Yalnız Mesajı Göster

Cevap : İslâm’ın İlk Dönemine Ait Bir Hiciv Örneği: Hassân B. Sâbit’in Hemziyye’si

Eski 12-01-2009   #4
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : İslâm’ın İlk Dönemine Ait Bir Hiciv Örneği: Hassân B. Sâbit’in Hemziyye’si



Hassân b Sâbit'in Hemziyye'si:

Zâtu'l-Esâbi'deki izler kayboldu el-Civâ'dan ta Azrâ'ya kadar olan mevkilerdeki evler de bomboş
Oralarda artık cömert insanlar yok Rüzgarlarve yağmurlar, onların izini silmekte
Zâtu'l-Esâbi' ve Civâ', Şam'ın (Dımaşk) hemen dışında olan iki yerleşim birimidir 'Azrâ' ise Şam'a bir konaklık uzaklıktadır Buralar Gassânîler döneminde, idarenin başında olan Benû Cefne'nin yerleşim birimlerindendir Câhiliye döneminde buralara gelmiş ve bu idarecilerle tanışıp yardımlarını görmüş olan Hassân b Sâbit, o eski günlerin anısına kasidesine bu şekilde başlamaktadır

İkinci beyitte geçen 'Benu'l-Hashâs' hakkında Berkûkî, el-Hashâs b Mâlik'in oğullarının bu isimle yâd edildiğini naklettikten sonra şöyle bir değerlendirme yapmaktadır: "Bununla birlikte bence Hassân (ra) hâlâ, Gassanî krallarından ve onların cömertliğinden bahsetmektedir Zira İbn Fâris (ö 395/1004) 'hashâs'ın, 'açlığı cömertliği ile gideren insan' olduğunu söylemiştir Bu durumda 'benu'l-hashâs' cömert insanlar manasına gelmektedir"
Halbuki oraları şenlendirenler vardı, otlaklarında da, develer ve koyunlar

Her neyse bırakalım (bu eski anıları), gece çöktüğünde beni kim uykusuz bırakan bir hayalden kurtarabilir?
Kişiyi kulu kölesi yapan (sevgilim) Şa'sâ'nın hayalidir bu Ki ona tutulanın gönlü bir türlü bu dertten kurtulamıyor
Sevgilimin ağzı, içine bal ve su karıştırılmış, yıllanmış değerli Beyt Râs (Ürdünde bir yer adı) şarabı,

Veya olgunlaşıp dalını aşağıya doğru eğmiş taze elma gibi (tatlı ve güzel kokuludur)

Birgün çeşit çeşit içkilerden laf açılacak olursa, bunların hepsi bir yana güzel şarap bir yanadır
Eğer aramızda kavga veya ağız dalaşı olur da kınanacak bir şeyler yaparsak, suçu ona atıveririz

İçeriz, içeriz de bizi krallara ve vuruşmanın korkutamayacağı aslanlara dönüştürüverir

Atsız kalalım, şayet siz onları Kedâ'da (Mekke'deki en yüksek tepe) buluşmak üzere tozu dumana katarak koşarken görmezseniz

Ve (süvarilerinin emirlerini duymak istercesine) başlarını sağa sola kıvırarak, gemlerini çekiştirirken (görmezseniz) Üstlerinde de (kana) susamış mızraklar vardır

Bu beytin birinci bölümü, Berkûkî'nin divanında, AJC'VI JUIJJ ¿JIIT> <- Safkanlarımız birbirini geçmek için ha bire yarışırlar Kadınlar -geri çevirmek için- başörtüleriyle onlara vurur

Şayet, başımızdan savuşup giderseniz umremizi yaparız Böylece, fetih gerçekleşmiş ve perde açılmış olur (Hazret-i Peygamber'in rüyasının tevili gerçekleşmiş olur)

Aksi takdirde, bekleyin vuruşmanın olacağı günü ki, Allah o günde dilediğine yardımcı olacaktır
Hem de Allah'ın elçisi Cebrail bizim aramızdadır Rûhu'l-Kuds'un (Cebrail'in) asla bir dengi yoktur (sizin aranızda)

Allah şöyle buyurdu: "Ben gerçeği dile getiren bir kulu elçi yaptım İmtihanların (musibetlerin) faydası olsa!"
Ben ona tanıklık ettim Kalkın siz de onu doğrulayın! Dediniz ki: Ne kalkarız ne de böyle bir şeyi aklımızdan geçiririz
Allah buyurdu ki: Ben bir orduyu harekete geçirdim Onlar Ensâr'dır, onların tek derdi düşmanla buluşmaktır
Biz Ensâr her gün Me'ad Kabilesi (Kureyş) ile sövüşür veya vuruşur ya da yerişiriz
Bizi hicvedenleri, beyitlerimizle gemleriz (Savaş kızışıp da) akan kanlar birbirine karıştığı zaman, kılıç sallamasını da biliriz
Bak! Ebû Sufyân b el-Hâris'e benim şöyle dediğimi naklet: -ki sen Ey Ebû Sufyân, kof, ödlek bir hiçsin-
"Kılıçlarımız seni ve 'Abduddâr'i bir köleye dönüştürmüş de onların kadınları efendileri hâline gelmişti"
Sen Muhammed'i (sav) hicvettin, ben de sana cevabını yapıştırdım Allah katında bunun bir mükâfatı vardır
Onu hicvetmeye mi yelteniyorsun, dengi olmadığın halde Hanginiz kötü ise, iyi olana feda olsun!
(Kötü olan tabii ki sensin Çünkü sen) Mübarek, iyi, hanif, Allah'ın risaletini emanet ettiği, tabiatı vefâkârlık olan bir insana dil uzattın
Aynı mıdır, sizden Allah Resulüne dil uzatan kişi ile, onu metheden ve yardımcısı olanlar!
Babam, ceddim ve şerefim, Muhammed'in (sav) şerefini size karşı korumak için bir kalkandır
Beyitte geçen u^je kelimesi farklı manalara gelebilmektedir el-Beğavî (ö510/1117), Şerhu's-sunne'sinde ( ^Sjlc ^^Ijcîj ^Slljiîj jli al J^) hadisini açıklarken kelimenin taşıdığı manalar hakkında derli toplu malumat vermektedir Buna göre ''ırd' kelimesi insanın toplum içinde yücetilmesine veya alçaltılmasına sebep olan hususların tamamıdır Bunlar, kişinin sadece kendisinde olabileceği gibi sadece soyunda da bulunabilir Yani kişi atalarının yapıp ettikleriyle övüle-bilir veya yerilebilir el-Beğavî, İbn Kuteybe (ö 276/889) dışında dilcilerin çoğunluğunun bu kanaatte olduğunu ifade etmektedir

İbn Kuteybe, bazı hadisleri delil olarak kullanmak suretiyle bu kelimenin sadece 'nefs/kişinin zatı veya bedeni' manasına geldiğini iddia etmekte ve yukarıda zikredilen beyti de buna göre yorumla¬maktadır Nitekim Berkûkî de, ''ırd' kelimesine el-Beğavî'ye atfen verdiğimiz manaların tamamını İbnul-Esîr'den (ö 606/1210) naklet¬tikten sonra, tercihini 'ırd' kelimesinin bu beyitte 'nefs' manasına geldiğini söyleyerek dile getirmektedir O, bununla birlikte, beyittegeçen 'ırd' kelimesine 'kişiye atalarından miras kalan iyi veya kötü nam/şeref/namus' manasının verilmesinin de mümkün olduğunu, bu takdirde beyitte 'husustan sonra umûm' yapılmış olacağını ifade etmektedir

Halbuki, el-Beğavî, İbn Kuteybe'nin kendisine delil olarak kullandığı hadisleri teker teker ele alarak, bu hadislerde geçen 'ırd/a'râd' kelimelerinin 'nefs' manasına gelmediğini zikrettikten sonra, yukarıdaki beyitte geçen (çr^jc) ifadesinin 'nefsim' manasıyla değil, 'bana iyi veya kötü nam bırakmış bütün seleflerim' manasıyla değerlendirilmesinin daha uygun olacağını ifade etmiştir O halde, bu manaya en uygun Türkçe karşılık 'şeref' veya 'namus' olarak görünmektedir Beyitte geçen jc) ifadesine 'nefsim' veya 'bedenim' manası verilmesi durumunda, hemen öncesindeki 'babam' ve 'ceddim' ile mana irtibatının zayıfladığını düşündüğümüz için, bu ifadeyi 'şerefim' şeklinde Türçe'ye çevirmeyi daha uygun bulduk
Eğer Lu'ey oğulları Cuzeyme'lileri yakalarsa, (bilinsin ki) onların katledilmesi yüreğimizi soğutur
Çünkü onlar, bize karşı cephe alan kişilerdir Bu yüzden tırnaklarımızda hâlâ kanları var
el-Hâris b Ebî Dırar'ın anlaşması ve Kurayza'nın anlaşması (anlaşmayı ihlal ettikleri için) artık hükümsüzdür
Dilim, kusursuz keskin bir kılıçtır Denizime gelince, onu da (içine daldırılan) kovalar bulandıramaz __________________

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla