Yalnız Mesajı Göster

Cevap : Sa’dilik ve Sa’diyye Kültürünün Bursa’daki Temsilcileri

Eski 11-28-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Sa’dilik ve Sa’diyye Kültürünün Bursa’daki Temsilcileri



XII yüzyılda Şam bölgesinde teşekkül eden Sa'diyye tarikatı, Sadeddin el-Cebâvî'ye nispet edilir 460/1068 tarihinde Mekke'de doğan Sadeddin el-Cebâvî, Kur'ân öğrenimini ve hafızlığını babasının yanında tamamladıktan sonra bölgenin önde gelen âlimlerinden tefsir, hadis gibi ilimler tahsil etti Bu dönemde eğitimini tamam¬lamak ve âlimlerle görüşmek amacıyla Yemen ve çevresi olmak üzere Irak, Şam, Kudüs, Mısır, Mağrib gibi ülkelere seyahatlerde bulundu 493/1099 yılında Haçlıların Kudüs'ü işgal etmesi üzerine, hem Kudüs'ü geri almak, hem de Bağdat ve Şam gibi şehirleri savunmak için bölgeye giden askerlerle birlikte Şam'a geldi Kaynaklar Sadeddin el-Cebâvî'nin iyi ata bindiğini, askerî yeteneklere sahip olduğunu ve bu sebeple "Mekke'nin süvârisi" lakabıyla anıldığını kaydeder

Havran ile Şam arasındaki Cebâ köyüne yerleşen Sadeddin'in bölgede haydutluk gibi olaylara karışan askerlere katıldığı, hatta bazen eşkıya başı olduğu zikredilir Bu durumu işiten babası Şeyh Yunus eş-Şeybânî'nin rahatsızlık duyduğu, ıslahı için Allah'a dua ettiği ve duasının bereketiyle Sadeddin'in bu yoldan döndüğü nakledilmektedir Kaynakların bildirdiğine göre, bir gece Sadeddin ve arkadaşlarının önüne on bir beyaz atlı çıkar İçlerinden biri "İman edenlerin Allah'ı anma ve O'ndan inen Kur'ân sebebiyle kalplerinin ürperme zamanı daha gelmedi mi?' âyetini okur Bunun üzerine Sadeddin ve arkadaşları kendilerinden geçerek atlarından yere düşerler Bir müddet sonra kendilerine geldiklerinde atlı kişi: 'Ey
Sadeddin! ben senin nebin Muhammed'im (as); bunlar da on ashabımdır' diyerek onun göğsüne vurur ve tevbe etmesini ister


Bu olaydan sonra Sadeddin, Mekke'ye giderek Medyeniyye'nin Şeybâniyye kolunun kurucusu olan babası Yunus eş-Şeybânî'nin yanında seyr ü sülûka başlamış ve tasavvufî terbiyesini tamam¬lamıştır Babasından tarikat hırkasını giydikten sonra Cebâ'ya dönmüş ve burada câmi ve zaviyesini inşâ ederek tarikat faaliyetine başlamıştır 29 Zilhicce 575/26 Mayıs 1180 tarihindeki vefatına kadar Cebâ ve civârında irşâd görevini sürdüren Şeyh Sadeddin el-Cebâvî inşâ ettiği zâviyesine defnolunmuştur Sultan I Baybars tarafından genişletilen zâviye, Osmanlılar döneminde Lala Mustafa Paşa'nın Şam vâlisi olmasıyla tamirden geçmiş ve câminin yanına bir tekke inşâ edilmiştir Külliye en son II Mahmud zamanında yenilenmiş ve Şeyh Sadeddin'in kabrine bir türbe inşâ edilmiştir Türbesini çevreleyen demir şebeke üzerindeki bakır işleme ise II Abdülhamid tarafından İstanbul'da yaptırılarak hediye edilmiştir

Meşrebi, Hz Musâ'nın mizaç ve meşrebine benzeyen Şeyh Sadeddin Cebâvî'nin sık sık cezbeye kapıldığı, yırtıcı hayvanlar üzerinde tasarrufunun bulunduğu, akıl hastalarını tedavi ettiği, kerâmet sahibi bir zât olduğu ve bu özelliklerin kendisinden sonraki Sa'dî şeyhlerinde de görüldüğü kaydedilmektedir Şeyh Sadeddin el-Cebâvî'nin silsilesi, babası ve büyük kardeşi aracılığıyla Ahmed el-Rifâî ve Ebû Medyen el-Mağrîbî'ye ulaşması hasebiyle Sa'diyye'nin Rifâiyye ve Medyeniyye'den beslendiği kabul edilebilir
Şeyh Sadeddin'in vefatından sonra oğulları vasıtasıyla yayılan Sa'diyye'nin ikinci pîri, 986/1578 tarihlerinde postnişîn olan Şeyh Muhammed kabul edilir Tarikat adâb ve erkânı onun zamanında yerleşmiştir Şam'ın zengin ve nüfuzlu kişilerinden biri olan Şeyh
Muhammed'in 1020/1611'deki vefatından sonra oğlu Sadeddin şeyhlik görevini üstlenmiş ve bu dönemde tarikat, Suriye, Mısır, Filistin ve Anadolu'da yayılma imkanı bulmuştur Kaynaklarda Sa'diyye'nin Tağlîbiyye, Vefâiyye, Âciziyye, Selâmiyye ve Şerrâbiyye olmak üzere beş kola ayrıldığı zikredilmektedir Bunlardan Selâmiyye Abdüsselâm eş-Şeybânî'ye (ö 1165/1751), Vefâiyye Ebül-Vefâ eş-Şâmî'ye (ö 1170/1756), Âciziyye Pirizrenli Süleyman Âcizî Baba'ya (ö 1160/1748), Tağlîbiyye Ebû Tağlib Muhammed b Sâlim'e, Şerrâbiyye de Şeyh Abdullah b Yunus eş-Şerrâbî'ye nispet edilmektedir


Zakir Şükrü Efendi Sa'dîliğin ilk defa Anadolu'ya XII yüzyılda Şeyh Sadeddin'in halifelerinden Kastamonulu Şeyh Osman tarafından getirildiğini belirtmekte fakat geniş bir bilgi verme¬mektedir Gölpınarlı da Kastamonulu Şeyh Osman ile Anadolu'ya gelen tarikatın buradan Balkanlar'a geçtiğini kaydeder İstanbul'a ise III Mustafa döneminin sonlarında (1673-1736) Abdüsselam eş-Şeybânî ile gelmiştir İstanbul'da otuz civarındaki Sa'dî tekkesi, özellikle Selâmiyye ile Vefâiyye'nin temsil edildiği tekkelerdir Bunlar arasında Abdüsselam (Kovacıdede) Tekkesi, Etyemez (Mirza Baba) Tekkesi, Yağcızâde (Balabânî) Tekkesi, Taşlıburun (Lagarî) Tekkesi ile Hasîrîzâde Tekkesi önde gelen tekkelerdir Bursa'da ise Vefâiyye kolunun temsil edildiği Zincirî Ali Tekkesi, merkez tekke olarak ön plana çıkmaktadır Bu makâlenin amacı, Anadolu ve İstanbul'daki Sa'dî tekkelerinden ziyade, tasavvuf kültürü ve tarihi açısından Sa'diyye tarikatının Bursa'daki etkisini ve nasıl temsil edildiğini ortaya koymaktır _________________

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla