Şengül Şirin
|
Gen makinesi
Gen makinesi GEN MAKİNESİ
Yaşamkalım makineleri, genleri rakiplerinin kimyasal saldırılarından ve moleküllerin gelişigüzel bombardımanlarının zararlarından koruyan edilgen kaplar olarak işe başladılar; bir çeşit duvar sağlamaktan öte bir fonksiyonları da pek yoktu İlk günlerde, çorba içinde bol bulunan organi k moleküllerle "beslendiler"
Güneş ışığının enerjisiyle yüzyıllar boyunca çorba içersinde yavaş yavaş birikmiş olan organik besin bittiğinde ise, bu rahat hayat sona erdi Yaşamkalım makinelerinin ana dallarından birisi -şimdi onlara bitkiler diyoruz- güneş ışığını doğrudan kullanarak basit moleküllerden karmaşık moleküller yapmaya başladı; bu karmaşık moleküller ilksel çorbadaki sentez süreçlerini çok daha yüksek h ızlarda yürütebiliyordu Hayvanlar dediğimiz başka bir dal ise, bitkilerin kimyasal emeklerini nasıl kullanabileceklerini "keşfetti": Onları yiyerek ya da başka hayvanları yiyerek  Her iki ana yaşammakinesi dalı da, kendilerine ait yaşam tarzları içinde verimliliklerini artırmak için durmaksızın yeni ve ustalıklı hileler evrimleştirdiler; yeni yaşam biçimleri durmadan gelişti Her biri yaşamını kazanmak için özel bir yol seçerek uzmanlaşan ve mükemmelleşen alt dallar ve alt-alt-dallar oluştu: Denizde, toprağın üstünde, havada, yeraltında, ağaçlarda, başka canlıların içinde  Bu alt-dallanmalar, bugün bizi bunca etkileyen uçsuz bucaksız bitki ve hayvan çeşitliliğine yol açtı
Hem hayvanlar hem de bi tkiler çok-hücreli gövdeler biçiminde evrimleştiler; öyle ki tüm genlerin eksiksiz kopyaları bu gövdelerde her hücreye dağıtılmıştı Bu evrimleşmenin ne zaman, neden ya da kaç kez bağımsız olarak gerçekleştiğini bilmiyoruz Kimileri bedeni bir hücreler kolonisi olarak tanımlayıp, bir koloni
eğretilemesi kullanıyorlar: Bense bedeni bir genler kolonisi, hücreyi ise genlerin kimya endüstrileri için uygun bir çalışma birimi olarak dü şünmeyi yeğliyorum
Gen kolonisi olabilirler, ancak bu bedenlerin davranışlarıyla kendilerine özgü bir bireysellik kazandıkları tartışılmaz Bir hayvan, uyumlu bir bütün halinde hareket eder Ben kendimi bir birim gibi hissediyorum, bir koloni gibi değil Bu beklenmesi gereken bir şey
Seçilim, diğerleri ile işbirliği yapabilen genlerin lehine çalışır Az bulunan kaynaklar için yapılan bu yırtıcı yarışmada, bir başka deyişle diğer yaşamkalım makinelerini yemek için yapılan bu amansız kavgada, başkaları tarafından yenmemek için, ortak beden içinde kargaşa yerine merkezi bir düzenlemeye prim verilmiş olmalı Günümüzde, genlerin bu karşılıklı ve karmaşık evrimleşmeleri öyle bir düzeye gelmiştir ki, bir yaşam makinesinin komünsü yapısı gözden kaçmaktadır Birçok biyologun bu fikrimi kabullenmeyeceğini ve karşı çıkacağını biliyorum
Öyle görünüyor ki, yaşamkalım makineleri mil dirseği ve delikli karta hiç yüz vermemişler; devinimlerini zamanlamak için kullandıkları alet, temel işleyişi çok farklı olmasına karşın, bir bilgisayara daha çok benziyor Biyolojik bilgisayarların ana biriminin -sinir hücresi ya da nöron- iç işleyişi hiç de transistöre benzemiyor Aslında nöronların birbirleri ile iletişim kurdukları şifre, dijital bilgisayarların atım şifrelerine bir parça benziyor, ancak bir nöron transistörden çok daha fazla gelişmiş bir veri-işlemci birimi Diğer bileşenlerle yalnızca üç bağlantı yapmak yerine, tek bir nöron binlerce bağlantı yapabilir Nöron transistörden daha yava ştır; ancak son yirmi senedir elektronik endüstrisini yönlendiren minyatürleştirme eğilimi doğrultusunda çok daha öte noktalara ulaşmıştır Bunu göstermek için insan beyninde on bin milyon civarında nöron olduğu gerçeğini öne sürebiliriz; oysa bir kafatasının içerisine yalnızca birkaç yüz transistör sığdırabiliriz
Bitkilerin nörona gereksinimleri yok, çünkü ortalıkta dolaşıp durmuyorlar Fakat hayvan gruplarının birçoğunda nöron görüyoruz Belki de nöron, hayvanların evrim sürecinde erken "keşfedilmiş" ve tüm gruplara kal ıtımla aktarılmıştır, ya da birbirinden bağımsız bir biçimde tekrar tekrar keşfedilmiştir
Nöronlar, temelde, diğer hücreler gibi bir çekirdeği ve kromozomları olan hücrelerdir Ancak hücre duvarları uzun, ince, tel-benzeri uzantılar şeklindedir Genellikle, nöronun akson adı verilen tek bir uzun "teli" vardır Aksonun kalınlığının mikroskopik olmasına karşın, uzunluğu birkaç metre olabilir: Örneğin birçok akson, tek başlarına, bir zürafanın boynunu bir uçtan diğer uca kat edebilir Aksonlar, genellikle, sinir adını verdiğimiz kalın, çok-telli kablolar biçiminde bir araya gelerek demetler oluştururlar Sinirler bedenin bir bölümünden diğerine telefon hattının kabloları gibi uzanır ve mesajları taşırlar Diğer nöronların aksonları kısadır ve yoğun bir sinir dokusu olan sinir düğümlerinde bulunurlar; eğer nöron çok büyükse beyinde yer al ır Beynin işlevi bilgisayarların işlevine benzetilebilir; her iki makine de depolanmış bilgilerine başvurarak karmaşık girdilerin çözümlemesini yaptıktan sonra, karmaşık çıktılar oluştururlar
Beynin, yaşamkalım makinelerinin başarısına yaptıkları asıl katkı, kasların kasılmalarını denetleme ve düzenleme yoluyla olur Bunu yapabilmek için gereksindikleri şey kaslara giden motor sinirler adını verdiğimiz kablolardır Ancak, bu sistemin genlerin etkin korumasını sağlayabilmesi için, kas kasılmalarının zamanlanmas ının dış dünyadaki olguların zamanlanmas ı ile ilişkili olması gerekir Çene kaslarının yalnızca çenede ısırılmaya değer bir şeyler olduğunda kasılması, bacak kaslarının yalnızca kaçılacak veya yakalanacak bir şeyler olduğunda koşma düzenine geçmesi önemlidir Bu nedenle, doğal seçilim, dış dünyadaki fiziksel olguları nöronların atım şifrelerine çeviren cihazl ar olan duyu organları ile donanmış hayvanların lehine çalışmıştır Beyin duyu organlarına -gözler, kulaklar, tat tomurcukları, vs -, duyu sinirleri dediğimiz kablolarla ba ğlanmıştır Duyu sistemlerinin çalışma şekilleri şaşırtıcıdır Çünkü en iyi ve en pahalı insan yapısı makinelerden çok daha karmaşık desen tanıma becerileri geliştirmişlerdir; aksi takdirde, sekreterlerin yerini konuşmaları tanıyabilen ya da el yazısını okuyabilen makineler alırdı Ancak göründüğü kadarıyla insanlar daha uzun bir süre sekreterlik yapmaya ve sekreter kullanmaya devam edecekler
Genler de yaşamkalım makinelerinin davranışlarını denetlerler; doğrudan kuklaları oynatan ipleri kullanarak değil, bilgisayar programcısı gibi dolaylı yollarla Yapabildikleri tek şey önceden her şeyi hazırlamaktır; bundan sonra yaşamkalım makinesi kendi başınadır ve genler yalnızca içeride oturup beklerler
Karmaşık bir dünyada öngörülerde bulunmak bir şans işidir Bir yaşamkalım makinesinin alacağı her karar bir kumardır ve beyni önceden programlayarak genelde sonuç verecek kararlar almasını sağlamak da genlerin işidir Evrim kumarhanesinde kullanılan fişler ise yaşamkalımdır: Kesinlikle konuşmak gerekirse, burada genin yaşamda kalması olarak ifade edilen şeyin, daha çok bireyin yaşamda kalması olarak anlaşılması mantıklı bir yaklaşım olacaktır Su içmek için kuyuya gittiğinizde, kuyu kenarında gizlenerek av bekleyen ve yaşamını bu şekilde sürdüren avcılar tarafından yenme riskiniz artar; kuyuya gitmezseniz susuzluktan ölürsünüz Ne tarafa dönerseniz dönün risk vardır ve genlerinizin uzun dönemde yaşama şansını artıran kararları vermeniz gerekir Belki de izlenecek en iyi yol, iyice susayana kadar beklemek, sonra da gidip uzun süre yetecek kadar çok su içmektir Böylece su kuyusuna gidip gelme sayısını azaltmış olursunuz, ama bu durumda da kuyudan su içerken başınızı uzun süre eğik tutmak zorunda kalırsınız Başka bir seçenekse, sık sık ve az su içmek olabilir; kuyunun yan ından koşarken hızla, küçük yudumlar alınabilir Hangisinin en iyi kumar stratejisi olduğu,bir sürü karmaşık unsura bağlıdır Önemsiz sayılamayacak unsurlardan biri ise, avcının avlanma alışkanlıklarıdır; avcı açısından bakıldığında, bu da en verimli olacak biçimde evrimleşmiştir
Olasılıkların tartılması gerekir Ancak, elbette ki, hayvanların bu hesapları bilinçli olarak yaptıklarına inanmamız gerekmiyor; inanmamız gereken tek şey, genleri doğru kumarı oynayabilecek beyni yapmış olan hayvanların yaşamda kalma şanslarının daha fazla olması ve böylelikle de aynı geni çoğaltabilmeleri
Ortaya çıkarttığı sorunlar ne olursa olsun , bu öykünün amaçları çerçevesinde, bilinç, yaşamkalım makinelerinin asıl efendilerinden -genlerden- özgür karar vericiler olma yolundaki evrimsel eğilimin doruk noktası olarak düşünülebilir
Beyin yalnızca yaşamkalım makinesinin günlük işlevinin yürütülmesini yönetmiyor; aynı zamanda geleceği tahmin etme ve buna uygun hareket etme yeteneğini de kazandı Hatta, genlerin yazdıklarına da karşı çıkıyor Örneğin, mümkün olan en fazl a sayıda çocuk yapmayı reddediyor Göreceğimiz gibi, bu açıdan insan oldukça kendine özgü
Bütün bunların bencillik ya da özverili olma ile ne ilgisi var? Oluşturmak istediğim düşünce şu: Genler, hayvan davranışını -ister bencil ister özverili olsun- yalnızca dolaylı yollardan denetler, ancak bu yine de çok güçlü bir denetimdi r Genler, yaşamkalım makinelerinin ve onların sinir sistemlerinin yapımını belirleyerek davranışları etkilerler
Ancak, ne yapılacağına ilişkin anlık kararları sinir sistemi alır Asıl politikayı çizenler genlerdir; beyin ise yürütme işlevini yerine getirir Ama beyin geliştikçe, öğrenme ve öğrenme için simülasyon yapma gibi hileleri kullanarak asıl politika kararlarının gittikçe daha fazlasını üstlenmektedir Bu eğilimin mantıksal sonucu, genlerin yaşamkalım makinelerine tek bir genel politika talimat ı vermeleri olacaktır: Bizi canlı tutmak için, ne gerekiyorsa yapın Henüz hiçbir tür bu noktaya ulaşamadı
Genin davranışı etkilemesine yol açan, ceninle ilgili nedenlerin kimyasal zinciri hakkında en ufak fikrimiz olmasa da, "belirli bir davranışın geni" olduğundan rahatlıkla söz edebiliriz Bu nedenler zincirinin öğrenmeyi bile içerdiğini fark edebiliriz
Genler usta programcılar ve kendi canlarını kurtarmak için programl ıyorlar Yaşamkalım makinelerinin karşılaştığı tüm tehlikelere karşın, yaptıkları programın kopyalama işlemindeki başarısı ile yargılanıyorlar ve hakim, yaşam kavgası mahkemesinin acımasız hakimi Bir yaşamkalım makinesi bir başka yaşamkalım makinesinin davranışı ya da sinir sisteminin içinde bulundu ğu durumu etkiliyorsa, onunla iletişim kurduğu söylenebilir Ne zaman bir iletişim sistemi evrimleşse, birileri bu sistemi kendi çıkarları için kullanmaya çalışır Evrime, "türün iyiliği" açısından bakmak üzere yetiştirilmiş olan bizler, doğal olarak, yalancı ve sahtekarların farklı türlerden olduğunu düşünürüz: Avcılar, av, asalaklar, vs  
Oysa, farklı bireylerin genlerinin çıkarları farklılaşmaya başlar başlamaz, yalan, aldatmaca ve iletişimin bencilce kullanımının ortaya çıkmasını beklemeliyiz; bu aynı türün bireylerini de içerir Hatta göreceğimiz gibi, çocukların ana babalarını kandırmasını, kocaların eşlerini aldatmasını ve kardeşin kardeşe yalan söylemesini bile beklemeliyiz
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|