Yalnız Mesajı Göster

Cevap : Avrupa Birliğinin Tarihi

Eski 05-28-2010   #3
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Avrupa Birliğinin Tarihi




ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
ENDÜSTRİ MÜHENDİSLİĞİNİN ROLÜ
31 GİRİŞ


Bildiğimiz gibi endüstri mühendisliği disiplini, çağımız terminolojisinde önemli bir yeri olan kalite, kıt kaynakların planlanması, rekabet gücünün arttırılması, insan kaynakları
yönetimi, verimlilik, standardizasyon,tüketici hakları, çalışma ve yaşam koşulları, çevre gibi konuları ilgi alanına alan bir mühendislik dalı olarak göze çarpmaktadır Bu bağlamda her ne kadar Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğinin siyasi ve makro-ekonomik hedefler açısından ele alınıyor gibi görünmesine karşın söz konusu hedefler doğrultusunda ilerleyebilmek önemli bir yöntem sorununu gündeme getirmektedir Özellikle endüstri mühendisliği çalışmalarının aynı zamanda bir yöntem disiplini olarak karşımıza çıkması nedeni ile Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğe geçiş sürecinde kilit noktalardan biri olduğu düşünülebilirAB rüyasının yavaş yavaş ve emin adımlarla gerçekleşiyor olması ve Türkiye’nin tarihi misyonuna ters düşmemesi için AB gerçeğinden uzak kalmaması gerekmektedir Bu konudan hareketle Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının bazı ortak sorumluluklar yüklenmesi gerektiğini
söylemek yanlış olmaz Dolayısı ile Türkiye’nin makro-ekonomik ve siyasal hedeflerine ulaşması için “en iyiyi ve doğruyu zamanında yapmak” misyonu ile ortaya çıkan endüstri mühendislerine önemli görevler düşmektedir

Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğinde endüstri mühendisliğinin rolü konusu, kısmen yoruma açık olmakla beraber, AB teknolojisi olarak nitelendirilebilecek bir takım kavramlar dahilinde ele alındığı zaman daha iyi anlaşılabilecektir Dolayısı ile çalışmanın bu kısımda, söz konusu kavramlar üzerinde yoğunlaşılarak; endüstri mühendisliği ile ilişkileri noktasında kısmen sübjektif bir çerçeveden bakılması ile konunun daha iyi anlaşılabileceği
düşünülmektedir

32 STANDARDİZASYON VE CE İŞARETİ

Standartlar, yetkili kılınan ve bu yetkileri ulusal ve uluslar arası bir standardizasyon kurumu tarafından kabul edilen; yaygın olarak bir defadan fazla kullanılan; madde ürün ve hizmetler için kuralların, yöntemlerin veya ürünlerin üretim metotlarının, ilgili süreçlerin niteliklerini saptayan ve ilgili tarafların işbirliği ile hazırlanan teknik belgelerdir Malları serbest dolaşımının sağlanması, büyük ölçüde kullanılan ulusal standartların uyumlaştırılması ile bağlantılıdır, bu nedenle uluslar arası düzeyde standardizasyon çalışmaları yapılmaktadır Standardizasyon alanında uluslar arası düzeyde faaliyet gösteren en önemli kurum ISO
(International Standards Organization)’dur

AB de malların serbest dolaşımına katkıda bulunmak amacıyla ulusal standartların yerini Avrupa Standartları’nın oluşturulması için çalışmalar yürütmektedir AB’de standardizasyon çalışmalarının tarihi gelişimi incelendiğinde, uyumlaştırma sürecinin “Klasik Yaklaşım” ve “Yeni Yaklaşım” olmak üzere iki farklı yaklaşıma dayalı olarak belirlendiği göze çarpmaktadırKlasik yaklaşımın temel ilkesi mevzuat düzeyindeki teknik düzenlemelerle eş etkili standartların uyumlaştırılmasıdır klasik yaklaşım çerçevesinde düzenlenen yönergeler, test ve belgelerin üye devletler arasında karşılıklı tanınmasına yönelik düzenlemelerin
ötesinde, her ürünün uyması gereken teknik özellikleri en ince ayrıntısına kadar açıklamıştır Zaman içerisinde bu durum üreticileri tek tip mal üretmeye zorlamıştır Ayrıca teknolojik
gelişmeye paralel olarak ürünlerin çeşitlenmesi ve gerekli belgelerin sayısının giderek artması sonucu, sistem işlevselliğini yitirmiştir

Yeni yaklaşım ise, yönergelerin çok fazla teknik ayrıntı içermemesi, ürünlerin mal gruplarına göre uyması gereken genel kuralları belirlemesini öngörmektedir Teknik ayrıntılar için ise AB düzeyinde belirlenen standartlara atıfta bulunulmaktadır Yeni yaklaşımda ayrıca, yönergeler ürünlere göre değil, ürünlerin kullanım amaçlarına göre sınıflandırıldığı ürün gruplarına göre hazırlanmakta ve böylece benzer işlev gören ürünler aynı yönerge kapsamında yer almaktadır Yeni yaklaşıma göre yönergelere uymak zorunlu, standartlara uyum ise ihtiyatidir Ancak standartlara uygun üretim yapılması halinde, yönergelere de uyulduğunun varsayılması üreticileri standartlara uygun üretimi teşvik etmektedir
AB’ de standardizasyon alanında faaliyet gösteren üç kurum bulunmaktadır:

- CEN (Avrupa Standartlar Komitesi)
- CENELEC (Avrupa Elektroteknik Standartlar Komitesi)
- ETSI (Avrupa Telekomünikasyon Standartlar Komitesi)


321 CEN (AVRUPA STANDARTLAR KOMİTESİ)


Kısa adı CEN olan Avrupa Standartları Komitesi, standartların AB düzeyinde uyumlaştırılması amacıyla faaliyette bulunan temel kurumdur CEN, tüm sektörlerde uyumlaştırılmış AB standartları oluşturarak, ulusal standartların fsrklılığından doğan ve tek pazarın işleyişini olumsuz yönde etkileyen teknik engellerin kaldırılması yönünde çalışmalar yapmaktadır


322 CE İŞARETİ


CE (Comfermité Européene) işareti, bu işarete sahip ürünün ilgili AB yönergeleriyle belirlenen sağlık, güvenlik, tüketicinin ve çevrenin korunması gerekliliğine uyduğunu belirten bir işarettirCE işareti, AB genelinde kullanılan değişik uygunluk işaretleri yerine AB yönergelerine uygunluğu belirlenen tek tip bir AB işareti kullanılması anlamına gelmektedir
Önümüzdeki yıllarda gerçekleşmesi gündemde olan gelişmeler göz önünde bulundurulduğu zaman, AB’nin hedefleri arasında yer alan tek pazarın oluşturulması açısından tek tip bir AB standardı oluşturulması ve özellikle CE işaretinin daha da yaygınlaşacağına ve
vazgeçilmez bir hal alacağına kesin gözüyle bakılmaktadır AB’ ye tam üyelik sürecinde, Türkiye’nin bu yönde bir tavır sergilemesi şüphesiz tek pazara entegrasyonunu daha da kolaylaştıracaktır Dolayısı ile Türkiye’nin bu yönde politikalar oluşturması ve uygulamaya çalışması gerekmektedir Özellikle AB gerçeğinin özümsenmesi ve tek Pazar kültürünün oluşturulmasına ilişkin çalışmalar yapmak gerekmektedir Bu noktadan hareketle
standardizasyon kalite güvence sistemleri gibi konulara aşina olan endüstri mühendislerinin yeterli müfredat ve AB kültürüyle donatılmış olarak ortaya çıktıkları zaman, kilit rol oynayabileceklerini söylemek yanlış olmaz

33 KALİTE


AB ve Türkiye arasında gümrük birliğinin tamamlanmasıyla sonuçlanan 6 Mart 1995 tarihli ve 1/95 sayılı ortaklık konseyi kararının 8 maddesinde tarafların kalite, standardizasyon, belgelendirme, akreditasyon vb alanlarda işbirliği içerisinde bulunmalarının
önemine dikkat çekilmektedirTürkiye’nin her alanda kalite anlayışı ile ortaya çıkması sadece AB ile değil aynı zamanda dünya ile entegrasyonunu kolaylaştıracak ve
liberal globalizasyonun gerçekleşmesine yardımcı olacaktır Bu konu ile ilgili olarak; özellikle mal ve hizmet üretiminde kalitenin sağlanması ve geliştirilmesinde çoğu zaman aktif rol oynayan endüstri mühendislerinin önemli bir role sahip oldukları söylenebilir

34 MAKRO-EKONOMİK GERÇEKLİK


AB’nin temel hedefleri arasında yer alan istikrarlı ve dengeli büyüme, fiyat istikrarı, yüksek düzeyde istihdam, ödemeler dengesi, yaşam koşullarının iyileştirilmesi, dengeli kamu harcamaları gibi hedeflerin gerçekleşmesi için üye ülkelerin ekonomi politikalarının
koordinasyonu gerekmektedir1992 yılı sonunda Tek Pazarın kurulması, bunu takiben Maastricht Antlaşmasıyla Ekonomik ve Parasal Birlik (EPB) temel hedeflerden
biri halini almıştır EPB’nin gerektirdiği makro-ekonomik istikrar ve bütünleşmenin sağlanmasını teminen Maastricht Antlaşması beş yaklaşım kriteri belirlenmiştir EPB’nin üçüncü aşamasına geçebilmek için üye devletlerin bu kriterleri karşılaması zorunludur Söz
konusu kriterler:· Kamu açığı GSYİH (Gayri safi yurt içi hasıla)’ın % 3’ünden
az olması· Toplam kamu borcunun GSYİH’ye oranı % 60’ı aşmamalıdır

· Enflasyon oranı, 1999 yılından önceki son 12 ay içerisinde en düşük enflasyon oranına sahip üç üye ülkenin enflasyon oranları ortalaması en fazla 1,5 puan üzerinde olabilir
· Uzun dönem nominal faiz oranları, en düşük ortalamaya sahip üç ülkenin faiz oranları ortalamasından en fazla 2 puan fazla olabilir

· Avrupa para sisteminin döviz kuru mekanizması çerçevesinde belirlenen normal dalgalanma marjına, en az son iki yıl ciddi sapmalar gözlenmeksizin uyulmalıdır
Makro-ekonomik yaklaşım kriterlerinin hedefi, EPB çerçevesinde dengeli ekonomik kalkınma sağlanması ve üye ülkeler arasında parasal ve mali açıdan gerilimlerin engellenmesidirDikkat edilirse EPB çerçevesinde yukarıda belirttiğimiz kriterlerin
üye ülkeler tarafından sağlanmasının zorunlu olması, Türkiye’nin AB’ye geçiş süreci içinde söz konusu kriterler etrafında mali ve ekonomik politikalar oluşturulması ve istikrarlı bir şekilde uygulaması gerekmektedir

Bu arada AB’nin en temel hedeflerinden biri olan istikrarlı bir ekonomik büyümenin sağlanması ve birliğe yeni üyelik sürecindeki ülkelerin bu yönde ilerlemeler sağlamalarının gerekliliği, Türkiye’ye ve özellikle Türkiye’deki endüstriyel kapsamı oluşturan firmalara önemli sorumluluklar yüklemektedir Bu noktadan hareketle, endüstri mühendislerinin sürekli iyileştirme ve karlılığın artmasına yardımcı olarak, firmaların istikrarlı ve sistematik bir şekilde büyümelerine yardımcı olmaları açısından önemli roller yüklendiğini (ve yüklenmesi gerektiğini) söyleyebiliriz

35 GÜMRÜK BİRLİĞİ


6 Mart 1995 tarihinde toplanan AT ve Türkiye 36 Ortaklık Konseyi, 1/95 sayılı kararı ile gümrük birliğinin yürürlüğe girmesi konusunda anlaşmaya varmışlardır Daha önce de denildiği gibi bu yepyeni bir zemindeki bir anlaşma değildir Karar Ankara Antlaşması ve bunun işlerliğini sağlayan karma protokolün doğal bir uzantısı ve oyunun bundan sonraki kurallarını belirleyen bir metindir Bu arada Türkiye ile AB arasında malların serbest dolaşımı 31 Aralık 1995 tarihinde gerçekleşmiştir Serbest ticaretin en temel unsuru olan malların serbest dolaşımı ülkelerin karşılıklı olarak ithalat/ihracat vergileri (gümrük vergileri) ve eş etkili vergiler ile tüm miktar kısıtlamaları ve eş etkili engelleri kaldırmasıyla gerçekleşir Gümrük birliğine girerken özellikle imalat sanayiimiz için kayda
değer çevre değişiklikleri olacaktır Gümrük birliği sonucu kaldırılan gümrük vergi ve/veya fonların başlangıçta büyük bir ithalat patlamasına yol açacaktır Ancak kısa sürede döviz arz ve talebinde meydana gelecek gelişmeler kurlarda olağanüstü baskı yaratarak ithalatı caydırıcı, ihracatı arttırıcı etkileriyle yeni dengeleri oluşumu söz konusu olacaktır Kurlardaki yükselme ise sermaye hareketlerinde içten dışa kaçış etkisi yaratacaktır Bu kaçışı önlemek için finans sektörü çaresiz mevduat faizlerini yükseltmek zorunda kalacaktır Bunun sonucu olarak artan kredi faizleri ekonomide maliyetlerin yükselmesine, sabit sermaye yatırımlarının yavaşlamasına, bunun sonucu olarak rekabet durgunluğa
yol açacaktır Sermaye piyasası artan faizleri etkisiyle daralacak ve işsizlik artacaktır
Şüphesiz ki bir firma şayet rakiplerine göre müşterinin açık ve saklı isteklerini daha hassas bir şekilde tespit edebiliyor ve bu isteği daha kaliteli olarak ve daha ucuza, isteğin oluştuğu andan itibaren en hızlı ve tam zamanında tatmin edebiliyorsa, bu firmanın rekabet gücü daha yüksektir Söz konusu firma için gerçekleştirilebilecek stratejilerin çoğunun endüstri mühendisliği disiplin doğasında varolduğu göz önünde bulundurulduğunda endüstri
mühendislerinin Türkiye’nin AB’ye tam üyelik sürecinde ne kadar önemli oldukları kavranabilir

36 REKABET


AB’nin rekabet kuralları, piyasa koşullarına dayalı bir Avrupa Ekonomik Alanının etkin biçimde işleyebilmesini sağlamak amacıyla oluşturulmuştur AT’nin rekabet politikası (Roma Antlaşması, madde 85-94) beş temel ilkeye dayanmaktadır· İşletmeler arasında, üye ülkeler arası ticareti etkileyebilecek ve ortak Pazar kapsamında rekabeti bozacak,
engelleyecek ya da kısıtlayacak anlaşmalar, ortaklıklar ve ortak uygulamaların yasaklanması· Ortak Pazar içerisinde hakim konumu, üye ülkeler arasında ticareti etkilediği ölçüde kötüye kullanılmasının yasaklanması· Üye ülkelerin sağladıkları ve bazı işletmelerin ya da bazı malların üretiminin kayrılması yoluyla rekabeti bozma yönünde tehdit
oluşturan her tür devlet yardımının denetlenmesi· Yapılması öngörülen anlaşmaların kabulü ya da reddi yoluyla, birleşmelerin Avrupa boyutu göz önünde bulundurularak koruyucu denetimi

· Haberleşme, ulaştırma,enerji gibi çoğu zaman kamu ya da özel sektör firmalarının tekel konumda olduğu bazı sektörlerin liberizasyonuAB’nin rekabet politikası, iki çerçeve etrafında çizilmektedir: haksız rekabetin önlenmesi ve rekabet koşullarına uyumun sağlanması için fon desteği sağlanmasıŞüphesiz Türkiye olarak özellikle gümrük birliğinin getireceği yoğun rekabet ortamı ve AB’ye tam üyelik sürecinde önemli göstergelerden
biri olarak kabul edilen rekabet edilme kapasitesinin yeterliliği sorunlarının aşılması gerekmektedir Bu noktada, gerek firma gerekse endüstri boyutunda herkese önemli görevler düşmektedir Özellikle tüm yönleriyle kalite artışıyla rekabetin sağlanması ve bunu teşvik edici politikaların uygulanması gerekmektedir Mal ve hizmet maliyetlerinin düşürülmesi, verimlilik artışının sağlanması, uygun Pazar stratejilerinin uygulanarak müşteri isteklerinin en iyi şekilde tatmin edilmesi, teknolojik yeniliklerin baz alınması gibi kalitenin her yönüyle hareket edilmesi gerekmekte olup, söz konusu stratejilerin uygulanmasıyla endüstri mühendislerinin önemli rollere sahip olduğu açıktırBu arada etkin olarak rekabet ortamına karşı koyabilmek için şüphesiz yöneticilere önemli görevler düşmektedir Bu bağlamda endüstri mühendisleri yönetim disiplinine hakim kişiler olarak ön plana çıkabileceklerdir

Özellikle rekabet koşullarında tutunabilmek için firmalarımızın sürekli içerisinde olmaları gerekmektedir Bu bakımdan günümüz koşullarında toplam kalite yönetimi ,kaizen vb araçlar etkin bir şekilde kullanılmalıdır dikkat edilirse ,endüstri mühendisliği müfredatı ve uygulamalarında yönetim sistemlerinin yer alması endüstri mühendislerinin rolünü , bir kez daha açık bir şekilde ortaya koymaktadır

37 TÜKETİCİ HAKLARI


Tüketicinin korunması, AB’ yi kuran antlaşmaya Maastricht Antlaşmasıyla eklenen madde 129 A’ da ele alınmaktadır Söz konusu madde tüketicilerin sağlığı, güvenliği ekonomik ve yasal haklarının yanı sıra bilgiye erişim haklarının da korunması hedeflenmektedir
AB’nin önemli amaçlarından birisi de tüketici hakları konusunda uluslar arası yasal mevzuatların uyumlaştırılmasıdır Türkiye’de tüketici hakları konusunda gerek yasal mevzuatların gerek sivil inisiyatiflerin özellikle AB üyesi ülkeler düzeyinde olmasının
ileride önemli sorular doğurmaması için gerekli çalışmaların yapılması gerekmektedir
Kaliteli mal ve hizmet üretimiyle tüketici haklarının önemli oranlarda korunmasının sağlanmasında endüstri mühendislerinin durumu önemli olmakla beraber, Türkiye’nin geleceğini daha sağlam temeller üzerine oturtması açısından gerçekçi bir tüketiciyi bilinçlendirme politikası oluşturması gerekmektedir

38 İSTİHDAM

AB ülkelerinde işsizliğin yüksek boyutlarda seyrettiği göz önünde bulundurulduğunda istihdam AB’nin temel sorunlarından biri olmaktadır Hali hazırda AB düzeyinde işsizlik oranı % 10 civarında seyretmektedir Bu nedenle ilk kez komisyonun 1993 yılında
hazırladığı büyüme, rekabet gücü ve istihdam konulu ESSEN zirvesinde (9-10 Aralık 1994) istidamın arttırılması için 5beş öncelikli alan belirlenmiştir:· Mesleki eğitim alanında yatırımın arttırılması yoluyla istihdam olanaklarının iyileştirilmesi:· İstihdam arttırmaya yönelik büyüme sağlanması:· Ücrete dayalı olmayan iş gücü maliyetlerinin azaltılması:· İş gücü piyasalarının ilişkin politikalarını etkinliğinin arttırılması:· Toplumun istihdam azlığından özellikle zarar gören kesimlerine yardımın arttırılması:21 Kasım 1997 tarihinde AB düzeyinde ilk kez istihdama ilişkin bir olağanüstü zirve düzenlenmiştir İstihdam edilebilirlik, girişimcilik, uyum sağlama yeteneği ve fırsat eşitliğinin odak noktasının oluşturduğu zirvede, her yıl istihdamı arttırmaya yönelik yönlendirici ilkeler hazırlanması ve üye ülkelerin bu doğrultuda
hazırladıkları eylem planları ile bu planları ne şekilde hayata geçirildiğine ilişkin faaliyet raporlarını sunmalarını kararlaştırılmasıdır

Amsterdam Antlaşmasının yürürlüğe girmesiyle birlikte istihdam AB’nin hedefleri arasına alınmış, AB’ yi kuran antlaşmaya istihdama ilişkin yeni bir bölüm eklenmiştir Dikkat edilirse, ESSEN Zirvesi’nde “Ücrete Dayalı Olmayan İşgücü Maliyetlerinin Azaltılması” şeklinde ele alınan gündem maddesi, oldukça spesifik bir şekilde AB’nin istihdama ilişkin politikasını yansıtmaktadır Temel amacı iş gücü çıkarmadan maliyetlerin
azaltılması olan iş etüdü gibi teknikleri başarı ile kullanan endüstri mühendislerinin, genel istihdam politikalarını destekler nitelikte yöntemle sergiliyor olduklarını söylemek yanlış olmaz

39 ÇEVRE VE KAMU SAĞLIĞI


1972 yılında hazırlanan topluluğun 1 Çevre Eylem Programıyla uygulamaya koyulan çevre politikası, Avrupa Tek Senediyle birlikte ROMA Antlaşması’na eklenerek bir topluluk politikası halini almıştır AB’nin çevre politikasının hedefi, çevrenin korunması,
kalitenin iyileştirilmesi; İnsan sağlığının korunması ve doğal kaynakların tasarruflu ve rasyonel kullanımıdır Bu hedefleri yanı sıra AB çevre politikası, ilgili hükümlerden etkilenen alanlara bağlı olarak farklı karar alma yöntemleriyle belirlenir Ancak bu
alanda çoğunlukla işbirliği yöntemine göre karar alınırArtan çevre bilincine paralel olarak, bir yandan uygulanan çevre eylem programlarının, diğer yandan ilgili mevzuatın kapsamının
genişlemesiyle birlikte çevre politikası, zaman içerisinde giderek önem kazanmıştır Amsterdam Antlaşması “sürdürülebilir kalkınmayı” AB’nin hedefleri arasına almak ve çevrenin korunmasını, başta tek pazara ilişkin konular olmak üzere tüm diğer topluluk politikalarını eklemek suretiyle çevre politikasını merkezi konuma yükseltmektedir
“Çevrenin korunması, kalitenin iyileştirilmesi; insan sağlığının korunması ve doğal kaynakların tasarruflu ve rasyonel kullanımı” şeklinde belirttiğimiz AB’nin çevre politikası, oldukça önemli görünmekle beraber, merkezi bir konumda bulunması AB’ ye tam üyelik
sürecinde Türkiye için özel bir önem arz etmektedir Kalitenin iyileştirilmesi, iş güvenliği, işçi sağlığı ve çalışma koşullarının iyileştirilerek verimliliğin arttırılması ve yöneylem araştırması gibi tekniklere aşina olan endüstri mühendislerinin, birlik çevre politikasının uyumlaştırılmasına ön ayak olabilecekleri ve Türkiye’nin AB’ ye giriş sürecini hızlandıracakları söylenebilir

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla