Konu
:
Fâtıma Binti Hattab (r.a)
Yalnız Mesajı Göster
Fâtıma Binti Hattab (r.a)
01-03-2010
#
1
b@ron
Fâtıma Binti Hattab (r.a)
Fâtıma Binti Hattab radıyallahu anhâ kocası ile birlikte İslâm’la şereflenen ilk müslümanlardan
İmandaki kararlı duruşu
sabır ve sebatıyla kardeşi Ömer’in İslâm’a gelmesine vesîle olan bir iman eri
Kocası Saîd bin Zeyd (r
a) hayatta iken Cennetle müjdelenen bahtiyarlardan
Karı-koca olarak ikisi birlikte
ve Rasûlü yoluna baş koymuş samimi
fedâkâr bir hanım sahâbî
Ümeyme onun lâkıbıdır
O Mekke’de doğdu
Kureyş’in Mahzûmî koluna mensuptu
Soy sop bakımından seçkin bir kabilesi vardı
Babası Hattab İbni Nüfeyl
annesi
Hanteme binti Hâşim’dir
Hattab’ın evinde büyüyen Fâtıma olgun yaşa gelince akrabalarından
amcası Amr bin Nüfeyl’in oğlu Saîd İbni Zeyd ile evlendi
Sevgi ve hürmete dayalı
karşılıklı anlayış içerisinde bir hayat sürmekteydiler
Yeni din ve son peygamberin geldiği haberleri onlara da ulaşmıştı
Kocası Saîd İbni Zeyd Mekke’de meşhur kılıç ustası Habbab İbni Eret ile samîmi arkadaştı
Onun yanına sık sık gider gelirdi
Yeni din ve son peygambere dâir ondan bilgiler almıştı
Putlara tapmanın akıllı bir iş olmadığını öğrenmişti
Birgün Habbab (r
a) arkadaşı Saîd’i bu konuda ikna etmiş ve
Rasûlü ile buluşturarak onun İslâm’la şereflenmesine vesile olmuştu
Fâtıma binti Hattab da kocası Saîd İbni Zeyd’in nasîhatlarıyla yeni dini ve son peygamberi öğrenmiş
hiç tereddüt göstermeden İslâm’a teslim olmuştu
Evleri İslâm’ın nuruyla dolmuş
huzur ve mutlulukları kat kat artmıştı
Karı koca birlikte hareket ederek
’a ibadet ediyorlardı
Habbab (r
a) hergün evlerine geliyor onlara Kur’an öğretiyordu
Kalblerindeki iman ağacının gelişmesi için onlara yeni gelen âyetleri okuyor ve İslâm’ı anlatıyordu
Sevgili Peygamberimizin ahlâkî güzelliklerini ve vasıflarını naklediyordu
Hz
Fâtıma ile kocası Saîd (r
a)
ve Rasûlü yoluna baş koymuş birer fedâî olmuşlardı
Ancak müslüman olduklarını gizli tutuyorlardı
Zira Ömer’in şerrinden çekiniyorlardı
Hz
Fâtıma’nın kardeşi olan Ömer
Kureyş’in en cesur
sert ve korkusuz adamıydı
Kibir ve gururundan kabına sığmaz
güçlü kuvvetli biriydi
Mekke’de herkes ondan korkardı
Kılıcı keskindi
Kureyşli müşrikler onu Peygamberimizin amansız düşmanı olarak saflarında tutmağa çalışıyorlardı
Kızkardeşi ve eniştesinin müslüman olduğundan haberi yoktu
İslâm gün geçtikçe yayılıyordu
Birer ikişer müslüman olanların haberiyle Mekke sokakları çınlıyordu
Azgın müşrikler kimsesiz gariblere ve kölelere akıl almaz işkenceler yapıyordu
Bu zâlimâne hareketleriyle İslâm’ın yayılmasını önlemek istiyorlardı
Fakat kimseyi de geri döndüremiyorlardı
Her biri birer iman kalesi olan ashâb-ı kirâm
kızgın kumlar üstünde kor parçası kayaların vücutlarını dağlamasına bile aldırış etmiyor
ve Rasûlünden aslâ vazgeçmiyorlardı
Gün geçtikçe iman nuru yeni gönüllere giriyor
İslâm yeni gönüller fethediyordu
Müslümanların sayısının artması ise müşrikleri çileden çıkartıyordu
Buna bir çare bulmak
İslâm’ın önünü almak gayesiyle Kureyş’in ileri gelenleri Darûnnedve’de toplandı
Ömer de oradaydı
Konuşmalar neticesinde azgın müşrikler Sevgili Peygamberimizin vücudunu ortadan kaldırmağa karar vermişlerdi
Bu işi gerçekleştiren kimseye de büyük vaadlerde bulunmuşlardı
Gözleri
öfkeden kıpkızıl kesilen Ömer ayağa kalktı ve bu vazifeyi üzerine aldı
Derhal oradan ayrılıp evine geldi
Kılıcını kuşandı ve vakit kaybetmeden dışarı çıktı
Kin
kibir ve öfkesinden adetâ yeri delercesine attığı sert adımlarla yürümeğe başladı
Hz
Muhammed (s
a)’in Erkam’ın evinde olduğunu öğrendi
O tarafa yönelmişken karşısına Nuaym çıktı ve kızkardeşi ile eniştesinin müslüman olduğunu söyledi
Buna çok öfkelenen Ömer önce onları halletmek düşüncesiyle yolunu çevirdi
Bu sırada eniştesi ile kızkardeşi Habbab (r
a)’dan yeni gelen âyetleri öğreniyorlardı
Dışardan Ömer’in geldiğini görünce okumalarını kestiler
Habbab’ı ve okudukları âyetleri saklayarak evin kapısını açtılar
Ömer bütün hiddetiyle içeriye girdi
“İşitmiş olduğum ses ne idi?” dedi ve öfke ile: “İkinizin de Muhammed’in dinine girdiği bana haber verildi
” diyerek eniştesinin üzerine yürüdü
Kızkardeşi araya girmeye çalıştı
Ömer ikisini de kan revan içinde yere serdi
Artık olan olmuştu
Gizledikleri imanı haykırma zamanı gelmişti
Bir iman fedâisi olan Hz
Fâtıma (r
anhâ) o güne kadar hiç cesaret edemediği bir davranış sergiledi
Karşısında herkesin titrediği korkusuz kahraman diye anılan Ömer’e şöyle seslendi:
“Ömer!
Ömer!
Sen kadın dövmekten utanmıyor musun? Evet!
Artık biz müslüman olduk
’a ve Resûlüne iman ettik
Biz inanıyoruz ki
’tan başka ilâh yoktur
Muhammed de
’ın Resûlüdür
Artık ne istersen yap
dönmeyiz
”
diyerek kardeşi Ömer’in kendine gelmesini sağladı
Hz
Fâtıma’nın bu kararlılığı Ömer’i düşünmeye sevketti
Kızkardeşinin bu cesâreti onun kalbini yumuşattı ve: “Az önce sizden işittiğim şeyi getirin
Nedir onlar? Bir de ben bakayım” dedi
Hz
Fâtıma: “Senin ona bir şey yapmandan korkarız
” dedi
Ömer: “Korkmayın! dedi ve okuyup geri vereceğine dâir ilâhlarına yemin etti
” Bu durum Hz
Fâtıma’yı ümitlendirdi
Kardeşinin müslüman olacağını umdu
Derhal okudukları Kur’an sahîfelerini getirdi
Tâhâ Sûresinin ilk âyetlerini okumaya çalıştı
Bu ilâhî kelâm’ın yüceliğine ve mânâsının derinliklerine daldı
Yüzünde hidâyet nurları parlamağa başladı
“Bu ne şerefli
ne yüce söz!
”
dedi
Okuduğu âyetlerin meâli şöyle idi:
“Rahman ve rahîm olan
’ın adıyla
Tâ hâ
(Ey resûlüm!)
Biz
Kur’an’ı sana güçlük çekesin diye değil
ancak
’tan korkanlara bir öğüt olsun diye indirdik
(Kur’an)
yeri ve yüce gökleri yaratan
tarafından peyderpey indirilmiştir
Rahman
Arş’a istiva etmiştir
(Rahman
Arş’ı hükmü altına almıştır
)
Göklerde
yerde ve ikisi arasında bulunan şeyler ile toprağın altında olanlar hep O’nundur
Eğer sen
sözü açıktan söylersen
bilesin ki
O
gizliyi de
gizlinin gizlisini de bilir
kendisinden başka ilâh olmayandır
En güzel isimler O’na mahsustur
(Resûlüm!)
Musa
(olayının)
haberi sana ulaştı mı? Hani o
bir ateş görmüş ve ailesine: Bekleyin! Eminim ki bir ateş gördüm
Belki ondan size bir meş’ale getiririm veya ateşin yanında bir rehber bulurum demişti
Oraya vardığında kendisine
(tarafımızdan):
Ey Musâ! diye seslenildi
Muhakkak ki ben
evet ben senin Rabbinim! Hemen pabuçlarını çıkar! Çünkü sen kutsal vâdi Tuvâ’dasın!
Ben seni seçtim
Şimdi vahyedilene kulak ver
Muhakkak ki ben
yalnızca ben
’ım
Benden başka ilâh yoktur
Bana kulluk et; beni anmak için namaz kıl
Kıyamet günü mutlaka gelecektir
Herkes peşine koştuğu şeyin karşılığını bulsun diye neredeyse onu
(kendimden)
gizleyeceğim
Ona inanmayan ve nefsinin arzularına uyan kimseler sakın seni ondan
(kıyamete inanmaktan)
alıkoymasın; sonra mahvolursun!” (Tâ Hâ sûresi; 1-16)
Ömer’in yumuşadığını anlayan Hz
Habbab (r
a) saklandığı yerden çıktı ve: “Ya Ömer! Rasûlullahın yaptığı duâdan
’ın seni tercih edeceğini umarım
Çünkü ben Rasûlullah (s
a)’ın dün:
“
ım
bu dini Ebu’l-Hakem b
Hişam veya Ömer b
el-Hattab ile kuvvetlendir”
diye duâ ettiğini duydum
’tan kork ya Ömer!” diyerek ona iman telkininde bulundu
Ömer’in içinde tufanlar kopuyordu
İman ışığı kalbine girmişti
Gönlü İslâm’ın nûruyla ışımıştı
Rasûlullah (s
a) nerededir? diye sordu
Erkam’ın evinde olduğunu öğrenince kalkıp oraya gitti
Huzura kabul edilen Ömer kelime-i şehadet getirerek İslâm’la şereflendi
Hz
Fâtıma binti Hattab (r
anhâ)’ın bu korkusuz davranışı
iman kuvvetiyle kibirli
azgın Ömer’e meydan okuması
ve onun imandaki sabır ve sebatı
tavizsiz duruşu tarihin kahramanlık sahifelerine geçmesine sebeb oldu
ondan râzı olsun
Ne kahramanca bir duruş!
Ne tavizsiz bir iman!
Ne kararlılık!
Ne sebat!
ım cümlemize böyle şahsiyetli duruşlar ve kahramanca davranışlar sergileyebilmeyi nasîb et!
Kocası ile birlikte Medine’ye hicret eden Fâtıma binti Hattab (r
anhâ) ömrünün sonuna kadar fazîletli
örnek davranışlar sergileyerek hayatını devam ettirdi
Kardeşi Hz
Ömer (r
a)’ın adaletle hüküm sürdüğü seâdet devrini gördü
Onun halifeliği döneminde de ruhunu teslim etti
Cenâb-ı Hak’tan şefaatlerini niyaz ederiz
Amin
Mustafa Eriş
Altınoluk Dergisi
__________________
b@ron
Kullanıcının Profilini Göster
b@ron tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul