Yalnız Mesajı Göster

Cevap : Ahmet Haşim (1885 – 1933)

Eski 01-15-2010   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Ahmet Haşim (1885 – 1933)



  1. ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
    eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak,
    ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak
    1885-1933

  2. bence lirizmin ağababası

    o belde

    denizlerden
    esen bu ince hava saçlarınla eğlensin
    bilsen
    melal-i hasret ü gurbetle ufk-ı şama bakan
    bu gözlerinle, bu hüznünle sen ne dilbersin

    ne sen,
    ne ben,
    ne de hüsnünde toplanan bu mesa
    ne de alam-fikre bir mersa
    olan bu mai deniz
    melali anlamayan nesle aşina değiliz
    sana yalnız bir ince taze kadın
    bana yalnızca eski bir budala
    diyen bugünkü beşer
    bu sefil iştiha, bu kirli nazar
    bulamaz sende bende bir mana,
    ne bu akşamda bir gam-ı nermin
    ne de durgun denizde bir muğber
    lerze-i istitar ü istigna

    sen ve ben
    ve deniz
    ve bu akşam ki lerzesiz sessiz
    topluyor bu-yı ruhunu guya
    uzak
    ve mai gölgeli bir beldeden cüda kalarak
    bu nefy ü hicre müebbed bu yerde mahkumuz

    o belde?
    durur menatık-ı düşize-i tahayyülde;
    mai bir akşam
    eder üstünde daima aram;
    eteklerinde deniz
    döker ervaha bir sükun-ı menam
    kadınlar orda güzel, ince, saf, leylidir
    hepsinin gözlerinde hüznün var
    hepsi hemşiredir veyahut yar
    dilde tenvim-i ıztırabı bilir
    dudaklarındaki giryende buseler, yahut
    o gözlerindeki nili sükut-ı istifham
    onların ruhu şam-ı muğberden
    mütekasif menekşelerdir ki
    mütemadi sükun u samtı arar
    şu`le-i biziya-yı hüzn-i kamer
    mülteci sanki sade ellerine
    o kadar natuvan ki, ah, onlar
    onların hüzn-i lal ü müştereki,
    sonra dalgın mesa, o hasta deniz
    hepsi benzer o yerde birbirine

    o belde
    hangi bir kıt`a-i muhayyelde
    hangi bir nehr-i dür ile mahdüd
    bir yalan yer midir veya mevcud
    fakat bulunmayacak bir melaz-ı hülya mı
    bilmem yalnız
    bildiğim sen ve ben ve mai deniz
    ve bu akşam ki eyliyor tehziz
    bende evtar-ı hüzn ü ilhamı
    uzak
    ve mai gölgeli bir beldeden cüda kalarak
    bu nefy ü hicre müebbed, bu yerde mahkumuz

    ***
    denizlerden
    esen ince hava saçlarınla eğlensin
    bilsen
    hasret ve gurbetin kederli sıkıntısıyla akşam ufkuna bakan
    bu gözlerinle, bu hüznünle sen ne dilbersin

    ne sen
    ne ben
    ne de güzelliğinde toplanan bu akşam
    ne de fikrin elemlerine bir liman
    olan bu mavi deniz
    melali anlamayan nesle aşina değiliz
    sana yalnız bir ince taze kadın
    bana yalnızca eski bir budala
    diyen bugünkü beşer
    bu sefil şehvet, bu kirli bakış
    bulamaz sende bende bir mana
    ne bu akşamda ince bir gam
    ne de durgun denizde bir kırgın
    gizleniş ve umursamazlık titreyişi

    sen ve ben
    ve deniz
    ve bu akşam ki titremesiz sessiz
    topluyor ruhunun kokusunu guya,
    uzak
    ve mavi gölgeli bir beldeden ayrı kalarak
    bu sürgün ve hicrana müebbed bu yerde mahkumuz

    o belde
    bakir hayal mınıtıkalarında durur
    mavi bir akşa
    daima üstünde dinlenir
    eteklerinde deniz
    ruhlara bir uyku sakinliği döker
    kadınlar orda
    güzel, ince, saf, gece gibidir
    hepsinin gözlerinde senin hüznün var
    hepsi kız kardeş yahut sevgilidir
    gönülde acıları uyutmasını bilir
    dudaklarındaki ağlayışlı öpüşler ya da
    o gözlerindeki mavi soru sessizliği
    onların ruhu kızgın akşamdan
    yoğun menekşelerdir ki
    durmadan sükün ve sessizliği arar
    ayın hüznünün ışıksız şulesi
    sanki yalnız ellerine sığınmış
    o kadar çelimsiz ki, ah, onlar
    onların dilsiz ve ortak hüzünleri
    sonra dalgun akşam, o hasta deniz
    hepsi benzer o yerde birbirine

    o belde
    hangi hayali kıtada
    hangi uzak nehirle sınırlı?
    bir yalan yer midir veya mevcut
    fakat bulunmayacak bir hulya sığınağı mı
    bilmem yalnız
    bildiğim sen ve ben ve mavi deniz
    ve bu akşam ki titretiyor
    bende hüzün ve ilham tellerini
    uzak
    mavi gölgeli bir ülkeden ayrı kalarak
    bu yerde bu sürgün ve hicrana ebediyen mahkumuz

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla