Konu
:
Âtike Binti Zeyd (r.a.)
Yalnız Mesajı Göster
Âtike Binti Zeyd (r.a.)
12-31-2009
#
1
b@ron
Âtike Binti Zeyd (r.a.)
Mersiyeleriyle Meşhur
Âtike Binti Zeyd (r
a
)
Atike binti Zeyd radıyallahu anhâ Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem efendimize ilk bey’at eden hanım sahâbîlerden
Aşere-i mübeşşereden Saîd ibni Zeyd (r
a)’ın kız kardeşi
Mersiyeleriyle meşhur bir şâir hanım
Hz
Ebû Bekir (r
a)’ın oğlu Abdullah (r
a)’ın hanımı
O
Mekke’li olup Kureyş kabîlesine mensuptur
Babası Zeyd İbni Amr İbni Nûfeyl’dir
Hayatında hiç putlara tapmayan ve onlar adına kesilenleri yemeyen bir insan
Resûl-i Ekrem (s
a) efendimize vahiy gelmeden önce Mekke civarında Beldah vâdisinde karşılaştıklarında müşriklerin ikram ettiği yemeği putlar adına kesildiği için yemeyen Sevgili Peygamberimize tâbî olan ince düşünceli
yufka yürekli
şahsiyetli bir insan
Cahiliye döneminin vahşetinden kız çocuklarını kurtarmak için gayret gösteren şefkatli bir baba
Küçücük yavruları diri diri gömülmeğe götürülürken âilelerinden isteyerek alan ve onları büyütüp tekrar anne-babasına teslim eden sevgi dolu bir baba
O
ürümüş toplumu ıslah için gayret etti
Hak dini aramak üzere Şam’a gitti
Hanif dinini öğrenmek üzere Hristiyan âlimlerine müracaat etti
Onlardan aldığı cevap kendisini ümitlendirdi
İnsanlığın karanlıklardan çıkacağı günlerin yakın olduğuna çok sevindi
Alimler ona: “
Teâlâ senin aradığın dinin son peygamberini gönderecek
Bu çok yakınlaştı
Çıkacağı yer de sizin memleketinizdir
Sen durma git
” dediler
Âtike’nın babası Zeyd İbni Amr büyük bir heyecan içerisinde son peygamberi görme aşkıyla hemen yola koyuldu
Mekke’ye doğru yol alırken bedevilerin saldırısına uğradı
Yaralandı
İyileşmekten ümidini kesti
Son peygambere kavuşamayacağının üzüntüsü içerisinde son anlarını yaşarken; bâri çocuklarım o şerefe erebilse dedi
Onların Peygamberle buluşması için: “Yâ Rabbi! Oğlum Said’i ve diğerlerini ondan mahrum eyleme
” diye duâ etti
Said İbni Zeyd ve kızkardeşi Âtike bu hâlis niyetle yapılan baba duâsı hürmetine İslâm’la şereflenen ilk sahâbilerden oldular
Âtike binti Zeyd (r
anha) kız çocuklarına kıymet verilmeyen bir dönemde Hak âşığı babasının sevgi
şefkat ve merhamet nazarları altında yetişti
Kız olsun oğlan olsun
bütün çocukları
’ın bir emaneti olarak
kabul
eden
insana insan olduğu için değer veren bir aile ortamında büyüdü
İnsânî ve ahlâki ölçülere sâhib bir terbiye aldı
Vahşetten uzak kaldı
İnce düşünceli
nazik bir hanımefendi oldu
O
akıllı
terbiyeli
eğitimli
duygulu ve heyecan dolu bir hanımdı
Şiirler söylerdi
İlk evliliğini Medine’ye hicret ettikten sonra
Hz
Ebû Bekir (r
a)’ın oğlu Abdullah (r
a) ile yaptı
Âtike (r
anhâ) güzelliği ve câzibesiyle kocasını etkiledi
O kadar ki; Abdullah (r
a)’ın ona düşkünlüğünden dolayı cihad ve benzeri sorumluluklarını gereği gibi yerine getirememesine sebeb oldu
Ticarî ve dinî hayatına engel teşkil edecek kadar ileri gitti
İşini gücünü bıraktı
Alış - verişten uzaklaştı
İbadet hayatı zayıfladı
Hatta bir seferinde Cuma namazını kaçırdı
Onun bu hareketleri babacığını üzmeye başladı
Hz
Ebû Bekir (r
a) oğlunun dünya ve ahiretini birlikte düşünüyordu
Abdullah’ın bu derece hanımına ilgisi ve düşkünlüğünü bir türlü izah edemiyordu
İnsan ifrat ve tefrite kaçmamalıydı
İslâm denge dini idi
İki dünyamızı da kazanmak için çalışmak gerekliydi
Oğlunun ebedî hayatını düşünerek birgün ona: “Oğlum! Bu kadın senin din ve dünyana engel oluyor
” diyerek uyardı
Sonra “onu boşa” dedi
Ondan ayrılmasını istedi
Abdullah (r
a) iki sevgi arasında kaldı
Babasının bu tavrına ve hanımından ayırmasına çok üzüldü
İstemeyerek de olsa babasının emrini yerine getirmek zorunda kaldı ve çok sevdiği hanımı Âtike’den ayrıldı
Bir müddet yanlızlığa sabretti
Fakat ondan uzak kalmaya dayanamayan Abdullah (r
a) şiir söyleyerek acılarını dile getirmeye başladı
Bir gece gönlünde kopan fırtınaları içli mısralarla şiire döküp terennüm ederken babası Hz
Ebû Bekir (r
a) duydu
Oğlunun bu ıstırabını
hasret ve nedâmetini öğrenince yeniden Âtike’ye dönmesine izin verdi
Abdullah (r
a) gönlünü Âtike’ye o derece kaptırmıştı ki
kendisinden sonra başka bir kocaya varmasını bile istemiyordu
Bunun için Âtike (r
anhâ)’yı ikinci defa nikâhlar iken şart koştu
Ona bir bahçe bağışladı
Kendisinin vefatından sonra da kocaya gitmeyeceğine dâir ondan söz aldı
Fakat kader ilâhi bir sırlarla doluydu
İnsan yaşadığı müddetçe nelerle karşılaşacak bilinmezdi
Abdullah (r
a) hicri sekzinci yılda yapılan Taif muhasarasında aldığı bir ok yarasından Medine’de vefat etti
Âtike (r
anhâ) kocasının dünyadan ayrılışına çok üzüldü
Elemini
kederini şiirlere döktü
Ölünceye kadar kocasına ağlayacağını ifade eden şu mersiyeyi söyledi
“Ben Hz
Peygamber ve Hz
Sıddık’tan sonra insanların en hayırlısı olan bir zât ile musibete dûçar oldum
Gözlerim onun gibi yiğit
kahraman birini görmedi
Onun savaş meydanlarındaki sabır ve sebatı
düşman üzerine korkmadan saldırışları
döne döne hücum edişlerinin mükâfatını
verecektir
O öyle bir bahadır idi ki
her taraftan mızraklar kendisine çevrildiği halde yılmadan düşman içlerine daldı
Ölünceye kadar çarpıştı
Ben artık dünyada durdukça onun için hüzün ve elem dolu göz yaşlarımla gözlerimi nemlendirmeye yemin etmişimdir
”
Âtike (r
anhâ) sevgili kocası Abdullah (r
a)’ın vefatıyla duyduğu acıyı unutamıyordu
Hayat devam etmekteydi
Acılar ve sevinçler hepsi birer imtihandı
Yalnızlık
’a mahsustu
Âtike (r
anhâ) gençti
Becerikli
zeki ve güzeldi
İddet müddeti tamam olunca tâliblileri çoğaldı
İlk isteyeni Hz
Ömer (r
a) oldu
Âtike (r
anhâ) ilk kocasıyla arasında bir şartlı nikâh söz konusu olduğunu söyledi
Abdullah (r
a)’a verdiği sözü ileri sürdü
Hz
Ömer (r
a) da: “Hele bir danış
istişâre et!” dedi
O da Hz
Ali (r
a)’ya gidip durumu izah etti
Gönlünü tırmalayan suâle cevap istedi
Hz
Ali (r
a) ona:
“O bahçeyi
Abdullah’ın mirasçılarına bırak
Onun vârislerine geri ver
Daha sonra evlen
” dedi
Âtike (r
anhâ) bu cevap üzerine Hz
Ömer (r
a
) ile evlenmeğe karar verdi
Yalnız ona da bir şartı vardı
Camiye cemaate gitmeye izin isteyecekti
Hz
Ömer (r
a)’dan namazını Mescid-i Nebevî’de cemaatle kılmasına engel olmayacağına dâir söz aldı
Nikâhları kıyıldı
Hz
Ömer (r
a) namaz kıldırırken mihrapta şehid edildiği sırada hanımı Âtike (r
anhâ)’nın da mescidde bulunduğu rivayet edilir
Âtike (r
anhâ) acılarını hep şiire dökerek ifade ederdi
Hz
Ömer (r
a)’ın şehadeti üzerine de şöyle bir mersiye söylediği nakledilir:
“Ey göz
göz yaşları akıtıp feryad u figan ile ağla
Soylu ve şerefli mü’minlerin emiri hakkında ağlamaktan usanma!
Ömer
dâima mazlumların yanında ve yardımında idi
Ebu’l-Fukara idi
Fakirlerin babası durumundaydı
Savaş meydanlarının kahramanı ve korkusuz adamı idi
Bundan böyle servet ehline ve fukaraya söyle ki; ölsünler! Zira ölüm Hz
Ömer’e ayrılık kâsesini sunmuştur
Onlar da koruyucusuz kalmıştır
”
Âtike (r
anhâ) ikinci acıyı gönlüne gömerek hayatını sürdürmeye devam etti
Mersiyeler söyleyerek sükûnet bulmaya çalıştı
Ölüm iddetini tamamlayınca tekrar evlenmek için talebler gelmeye başladı
Buna karşı duramadı
Zübeyr İbni Avvam (r
a) ile evlendi
Mutlu bir hayat geçirmekteydiler
O devrin müslümanı cihaddan cihada koşmaktaydı
Bir müddet sonra Cemel vakası vukû buldu
Bu savaşta Zübeyr (r
a) şehit edildi
Onun içinde şiirler söyledi
Bu mersiyede; Zübeyr (r
a
)’ın ahlâkî üstünlüklerinden
dürüst
kâmil bir mümin
azimli
cesur
gözü pek ve gönlü zengin şerefli bir kahraman olduğundan bahsetti
Âtike (r
anhâ)’nın kadere inancı tamdı
’dan gelen her acıyı sabırla karşıladı
Üçüncü dul kaldı
Halk arasında “Kim şehid olmak isterse Âtike ile evlensin
” diye nükteler yapıldığı rivayet edilir
Son olarak Hz
Hüseyin (r
a) ile evlendiği ve onun da şehâdetini gördüğü nakledilir
Âtike binti Zeyd (r
anhâ) zekî
anlayışlı
bilgili ve çok ibadet eden
mersiyeleri ile meşhur olmuş şâir bir hanım sahâbidir
ondan razı olsun
Rabbımız bizleri şefaatlerine nâil eylesin
Amin
__________________
b@ron
Kullanıcının Profilini Göster
b@ron tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul