yükler getirmekle birlikte, krallığın yetkilerini aşmıyordu: ama öbür önlemler, kuramsal açıdan imparatorluğu temsil etmekle birlikte içinde hiçbir amerlkalının yer almadığı bir parlamentonun sözde yasal onayıyla, vergilerin ancak sömürgelerin rızasıyla konulabileceği önkoşulunu çiğnemekteydi
Amerika'daki ingiliz "uyruk'iarı, George lll'ün önlemlerine, yasal haklarını savunarak (Virginia meclisinin 30 mayıs 1765 "Kararlar"ı), ingiliz ürünlerini boykot ederek, noterlik belgelerini yakarak (New York,Philadelphia, Boston) ve New York'ta toplanan bir kongre sonunda krala bir dilekçe sunarak karşılık verdiler: bunun üzerine Grenville yasası ve pul yasası yürürlükten kaldırıldı (mart 1766); bununla birlikte bu geri adımı gizlemek isteyen ingiliz hükümeti, Declaratory Act ile, sömürge yasaları üzerinde tam yetkisi olduğunu ilan etti Townshend yasalarıyla (mayıs 1767) hükümetin bir aizi ürüne daha ağır vergiler koydurması, daha şiddetli bir direnmeye yol açtı (Boston kıyımı, 5 mart 1770) Bunun üzerine hükümet, sözkonu-su vergileri kaldırmak zorunda kaldı İngiliz Doğu Hindistan şirketi, Amerika'da çay satışı tekelini elde edince (1773), New England'daki kaçakçı tüccarlar, çay yüklü gemilerin yola çıkmasını engellediler ya da çayları imha ettiler vb ingiltere krallığı özellikle Boston ve Massachusetts'i hedef alan beş baskı yasası (the intolerable Acts) çıkardı; ayrıca New England'ın zararına (Québec yasası) kanadalı kato-liklere Ohio bölgesi üzerinde haklar tanıdı Philadelphia'da toplanan ilk kıta kongresi (5 eylül-21 ekim 1774), krala ve Kanada halkına seslenen bir dizi dilekçeyle amerikalı vergi yükümlülerinin hakları üstüne bir bildiri kaleme alırken, radikal muhalefet, sömürgelerde milisleri ve silahlı birlikleri örgütlediler General Gage yönetimindeki ingiliz birliğinin Lexington'da yok edilmesi ve 16 000 milisin Boston'u ablukaya alması (20 nisan 1775), Bağımsızlık savaşı'nı (1775-1783) başlattı
4 temmuz 1776 tarihli Bağımsızlık bildirisi yayımlandı ve savaş ingiliz ordularının yenilgisiyle sonuçlandı
amerikan ulusunun doğuşu ve 1865'e kadarki evrimi
Paris barış antlaşması ile (3 eylül 1783), Amerika Birleşik Devletleri federal cum-huriyeti'nin varlığı tanındı • Siyasal yaşam 10 mayıs 1775'te toplanan İkinci Kıta kongresi'nin çağrısına uyan birçok devlet, kurumlarını daha demokratik bir doğrultuda yenilediler Daha savaşın ortasında, 1781 'de yürürlüğe girecek olan"Konfederasyon hükümleri'y-le bir konfederasyon hükümeti denemesine girişilmişti; ama her devletin elçilerinden oluşan Kongre'nin ne yürütme ne de yasama yetkisi vardı; devletler arasındaki ticareti düzenleme konusunda hiçbir şey öngörülmemişti; Kongre'nin özel bir mali kaynağı da yoktu
Bu tarihte federal devlet sayısız güçlüklerle karşı karşıyaydı; asker ücretlerinin ödenmesi; bazı devletlerde kâğıt para enflasyonu; ödünç para bulabilmek için Jefferson'ın Paris'e, Jay'in Madrid'e yaptıkları yolculuklarının başarısızlıkla sonuçlanması; devletlerin gümrük tarifeleri getirerek Kongre'ye gelir sağlamaya sürekli karşı çıkmaları Apalaş dağlarının B 'sın-da, 1763'ten başlayarak sömürgelilerin yerleştirildiği Ohio vadisi ve ötesinde (1778'de Louisville'in, 1789-90'da Cincin-nati'nln kurulması) toprak rejimi nasıl olacaktı? Devletlerin, dolayısıyla kimi oligarşilerin denetimine mi bırakılacak,yoksa Kongre'nin yetkisi altında, savaş sonucu yoksullaşmış kuzey-doğu bölgesi halkının yararı mı gözetilecekti? Sonunda, 1785 kararnamesinden sonra çıkarılan 13 temmuz 1787 kararnamesi (Kuzey-Doğu kararnamesi), ingiltere'nin Versailles antlaşmasıyla (1783) bıraktığı ve yaklaşık 100 000 amerikalının yerleştiği Mlssisslp-pi'nln doğusunda kalan toprakların, federal devletin malı sayılması ve federal, sonra bağımsız bölgelere geometrik olarak bölünmesi kararlaştırıldı Her bölge nüfusu 60 000'i bulunca, devlet (eyalet) statüsüne kavuşabileceklerdi:^ karardan ilk yararlanan bölge Vermont(1791), son yararlanan ise Hawaii (1959) oldu Fakat bu gelişmeler sırasında, Cherokee Kızılderilileri (1774-1776), iroquois'ler (1778 -1779), Mississippi ırmağında ulaşım serbestliği konusunda da İspanyollar ile çatışmalar oldu
Yeni kurumlara duyulan ihtiyaç, Annapolis meclisinin toplanmasına yol açtı (eylül 1786); burada Philadelphia meclisinin seçimi kararlaştırıldı Devletlerin yasama meclislerince seçilmiş 65 üye arasından belirlenen 55 üye, bugün de yürürlükte olan ABD Federel anayasası'nı hazırladı (17 eylül 1787) Bir uzlaşma ürünü olan bu anayasa, bağımsız ama egemen olmayan devletlerden oluşan bir amerikan ulusunun varlığını belirliyor, özerkliklere saygı çerçevesinde ortak savunmayı ve genel çıkarların korunmasını amaçlıyordu Güçlerin ayrılığı çok kesindi; ama iki meclisli bir Kongre'nin yanı sıra, yasaları uygulamakla görevli bir başkanlık ve bir yüksek mahkeme örgörülmüştü
Devletler, federasyondan yana olanlarla olmayanların çekiştikleri halk meclislerinde, 1787'den 1790'a kadar, yeni anayasayı oylayıp kabul ettiler George Washington ABD başkanlığına getirildi ve 30 nisan 1789'da göreve başladı Ama hemen ardından anayasanın yorumlanması konusunda federalcilerle cumhuriyetçiler arasında anlaşmazlıklar çıktı 1789 -1801 arasında iktidarda kalan federalci-ler, güçlü bir federal hükümeti savunuyorlardı; başlarında George Washington'un hazine bakanı Alexander Hamilton vardı Oligarşiye dayalı ingiliz sistemini çok beğenen ve kuzey-doğu bölgesinin armatör, tüccar ve esnafından destek alan fe-deralciler, merkezi gücü pekiştirdiler: bir devlet bankası kuruldu (1791), istikrarlı bir para (dolar) ve gümrükler sayesinde düzenli gelir kaynakları elde edildi Başlangıçta yansız bir dış siyasetten yana olan (Yansızlık bildirisi, 22 nisan 1793; kendisine yönelen eleştirilerden rahatsız olarak seçimlere katılmayan George Washington' ın "Veba bildirisi" 1796) ve ingiltere ile bir ticaret antlaşması İmzalayan (Jay antlaşması, 1794) federalciler, giderek Fran-sa'daki Directoire hükümetiyle ilişkilerini kestiler (1798); Fransız devriml'ne düşmanlıkları, yardımlarıyla ABD'nin bağımsızlığında belirleyici rol oynayan Louis XVI'nin giyotine gönderilmesi sonucu daha da artmıştı Ama bu siyasetleri, küçük toprak sahipleri, küçük devletlerin yurttaşları ve ayrıcalıklarını korumak isteyen güneyli tarım işletmecilerinden oluşan cumhuriyetçilerin siyasetiyle çelişiyordu
Jacobin'lerin İdeolojisini ve terimlerini benimsemiş olan cumhuriyetçiler, 1801'de John Adams'ın yerine, konfederasyonun kurucularından olan Washington'un eski dışişleri bakanı (1793'te istifa etmişti) Thomas Jefferson'ın seçilmesini sağladılar, iktidarı bir kez ele geçiren cumhuriyetçiler hızla ilerlediler ve siyasetleri, ister istemez, merkezi hükümetin güçlendirilmesi yönünde gelişti Böylece federalcilerle aralarındaki görüş ayrılıkları ortadan kalktı; zaten bu tarihten sonra Amerikalıların bütün İlgisi Jefferson'ın isteğine rağmen (ingiltere ve Fransa ile her türlü alışverişi yasaklayan non-intercourse yasası), İkinci Bağımsızlık savaşma yönelecekti Bu savaşın çıkmasına, Indiana'da, kızıl-derili reisi Tecumseh'in ayaklanmasını (1810-11) paraca destekleyen ingilizler neden oldu; ayrıca ingiliz amiralliği büyük bir hata işlemiş ve ziyaret hakkı bahanesiyle (Napoléon l'e karşı konulan abluka çerçevesinde savaş kaçağı ile mücadele) birtakım amerikan gemilerine ve tayfalarına el koymuştu Bu çatışma, Washington'un alınıp ateşe verilmesinin (1814) uyandırdığı endişe, Gand antlaşmasıyla (1814) kesinleşen nihai zafer ve general Jackson'ın New Orleans'ta elde ettiği başarı (ocak 1815) milli gururun coşkusu İçinde partilerarası anlaşmazlıkların unutulmasına yol açtı Böylece, Jefferson'ın yerine geçip onun çizgisini izleyen ve onun gibi virginialı olan James Madison (1809-1817) ve James Monroe'nun (1817-1825) başkanlık dönemlerinde, "iyi duygular çağı" (Era of good feelings) başladı Genç ispanyol-amerikan devletleriyle İlişkilerini bozmaksızın, Amerika kıtasının siyasal ve iktisadi denetim tekelini ele geçirmek isteyen ve bu kıta devletlerine karşı Avrupa'da bir "Kutsal ittifak" kurulmasından çekinen ABD, sert Monroe bildirisiyle ("Amerika Amerikalılar' indir", 2 aralık 1823), yansızlık isteğini ve Avrupa'nın her türlü müdahalesine karşı olduğunu yeniden ortaya koydu
Bu genişleme 1803 e kadar, kuzeyde İngiliz Kanada'sı, batıda Louisiana ve güneyde Florida1 nın varlığı yüzünden engellenmişti Ama ispanya'nın Louisiana'yı Fransa'ya geri vermesinden (San ildefon-so antlaşması, 1 ekim 1800) ve Fransa' nın Louisiana'yı elinde tutmasının olanaksızlığından yararlanan Jefferson, bu toprağı, Fransa'dan 15 milyon dolara satın aldı (30 nisan 1803); böylece ABD'nin yüzölçümü iki kat arttı Louisiana'nın satın alınması, on üç yeni eyalet kurulmasını sağladı ve bunların Kanada ile sınırı, Superior gölü ile Kayalık dağlar arasından geçen 49 paralel olarak belirlendi (1818) Ote yandan, Batı Florida'yı daha 1810'da ele geçiren ABD, general Jackson'ın Alabama ve Georgia sınırlarında Seminol-ler'e karşı sürdürdüğü savaşı kazanmasından (1818) sonra, ispanya kralı Fernando Vll'yi , Florida'nın geri kalan bölümünden çekilmeye, Oregon'dan vazgeçmeye (bu konu, kesin çözüme ulaştığı 1846'ya kadar tartışıldı) ve Meksika'nın kuzey sınırını belirlemeye zorladı
Böylece Meksika körfezine ve Mississippi ağızlarına ulaşan ABD, İspanyol sömürge gücünün mirasına konan Meksika aleyhine toprak genişlemesini sürdürdü: Meksika'da köleliğe karşı 1829 yasasının hedef aldığı sömürgelller tarafından 1835-36'da kurulan Texas cumhuriyetinin tanınması (1837), sonra da ilhakı (1845); iç karışıklıklar doğmasından çekinen Kongre'nin ölçülü davranışlarına karşın, aşırı atak ilhakçıların Meksika'ya karşı savaş açtırmaları (1846-1848); sonunda Meksika'nın 15 milyon dolar karşılığında Texas, New Mexico (Arizona ve Colorado ile birlikte) ve Kaliforniya'yı ABD'ye bırakması (Guadelupe Hidalgo antlaşması, 2 şubat 1848); New Mexlco'nun güneyindeki bir sınır değişikliğiyle, ABD'nin güney sınırlarının kesin olarak saptanması (Gadsden antlaşması, 1853)
ABD, güney ve güney-batı'ya doğru toprak genişlemesini tamamladığı sırada, Kanada ile sınırlarının, önce Atlas okyanusu ile Saint Lawrence ırmağı arasında (1842), sonra da Kayalık dağlar ile Büyük Okyanus arasında (1846) belirlenmesini sağladı; böylelikle Oregon da federal topğin Lincoln'un babası) ilk sömürgelılerın yerlerini aldılar
Öncüler, daha önce Mississippi nehrinin batısına sürülmelerine karar verilmiş olan (1830) Kızılderililer'in yeni akınlarını durdurarak dalga dalga (sırasıyla avcılar, hayvan yetiştiricileri, tarla açıcılar ve çiftçiler) Prairie bölgesinin fethine giriştiler; böylece 1865'te 98° meridyene ulaşan öncülerin sınır çizgisi, yüzyılın sonunda, Büyük okyanus kıyısındaki limanlar çevresinde gelişen yerleşme bölgelerine vardı Bu ilerleme, kimi doğal eksenlere uygun olarak gerçekleştirildi: Apalaş dağlarındaki geçitler; tahtaları sonradan kulübe yapmakta kullanılan altı düz gemilerle (flatboats) Mississippi'ye kadar İnilen Ohlo vadisi; avcıların, hatta bizonların açmış oldukları, daha batıda sığırların ya da atların çektiği üstü bez kaplı arabalarca takip edilen avcı, hatta kimi zaman bizon izleri, izlerin kesiştiği noktalarda, ırmakların geçit yerlerinde, ilk gelenlerin orman içlerinde açtıkları boşluklarda küçük yerleşim alanları doğdu; bunlar hem yerleşik birer tarım alanı, hem de Batı'ya doğru yeni bir ilerlemenin hareket noktalarıydı
Bu ilerlemenin çerçevesi zaten, daha önce, Kuzey-Batı kararnamesiyle belirlenmişti (1787)
Bu kararname uyarınca, eyalet yönetimleri tarafından yerleşenlere bırakılan ve beş dönümü ortalama bir dolara satılan topraklar kadastrodan geçirildi; her biri aynı büyüklük ve aynı biçimde parsellere ayrılarak numaralandı; böylece ABD' nin kırsal kesim topraklarının çok tipik geometrik bölümlemesi oluştu, ilk yerleşene toprağı satın almada öncelik hakkı tanındı; bunun için yeterli parası yoksa, satın alacak kişiden bir değerlendirme tazminatı isteyebilmesi sağlandı
Bununla birlikte öncüler, ikmal olanaklarından yoksun yeni topraklar ya da eyaletler ile Federasyon arasında yeterince sağlam bağlantıları olmayan İlkel ve doğal yollardan İlerlediler Oysa Birlik'in geleceği, eyaletler arası bütünlüğe, bu da, modern ulaşım yollarının gelişmesine bağlıydı Bu zorunluluk, Fulton'ın elde ettiği tekel sayesinde buharlı gemi seferle-rinin (Hudson, 1807;0hio ve Mississippi, 1811), kanal(1825'te açılan Erie kanalı), karayolu ve demiryolu (1840'ta 7 000 km; 1860'ta 48 000 km; 1874'te 127 000 km) ulaşımlarının gelişmesini sağladı Ulaşım yollarının tümü, üç rakip kentten (Baltimore, Philadelphia, özellikle de Erie kanalından yararlanan New York) başlayarak doğudan batıya uzanıyordu Bu iç gelişme üç sonuç doğurdu En başta Güney - Kuzey ikiliğine dayanan geleneksel siyasal dengeyi değiştirdi Birlik içinde "Eski Gü-ney"in etkisi azalırken (1810'da nüfusun % 37,5'u; 1840'ta °/o 23'ü), tarımda üstünlüğünü yitiren ve yalnız hayvancılıkla ayakta kalan Kuzey, Birlik'in en kalabalık bölgesi haline geldi (1840'ta nüfusun % 39'u), hızla sanayileşti (New England'da tekstil sanayisi, New York ve Pennsylvania eyaletlerinde 1850'den sonra metalürji) ve bir işçi sınıfının ortaya çıkmasıyla doğan sorunlara rağmen, gücünü bu sanayi gelişmesinden aldı
Birliğin her alanda birbirine karşıt olan bu İki "bölüm"ü arasında, 1848'den başlayarak McCor-mick hasat makineleriyle donatılan ve 1860'ta büyük bir buğday (°/o 60), mısır (0/0 48), sığır (Iowa, Illinois),domuz (illino-is) ve viski (Cincinnati) üreticisi haline gelen Batı ortaya çıktı (1840'ta nüfusun °/o 37'si) Bu dinamik bölgenin merkezi Chicago idi (1837'de 8 000, 1860'ta 110 000 nüf ) Ama bölgenin iktisadi dengesi kararsızdı ve çoğu zaman borç içinde olan çiftçiler, oylarıyla geleneksel çoğunlukların devrilmesinde önemli rol oynuyorlardı Yalnız "Far West" (Uzak Batı), 1850-1860 arasında nüfusunu 400 000'e çıkaran "altına hücum"a rağmen, ülkenin siyasal yaşamına hâlâ katılamamıştı (Kaliforniya'da tarımın, Oregon'da yerleşimin yeni başlaması)
Devlet bankasından borç alan ve ku-zey-doğu bölgesine borç veren Batı'nın öncüleri, 1824 seçimlerinde oylarını yeni kurulan Demokrat parti'nin başkanı general Jackson'a vererek siyasal alanda da etkili oldular Yeni parti, federalcilerin ve cumhuriyetçilerin programları arasındaki benzerlikten düş kırıklığına uğrayan Cumhuriyetçi parti sol kanadının en atak üyelerince kurulmuştu Salt çoğunluğu bir türlü elde edemedikleri için adaylarını Beyaz saray'a sokamayan (başkanlığa John Qu-incy Adams seçildi ve 1825-1829 arasında görevde kaldı) Batı halkı, 1828 seçimlerinde yine aynı partiyi destekleyerek bu kez başarıya ulaştı ve Andrew Jack-son'u sekiz yıllığına(1829-1837) başkanlığa getirdiği gibi, başkanlığın kırk yıl (1841-1845 arasında, William Henry Harrison ve John Tyler'in başkanlıkları altındaki Whig ara yönetimi dışında) demokratlarda kalmasını sağladılar Bu dönemde "caucus" sistemi kaldırıldı; spoils -system (devlet görevlerinin iktidara gelen partinin üyelerine verilmesi) ülkenin her yanında uygulandı; Federel banka kapatılarak (1836) kurumlar hızla demokratlaş-tırıldı Batı'ya ilerlemenin sonuncu ve en büyük etkisi, Güney ile Kuzey arasındaki rekabetin artması oldu
Tarıma ağırlık veren Güney, büyük bir pamuk üreticisi, dolayısıyla da kölelik ve serbest mübadele yanlısıydı Buna karşılık Kuzey, korumacı (1816-1824 arasının gümrük tarifeleri), köleliğe karşı, içki yasağından yana ve püriten inancı gereği feministti Kuzey, Henry Clay'in çabalarıyla, tarım üretimi henüz çok yeni olduğu için gümrük tarifelerine gereksinim duyan Batı'nın desteğini de sağlamıştı Batı'ya yayılma hareketi, yeni eyaletlerin kurulmasına yol açarak, 1787 tarihli Kuzey-Batı kararnamesinden ve köleliğin kaldırılmasından (1808) zaten zarar görmüş olan Güney'in, Birlik içinde yalnız kalmasına da neden oluyordu Henry Clay, ABD'yi iki kez parçalanmaktan kurtardı Birincisinde, Missouri antlaşması sayesinde,kölelik karşıtı Maine İle kölelik yanlısı Missouri, Birlik'e kabul edildi (katılımlar, iki karşıt eyaletin Birlik'e birlikte alınması biçiminde oluyordu), Mississippi nehrinin batısında ve 36° 35' enleminin kuzeyinde kölelik yasaklandı (1820) Clay, ABD'nin birliğini ikinci kez 1850'de korudu: Kaliforniya özgür bir eyalet olarak tanındı; Utah ve New Mexico'da seçim özgürlüğü sağlandı; Kuzey'e sığınan kölelere karşı sert yasalar çıkarıldı
Ama Güney, bu ödünü yeterli bulmadı ve Jackson'ın eski yardımcısı Calhoun, senatör Douglasin önerdiği ve eyaletlere kölelik yanlısı ya da karşıtı olma özgürlüğünü veren yeni bir ödüne (Kansas-Nebraska Act, 1854) rağmen, barışçı yoldan bir ayrılma tasarısı hazırladı Bu çözüm, Kansas'ta patlak veren bir dramla sonuçlandı: önce güneyli, sonra kuzeyli sömürgenler, yeni eyalet haline gelen bu bölgeye akın ederek, birinciler kölelik yanlısı, ikincllerse kölelik karşıtı birer anayasa hazırladılar: bu gelişmeler bir iç savaşla sonuçlandı (1854-1856) ve kesin biçimde köleliğe karşı yeni bir örgütün, Cumhuriyetçi parti'nin kurulmasına ortam hazırladı (1854)
• iç savaş Güney, eyalet sayısı bakımından Kuzey'e göre güçsüzdü, ama kendi adaylarını, özellikle de Franklin Pierce (1853-1857) ve James Buchanani (1857 -1861) başkanlığa seçtirerek iktidar üstünde kurduğu siyasal denetimle bir denge kurmayı başarmıştı Bu yüzden de, Missouri antlaşması (1820) ve onu izleyen 1850 antlaşmasıyla kölelikten yana eyaletlerin çoğalmasını engelleyen sınırlamalardan kaygıya kapılmamıştı Ama yavaş yavaş ayrılığa elverişli bir hava oluştu; üstelik, siyasete yeni atılan gençler arasında, siyasal görüş ayrılıkları bir yana, Bağımsızlık savaşı'nda örülen bağlar da yoktu Jefferson Davis'in çevresinde toplanan, Güneyliler'e başkanlık yolu kapatıldığı takdirde köleciliğin yaygınlaştırılmasını ve ayrılığı destekleyeceklerini söyleyen "Ateş yiyiciler"in karşısına, Birlik'in gerekirse silah zoruyla korunmasından yana olan Sumnes, Seward, Chase,vb gibi freesoiler'\ar dikildi
Bu gergin ortamda, birçok olay patlak verdi: Kansas'takı kanlı çatışma (1854); özellikle demiryolu şirketlerini etkileyen ve gümrük korumacılığının güçlendirilmesi gereksinimini ortaya koyan 1857 mali bunalımı; Dred Scott (Kuzey'e sığınan ve Yüksek mahkeme'nin kararıyla [1857] yeniden köleliğe döndürülen zenci) ve Johrr Brown davaları (Kuzeylilerin,virginialı zencileri silahlandırma ya çalıştığı için astıkları kuzeyli rahip,
1859) Bu davalar sonunda Demokrat parti, başkanı Douglasin girişimiyle ikiye bölündü Bölünme, Güneyliler için çok ciddi sonuçlar doğurdu; çünkü 1854'te Free-Soilers İle Whig partisi'nin birleşmesiyle kurulan Cumhuriyetçi parti, kamuoyunda etkisini artırmış ve 1860'ta, adayı Abraham Lincolni başkan seçtirmeyi başarmıştı
Lincoln oyların ancak °/o 40inı almış, ama seçimlere iki adayla katılan demokratları yenerek başkan seçilmişti Bu sonuçtan hoşnut kalmayan Güneyliler, Güney Carolina'nın çağrısıyla (20 aralık1860) hemen Birlik'ten ayrıldılar ve Amerika konfedere devletleri'ni kurdular (şubat 1861) Başkanlığına çok geçmeden Jefferson Davis'in getirildiği bu yeni birlik, başkent olarak Richmond'u (Virginia) seçti Sayıca düşük olan Güneyliler, aralarındaki uyumla üstünlük sağlamayı umdular; gerçekten, ikisi de zenci köle çalıştıran büyük ve küçük toprak sahipleri arasında ve köle çalıştırılması ücretlerin yükselmesini önlediği için zencilere büsbütün düşman olan yoksul beyazlar arasında çıkar birliği vardı Ayrıca, komuta üstünlüğünü ellerinde tutmaları (ordu subaylarının büyük bölümü, özellikle de başkomutan Lee, ayrılıkçılara katılmıştı) Güneyliler'e kısa sürede başarıya ulaşma umudu verdi Buna karşılık, savaşın uzaması, Kuzeylilerin büyük bir ordu kurmalarına (850 000'e karşı 2 000 000 kişi), başlangıçta pek iyi olmayan komutanların yerine çok yetenekli komutanlar (Grant, Sherman) getirmelerine ve kuzey -doğu bölgesinin çok büyük ekonomik ve mali gücünü tüm kaynaklarıyla seferber etmelerine olanak verdi
Güneylilerin Charleston önündeki Sumter kalesinden açtıkları top ateşiyle başlayan (12 nisan 1861) iç savaş, dünya tarihinde ilk kez, asker sayıları milyona yaklaşan ya da milyonu aşan orduları karşı karşıya getiriyordu
Kuzeyliler, başlangıçtaki başarısızlıklarından sonra, 1863'te üstünlüğü ele geçirdiler ve savaş, Güneylilerin başkomutanı Lee'nin ateşkes isteğiyle sona erdi (9 nisan) Amerikan iç savaşı, 617 000 kişinin ölümüne, Güneyin yerle bir olmasına ve özellikle Güney için tehlikeli bir enflasyonun doğmasına yol açtı Ayrıca, ABD'nin uluslararası diplomatik ve iktisadi durumunu bir süre için sarstı; Napoléon III, Meksika'da, katolik bir latin imparatorluğu kurmayı denedi: amaç, pamuk üreticisi Meksika'nın, Orta Amerika'da, anglosakson ve protestan Kuzey Amerika devleti karşısında bir ağırlık oluşturması ve Avrupa'yı ABD'nin pamuk tekelinden kurtarmasıydı (Meksika savaşı, 1861 -1867) Aslında, güneyli plantasyon sahipleri, sözkonusu tekeli bir daha asla tam olarak kuramadılar: çünkü Avrupalı tekstil sanayicileri, Meksika savaşı sırasında pamuksuz kalınca başka üretici ülkelerle ilişki kurmuşlar, daha sonra da bu yeni bağlantıları sürdürmüşlerdi
1865-1914 arasında ABD
Yeniden kuruluş (1865-1877) iç savaş' ın ilk sonucu, Lincolnin duraksamalarına ve kuzeyli bazı demokratların (copperheads: bir yılanın adından "bakır kafalılar") muhalefetine karşın, köleliğin kaldırılmasıydı 22 eylül 1862'de hazırlanmaya başlanan, 1 ocak 1863'te uygulamaya konan bu önlem, 13 anayasa değişikliği önergesinin oylanıp kabul edilmesiyle 31 ocak 1865'te yasallaştı Ancak Lincoln, zaferden beş gün sonra öldürüldü (14 nisan 1865) ve yerine geçen ayrılık karşıtı güneyli demokrat Andrew Johnson (1816 -1869), ordunun ve Kongre'nin karşı çıkması üzerine, Lincolnin "yeniden kuruluş" tasarısını kabul ettiremedi Lincoln, 8 aralık 1863 tarihli söylevinde, anayasaya ve kölelere özgürlük veren kararnamelere saygı andı içecek tüm Güneylileri bağışlayacağını açıklamış ve aralarından yalnızca °/o 10'u bu yemini ettiği takdirde Güney'e bir hükümet seçme hakkını tanımaya söz vermişti 1865 aralığında, bu koşulları yerine getiren on güney eyaleti hükümete kavuştu; yalnız Texas hiçbir koşulu kabul etmedi
Ama Cumhuriyetçiler' in en uzlaşmaz kanadını oluşturan radikaller, maden sanayicisi Thadeus Stevens ile bankacı Jay Cooke'un yönetimi altında, çok daha sert koşulları çok daha ağırlaştırmak (mutlak ırk eşitliği) istediler; çünkü, her ikisi de tarımcı olan Güney ile Batı'nın birleşerek, iktisadi çıkarlarına (Kuzey ile Doğu'daki sanayi gelişimi için zorunlu olan yüksek gümrük tarifelerinin korunması) zarar vermelerinden korkuyorlardı Kongre'de denetimi ele geçiren radikaller, "yeniden kuruluşu" baskıcı bir doğrultuya sokan dört önlem aldırdılar: 1865 martında, el konulan toprakları 200'er dönümlük parseller halinde zencilere kiralamak, hatta satmakla görevli freedmen's bureau'nun (azat edilmiş köleler bürosu) kurulması; konfedere devletlerin borcunu İptal eden, bunların Kongre'deki temsil oranını kendi ülkelerindeki oy hakkından yoksun yurttaşlar oranında düşüren ve ayaklanmaya katılmış devlet görevlilerinin siyasal haklarını kaldıran 14 anayasa değişikliği önergesinin oylanması (13 haziran 1866); John-sonin 1865'te yeniden kurduğu Güney hükümetlerinin dağılmasını öngören, topraklarının yönetimini geçici ama belirsiz bir süre için başkan Johnson'a değil general Grant'e bağlı beş askeri komutana veren ve Kongre'de temsil edilebilmeleri 518 İÇİ" her eyaletin 14 anayasa değişikliği ni ve zencilerin oy kullanma hakkını tanımasını zorunlu kılan ReconstructionAcfm (2 mart 1867) kabul edilmesi; oy kullanma hakkının uygulanmasında her türlü ırk ayrımını yasaklayan 15 değişiklik öner-gesi'nin kabülü (1869)
Bu son önergeyi imzalamaya yalnızca Georgia karşı çıktı Bunun üzerine, ikinci "yeniden kuruluş"-un tamamlanmasından sonra (1869-70), yalnız bu eyalet İçin bir üçüncü kuruluş gerçekleştirmek gerekti (ocak 1871) Söz-konusu dört önlemin eksiksiz olarak uygulamaya konulacağı sırada, programlarına karşı çıkan (mart 1868) başkan John-son'ı suçlamaya kalkışan radikaller, iç savaş kahramanı general Grant'i cumhurbaşkanı seçtiler (1869-1877) Yine bu önlemler, çok geçmeden Güneyliler arasında hoşnutsuzluğa yol açtı 14 anayasa değişikliği tüm güneyli siyasetçileri görevden uzaklaştırdığı için, ayaklanmaya en son katılmış eyaletlerde İktidar, carpet-bagger'lar (Batı'nın öncülerlyle aynı nitelikteki kuzeyli serüvenciler), scalawag'\ar (zencilerin davasından yana olan ve plantasyon sahiplerinin egemenliğine karşı çıkan Güneyliler) ve zencilerin eline geçti
Bunlar hepsi de plantasyon sahiplerinin yeniden iktidara gelmelerine karşıydılar Plantasyon sahipleri İse bu engellemeye tepki olarak gizli dernekler kurdular (Beyaz kamelya şövalyeleri, 1866'da kurulan Ku Klux Klan) ve bu dernek üyeleri carpetbagger'lar ve scalawag'lara saldırılar düzenledikleri gibi zencileri yıldırmak için ürkütme, tehdit ve linç gibi yollara başvurdular Ku Klux Klan'ın 1871'de resmen dağıtılmasına karşın, büyük bölümü affedilen (1872 yasası) Güneyliler sözkonusu yöntemlerle 1874'ten başlayarak kendi parlamentolarının denetimini ele geçirdiler 1883-1890 yılları arasında anayasayı ve yapılan değişiklikleri çlğne-meksizin, zencilerin oy kullanmasını engelleyen olağanüstü yasalar çıkararak (oy kullanabilmek İçin ABD yurttaşı bir büyükbabası, 1861'den önce oy kullanmış bir babası olmak ya da okuma yazmayı, anayasayı yorumlamayı bilmek) İktidarı kesin olarak ellerinde tutmayı başardılar; bu arada, toplu taşıma araçlarında, okullarda, tiyatrolarda, vb ırk ayrımına yönelik uygulamalar başladı ABD'nin iç gelişmesi(1877-1914) iç savaş amerikan ekonomisini çok bozmuştu Pamuk plantasyonları yakılıp yıkılmıştı Savaş borcu son derece ağırdı Hem, parası 1865'te değerinin °/o 98,4'ünü yitiren Güney'de, hem de greenbacks denilen tedavülü zorunlu kâğıt paralar çıkaran Kuzey'de, çok ağır bir enflasyon bunalımı vardı Pamuk plantasyonlarının yeniden üretken bir duruma getirilmeleri uzun bir zaman ve çabayı gerektiren güç bir işti Bu iş de ancak toprakların parçalara ayrılmasıyla ve eski kölelerin çalıştırılmasıyla başarılabilirdi
Eski kölelere ortakçılığa benzer bir statü tanınmıştı Savaş borcu, kısa vadeli borç senetlerinin, uzun vadeli hazine bonolarına dönüştürülmesi sayesinde, hızla tasfiye edildi Gümrük tarifelerinin yükseltilmesi sayesinde ödenen hazine bonoları faizleri,greenbacks olarak değil, madeni para olarak ödendi Kâğıt paralar gerçekte tedavülden ancak 1879'da çekilebildi Bu artan kâğıt para dolaşımı, batılı tarımcılara, borçlarını değeri düşmüş bir parayla ödeme olanağını da sağladı Kuzeyli ve doğulu sanayicilerin çıkarları doğrultusunda davranan ve 1873'te, yani Avrupa'daki ekonomik bunalımın, Philadelphia'daki Jay Cooke bankası İle 5 000 ticaret şirketinin iflasına yol açarak, tam da ABD' ye sıçradığı bir sırada (menkul krediler olayı), greenback'lerin altına çevrilebilirliğini sağlayan ve gümüşün para işlevi görmesine son veren radikaller, yalnız bunalım ve yeni göçmenlerin rekabeti sonucu işsiz kalan kuzeyli işçileri değil, ama çift maden standardına gitgide alışan birçok batılı çiftçiyi de demokrat muhalefet saflarına itiyordu Cumhuriyetçi aday Ha-yes'in güçlükle başkan seçilmesinden (1876) sonra, bu çiftçilerin kısmen de olsa hoşnut edilmeleri yoluna gidildi (1878 ocağında çıkarılan Bland-Allison Act)
Cumhuriyetçilerin karşılaştıkları ve büyük ölçüde hükümet çevrelerinde hüküm süren şaşkınlık ve karışıklıktan (Grant'in özel sekreterinin adının karıştığı viski rezaleti [1875]) kaynaklanan güçlüklere karşın, ekonomi hızlı bir gelişme gösterdi Bunun nedeni her şeyden önce doğal artış ve iç göç sonucu nüfuslanmanın hızlanmasıy-dı 80 dönümlük bir toprağın o toprağı en az beş yıl işleyene verilmesini öngören Homeslead Act (1862) iç göçü kamçılıyordu Bu yüzden 1870-1880 arasında ülkeye 3 milyon, 1880-1890 arasında 5 milyon, 1890-1900 arasında 8 milyon, 1900 -1910 arasında 8 800 000 ve 1910-1914 arasında da 4 200 000 göçmen geldi Bunların onda dokuzu avrupalıydı Yıllık göçmen sayısı, 1905'ten başlayarak, 1 milyonun üzerindeydi Bunun sonucu ABD nüfusu 1870'te 38 milyona, 1880'de 50 milyona, 1900'de 76 milyona, 1914'te 95 milyona yükseldi Bu ekonomik gelişmenin öteki nedeniyse, iç savaş sırasında Kuzey'in ve Doğu'nun sanayi üretim kapasitelerinde görülen artıştı Ağır metalürji, çıkarım ve hazırlama sanayilerln-deki gelişmeler, oldukça yoğun bir demiryolu ağının (1869-1872 arasında 40 000 km yeni yol) daha hızlı kurulmasına, ayrıca 1883'ten önce, kıtayı baştan başa geçen dört karayolunun yapılması İle 30 000 km'iik su yolunun gerekil donanım ve gereçlerinin sağlanmasına olanak verdi Bunun sonucu ABD'nin iç nüfuslanması hızlandı ve Kayalık dağlarda (değerli madenler) bile yeni eyaletler kuruldu: sınır ortadan kalktı ve soykırımdan kurtulabilen birkaç kızılderlll kabile Oklahoma'da yerleştirildi
Tarım, iç fethin tamamlanmasından geniş ölçüde yararlandı: 1870-1880 arasında 800 000 km2 kadar toprak tarıma açılarak, yüzyılın sonunda, 4 milyon hektarı aşkın bir toprak sulamayla işlendi Kamu yetkililerinin desteklediği tarımcılar, ayrıca sanayi tekniklerindeki gelişmelerden de yararlandılar (özellikle 1880'den sonra çok hızlı makineleşme; 1882'den başlayarak, hayvancılık ürünlerinin değerlendirilmesi olanağını sağlayan frigorifik gemilerin, 1890'dan başlayarak da frigorifik vagonların yapılması) Bunun üzerine, dünya tahıl üretiminin °/o 30'unu (1880) ve pamuk üretiminin % 60'ını (1890) sağlayan amerikan tarımının maliyet fiyatları düşerek kârları arttı Bununla birlikte bu tarım, hem uluslararası konjonktür (Avru-pa'daki aşırı üretim ve ekonomik bunalımlar), hem de iç konjonktürden (bankaların ve demiryolu şirketlerinin çok önemli işlevleri) son derece etkileniyordu (bankalar ve demiryolu şirketleri, krediler ve özellikle, 1887 tarihli Interstate Commerce Act tarafından yasaklanmasına karşın, düzenledikleri ayrım gözetici tarifeler aracıyla, tarım dünyası üzerinde tehlikeli bir baskıda bulunabiliyorlardı; Grangers hareketinin yayılması da tarım dünyasının bu baskı karşısında duyduğu hoşnutsuzluktan kaynaklandı)
Tarımsal üretim, hızlı artış temposuna karşın, 1890'dan başlayarak, değer bakımından sanayi üretiminin gerisinde kaldı Enerji hammaddelerinin bolluğu (1880' de 63 milyon, 1890'da 269 milyon ton kömür; 1880'de 26 milyon, 1900'de 63 milyon varil petrol ve Superior gölü bölgesindeki demir ve bakır filizleri vb ) sanayi üretimini kamçılıyordu Çok ileri bir makineleşme, işgücü maliyetini büyük ölçüde düşüren üretim yöntemlerinin benimsenmesi ve Amerikalıların yaratıcı dehası (1860-1890 arasında 440 000 berat), bu hammaddelerin hızla tüketim mallarına dönüştürülmesini kolaylaştırdı Bazı sanayi kolları büyük bir hızla gelişti: telefon, fotoğraf makinesi ve otomobil, Bell'in, Eastman'ın ve Ford'un adlarını halka yayarken, hızlı nüfus artışı da yeni pazarlar sağlıyordu Bununla birlikte, bu türlü sonuçlara ancak sanayinin bölgesel uzmanlaşması (metalürjinin % 50'si Pennsylvania' da, kadın hazır giyim sanayisinin % 70'i New York eyaletinde) ve sermayelerin self-made menlerin kurdukları tröstlerde toplanması yoluyla erişilebiliyordu
Bu kendi kendilerini yetiştiren adamların en ünlüleri demiryolcular (Jay Gould, Cornelius Vanderbilt), petrolcüler (John Rockefeller) , çelikçilerdi (Andrew Carnegie ile bankacı John Pierpont Morgan) Ekonomik ve siyasal yaşamı egemenlikleri altına alan kapitalist çevrelerin bu gücü de, doğal olarak İşçilerin, 1870'ten başlayarak önce yerel trade-union'larda, sonra geniş sendikal birliklerde toplanmalarına yol açtı 1869'da gizli olarak kurulan 1878'de yasallaşan Knights of Labor (Emek şövalyeleri derneği) ile, Samuel Gompers'in American Federation of La-bor'u (AFL), bu sendikal birliklerin en ünlüleriydi Gompers'in federasyonu, 1886 yılında, 1881'de kurulan Federation of Organized Trade and Labor Unions of the United States of America and Cana-da'nın yerini almıştı
Siyasal iktidarın kullanımı (1877-1896) Bütün bu dönem boyunca, Cumhuriyetçi parti, çok az bir çoğunluğa ve başkanlarının kişilikten yoksun olmalarına karşın, (belki Beyaz saray'a yerleşmesinden birkaç ay sonra [1881 yazında] öldürülen Garfield dışında) hep iktidarda kaldı Gümrük alanında sıkı bir korumacılık uyguladı (giyecekler, yünlü kumaşlar ve pamuklular üzerindeki gümrük vergilerini °/o 40'a yükselten 1883 tarifesi; bu vergileri % 50'ye yükselten 1890 McKinley tarifesi ile bu ayni vergileri °/o 55'e yükseltirken, 1894'te demokratların % 40 olarak saptadıkları işlenmemiş şeker üzerindeki gümrük vergilerini de iki katına çıkaran 1897 Dingley tarifesi) Ayrıca, tek maden standardına bağlı olan cumhuriyetçiler, batı bölgesinin desteğini yitirmemek için, her ay hazine adına gümüş külçelerin satın alınmasını kararlaştırdılar (Sherman Silver Purchase Act, 1890)
Üstelik, seçmenleri kazanmak için, büyük bir bütçe bakiyesinden yararlanan başkan Harrison, eski kuzeyli savaşçılara ya da dullarına yüksek emekli aylıkları bağlatan bir yasa çıkardı (haziran 1890) Dullar için eşlerinin ölüm nedenlerini doğrulamak gerekmiyordu Son olarak, "kayırma sistemi" (spoils-system) uygulaması ile tröstlerin güçlendirilmesinin yol açtıkları eleştirilere bir karşılık olarak, cumhuriyetçi kongre memurları sınavla alınan yeni bir kadro kurmaya (ocak 1883) ve tröstlerin eyaletler arası ticareti engellemelerini yasaklamaya karar verdi (senatör Sher-man'ın Anti-Trust Act'ı, temmuz 1890) Güneylller'in yenilgisi (1865), sonra da 1871'de ortaya çıkan Tammany Hall rezaleti (rüşvet, nüfuz ticareti, vb ) nedenleriyle saygınlığını yitiren Demokrat parti, ayrıca iktidarı ele geçiremeyecek kadar da bölünmüştü, iktidarı ele geçirebilmesi İçin, güneyli zengin büyük tarım işletmecileri ve kölelik yandaşlarının, batılı çiftçilerin, ücret düşüklüğünden ya da işsizlikten yakınan kuzeyli işçi ve sendikacıların oylarını toplamayı sağlayacak olağanüstü koşulların gerçekleşmesi gerekiyordu Kendilerini demokratlardan doğal olarak ayıran uçurumun bilincinde olan batılı çift-çllerse, Grangers hareketinin Knights of Labor ile birleşerek, Halk partisi'ni kuruyorlardı 1892'de başkanlık için bir aday gösteren Halk partisi, 1896'da, kendi programının bir bölümü (gümüş para basılabllmesl, tröstlerin denetlenmesi, müterakki gelir vergisi) demokratlarca benimsendiği için, başkan yardımcılığı için ancak bir tek aday gösterebildi Sonunda, bu olağanüstü koşullar ancak 1884'te ve 1892'de bir araya geldi ve Cleveland İki kez başkan seçildi Ama Cleveland, partici bir siyaset izlemeye yanaşmadı
Toplumsal alanda, 1885 grevlerini federal bir komisyonun kurulmasıyla bir sonuca vardırmaya çalışırken, Chicago'daki Pullmann fabrikalarında patlak veren grevi (1894) zora başvurarak bastırdı Bu kararların ikisi de Demokrat parti öğretisine aykırıydı Mali alanda, enflasyonu durdurabilmek için, gümüş satın alımlarıyla ilgili 1890 yasasını kaldırtmakta (1893), bankalara bir çağrıda bulunarak altın rezervini yeniden oluşturmakta (1895) ve 4 000 doları aşan gelirler üzerine °/o 2'lik bir vergi koydurtmakta (Yüksek mahkeme tarafından bu reddedilmiştir) tereddüt etmedi Son olarak, demiryolu şirketlerinin uyguladıkları ayrım gözetici tarifeler konusunda genel bir soruşturma açtırdı, ama demokrat kongrenin Willson-Gorman tarifesini kabul etmesini de önleyemedi (1894) Bu tarife, gümrük vergilerini genel olarak indirmekle birlikte, güneyci büyük tarımcıları hoşnut etmek için, şeker üzerine yeni gümrük vergileri koyuyordu Bu önlem Cleveland'ın halkça tutulmayan siyaseti sonucu zaten birçok desteğini yitirmiş bulunan Demokrat parti'yi, büsbütün gözden düşürdü • Amerikan emperyalizmi Josiah Strong ve J Burgess'in kampanyaları (1890), A Mahan tarafından deniz gücünün tarihteki önemli işlevinin vurgulanması (1890), yüzyılın sonuna doğru, ABD mamuller dışsa-tımcısı durumuna geldiği bir sırada, kesin bir yankı buldu
Öğreti bakımından sömürgeciliğe karşı olan ABD, demokrat cumhurbaşkanı Wilson döneminde bile, ekonomik kökenli bir emperyalizme başvuruyordu ("dolar diplomasisi"), iç sa-vaş'tan önceki bazı olaylar, amerikan emperyalizminin bu özel niteliğini açığa vuruyordu: Çin'de yapılan yatırımlar (Wanghia antlaşması, 1844); Edo (Tokyo) körfezinde kuvvet gösterisi (1853) ve komodor Perry'nin, japon limanlarını ABD ticaretine açan japon-amerikan antlaşmasını imzalaması (1854); Küba'ya ilişkin ve Ostende bildirisiyle (1854) açığa vurulan tasarılar Bununla birlikte, 1867'den başlayarak, Alaska'nın Rusya'dan satın alınması ve 1878'de Samoa adalarına yerleşilmesinle, bir toprak genişletme isteği de kendini açıkça gösteriyordu Samoa adaları, 1889'da ingiltere ve Almanya ile, sonra yalnız Almanya ile paylaşıldı (1898) 1897'den başlayarak, McKinley'in donanma bakan yardımcısı Theodore Roose-velt'in öncülüğünde, bir toprak genişletme siyaseti izlendi: Küba'nın bağımsızlığının tanınması, Guam ile Porto Riko' nun ilhakı ve Filipinler'in de 20 milyon dolar karşılığında ABD topraklarına katılmasıyla sonuçlanan İspanyol-Amerikan savaşı (Paris antlaşması, 10 aralık 1898); Küba'nın vesayet altına alınması (Platt değişiklik önerisinin kabulü, haziran 1901); San Domingo üzerinde ekonomik denetim kurulması (1905); Haiti'nin işgali (1915); Antiller denizi'ndeki Virgin adala-rı'nın Danimarka'dan satın alınması (1917) ve ABD'nin böylece Meksika körfezinin kesin denetimini ele geçirmesi; kanal bölgesini işgal edebilmek için, Kolombiya'dan ayrılmak isteyen Panama'nın (1903) desteklenmesi (kanal denizciliğe 1914'te açıldı); Meksika'ya askeri müdahale (1914); Güney Amerika'da hakemlik siyaseti (Roosevelt'in 1904'te saptadığı big stick siyaseti: ABD, Latin amerika cumhuriyetlerinde düzenin korunması görevini üstlenecek, ama buna karşılık Avrupa devletleri Amerika kıtasının işlerine karışmayacaklardı); Büyük okyanus'taki yeni ABD topraklarını tanıması ve Man-çurya'da kazandığı zaferden sonra aşırılıktan kaçınması için Japonya'ya baskı yapılması (Portsmouth antlaşması, 1905); Fas olaylarına ilgi gösterilmesi El Cezire konferansı, 1906) ve Lahey barış konferansına katılma (1907)
iç siyaset alanında ilkin, Çinlller'in ABD'ye göçmesi 1882'den beri yasaklanmış olmasına karşın, hâlâ hoşgörü gösterilen japon iç göçüne karşı Kaliforniya'da patlak veren olaylar göze çarpıyordu Ama başkan Theodore Roosevelt'in kişiliğiyle belirlenen bu dönemin en önemli olayı, federal hükümetin yetkilerinin genişletilmesi oldu Bu yeni yetkiler doğrultusunda, federal hükümet, tarımsal (orman rezervlerinin ve gelecekteki sulama işleri için su rezervlerinin oluşturulması, 1902), toplumsal (1902 grevi sırasında kömür madenlerinin işletilmesi görevinin askeri yetkililerce üstlenilmesi) ve ekonomik (yirmi beş tröste karşı adli önlemler) alanlarda çeşitli müdahalelerde bulundu
Ama yerine geçep Taft, gümrük himayeciliğini pekiştiren Payne-AIdrich tarifesini onaylayınca (1909), senatör La Fol-lette'nin yönettiği cumhuriyetçi insurgent' ler azınlığını karşısında buldu Bu azınlığın başına geçen Theodore Roosevelt, 5 ağustos 1912'de, programı son derece reformcu, yeni bir ilerici parti kurdu ve bu program sayesinde Taft'tan daha çok oy almayı başardıysa da, başkanlığı yeniden ele geçiremedi Başkanlığa, cumhuriyetçiler içindeki bölünmeden yararlanan demokrat Wilson geçti Wilson, gelir vergisi konması, senatörlerin genel oy sistemiyle seçilmesi ve kadınlara oy hakkı tanınması yetkisini veren 16 (1913), 17 (1913) ve 19 (1919) değişiklik önergelerini kabul ettirdi Böylece de ilerici program gerçekleşmiş oldu
Birinci Dünya savaşı'ndan İkinci Dünya savaşı'na (1914-1945)
Birinci Dünya savaşı arifesinde, ABD dünyanın başlıca iktisadi güçlerinden biri haline geldi Nüfus öyle hızlı artmaktaydı ki, melting pot'un normal biçimde iş göremeyeceğinden kaygılanan Kongre, özellikle ülke bütünlüğünü sarsma tehlikesi gösteren Latinler ve Slavlar'ın göçünü önlemek için, okuryazar olmayanların ABD'ye girmesini yasaklama kararı aldı 1914 ağustosunda Birinci Dünya savaşı patlak verdiğinde federal hükümet, Monroe doktrininde yer alan eski yansızlık geleneğine bağlı kalarak savaşa katılmayı aklından bile geçirmiyordu
Birinci Dünya savaşı'nda ABD Avrupa sermayelerinin geri çekilmesi ve Almanya'ya yapılan satışların azalması (abluka), ülkede kaygı yarattı; amerikan bankalarına kredi açma yetkisi tanındı (24 ekim 1914): savaşan taraflardan yalnız biriyle alışveriş etmek durumunda kaldığına göre ABD'nin yansızlığı da fiilen bozulmuş oluyordu; 1914-1916 arasında, ülkenin dışsatımı yaklaşık iki kat, dış ticaret fazla-sıysa dört kat arttı Bu, Avrupa'nın gerilemesini haber veren, benzeri görülmemiş bir "patlama"ydı
Wilson, yeniden başkan seçilir seçilmez, müttefik kıyılarının ablukaya alındığını ve Almanya'nın denizaltı savaşını sınırsız olarak sürdürmekte kararlı olduğunu belirten bir alman notası aldı (31 ocak 1917) ABD, yansızlık haklarına karşı bir tecavüz saydığı bu duruma, Almanya İle diplomatik ilişkilerini keserek ve ticaret gemilerini silahlandırarak (26 şubat) karşılık verdi Zimmermann'ın telgrafından (19 ocak 1917) ve Vigilentia buharlı gemisinin torpillenmesinden (19 mart 1917) sonra, Kongre, Almanya'ya savaş ilan etti (6 nisan 1917) Denizaltı savaşıyla bitkin düşen müttefikler böylece, ABD'nin donanmasının, sonra da ordusunun (18 mayısta zorunlu askerlik hizmetinin konması sayesinde bu ordunun mevcudu 1918'de bir milyonu buldu) paha biçilmez desteğini kazanmış oldular (- Yalnızlığa dönüş (1919) Eylül 1914 tarihli Londra antlaşması'na katılmakla ABD, savaşta müttefiklerinden ayrı bir amaç güttüğünü ortaya koyuyordu, istediği, liberal bir Almanya'nın değil, Prusya militarizminin yok edilmesiydi Wilson' un "on dört madde"si (8 ocak 1918), gizli diplomasiye, silahlanmaya, iktisadi engellere karşı çıkan ve ulusallık hakkını ve Milletler cemiyeti tarafından garanti edilecek uluslararası eşitliği savunan ABD'nin barış isteğini dile getiriyordu
Ama başkan, Cumhuriyetçi parti'nin altmış dördüncü kongresine Milletler cemiyeti "Covenant"ını da kapsayan Versailles antlaşması'nı onaylatmak isteyince, Avrupa ülkelerinin işlerine karışılmasını istemeyen cumhuriyetçi muhalefet, Milletler cemiyeti paktının 10 maddesine (üye devletlerin siyasal bağımsızlığının ve toprak egemenliğinin güvence altına alınması) karşı çıkarak antlaşmanın Senato'ca onaylanmasını engelledi (19 kasım 1919)
Böylece Milletler cemiyeti'nin dışında kalan ABD, savaştan sonra yapılan büyük uluslararası konferanslara (Washington, 1921; Londra, 1930) gözlemci göndermekle yetindi ve Almanya ile ayrı bir barış antlaşması imzalamak zorunda kaldı (1921)
Refah içinde yalnızlık (1919-1929) Bağnaz milliyetçi çevrelerin baskısıyla ABD, Avrupa'dan gelen göçmenlere (1924 kotalarıyla daha da ağırlaştırılan 1921 yasası), hatta anarşizm (Sacco ve Vanzetti'nin idam edilmeleri, 1927) ve komünizme yatkın saydığı Avrupa düşüncesine sınırlarını kapadı; katollkllğe ve uzlaşmacı püri-tenliğe karşı düşmanlık gitgide arttı (1919'da içki yasağı yasasının çıkarılması), korumacılık geleneği alabildiğine güçlendi "Great Old Party" (cumhuriyetçi), 1921'den 1933'e kadar Beyaz Saray'da kaldı 1920-1929 arasında çelik üretimi % 70, kimyasal maddeler üretimi °/o 94, petrol üretimi % 156, otomobil üretimi °/o 255 oranında arttı; ulusal gelir 56,5 milyar dolardan 87 milyar dolara yükseldi Ama çiftçilere değer verilmez olmuştu 1920'den sonra Avrupa, gereksiniminin büyük bölümünü kendi karşılamaya başladı ve ABD'de tarım ürünlerinin fiyatları düştü Gümrük resimleri dışsatımı engelliyordu Borçlarını vadesinde ödeyemeyen, vergiler altında bunalan çiftçiler, 5 milyon hektar toprağı işleyemediler Hükümet, iktisadi yaşamda düzenleyici rol oynamaya yanaşmadı, borsa spekülasyonunun gelişmesine göz yumdu, daha çok para basılması isteklerine, altın standardı kuralıyla karşı çıktı ve gümrük engellerini daha da artırarak, sanayiyi dış pazarlardan yoksun bıraktı
Dışta, bir yandan 1924'e kadar San Domingo'da, 1933'e kadar Nikaragua' da asker bulundurulması, öte yandan Güney Amerika'daki anlaşmazlıkları çözme yetkisinin bir karma komisyona verilmesi "Gondra antlaşması" (1923), hükümetin resmi yalnızlık siyasetinin göreceli olduğunu gösteriyordu; zaten sözkonusu resmi tutum, ABD'nin savaştan sonraki mali pazarlıklara katılmasını da (Dawes ve Young planları) engellemedi
1929 bunalımı ve sonuçları 1929 yılı sonunda, pazarın doymasına yol açan aşırı üretimin ve kurları yapay olarak yükselten aşırı borsa spekülasyonunun neden olduğu, eşi görülmemiş bir iktisadi bunalım patlak verdi 24 ekim 1929'dan başlayarak Wall Street'in iflası, kurların çökmesiyle bunalımı başlattı; bunalım hemen, üretim endeksi 1929-1932 arasında 120'den 57'ye düşen sanayiye (satın alımların azalması) ve tarıma (1930'da üretimin açık vermesi) yansıdı, işsizliğin çoğalması (1933'te 13 milyon işsiz), küçük hisse sahiplerinin iflası ve bütün karışıklık dönemlerinde gözlenen aşırılıklar, seçmenleri iktidardaki partiyi değiştirmeye yöneltti ve demokrat F D Roosevelt'e 7 milyon oyluk bir çoğunluk sağladı (8 kasım 1932) Brain Trust adı verilen bir genç aydın teknisyenler topluluğunun (dışişlerinde Corded Hull, içişlerinde Harold ic-kes, tarımda Henry Wallace, maliyede Morgenthau) ve maliyeci Bernard Ba-ruch'un danışmanlığıyla Roosevelt, iktisadı bütünüyle yeniden örgütlemeye girişti; böylece New Deal dönemi başlamış oldu
Roosevelt, bankaların yeniden çalışmaya başlamasına olanak veren bir ulusal moratoryum ilan etti (mart 1933), altın standardından vazgeçti (nisan 1933); gümüş satın aldı ve doların değerini °/o 40 oranında düşürdü Böylece, iktisadi durum düzeldi ve dışalım malları akını önlendi Devlet tarafından düzenlenen bir çalışma programıyla işsizliğin ortadan kaldırılması amaçlanırken, Federal Emergency Relief ^cf ile işsizlere para yardımı yapılmaya başlandı Agricultural Adjustment Act (AAA) [12 mayıs] tarım kredilerini düzenleyerek buğday ekim alanlarının azaltılmasıyla tarım ürün fiyatlarının yeniden yükseltilmesini amaçladı Bir lonca disiplini getirmeyi hedefleyen National industrial Recovery Act (16 haziran) ise, patronları, ücretleri yükseltip azami çalışma saatlerini belirleyerek iş çeşitlerini çoğaltmaya, böylece işçilerin durumunu düzeltmeye davet etti Önce işçilerin ve işveren çevrelerinin, sonra da Yüksek mah-keme'nin (New Deal kararlarını, anayasa güvencesindeki özgürlüklere aykırı bularak iptal etti [1935-36]) muhalefetine karşın, Roosevelt bildiğinden şaşmadı ve ülke halkının desteğini sağlayarak 1936'da yeniden başkan seçildi
Yalnızlıktan ikinci Dünya savaşı'na (1933-1941) ABD, dünya olaylarında daha büyük bir rol oynamaya başladı; dolar ve büyük değnek (big stick) siyasetinden vazgeçerek, Nikaragua'yı (1933) ve Haiti'yi (1934) terk etti, Filipinler'e bağımsızlık vaat etti (1934), Küba'ya sürekli müdahale hakkından vazgeçti Gerçi, totalitarizm tehdidi altındaki Avrupa'dan uzak durma siyasetinden (Neutrality Act, ağustos 1935) vazgeçmedi ama Roosevelt'in diktatörlükleri kınamasına rağmen (Chicago söylevi, ekim 1937), parası peşin ödenmek ve yük alıcı tarafından taşınmak (cash and carry) koşuluyla, Avrupa'ya silah satmayı da kararlaştırdı (30 nisan 1937) [Bu kararın daha çok demokrasilere yararı olduğu da bir gerçektir ]
ikinci Dünya savaşı Roosevelt ile Churchill'in buluşmasına (ağustos 1941) yol açan (Atlantik Paktı [14 ağustos] bu buluşmanın meyvesidir) Almanlar'ın yıldırım zaferinden ve Japonlar'in Pearl Harbor gibi (7 aralık 1941) özellikle de Büyük okyanus'taki ABD üslerine yaptığı saldırıdan sonra, ABD daldığı uykudan ancak uyanabildi, ingiltere'ye 50 destroyer satmış olan ABD, ödünç verme-kiralama yasası'nı yürürlüğe koydu (mart 1941) ve Hitler'e karşı savaşan ulusların cephaneliği haline geldi
1940 kasımında üçüncü kez seçilen Roosevelt, bütün diktatörlere karşı savaşmak niyetindeydi, ingiltere'nin isteği üzerine, Avrupa'daki savaşa öncelik tanımaya karar verdi Müttefiklerin başarısızlık döneminden sonra (1942), amerikan savaş makinesi, çarçabuk kurulan ABD ordusunu ve müttefik ordularını, gittikçe artan bir hızla silahlandırmaya koyuldu; yüzlercesi birden kurulan fabrikalar, günde 24 saat çalışarak, Kuzey Afrika'da (1942 çıkarması), İtalya'da (1943), daha sonra da Fransa'da (Normandiya çıkarması, 6 haziran 1944), düşman koşulsuz teslim oluncaya kadar (8 mayıs 1945) başarıyla çarpışan ordulara gerekli araç ve gereci sağladı Gerek askeri harekâtı eşgüdüme kavuşturmak, gerek Avrupa'nın yeni siyasi örgütlenmesinin temellerini atmak için Ciang Cieşı (Çankayşek) ve Churchill ile Kahire'de, Churchill, de Gaulle ve Gi-raud ile Casablanca'da(ocak1943),Stalin ve Churchill ile Tahran(kasım-arahkl 943), sonra da Yalta'da (şubat 1945) buluşan Roosevelt, büyük bir coşkuyla dördüncü kez başkan seçildi ve Almanya'nın kayıtsız şartsız tesliminden birkaç hafta, Japonya'nın tesliminden de (2 eylül 1945) birkaç ay önce,12 nisan 1945'te öldü
İkinci Oiinya savaşı'ndan bu yana ABD
ABD'nin liderliği(1945-1960) F D Roosevelt'in yerine geçen Truman, savaşı sona erdirmek (atom bombasının kullanılması) ve Mihver devletlerin çökmesinin yol açtığı sorunlara göğüs germek için ağır sorumluluklar yüklenmek zorunda kaldı; Almanya ve Japonya'nın işgali, dünya siyasetinin demokratik ilkelere göre yeniden düzenlenmesi (Birleşmiş milletler örgütü'nün temellerini atan San Francisco antlaşması, 26 haziran 1945), uluslararası komünizmin gelişmesini önlemek için, savaştan yenik çıkan ülkelerin, hatta müttefiklerin yeni bir ekonomik düzene kavuşturulması Truman'ın vaat ettiği (12 mart 1947'deki demeci) ve "import Export" bankasının verdiği borçlarla, özellikle de Marshall planıyla (Harvard demeci, 5 haziran 1947) gerçekleştirilen iktisadi yardım, Batı Avrupa'nın barış dönemi iktisadına dönmesini kolaylaştırdı
Ama soğuk savaşı ve yeni halk demokrasilerinin kurulmasını (Prag darbesi, 1948; Berlin ablukası, 1948) önleyemeyen ABD, temel öğesi olmayı üstlendiği bir askeri ittifaklar sistemi kurarak (4 nisan 1949'da Kuzey Atlantik paktı'nın [NATO] kurulması ve Avrupa'ya asker gönderilerek paktın güçlendirilmesi) komünist olmayan ülkelerin savunmasını düzenlemeye karar verdi Asya'da uğradığı başarısızlıklar karşısında (Çin'de 1949'da komünist rejimin kurulması; Kore savaşı; 1950-1953) Avustralya ve Yeni Zelanda ile Pasifik paktı (ANZUS, eylül 1951), Güney-doğu Asya (SEATO, 8 eylül 1954) ve doğu ülkeleriyle (barış antlaşmasının öngördüğü ABD-Japonya güvenlik paktı, 8 eylül 1951) yeni antlaşmalar yapmaya, hatta Bağdat paktı (1957) ülkelerini desteklemeye başladı
Böylece, komünist dünyayı kuşatan bir ittifaklar zinciri oluşturuldu; komünist dünya çevresinde kurulan askeri üsler (100'ü aşkın), Strategic Air Command's bağlı atom bombası taşıyan uçakların hemen hemen aralıksız yirmi dört saat boyunca sağladıkları hava örtüsü, VI filonun sürekli Akdeniz'de, VII filonun da Formoza boğazında dolaşması, çıbanbaşı noktaların korunmasını sağladı Bu pahalı savaş mekanizması iç karışıklıkları önleyemeyeceğinden ABD, ayrıca, az gelişmiş ülkelere önemli mali yardımlarda bulunmak (Truman dok-trini'nin IV maddesi) ve dostluklarına sürekli güvenememesine karşın (Latin Ame-rika'daki, özellikle de Ortadoğu'daki bazı ülkeler), sovyet etkisini dengeleyebilmek için bu yardımı sürdürmek zorunda kaldı
Komünizm korkusunun maccarthycili-ğe vardığı ve gelen göçmenlerin sıkıca denetlendiği ABD'de, 1953-1961 yılları arasında başkanlık yapan Eisenhower'in dışişleri bakanı John Foster Dulles'un "sert" dış siyaseti benimsendi Ama bu siyaset başarısızlıkla sonuçlandı ve ABD, Kore (1953) ile Vietnam'ın (1954) ikiye ayrılmasını kabul etmek zorunda kaldı Sta-lin'in ölümü (1953) ve Hruşçev'in işbaşına gelmesiyle bir ölçüde yumuşama sağlandıysa da, "barış içinde bir arada yaşama" siyaseti sağlam değildi ve mayıs 1960'ta toplanan Paris konferansı başarısızlıkla sonuçlandı
Demokratlar iktidarda (1960-1968) Demokrat parti'nin, adayları John Fitzgerald Kennedy'nin 8 kasım 1960'ta başkanlığa seçilmesiyle kazandığı zorlu ama kesin zafer Cumhuriyetçi parti için dört açıdan oldukça elverişsiz koşulların bir araya gelmesiyle açıklanabilir: iktisadi koşullar (1960-61 iktisadi duraklaması), siyasal koşullar (Güney'de ırk ayrımı; 1956'dan başlayarak bir ölçüde Süveyş olayının neden olduğu Batı blokundaki bunalım), askeri koşullar (amerikan uzay sanayisinin sovyet uzay sanayisinden geri kalması) ve anayasal koşullar (1951 'de yapılan ve general Eisenhower'in üçüncü kez başkan seçilmesini yasaklayan anayasa değişikliği) Ayrıca, Kennedy'nin katolik olması ve başkan yardımcısı adaylığına, texasli Lyndon Baines Johnson'ın gösterilmesi, ona katolik oylarının °/o 80'ini, Güney'li oyların büyük çoğunluğunu ve tüm Demokrat parti kadrolarının oylarını kazandırmasını sağlamıştı
Bütün bunlara karşın, ancak küçük bir farkla (113 000 oy, bir başka deyişle 68 832 000 seçmenin oylarının % 0,15'i) iktidara gelebilen Kennedy, yetkisini pe-kiştirebilmek için üniversite öğretim üyelerinin oluşturduğu gençleştirilmiş bir yönetim kadrosunun yardımıyla gözüpek ve sert bir siyaset izledi
Bu tutum Kennedy'nin, ABD halkına, ülkeye gelen ilk öncülerin anlayışını yeniden kazandırmayı amaç edinen ve ana çizgilerini 13 temmuz 1960'ta Demokrat parti'nin başkan adaylığına seçildikten sonraki söylevinde açıkladığı programda ortaya kondu: "Yeni sınır" olarak nitelenen bu anlayışa göre açlık, bilgisizlik, adaletsizlik ve bunların doğal sonucu olan savaş, hem ABD toprakları içinde (yoksulluk ve sefalet bütünüyle ortadan kalkmamıştı) hem de ABD dışında (dünyadaki insanların 2/3'si yetersiz beslenmekteydi) verilecek mücadeleyle "yeni sınır"ın dışına atılmalıydı Bu düşünceler, başkan John Fitzgerald Kennedy'nin Dallas'ta öldürülmesinden sonra, 22 kasım 1963'te ABD başkanı olan Lyndon Baines Johnson'ın ortaya attığı "Büyük toplum" programında da önemli ölçüde yer aldı L B Johnson, 3 kasım 1964 seçimlerini cumhuriyetçi aday Barry Goldwater'a karşı büyük bir çoğunlukla (oyların % 39'una karşı o/o 61 'i) kazandı
Sözkonusu programın gerçekleştirilebilmesi için öncelikle iktisadi durgunluğa son vermek ve kalkınmayı yeniden başlatmak gerekiyordu Kennedy, cumhuriyetçilerin tersine, yatırımları ve tüketimi yeniden canlandırmak için para ayarlamaları üzerinde değil, vergi ve bütçe reformları üzerinde durdu, iktisadi durgunluğu gidermek için 1962'deki Revenue Act ve 1964 şubatında çıkarılan buna ek bir yasayla şirketlere amortisman, yatırım ve bilimsel-deneysel araştırmalar için vergi indirimi sağlandı Kalkınma konusundaysa, Kongre'nin karşı çıkmasından ötürü Kennedy'nin ancak ekim 1963'te öne-rebildiği ve Johnson'ın da 1964 başında kabul ettirebildiği bir yasayla, gelir vergisi ve kurumlar vergisinde indirimler yapıldı Böylece daha 1964 aralığında tüketim harcamaları 13 milyar dolar ve özel yatırımlar 5 milyar dolar arttı
Öte yandan, federal hükümet harcamaları önemli ölçüde artırılarak bütçe yoluyla tüketimin yeniden canlandırılmasına çalışıldı: öncelikle, salt askeri amaç taşıyan klasik silahlanma alanında ve özellikle NASA öncülüğünde yürütülen uzay çalışmalarında harcamalar artırıldı 1965'ten başlayarak milli savunma giderlerine önemli ölçüde sosyal giderler eklendi
Sonunda bu önlemlere koşut olarak sürdürülen bir para siyasetiyle, yurt dışına sermaye ihracı durduruldu (üç aylık hazine bonolarının kısa vadeli faiz oranları 1961 'de % 2,3 iken, 1964'te % 3,5'a yükseltildi) Bu siyasetle, bankaların ihtiyat oranları düşürülerek (bu oranlar vadeli mevduatlarda eylül 1960'ta % 5'e, ekim 1962'de °/o 4'e indirildi) sözkonusu sermayeler amerikan girişimcilerinin emrine veriliyordu; ayrıca hükümet "Open Market" yoluyla Federal Reserve Board'a 1960'ta 1 850 milyar dolarlık, 1961'den -1964'e (dahil) kadar da 8 milyar dolarlık devlet fonu satın aldırarak kullanılabilir nakit parayı daha da artırdı Bu siyaset, ülkenin istikrarlı bir gelişme göstermesini sağladı
Toplumun en yoksul tabakalarının sıkıntılarına çözüm bulabilmek için, Demokrat parti hükümeti üçlü bir siyaset uyguladı: fiyatların istikrarını sağlamak, arzı talebe uydurmak, dışsatımı desteklemek Bu yasalar bütünü, 20 ağustos 1964'te çıkarılan Economic Opportunity Act ile tamamlandı ("yoksulluğa karşı yasa")
Sürekli ciddileşen ve 1957'de baptist
rahip Martin Luther King'in kurduğu Southern Christian Leadership Conference (SCLC) gibi çeşitli akımların doğmasına yol açan zenci sorununu hiç değilse bir ölçüde çözebilmek için, Kongre'nin kabul ettiği, başkanın da 2 temmuz 1964'te onayladığı medeni haklar yasasıyla, seçimlerde, kamu kuruluşlarında ve iş alanlarında her türlü ırk ayrımcılığı yasaklandı; buna uymayan eyaletlerin federal hükümet kredilerinin kendiliğinden kesilmesi karara bağlandı Ne var ki, bu yasa, zencilerin, Elijah Muhammadin önderlik ettiği Black Muslims'in ve Malcolm X'in 21 şubat 1965'te öldürülmesinden kısa süre önce 1964'te kurdukları Afrika-Amerika birliği örgütü'nün yaymaya çalıştığı ayrılıkçı düşünceleri gitgide daha çok benimsemelerini engelleyemedi Bu ayrılıkçı akımların eylemleri, zencilerin giderek yoksullaşmasıyla pekişti ve 1966'da Sto-kely Carmlchaelin ortaya attığı "black power" sloganıyla şiddete yöneldi Hartem (temmuz 1964) ve Los Angeles'taki Watts (ağustos 1965) ayaklanmalarıyla başlayan, Detroit ve Michigan ayaklanmalarına (temmuz 1967) dek giderek ciddileşen olayların yol açtığı gerginlik, ulusal birliği sarsacak düzeye vardı Tüm bunların üzerine Martin Luther King'in Memphis'te öldürülmesi (nisan 1968) ABD'nin birçok kentinde şiddet olaylarına yol açtı Ama suikast, konut konusunda ırk ayrımını yasaklayan bir yasanın kabul edilmesine ve okullarda ırk ayrımıyla savaşmak için önlemler alınmasına yol açtı
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|