Yalnız Mesajı Göster

Cevap : Soyu Azalan Canlı Türleri

Eski 12-17-2009   #3
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Soyu Azalan Canlı Türleri



VAŞAK (Felis lynx)

Kayalik ve ormanlik bölgelerde yasarlar Çok yirtici hayvanlardir; tavsan geyik keçi ve kemirgenlerin yanisira herçesit evcil hayvana da çekinmeksizin saldirirlar Diger kedilerin aksine yiyeceklerinden daha fazla birey öldürürler (Sadece uçanlar ve kaçanlar kurtulurlar) Çanakkale Kastamonu Artvin Siirt Hakkari Bitlis Bingöl Izmir Mugla Antalya ve Bolu'da halen görüldüklerine dair kayitlar vardir Yasayla korunmalarina ragmen çok degerli olan postlari için kaçak olarak avlanirlar Sayilarinin çok azaldigi tahmin edilmektedir (Ben diyim 500 siz diyin 1000 tane)

Bir alt tür olan ve sadece Dogu Karadeniz bölgesinde -bir zamanlar- bulunan "Benekli Vasak"tan uzunca bir süredir haber alinamamaktadir (Oglum Benekli Vasak Eger hala yasiyorsan sakin sesini çikarma! )
Baska bir alt tür olan "Step Vasagi" ise daha kalender bir hayvandir Orman ve agaç diye tutturmaz; kaya kovuklarinda ve inlerde de yasayabilir Diger akrabalarina nazaran daha ufak tefek olduklarindan dolayi tavsanlarla ve kemirgenlerle yetinirler Izmir Mugla Antalya Adiyaman Adana Kahramanmaras ve Malatya'da nadir olarak bulunduklarina dair kayitlar vardir

Daha baska bir alt tür olan "Bataklik Vasagi" ise adindan da anlasilacagi üzere sulak bölgelerdeki dikenlikler çaliliklar ve kamisliklar arasinda yasar Orta büyüklükte bir köpek iriligindedirler Su kuslarinin tavsanlarin farelerin ve diger kemirgenlerin korkulu rüyasidirlar Belesçi bir tabiatlari vardir; tilkilerin ve porsuklarin yuvalarina sahiplenirler Izmir Mugla ve Antalya'nin bataklik bölgelerinde; buralardaki nehir ve göl kenarlarinda; Göller Bölgesi ve Sultansazligi bölgelerinde numunelik olarak az sayida yasamaktadirlar Soylari tükenmeye yüz tutmus olup yasayla korunmaktadirlar
"Arap Vasagi" ise ülkemizin Iran ve Irak sinirina yakin bölgelerindeki sulak ve agaçlik alanlarda yakin zamana kadar yasiyordu Suriye ve Irak'ta hala az sayida da olsa yasiyorlarmis Allah onlara uzun ömür versin artik

Tüm vasak türleri olaganüstü hareketlidirler Görme ve koku alma duyulari çok gelismistir Kisa mesafede iyi kosarlar çok iyi siçrarlar ve yüzerler Ayrica çok iyi kafa ve uçan tekme atarlar Prensip olarak yalniz yasarlar; ancak büyük avlar için sürü kurduklari da nadiren olur Bununla birlikte insanlara karsi bir terbiyesizlikleri görülmemistir Bilakis insanlar Iran ve Hindistan'da vasaklari av için kullanirlar

LEOPAR = PARS = PANTER (Panthera tulliana)


Çok degil 100 yil öncesine kadar ülkemizde çok sayida yasiyorlarmis Trakya Kuzey Marmara ve Dogu Karadeniz hariç bütün bölgelerimizde yasadiklarina dair kayit ve gözlemler bulunmaktadir Halen Güney Ege Bati Akdeniz ve Hakkari'de zaman zaman görülmekte olduklarina dair duyumlar alinmaktadir Zaman zaman yerel pazarlarda satisa sunulan postlar görülebilmektedir Avlanmalari yasaktir; ancak is isten geçmis gibi görülmektedir Ülkemizde son olarak 17 Ocak 1974 tarihinde Beypazari'nin (Ankara) Bagözü köyü yakinlarinda bir tane görülmüs ve köylülerce vurularak öldürülmüstür

HAZAR KAPLANI (Panthera tigris virgata)




Hint Çin Sumatra ve Sibirya kaplanlarina nazaran daha küçüktürler Küçük dediysem yanlis anlamayin yine de vurdu mu devirirler Geyik yaban sigiri yaban keçisi ve bunlardan küçük her canliyi yalayip yutarlar On metreye kadar siçrayabilir agaçlara çikabilir ve yüzebilirler Amuda kalkabilir ve ters takla atabilirler Estetik yaratiklardir; bence aslandan daha kral bir hayvandirlar Orman savan ve kayalik yerlerde bulunurlar Kökenleri Hazar Gölü çevresi Iran ve Afganistan'dir Buralarda hala az da olsa bulunurlar Ülkemizde ise Siirt ve Hakkari illerinde (Sirnak Uludere ve Çukurca arasindaki üçgen) Irak sinirindaki daglarda ve vadilerde yakin zamanlara kadar bulundugu anlasilmaktadir Son olarak Subat 1970'de Hakkari'de (Uludere) Sehit Sen isimli bir köylü tarafindan 122 cm gövde uzunlugunda bir erkek birey vurulmustur Bu kaplanin postu 3 yil sonra yörede bitki arastirmalari yapan Istanbul Üniversitesi Eczacilik Fakültesi ögretim üyesi Prof Dr Turhan Baytop tarafindan Istanbul'a getirilmistir (Ali Üstay Kolleksiyonu) Prof Baytop bu bulgusunu 1974 yilinda Münih'teki "Saugetierkundliche Mitteilungen" isimli bilimsel dergide yayimlamis ve makalesinde daha önceki yillarda da Uludere ve Sirnak bölgelerinde 8 adet kaplanin vuruldugunu köylülerden duydugunu yazmistir Bu tarihten sonra hiç görülmemistir 33 yildir görülmemesi hayra alamet olmasa gerektir Bununla birlikte bölgenin kirsalinda yasayanlar tarafindan hala görüldügü kimi zamanlar ihbar edilmektedir Kuzey Iran'in Türkiye sinirina yakin olan bir bölgesinde zoolog Paul Joslin tarafindan 1974 yilinda bulunan 17 cm genisligindeki ayak izi gözönüne alinirsa bu ihbarlarin dogru olabilecegi düsünülebilir

IRAN ASLANI (Panthera leo persica)

"Iran Aslani" aslan familyasinin en batiya ulasmis alt türüdür 13 yüzyil baslarina kadar ülkemizde özellikle Orta Dogu ve Güneydogu Anadolu'da çok sayida yasamislardir Suriye sinirinda 1905 yillarinda görüldügüne dair kayitlar vardir Bu tarihlerden itibaren hiç görülmedikleri için ülkemizde soylarinin tükenmis olduklari kabul edilmektedir

ÇITA (Acinonyx jubatus)

Ülkemizde (özellikle Güneydogu Anadolu) geçen yüzyilin sonuna kadar makul sayida bulundugu bilinmektedir Nitekim Anadolu ve Ortadogu'da zoolojik arastirmalar yapan Sir Danfors Birecik'in (Urfa) güneyinde bir yerel seyhin kendisine canli bir çita hediye ettigini notlarinda belirtmektedir (Sene 1879) Ayrica 15 16 ve 17 yüzyillara ait padisahlarin av sahnelerini gösteren minyatürlerin bir çogunda av için yetistirilmis boynu tasmali çitalar görülmektedir Yari çöl açik çayirlik ve küçük çaliliklarla donatilmis alanlarda yasayan çitalarin ülkemizde soylarinin tamamen tükendigi anlasilmaktadir

YABAN KEDISI (Felis silvestris)




Evlerimizde mincikladigimiz kedilerin ormanlarda yasayan akrabalaridir Bunlari minciklamak pek mümkün degildir; zira yanlarina kimseyi yaklastirmazlar Türkiye'nin kuzeyindeki ormanlarda; daha az miktarda da bati ve güneyde yasarlar Agaç ve kütük kovuklarinda ve kaya yariklarinda barinir; tavsanlari ve kemirgenleri avlarlar

AKDENIZ FOKU (Phoca monachus)


Akdeniz ve Karadeniz'de yasayan tek fok türüdür ve sayilari çok azalmistir Akdeniz'de en fazla ragbet ettikleri ülke Türkiye'dir Kariyi pardon karayi severler Dinlenmek ve uyumak için karaya çikarlar karada aga-nigi yaparlar ve karada dogururlar Arada sirada da ayip olmasin diye denize girerler Denizde olduklarinda genellikle sarp ve ulasilmasi zor magara ve kayaliklarin yöresini tercih ederler Her çesit balik ve ahtapot yerler Aglara zarar verdikleri ve aglardaki baliklari lüpledikleri için balikçilar tarafindan pek sevilmezler Uluslararasi koruma altina alinmislardir Ülkemizde en çok görüldükleri yer Foça'dir Yanisira Antalya Mugla ve Içel sahillerinde de görülürler Karadeniz'de son kayit 1987 yilinda Karadeniz Ereglisi'nden verilmistir Balikçilar tarafindan sürekli katledildiklerinden dolayi; bunu yanisira yasam alanlarinin turizme açilmasindan ve çevre kirliliginden ötürü soylari tükenme tehlikesi içindedir

ASYA YABAN ESEGI (Eguus hemionus)


Yukari Mezopotamya kökenli bir hayvandir Asur Babil ve Sümer devletleri tarafindan askeri amaçlarla kullanilmislardir Yine bunlar tarafindan Afrika Esegi (Eguus africanus) ile çiftlestirilerek "evcil esek" elde edilmistir Ortaya çikan bu güçlü ve dayanikli hayvani tarimda kullanarak zengin bir uygarlik kurabilmislerdir Bugün genleri evcil eseklerle karismis olmakla birlikte Irak ve Iran sinirina yakin yari sulak bölgelerde dogal popülasyonlarinin yasayabildigi düsünülmektedir

AFRIKA ESEGI (Eguus africanus)

MÖ 6000 yilindan itibaren Nil Vadisi'nden Arabistan'a ve Anadolu'ya oradan da Avrupa'ya yayilmistir Ekonomik degeri yüksek oldugu için insanlar tarafindan hep aranan bir hayvan olmustur Güçlü ve dayanikli bir hayvan oldugundan dolayi tarimda ve ulastirmada kullanilmislardir Seker ve protein açisindan çok zengin olan sütü tarih boyunca degerli bir içecek olmustur Derisi parsömen yapiminda kullanilmistir Eti günümüzde bile Ortadogu'da bazi topluluklar tarafindan sevilerek yenmektedir Gözleri sairlere ilham kaynagi olmustur Soylari tükenme tehlikesiyle karsi karsiyadir Popülasyon yogunluklarini en yüksek ülke olan Somali'de korunma altina alinmislardir Güneydogu Anadolu bölgemizde nadir olarak bulunabilecegi tahmin edilmektedir

YABANI AT (Eguus przewalskii)

Kökeni Mogolistan'dir MÖ 4000 yillarinda Mezopotamya ve Çin'de evcillestirilmis ve buradan da Avrupa'ya yayilarak insanogluna büyük yardimlarda bulunmustur Fazla yagmur aldigi için çok agirlasan ve tarim yapilmasi çok güç olan Avrupa topraklarinda atin ve sabanin birlikte kullanilmasi ile "ürün patlamasi" olmus ve böylece insan nüfusu belli bir miktarin üzerine çikabilmistir Bugün sayilari serbest dogada çok azalmistir; genleri evcil atlarla karismis oldugundan dolayi zoolojik özellikleri tam olarak belirlenememektedir Bir alt tür olan ve "Tarpan" ismi verilen "Avrupa Yabanati" Güney Rusya'da yasamis; ancak 1876'dan beri soyu tükenmistir Yabani atlarin günümüzde sadece hayvanat bahçelerinde örnekleri bulunmaktadir Arada sirada ülkemizde görüldügü ileri sürülenlerin "Yaban Esegi" olma olasiliklari yüksektir Bununla birlikte Iç Anadolu'nun güneyi ile Dogu ve Güneydogu Anadolu bölgelerinde az da olsa bulunma olasiliklari kabul edilmektedir

KIZIL GEYIK (Cervus elaphus)

Genis yaprakli ve karisik - bataklikli ormanlari sever Igne yaprakli ormanlarda da yasayabilir Yaz aylarinda ormanlarin üst sinirlarina hatta yaylalara kadar çikarlar En çok görüldükleri yerler Istranca ormanlari ile Adapazari Bolu Kastamonu ve Sinop'un ormanlik bölgeleridir Yanisira Ankara (Kizilcahaman Beypazari Nallihan) Afyon (Akdag) Kütahya Manisa Denizli Kahramanmaras (Binboga daglari) Artvin Toros daglari (Akseki - Beysehir kesimi) Cudi dagi Kigi-Hozat-Solhan daglarinda görülürler Bos vakitlerinde futbol ve televole muhabbeti yaparlar Genis yayilislarina ragmen sayilari çok azalmis ve birçok bölgede soylari tükenmeye yüz tutmustur

ALAGEYIK (Cervus dama)


Akdeniz bölgesindeki alt kismi makilerden olusan kizilçam ormanlarinda yasarlar Yasam alanlari Akdeniz'in Anadolu'daki tüm kiyilari ile Izmir civari ve Gönen'dir 1950 yilina kadar Kesan-Enez arasinda ve Semdinli'nin Rubanuh bölgesinde de yasadiklari bilinmektedir 1960 yilindan sonra ülkemizde yok olma asamasina gelmisler; neyse ki alinan önlemler ve bunlarin basarili uygulanmasi sonucunda "yirtmislardir" 1966 yilinda Antalya - Düzlerçami'nda saptanan 7 adet alageyik koruma altina alinmis ve 2000 yilinda sayilari 500'ü asmistir Halen Düzlerçami Üretme Istasyonu'nun yanisira Akyaka'da da (Ula - Mugla) bir üretme istasyonu bulunmaktadir Alageyige çok az da olsa Manavgat Tasagil Çatalan Ormani (Adana) ve Aksu vadisinin üst kisimlarinda da rastlanilmaktadir

SIGIN (Cervus dama mesopatamica)

Hakkari ve civarindaki daglik bölgelerde yasayan küçük bir geyik türüdür Kökeni Luristan (Iran) bölgesidir Avlanmalari yasak olmakla birlikte eti ve postu çok makbul oldugu için ciddi tehlike altindadirlar Dogal popülasyonlari ülkemizde çok azalmis durumdadir

YABANKOYUNU (Ovis orientalis anatolica)


Endemik (tek bir bölgeye özgü) bir türdür Dünyada sadece ülkemizde Orta Anadolu'da yasamaktadir 1950 yilina kadar Ankara (Nallihan) Eskisehir (Sivrihisar) Afyon (Emir daglari) ile Konya ve Karaman'in daglik bölgelerinde yasiyorlardi Bugün ise sadece Bozdag / Konya'da 42000 hektarlik alanda koruma altinda yasamaktadirlar

ÇENGELBOYNUZLU DAG KEÇISI (Rupicapra rupicapra)





Dogu Karadeniz ve Dogu Anadolu'nun daglik-sarp bölgelerinde (Kaçkar Munzur Tendürek ve Süphan daglarinda Erzurum ve Bingöl arasindaki engebeli bölgede Tekmen ve Eleskirt bölgelerinde) yasarlar Çok ürkek ve çevik hayvanlardir Dogal popülasyonlari gittikçe azalmaktadir

CEYLAN (Gazelle subgutturosa)


1950'lere kadar Güneydogu Anadolu'da çok yaygin olarak yasiyorlardi Bugün dogal popülasyonlari tükenmistir Sadece Ceylanpinar Devlet Üretme Çiftligi (Urfa) sahasinda ve koruma altinda yasamaktadirlar (Cumhuriyetin ilk yillarinda Mekteb-i Mülkiye yani bugünkü SBF Istanbul'dan Ankara'ya tasinmis Okula gelen Urfali ögrencilerden biri yaninda bir de ceylan getirmis Tüm ögrenciler bu durumu sempatiyle karsilamislar ve ceylani sahiplenmisler Ceylan okulun çevresindeki bos araziyi hiç yadirgamamis; buralarda gayet mutlu-mesut yasamis Sokak köpeklerinden ürktügünde seke seke yurtlarin oldugu binanin -bugünkü Sütunlu Salon- bahçesine kaçiyormus Bilmeyenler için söylüyorum; sözünü ettigim yer bugünkü Cebeci'dir)

KUNDUZ


20 yüzyilin baslarina kadar Suriye siniri civarinda ve Habur çayi Yukari Kizilirmak Karasaz ve Sultansazligi'nda görüldügüne dair kayitlar vardir 1959 yilinda Körsulu çayinda (Kahramanmaras) bir tane vuruldugu 1963 yilinda ise Ceyhan yakinlarinda 3 tane vuruldugu ve 1 tane canli yakalandigi bilinmektedir Yukarida belirtilen bölgelerde halen çok az sayida yasadigi sanilmaktadir Çogu kisi tarafindan susamuru ile karistirilmaktadir

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla