02-20-2010
|
#1
|
GöKKuŞaĞı
|
Canımda Acılar
Canımda acılar; bozkıra dökülmüş yağmur gibiyim!
Bulutlara tütsem  Veya toprağa emilsem, kim bilecek yalnızlığımı?
Çoook uzaklardaki kimler: “Başıma damlayan bu yaş, kim bilir hangi yalnızlığın buharıdır ki, bana kadar taşınmış” diyecek?
*
Canımdaki acılar gibi, varsın 
Ama varken var olmadığın günler  Ve varken var olamadığım günler geri nasıl gelecek?
Ben ve sen, yani biz  Ve bize benzeyen bir çook biz’ler; “bir” olmamak için mi birlikteyiz?
Var olmak, yâr olmaktır bildiğim!
Peki, yârin var olmaması veya var’ın yâr olmaması; kuşsuz ve bulutsuz ve güneşsiz göklere benzemiyor mu?
*
Su mu yatağını çizer? Yoksa dere yatağı mı suyu taşır koynunda?
Yoksa, “yeterince ağlasaydım” mı çizilecekti cevaplarım yüzüme!
*
Yatağında olmayan sulara “sel” diyorlar!
Ve suyu kurumuş yatakları yeller dolduruyor, yuvarladığı her şeylerle!
*
Canımda acılar; bozkıra dökülmüş yağmur gibiyim!
Bulutlara tütsem veya toprağa emilsem  Yahut sırtüstü devrilmiş birinin gözündeki yaş gibi göl olsam insansız bir kıtanın ortasında; kim bilecek yalnızlığımı?
Kim merak edecek, başına damlayan yaşın; acaba hangi uzaklardaki hangi yalnızlığın buharı olduğunu ve kendine kadar nasıl taşındığını?
Veya kim görecek, nemini benden alıp başını kaldırabilmiş çiçekleri; bütüün ufukların genişliğindeki yer ve her şeyin üstünü örten gök arasında?
*
Bozkırda kaybolmuş yağmur suyu gibiyim; canımda acılar 
 canımda acılar!
Muammer ERKUL
__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar
Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar
NFK
GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
|
|
|