Yar'e
|
Cevap : ~~Yar'e'me Özel~~
Cenab-ı Hak Hz Yakub'a sual eyledi  
-Sana Yusuf'u niçin geri verdiğimi biliyor musun?
-''Bilmiyorum Ya Rabbi'' dedi Hz Yakub
Ve Allah (cc) buyurdu  
ÇÜNKÜ SEN BÜTÜN ÜMİDİNİ BANA BAĞLADIN!
_________________________________________________
Sonbahar sarısı bir hüzün   
Yağmurlar vardı, hepsini yağdım
Ne beklenen gelendi, ne gelen beklenendi 
_________________________________________________
Vakit darsa,
Daldaki tek yeşil yapraksan,
Tüm yapraklar düşüyorsa tek tek,
Her gidişin adı sonbahar oluyorsa,
Ve sen ilkbaharı temsil ediyorsan,
Sımsıkı tutun, tutunduğun dala
İlkbaharı son kez görmek istiyen gözler için
Yemyeşil bir tebessüm yolla
Vakit darsa;
Daldaki tek çarpan yürek seninse,
Yürekler sararmış solmuşsa başka dallarda
Tutunmak zorsa da,
Tutun sımsıkı, sımsıkı tutun tutunduğun dala
Vakit dar;
Zaman hızla sarartıyor yaprakları
Hızla soluyor yürekler, hızla düşüyor bir bir
Bu dar vakitte, geniş duruşlara ihtiyacı var dünyanın
Bu dar vakitte, daralmasın ruhun, sıkılmasın
Sen sımsıkı tutun da,
Kadir olan Rabbim geniş mi geniş eylesin yüreğini
O tutsun seni,
Hiç bırakmasın  
_____________________
Hüzünle titreyen kalbe ince bir ah dokunur  
Kalbi kırık olanın, kalbine ALLAH dokunur  
*****

“Hürriyet sükûtta gizlidir sükût yalnızlıkta! Özgür olmayı seçenler kelimelerin yükünden vazgeçenlerdir Her türlü ses bağdır Ve her bağ kelimelerden bir ağ kurar insanın dört bir yanına Bütün bağlardan kurtulacak kadar özgürlüğe meftun olanlar susmalı mıdır? Evet Onun içindir tasavvuf ehlinin halvete çekilmesi ve onun içindir sükûtu sözden yüce tutması Kelimeler yüktür ve önce kelimelerin yükünden kurtulunmalıdır  " O hiç bir şeyi anlatmaya gücü yetmeyen kelimelerin sükûta adandığı bir zamanda;
Yazılmamış Cümle Kâinat Kalemimden Damladı Varlığa 
*****

Yüzümde geçmişten kalma anıların yorgunluğu
Ve vakitler dolmuş benden habersiz
Gitmek gerektiğini bilen bir zihniyeti kabullen(e)miyor yüreğim  
________________________
Şairler güllere, lâlelere şiirler yazadursun
papatyanın kaderi bir nazlı yârin
__________________________________________________
Ne denlü cehd ederse bir murâde
Nasîb olmaz mukadderden ziyâde
Lâ Edrî
/İnsan bir murâdına kavuşmak için kendi irâdesiyle çalıştıktan sonra eğer hakkında hayırlı olmadığından dolayı o şeyi Allah takdîr etmediyse o şey nasîb olmaz /
________________________
Döndü halka
döndü olanca hızıyla
toprak ki siyah bir halka idi
ve geceye saklanırdı bazen
tuttu su ile karıştı
su ki sarı bir halka idi
rengiyle dalaşırdı bazen
tuttu toprağı kucakladı
eğildim suya baktım
suda kendimi gördüm
kendimi sen sandım
sarılmak için atıldım
köprüye hıncım yalan imiş
onu yıkarken suya karışan
ben oldum
Bir de baktım ki
ben ben değilim artık
sûretim başka bir sûret
ismim bir başkasının ismi
gönlüm ne yöne akar
ben ne yöne
verdiğin emaneti yitirdim yollarda
hata ettim
kusur ettim
affola  
*****
Taş köprünün tam orta yerinde durdu
Dağ, taş, dere, tepe, börtü böcek onunla beraber durup, soluğunu tuttu
Onlara dönüp yola devam etmelerini, arkalarından yetişeceğini söylemek istedi;
ama yapamadı Aniden bir ürperti yaladı tenini; hazan yaprağı gibi tir tir titredi
Hava bu kadar rakit, sema böylesine bulutsuz iken,
yağmur muştulayan bu arsız rüzgârın nereden çıktığını kestiremedi
Ne öne ne arkaya, tek bir adım dahi atamıyordu
Soğuk terler boşaldı sırtından
Nicedir meftun olduğu şehir nihayet görünmüştü uzaktan
Ağyar ile karşılaşmadan evvel tanıdık bir simayı kucaklayabilmek umuduyla eğildiğinde,
köprünün altında cuş eden suyla gözgöze geldi
"Bugün sana nazım geçmedi De bana, vuslatımıza çok var mı?" diye sual etti  
*****
Görünenle yetinirsen eğer sadece tırtılı bilirsin
Çirkindir ya tırtıl, gönlünü çelmez
Görünenin ötesine geçmek istersen eğer, aradan örtüyü kaldırıp da gönül gözü ile bakarsan,
kelebeği bulursun karşında
Güzeldir ya kelebek, gönlün ona akar
Lakin gönül gözünle görürsen eğer, kelebeğe değil tırtıla sevdalanırsın
Elif Şafak
_________________________________
Her görenin âşık olduğu, uğrunda aklını kaybettiği bir kız vardı Yanağı kafur gibi bembeyaz, saçları misk gibi simsiyah Şeker,onun duağının lezzetini bilseydi, erir yok olurdu Bu dilber bahçelerde gezinirken oralardan bir derviş geçti Bir ekmekçinin acıyıp verdiği yarım somunu taşıyordu elinde O ay yüzlüyü görünce ekmeği elinden düşürüverdi Kız bu hale gülüp geçmişti ama o gülüş, dervişin bedenindeki yarım canı da yere çaldı O andan itibaren ne gecesi, ne gündüzü kaldı dervişin Tam yedi yıl yanıp yıkıldı, ağlayıp inledi Kızın mahallesinden hiç ayrılamadı Evinin çevresinde dönüp durdu Yoksulun bu hali kızın akrabalarını rahatsız etti ve bir gece sessizce ortadan kaldırmayı düşündüler O dilber biraz insaflıydı Sessizce dervişi çağırıp "git buralardan" dedi "Elde edemeyeceğin bir şey için kapımda bekleme Canına kast edecekler Durma kaç!"
" Bencileyin âşıkın canı senin cemaline feda olsun Ben canımı seni ilk gördüğüm gün kaybetmiştim, şimdi bir can için seni terk eder miyim sanıyorsun?Yalnız meraktayım, madem bana hiç acımayacaktın, neden o zaman gülmüştün?"
"A ahmak derviş" dedi kız "A hünersiz zavallı, sen hiç kendine bakıyor musun?Gülünecek bir suratın var İnsan sana bakınca elbette gülesi geliyor "
"Aşk" diye karşılık verdi derviş "Aşk sevilen için bir hiç ise de, seven için heptir Eğer, ey güzel, sana gücenme gücüm olsaydı, bu duyduklarım için gücenirdim Amma bunun için aşkımdan geçecek değilim!"
Derviş yedi gece daha oralarda dolandı Sonra onu hiç kimsecikler bir daha görmedi 
_______________________
Karşımızdakini hiç dinlemeden
sürekli konuşmanın adı "sevmek" olmuş 
Ne saçmalık!
Oysa konuşmak,
çoğu zaman
karşındakine boyun eğdirmek,
cesaretini kırmak içindir
Ya da daha baştan
yenildiğini kendine bile çaktırmamak için çırpınıp durmaktır konuşmak!
Gerçekten sevmek, dinlemekle başlar
  
Haşmet Babaoğlu
*****
Desem ki
hep eylüldür içimde zaman
Döner mi ki mevsimler tekrar
bahara ?
_____________________
Karanlık ve uzaklık büyütür gözbebeğini; aydınlık ve yakınlık küçültür
Yani bu kararsız çember, ışık varsa küçülür 
Yakına bakarken de küçüldüğüne göre, yakın olan aydınlıktır
Uzağın payına karanlık düşer, zaten karanlığı kimse yakında görmek istemez
Âşık olunca da büyür göz bebeği; demek ki âşık olunan hep uzaktadır
Aradaki mesafenin verdiği acıyı azaltmak için mâşuka gözbebeğim diye hitap edilir
Elif Şafak
*****
Süleymaniye’nin karşısında,
tarihin üstünde bağdaş kurup oturdum tespih çekiyorum:
seni seviyorum,
seni seviyorum,
seni seviyorum 
İbrahim Paşalı
*****
'' elin elimde olsun
kapı kapı dilenek ''
(Ö F Y)
_____________________
'Umutlarına tutun '
Gözlerin, Yakup sabrıyla seyreylediği bir direnişle karşılasın sıkıntılarını
Kalbin, kuyularda ümidini diri tutan Yusuf’un çaresizliğiyle beklesin kurtuluşunu
Düşüncelerin, iffetine suskunluk yeminleri etmiş Meryem kadar sessiz anlatsın masumluğunu Özlemlerin,Medine’de Muhammed(sav)'in gelişini bekleyen insanların coşkusuyla karşılasın vuslatını
~
'Düşüncelerine tutun '
Kendi vicdanının yargıcı,kendi günahının tövbekarı ol
Kendi acısının sabredeni,kendi sıkıntısının ilacı,kendi dertlerinin dermanı ol
Kendi yalnızlığının dostu, kendi cümlelerinin anlamı,kendi sessizliğinin sesi ol
~
'Kalbine tutun '
Hayatın sana bırakılan sokaklarına, karmaşık duygularını kapıların arkasına kilitleyerek çık
Bütün yürüyüşlerin, bütün yolların sonu kendinde bitsin
En çok da kendine özlem duy Aynada gördüğün yüzün, kalbindeki senden başkası olmaması için özlemlerine tutun Yol uzun, vakit kısa
Zamanın hayat törpüleyen basamaklarından, ömrünün son durağına esenlikle gitmek istiyorsan, en çok kendini özle En çok kalbine, kendine tutun
~
Çünkü;
Hayat bilmeli ki aslolan, Muhammed’in (s a s) Hira’dan hayatın merkezine indirdiği cümlelerin oluşturduğu yankıdır
Hayat bilmeli ki aslolan, ölümün gözlerine yaşarken bakabilmektir
Hayat bilmeli ki aslolan, kalbinin gerçek sahibine sımsıkı tutunmaktır
Nurdal Durmuş
__________________________
"Serseri yürüyüşlere bırakırsınız bazen kendinizi 
Ahenkli adımlarla başlar kaçışlarınız Hangi sokağa girseniz bitti dediğiniz eski bir sayfanın satırlarında bulursunuz kendinizi Dünde kaldı dediğiniz ne varsa, döndüğünüz her köşe başında karşınıza çıkar Şehri küçültür serseri yürüyüşler Unuttuğum dediğiniz ne kadar yüz varsa kalabalığın içinde size bakar  "
- - - - -
_______________________
İki kalp arasında bile O var  
"İki kalp arasındaki
en gizli konuşmanın bile
paralelinde Allah vardır
O aşka o kadar çok değer verir ki
iki karıncanın aşk fısıltılarını bile dinler "
…
İsmail Acarkan ~
Ölümü Özlemeyen Aşkı Anlayamaz
*****
Belâ;
Allah;
hepsinden 
N a z a n B e k i r o ğ l u
|