Yalnız Mesajı Göster

Cevap : Mikrodünya Mucizesi

Eski 03-31-2010   #2
Atlıkarınca
Varsayılan

Cevap : Mikrodünya Mucizesi



Tek Bir Hücrede Sergilenen Şuur

Bakterilerin yeryüzünde her yerde bulunduklarını biliyoruz Sadece evimizin bahçesinde bile milyonlarca tür içinde milyarlarca bakteri bulunabilir Bakterilerin varlıklarının çok çeşitli sebepleri ve bulundukları yerlere çeşitli etkileri vardır Ama bunların çoğunun genellikle farkında bile olmayız Bunun sebebi bu mikro alemin içinde sergilenen üstün aklı ancak elektron mikroskobu altında fark edebilmemiz, açıkça göremiyor oluşumuzdur Oysa göremediğimiz bu büyük alem, kendi görevlerini kusursuzca yerine getiren, gerektiğinde veya herhangi bir tehlike baş gösterdiğinde tedbir alan, son derece karmaşık kimyasal işlemler gerçekleştiren şuurlu bireylerden oluşmaktadır Çünkü her biri Allah'ın üstün yaratışının bir eseri olarak mükemmel bir şekilde tasarlanmışlardır Şimdi bu üstün tasarım özelliklerini, başlıklar altında görelim




Mikro alem, kendi görevlerini kusursuzca yerine getiren, gerektiğinde veya bir tehlike baş gösterdiğinde tedbir alan, son derece karmaşık kimyasal işlemler gerçekleştiren şuurlu bireylerden oluşmaktadır



Bakteriler Güçlenebilmek İçin Sporlar Üretirler
Bakteriler biçimce çok değişiktirler ve yaşadıkları ortama göre bir görünüm edinirler Bir çoğunun "spor" denen dirençli biçimleri vardır ve bu biçime girdiklerinde aşırı sıcağa, soğuğa veya kuraklığa dayanabilirler Bazı bakterileri yok etmenin güçlüğü bu sebepten kaynaklanır Peki sporlanma dediğimiz şey ne demektir?
Türlerine göre farklı koşullarda yaşayabilen bakteriler, koşullar bozulunca bölünmeye başlarlar Normal şartlarda bu bölünme sonucunda ana hücreden kalıtsal özellikleri tamamen aynı olan iki yavru hücre meydana gelir Ancak, koşullar bozulduğunda ya da besin azaldığında vazgeçilen ilk şey bu "aynılık" olur Bir başka deyişle bakteri, şartların güçleştiğini fark ederek bir karar verir ve soyunu devam ettirmek için önlem alır İkiye bölünme yine gerçekleşir, ama bu kez birbirine eşit olmayan iki hücre meydana gelir Bu eşitsizliğin nedeni hücrelerden sadece bir tanesinin yaşayacak olmasıdır Bunlardan büyük olan ana hücredir ve adeta bir koruyucu gibi küçük "kardeşini" içine alır 10 saat süresince tüm enerjisini kullanarak onu besler ve küçük hücrenin korunmasına yardım edecek olan özel bir protein kılıfının oluşmasını sağlar Böylece, ikiye bölünen parçalardan birinin içinde gelişen bakteri dayanıklı ve kendini koruyabilen nitelikteki bireyleri oluşturur Diğeri ise koruyucu özelliklerini diğer kardeşine vererek ölür ve koruyucu bir kılıf haline gelir İşte meydana gelen bu dayanıklı yapıya "spor" adı verilir18 Dolayısıyla bakteriler, normal bölünmelerinin dışında, sporlar yoluyla dünyanın her yerine kolayca yayılırlar




3400 yıl önce yapılmış olan Mısır'daki Luksor Tapınağının dış cephe tuğlalarında ve 720 milyon yıllık kaya tuzu bloklarında sporlanmış halde canlı bakterilere rastlanmıştır


Burada tek hücreli canlıların kendi soylarını devam ettirmek için sahip oldukları özel üstün tasarım örneği ile karşı karşıyayız Şartların yaşamaya uygun olmadığını "sezinleyen" bakteri hem bir an önce ikiye bölünmesi gerektiğini düşünmekte hem de özverili bir iş gerçekleştirmektedir Sporu oluşturan ana hücre hiç tereddüt etmeden, adeta soyunun devamını "düşünüp" ya da bu yöntemin kendi neslini kurtaracağını daha önceden "bilip", bir protein kılıfı olmayı kabul eder Peki bakteri bu kararı nasıl verir? Diğer bakteriyi dolayısıyla neslini kurtarmak için ölmesi gereken bakteri neye göre seçilir? Bu bakteri şartların kötüleştiğini ve bunun karşılığında diğer bakteriyi güçlendirmesi gerektiğini nasıl öğrenir? Bunları hangi işbölümü, hangi emir komuta zinciri, daha da önemlisi hangi bilinçle yapar? Gözle görülmeyen bir canlının, böylesine akılcı ve özverili bir davranışta bulunup, gerçekten de hayret verici bir kararla hareket etmesi kuşkusuz onun "yaratılmış" olduğunu anlamak için yeterli bir delildir O yalnızca Allah'tan kendisine ilham edileni uygulamaktadır
Sporlanma adındaki bu şuurlu işlemi gerçekleştirdiklerinde bakteriler çok çeşitli ortamlara rahatça girebilir ve geniş alanlara yayılabilirler Nitekim radyoaktif uranyum madenlerinde bile canlı bakteriler bulunmaktadır 3400 yıl önce yapılmış olan Mısır'daki Luksor tapınağının dış cephe tuğlalarında canlı bakterilere rastlandığı gibi, 200 milyon ve 320 milyon yıllık, hatta 720 milyon yıllık kaya tuzu bloklarında da canlı bakteriler bulunmuştur 20000 metre yükseklikte bile bakterilere rastlanmıştır19 En şaşırtıcı örnek ise çam ağacı reçinesi içinde yakalanmış ve bugüne kadar korunmuş 25 milyon yıllık bir arı fosilinin içinden çıkan bakteri sporlarıdır Laboratuvarda steril koşullar altında çıkarılan bu sporlar, kültüre alınmışlar ve böylelikle bakteriler oldukça uzun bir aradan sonra yeniden gelişmeye ve üremeye başlamışlardır20






Bacillius, yavru hücrelerini protein kılıfına sararak spor oluşumunu sağlamaktadır İç kısımları yeşil renkte görülen hücreler spora dönüşecek hücrelerdir


Söz konusu sporlanma işlemi, mikroorganizmaların neredeyse tümü tarafından gerçekleştirilen bir korunma şeklidir Bu canlıların bazıları koşullar uygunsuz bir hale geldiğinde sporlanma yöntemini kullanarak buharlaşma yoluyla havaya yükselir ve bulutların arasında korunma altına alınmayı tercih ederler Atmosfer, yayılmak veya korunmak isteyen oldukça fazla sayıda küçük canlı spor barındırmaktadır Kuru ve soğuk havalarda gökyüzünde kalan bu organizmalar bulutların arasında yaşadıkları bu süre içinde adeta uykudadırlar Bulutların meydana getirdiği yağmurlarla yeryüzüne inerler Yere dönüşlerinde artık eskisinden farklı bölgelere ulaşıp yeni bir koloni meydana getirebilirler Bulutlar, aslında nesillerdir orada yaşayan, beslenen, nefes alan, hayatta kalabilmek için çeşitli koşullara uyum sağlayan canlı küçük mikroorganizmalarla doludur Bakteriler, bu canlıların en tedbirli olanlarıdır Yerden kristalleşerek buharlaşan hava içinde yukarı doğru yükselirken beraberlerinde metan, fosfat, karbon, sülfür dioksit ve diğer besleyici bileşik depolarını, yani besinlerini de götürürler21
Son yıllarda yapılan araştırmalar, bilim adamlarını hayrete düşüren bir gerçeği daha ortaya çıkardı Avusturya Alpleri'nde araştırma yapan bir grup bilim adamı, bulutlarda yaşayan bakteri kolonilerini keşfettiler Bakterilerin bulutlarda taşındıkları biliniyordu, ancak yapılan bu yeni araştırmayla, söz konusu canlıların, orada yaşadıkları, çoğaldıkları belirlenmiş oldu Ayrıca bu bakterilerin yağmur veya iklim değişikliğine sebep olacağı da aynı bilim adamları tarafından kaydedildi Uzun bir süre önce denizde yaşayan alg tarzı mikroorganizmaların iklimi sabit tutmak için 'temel düzenleyici' rolü oynadıkları açıklanmıştı Bu canlılar "dimetil sülfit" (DMS) adlı bir gaz üretmektedirler Denizin yüzeyinde oksijenle reaksiyona giren bu gaz, minik, katı parçacıklar oluşturur Bu sülfat tabakası, su buharının yoğunlaşarak bulut oluşturmasını sağlayan bir yüzey meydana getirir Sonuç olarak bu bulutlar güneş radyasyonunu yansıtarak dünyanın serinliğini muhafaza ederler22
Innsbruck Üniversitesi'nden Brigitt Sattler, New Scientist dergisine yaptığı açıklamada, şimdiye kadar bu yükseklikte bakterilerin yaşayamayacağını düşündüklerini, ancak bulgular karşısında şaşkına döndüklerini belirtmiştir Dondurucu soğuk, yüksek seviyede ultraviyole ışınları ve besin yokluğu, bilim adamlarını burada yaşam olamayacağı inancını benimsemeye götürmüştü Ancak bakterilerin her yerde olduğu gibi bulutlarda da yaşadıkları böylece kanıtlanmış oluyordu

Salzburg yakınlarındaki meteoroloji istasyonundan alınan bulut damlası örneklerinin her birinde, farklı şekil ve boyutta 1500 kadar bakteri tespit edilmişti Bulutlarda, yüksek miktarda bakterinin faaliyeti, bilim adamlarına göre, alkol, organik asit ve diğer maddelerin üretimi veya tüketimine göre iklimi etkileyebilmektedir Ayrıca asit yağmurlarına da yol açabilmektedir Konuyla ilgili bilim adamları, bakterilerin nasıl olup da bulutlarda yaşadıklarını, neyle beslendiklerini ve hangi bileşikleri ürettiklerini araştırmaya devam ediyorlar23
Bir mikro canlı, tamamen farklı şartların ve farklı dengelerin bulunduğu bir ortama, atmosferin üst katmanlarına nasıl aniden uyum sağlayabilir? Burada korunması gerektiğini nereden bilir ve bulutların arasına yükselme gibi zor ve karmaşık bir yöntemi neden tercih eder? Daha ilginci, bunu nasıl başarır? Kristalleşme ve havanın hareketlerini kontrol etme gibi bir yeteneği nereden kazanmıştır ve bulutların onu koruyabilecek bir özelliğe sahip olduğunu, bir gün yağmurla birlikte sağ salim yeryüzüne dönebileceğini nereden bilir? Besinini yanına alması gerektiğini nasıl düşünür ve bu tek hücreli canlı, besinini nasıl bir yöntemle yanına alır? Bunu birbirlerinden farklı yapılara ve özelliklere sahip olmalarına rağmen "tüm mikroorganizmalar" nasıl başarırlar? Sizce tek hücreli bir mikroorganizma bütün bunları düşünebilir, deneyip öğrenebilir ve kendi türünün tüm üyelerine anlatabilir mi? Elbette bu mümkün değildir O halde bütün bu detaylar bir kez daha Allah'ın sergilediği muhteşem sanatı işaret etmektedir Allah, bütün bu işlemleri gerçekleştiren bakteriyi yarattığı gibi, onu kristalleştiren su buharını, onu yükselten havayı, onu içinde barındıran bulutu ve atmosferi, onu yere indiren yağmuru ve onun üreyip yayılmasını sağlayan yeryüzünü de yaratandır İşte bu nedenle karşımızdaki tüm detaylar birbirleriyle kusursuz bir uyum içinde var edilmiştir ve bu dengede milyonlarca yıldır hiçbir bozulma olmamaktadır Allah Kuran'da şöyle buyurmuştur:
Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün art arda gelişinde, insanlara yararlı şeyler ile denizde yüzen gemilerde, Allah'ın yağdırdığı ve kendisiyle yeryüzünü ölümünden sonra dirilttiği suda, her canlıyı orada üretip-yaymasında, rüzgarları estirmesinde, gökle yer arasında boyun eğdirilmiş bulutları evirip çevirmesinde düşünen bir topluluk için gerçekten ayetler vardır (Bakara Suresi, 164)

Bakteriler Fotosentez Yaparlar
Bakterileri genellikle çevremizde, vücudumuzda veya bozulmuş yiyeceklerde hızlı üreyebilen mikroplar olarak tanırız Onların, tüm canlılığın gereksinimini sağlayan çok önemli özelliklere sahip olduklarının, içlerindeki birkaç organel ile yeryüzünün dengesini sağlamak için son derece önemli işlemler yaptıklarının farkında değilizdir Soluduğumuz oksijenden yediğimiz yemeğe, etrafımızdaki manzaradan kullandığımız antibiyotiklere kadar, sayısız hayati olgunun içinde, bakteriler önemli bir rol oynarlar Aslında her bir bakteri, doğayı laboratuvar olarak kullanan uzman bir kimyacıdır Kimya konusu birçoğumuza yabancıdır Kimyayı, anlaşılmaz terimler, karmaşık formüller olarak görürüz Gerçekten de, bu konuda bir eğitim almadıktan sonra, kimyasal formülleri ve reaksiyonları anlamak mümkün değildir Kimya konusuna ilgi duymasak bile, bunun hayatımızla çok yakından ilgili olduğunu biliriz Bu konularla uğraşan kimyacılara da büyük bir saygı ve güven duyarız Bakteriler de bu saygı ve hayranlığı fazlasıyla hak edecek özelliklere sahiptirler




Bakteriler sayesinde gerçekleşen yeryüzündeki karbon dönüşümü


Biz gözle görmesek ve farkında olmasak bile, hiç durmadan çalışan ve yaşamımıza destek olan bir kimya laboratuvarı, bütün doğayı kaplamıştır Bu laboratuvarın en önemli faaliyeti, canlılar için oksijen ve besin üretmek, daha sonra da artıkları ve canlılara zarar verecek maddeleri temizlemek ya da bunları kullanılabilecek yeni ve faydalı ürünlere dönüştürmektir Bu zor ve karmaşık görev sırasında bir kısmı henüz çözülememiş, bir kısmı keşfedilmemiş, bir kısmı da taklit edilerek modern laboratuvarlara taşınmış, karmaşık bir sürü kimyasal reaksiyon tekrarlanır
İşte bu dev laboratuvarda görev yapan kimyacıların başında bakteriler gelir En önemli görevler, evrimcilerin "basit ve ilkel" sıfatlarıyla hor gördükleri, bu muhteşem makinalar tarafından gerçekleştirilir En akıllı kimyacıların çözemedikleri reaksiyonlar, en gelişmiş teknolojilerin taklit edemediği işlemler, bakteriler için sanki birer çocuk oyunudur
Hava ve suyu kullanarak, besin üretmek anlamına gelen fotosentezi keşfeden bilim adamları büyük bir şaşkınlık ve hayranlık yaşamış ve bu sistemi çözerek, insanlığın bütün dertlerine çare bulacaklarını düşünmüşlerdir Ancak üzerinden onlarca yıl geçmesine rağmen ne tam olarak sistemi çözebilmiş ne de taklit edebilmişlerdir Oysa bu mucizevi reaksiyon, bakterilerin milyarlarca yıldır, hiç durmadan yaptıkları, günlük işlerden biridir
Fotosentez ile bu canlılar, atmosferde bulunan karbondioksiti bünyelerine alıp dışarıya oksijen vererek, canlılığın en önemli ihtiyacına cevap vermektedirler Ayrıca atmosferdeki karbondioksitten karbon moleküllerini sentezleyebilmek için, güneşten gelen ışık enerjisini kullanma kabiliyetine de sahiptirler Karbonun bu şekilde sentezlenebilmesi, yeryüzündeki gibi karbon bazlı bir yaşam için, en önemli temeli teşkil etmektedir Bilindiği gibi, yaşamın temeli karbona dayanmaktadır Karbon olmadan yeryüzünde canlılığın varlığından söz etmek mümkün değildir Bütün temel organik moleküller (aminoasitler, proteinler, nükleik asitler gibi), karbon atomunun diğer bazı atomlarla çeşitli şekillerde birleşmesiyle oluşur Doğada karbonun yerini tutabilecek başka bir element yoktur (Detaylı bilgi için bkz Evrenin Yaratılışı, Harun Yahya) Dolayısıyla Allah, tüm yaşamı fotosentez yapan organizmalara bağımlı kılmıştır Gerçekleştirilen bu işlemde en büyük pay ise, Allah'ın dilemesi ile bakterilere aittir
Fotosentez olayı, canlının, güneş enerjisini doğrudan kullanabilmesi ve diğer canlıların da faydalanabilmesi için bu enerjiyi karmaşık organik moleküller haline dönüştürebilmesidir Böyle bir dönüşüm gereklidir, çünkü insanlar ve hayvanlar güneşin bu enerjisini doğrudan kullanabilecek bir mekanizmaya sahip değildirler Bu enerjiyi, ancak yeşil bitki ve mikroorganizmaların gerçekleştirdiği fotosentez işlemi sonucunda sentezlenmiş şekilde elde edebilirler
Atmosferdeki oksijenin yarısından fazlasını fotosentez yapan siyanobakteri adı verilen bakteri türleri üretir24 Bu bakterilerin kullandıkları mekanizma, bitki kloroplastında kullanılan mekanizmaya çok benzer Siyanobakterinin büyük çoğunluğu sadece klorofil içerir Bu canlıların güneş ışığı ile meydana getirdikleri enerji basit şekerler şeklinde depolanır Fotosentez yoluyla oluşan şeker ve oksijen miktarının her yıl 150-200 milyar ton arasında değiştiği tahmin edilmektedir25 Oluşan bu şeker, yeryüzündeki canlı organizmaların hayatta kalabilmeleri ve büyüyebilmeleri için gerekli olan biyokimyasal reaksiyonlar ve aynı zamanda da solunum için gereklidir Siyanobakteri, atmosferdeki oksijenin konsantrasyonunun sabit tutulmasında, oldukça önemli bir görev üstlenmiştir Bu bakterilerin boyutları çok küçüktür, ama miktarları oldukça fazladır Bir litre suda sayıları 100'den fazladır ve okyanusun verimliliğinin %10-20 kadarını oluştururlar Görünmemelerine rağmen, yeryüzünün çok geniş bir bölümüne hakimdirler Fotosentez ile sağladıkları enerji nedeni ile onların bu olağanüstü sayıları son derece büyük önem taşımaktadır





Resimlerde üç tip siyanobakteri görülmektedir (a: Nostoc, b: Oscillatoria, c: Gleocapsa) Temiz sularda yaşayan bu bakterilerin son derece kompleks bir klorofil sistemleri vardır Neredeyse bitki kloroplastları kadar karmaşık olan bu sistem sayesinde siyanobakteriler doğada fotosentez işlemini gerçekleştirmektedirler Nostoc siyanobakterileri, aynı zamanda nitrojen dönüşümünde de önemli rol oynarlar


Fotosentez işlemi, kimyasal detayları son derece karmaşık ve mekanizması hala tam olarak anlaşılamamış oldukça hassas bir işlemdir Ayrıca fotosentez işlemi, indirgenemez kompleksliğin en güzel örneklerinden biridir Yani bu işlemin gerçekleşebilmesi için çok özel yapıların aynı anda biraraya gelmiş olmaları ve dışarıdaki ortamın bu koordine çalışmaya uygun olması gerekir Mesela evrimcilerin ilk olarak evrimleştiğini iddia ettikleri fotosistem I'de, dışarıdan gelen ışıkları yakalamak için biraraya gelmiş olan antenler ve reaksiyon merkezi vardır Fotosistem I, ışığın sadece belirli bir dalga aralığındaki fotonlarını yakalamak için ayarlanmıştır 700 milimikron dalga boyundaki fotonlarla uyarılan antenler Kı aı adlı tuzak klorofil moleküllerine sahiptirler Bu antenlere destek olarak karotenoid gibi yardımcı pigmentler vardır
Ayrıca fotosistem I içinde, yakalanan enerjinin transferi için hazır bulunan elektron zinciri ve daha sonra bu enerjiyi, suyu parçalamak için kullanan bir tür atom santrali, sudan ayrılan maddelerle havadaki karbonu alarak besin üreten ayrı bir kimyasal fabrika, ortak bir faaliyet yürütmektedir Daha tam olarak anlaşılamamış olan bu sistemi oluşturan parçaların bir tanesinin bile eksik olması sistemin işe yaramaz bir hale gelmesine sebep olur

Mesela antenler olmasa enerji sağlanamaz Elektron zinciri olmasa su atomları parçalanamaz Yardımcı pigmentler fazla miktardaki enerji yükünü paylaşmasalar yoğun enerji sebebiyle bütün yapı parçalanır Bu yapıyı bir fabrika ve onu çalıştıran elektrik santrali olarak düşündüğümüzde konu daha iyi anlaşılacaktır Elektrik olmadan, hammadde olmadan, işçiler olmadan fabrika üretim yapamayacaktır Aynı şekilde, bu unsurların bir tanesi bile eksik olsa fotosentez diye bir sistemden bahsetmek mümkün olmayacaktır Sistemi oluşturan parçaların teker teker oluşması da bir işe yaramaz Bütün karmaşık yapısına rağmen bir an için fotosistem anteninin rastgele oluştuğunu farz etsek bile, yakaladığı enerjiyi transfer edemeyen antenin hemen parçalanacağı açıktır Anten için verilen örnek diğer parçalar için de geçerlidir Evrimci profesör Ali Demirsoy, bu konuda şu yorumu yapmaktadır:
Fotosentez oldukça karmaşık bir olaydır ve bir hücrenin içerisindeki organelde ortaya çıkması olanaksız görülmektedir Çünkü tüm kademelerin birden oluşması olanaksız, tek tek ortaya çıkması da anlamsızdır26
Sonuç olarak bu sistem, evrimcilerin iddia ettiği gibi aşamalarla oluşamayacak bir sistemdir Sahip olduğu indirgenemez kompleks yapı, tüm parçalarının aynı anda birarada işler durumda bulunmalarını gerektirmektedir Bu da, bu mekanizmanın tüm parçalarıyla eksiksiz olarak bir anda yaratılmış olduklarını gösterir
Fotosistem gibi günümüz teknolojisiyle bile taklit edilmesi mümkün olmayan bir işlemin gerçekleştirilmesi için sistemin bir bütün olarak yaratılmış olması gerekmektedir Sadece fotosentez yapan sistem değil, ona uygun güneş ve atmosfer ortamı da aynı üstün ilim ve akılla bir bütün olarak yaratılmıştır
Bu mekanizma ile ilgili olarak evrim teorisini savunanların yaptıkları açıklamalar ise son derece mantıksız, hatta "komiktir" Evrimci iddialara göre "ilkel" ortamdaki "ilkel" bakteri çevresindeki besin maddelerini tüketmeye başlamış ve aç kalmamak için "her nasılsa" aniden kendi besinini üretmeye karar vermiştir Üstün 21 yüzyıl teknolojilerine rağmen insanların çözemediği bu mekanizmayı milyarlarca sene önce bir hayali bakteri çözmüş ve güneşten nasıl besin elde edebileceğini "keşfetmiştir" Bu "üstün yetenekli bakteri" fotosentez işleminin temelini oluşturmuş ve hayali bir şekilde evrimleşerek meydana getirdiği bitkiler ile birlikte yeryüzünde oksijen ve besinin üretilmesini sağlamıştır İlk bakterinin bu tesadüfi keşfi (!) sayesinde de yeryüzündeki şu anki kapsamlı canlılık meydana gelmiştir
Oysa tek bir hücrenin, insan hayatı için gerekli olan, besin ve oksijen gibi temel ihtiyaçları sağlayabilen bir sisteme sahip olması, içinde sayısız kimyasal işlemin meydana gelmesi ve ekolojik dengenin bir parçası olması, şuursuz olaylarla, yani tesadüflerle asla açıklanamaz Allah bu canlıları, tıpkı bitkiler gibi, böylesine önemli bir işlemi gerçekleştirmek için özel olarak yaratmıştır Bakteriler, kendilerini kusursuz yaratan üstün bir gücün, yani Allah'ın varlığını kanıtlamaktadırlar Gerçekleştirdikleri işlerde Allah'ın üstün akıl ve sanatı tecelli etmektedir Elbette bütün bunlar, evrim teorisinin ne büyük bir açmaz içinde olduğunu ve tümüyle sahte delillere dayandığını gösteren ve Allah'ın mutlak varlığını gözler önüne seren örneklerden sadece birkaçıdır

Alıntı Yaparak Cevapla