11-24-2009
|
#2
|
Şengül Şirin
|
Cevap : Hilafet
Hilâfet
Peygamber Hz Muhammed'in ölümünden sonra bütün müslümanlara önderlik etme görevi Peygamberin ölümünden hemen sonra onun yerini alacak olan (halef) saptamak pek güç değildi Yakın arkadaşları (Sahabe'ler, Ashab) yaşıyorlar ve bütün müslümanlardan saygı görüyorlardı Halife (Halifat resul Allah) elbette bunlardan biri olmalıydı (Egemenliğin babadan oğula geçtiği hükümdarlarca yönetilmeye alışmış İran müslümanları bunu bir türlü anlamamışlardır, Hz Ali yandaşlığının başlıca nedenlerinden biri de budur) Halifelik, İslam toplumunun en büyük dinsel önderliği, eşdeyişle imam'lıktı Bu konuda yol gösterici Peygamber sözleri (haisler) de vardı Örneğin Peygamber bir hadisinde "İmam, Kureyş'liler arasından olur" demişti (Peygamberin bu sözü bir bakıma İran müslümahlarının anlayışını desteklemektedir)
Bir başka hadisinde de "İmama başkaldıran Allah'a başkaldırmış olur" demekle hilafetin büyük yetkisini saptamış oluyordu Bu ölçüt, zamanla Peygamberin halifesi'ni Allah'ın halifesi'ne dönüştürmüştür, halifelerin daha sonra Allah'ın gölgesi (Zıllullah) adıyla anılmaları da bu yüzdendir İlk halifenin Peygamberin yakınları arasından seçilmiş bulunması bu kurumda seçim (intihab) ilkesinin yürürlüğünü ortaya koymuştur Ama zamanla büyük İslâm devletleri oluşmuş, Kureyşlilik ilkesiyle seçim¡ kesinin uygulanmasına olanak kalmamıştır
Bu durumda da Kur'an'ın "seni mülke halife tayin ettik" anlamındaki âyetle inden yararlanılarak seçim yerine atama (tayin) ilkesi benimsenmiştir Örneğin Sâd sûresinin 26 âyeti şöyle der: "Dâvûd, biz seni yeryüzüne halife (haliyfeten fıl'ardı) tayin ettik" Ne var ki Peygamber Hz Muhammed (Hâtem-ül Enbiya)'le din tamamlanmış ve vahiy kesilmiş olduğundan kim tayin edecek ve kimi tayin edecektir? Bu yüzdendir ki Şahrastâni ünlü yapıtında hiçbir İslâm inancının hilafet kurumu kadar kan döktürmediğini söyler
İslam tarihinin yapraklarını dolduran birçok olaylar sonunda bu unvan, en büyük ve güçlü İslam devleti bulunması dolayısıyla Selim i (1517)'den itibaren Osmanlı padişahlarına geçmiştir Atatürk 3 Mart 1924 tarihinde hilafeti kaldırırken, pek çok siyasal nedenler yanında, bunun dinsel gerekçesini de kolaylıkla saptamış bulunmalıdır: Osmanlı padişahları, Kureyş'li değildi, halifelikleri her şeyden önce Peygamberin isteğine aykırıydı Bu görev uzun bir süre Osmanlı padişahlarınca yüklenilmiş, Cumhuriyet'in ilanı ve laikliğin kabulüyle bırakılmıştır Din ve devlet işlerinin birlikte yönetilmesini gerektirir, teorik bir düzen kurumudur
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|
|
|