GöKKuŞaĞı
|
Düş Yorgunu
Düşünki, sevdiklerinden, doğup büyüdüğün topraklardan çok uzaklarda bir yerdesin Akşam olur kapanırsın dört duvarına 
Konuşursun  Ağlarsın  Anlatırsın  Bağırırsın  Sesin yankısını yitirir duvarlarda  Halini bir soran, sesini bir duyan olmaz 
Sonra ey der susarsın  Kıvrılıp yüreğinin içine büzülürsün bir köşede  Kıvranırsın  Kanarsın 
Geldiğin yerler gelip çakılır usuna  Düşünürsün  Düşünür üzülürsün Üzülür Düşünürsün 
Acılar ki, zemheri kadar karlı, uzak bir yol gibi uzanır ömründe
Kimseler görmesin diye gözlerinde sel sel taşan yalnızlığı
Kimseler duymasın diye sesini, ışık sızmayan bir bodrumun karanlığına gömersin hasretini
Hey der susarsın, ah der susarsın, vay der susarsın,
oy der susarsın Unutur yollar seni, unutur güvercinin 
Bir dost ararsın, elini uzatırsın elin havada kalır  Gözlerin tavanda, sözlerin ağzında çaresiz kalır 
Uzun ince bir ah gibi, bir sızı gelip saplanır, burgulu bir bıçak gibi kalbinin tam orta yerine, 
Ne kadar sevgi varsa kanar içinde işte o zaman, ne kadar özlem varsa yanar 
Oturup ağlamak istersin şöyle doya doya ama akmaz bir damla yaş gözlerinde 
Yüreğinin ağladığını hissedersin o an, yüreğinle beraber geçmişinin de ağladığını 
Ömrünce hep kırılırsın, kanarsın, durduramazsın kanamayı  Kırgın, kızgın, yorgun, bir o kadar da yaralısın 
“Hayat ki, hakkını hep başkalarına vermiştir ama yinede haklı çıkan hep başkaları olmuştur”
Anlatamazsın derdini kimselere hep içine atarsın Acıların dehşetli dalgalarında yolunu yitirmiş bir gemi
gibi kalakalırsın tanımadığın denizlerin ortasında, şaşkın bitkin, bir o kadar da yorgun ve çaresiz 
Unutursun içindeki ışıkların beyazlığını, bütün renkler siyaha çalmıştır artık
Dalgın dalgın bakarsın sulara, Umut yaralı bir kuş olmuş, uçmuş elinden 
Ayrılık sözleri su olup sızı sızı akar dilinde, içindeki bütün pınarlar kanamaya başlamıştır 
Kar yangını bir gecedir zaman artık, kahrolası ıssıs sokaklarda 
Akşam, şehire her gelişinde hüzünle gelir Acılarını alıp gitmez 
Kanadı kırılmış yavru bir kuş gibi sığınacak bir dal ararsın 
Ve sessizce solursun bir hazan yaprağı gibi Önünde çocukluğun geçer, ilk gençliğin geçer yıl yıl
Gömülürsün karanlığın en derin dehlizlerine  Hüzün kokar rıhtımlar, yalnızlık kokar Yalnızlık ölüm kokar 
Bazen karanlıkta kalır tükenir nefesin   Bazen gözpınarlarından akan damlalar, bir nehir gibi süzülerek Ren’in kirli sularına karışır
Daralırsın, çıkıp bir dağbaşına haykırmak geçer içindeki ateşi, yankılı kayalara 
Koşarsın doruklara, ayakların kırık, dikenler acımasız, yüreğin kanrevan 
Hasretle sarılmak gelir son bir defa sevdiklerine 
Hüznün yırtık gömlek gibi durur sırtında, kırılgan bakışlarında hüzün sızar aynalara her gece
Ne kimselere anlatacak bir öykün var, mutlulukla başlayan Ne de bir sevinç, gözlerinde bahar yeşili umutlar taşıyan
Suların ötesinde bir çiçek büker boynunu her akşam Adı gül, kokusu gül, rengi gül, gözyaşı gül, iki gözü iki çeşme
Mutsuz avuntusuz ve suskun
Ey der susarsın, susar yürürsün yüreğinin yollarına sererek hıçkırıklarını, yağmur yağmur tomurcuklara yağar gözyaşları
İçindeki kör karanlık patikalarda yolunu bulmaya çalışırsın ama nafile, kaderindeki hoyrat rüzgarlar bir yandan
bir yana savurur incinen ince ruhundaki incinmişlikleri 
Gecelerinde kahrolduğun, sokaklarında sırılsıklam ıslandığın şehirde artık bu yerlere sığamazsın
Gökyüzünde katar katar turnalar göçüp gider sılana, turnalar gider sen kalırsın
Uyku tutmaz geceleri, yitik düşlerinin gölgesine sığınınırsın, gölgeler gider sen kalırsın
Bilirsin ki, göçmen hiç bir kuş uçamaz kanatları kırıksa 
Hasretin ince bir yol olur uzanır yangınlara, kırılır kendine saklaya saklaya içindeki gül
Ardına saklanacak ne bir gölgen ne de duldan kalır
Sevinçler dağıtırken acılar toplayan bir çardak kuşudur şimdi ömrün, ömrünki saçların kadar karlı ve puslu
Hüzünlü bir ırmaktır şimdi yanaklarında yüreğine akan, bilirsin ki, artık hiç bir şey avutmaz seni,
şefkatine sığındığın sıcak bir kucak bile Vefasız dünyanın ihaneti yiyip bitirir seni,
Ezilmiş gelinciklerin çığlığına gizlersin sesini ve gözyaşını, kırların ürperişi gibi dökülür dudağında sözcükler
Hıçkırıklar boğazına tıkanıp kalır her defasında, her defasında dudağında binlerce şiir kanar;
binlerce şiir yanar yüreğinin içinde her defasında 
İhanetin, kalleşliğin, göğsünden vurulmuşluğun acısını taa iliklerinde duyarak yürürsün ıslak caddelerde
Ne şarkıların, ne de şiirlerin bir tadı kalır dilinde
Yanıp kavrulursun hasretin ateşiyle, bir çöle döner yüreğin
Bir yanın Leyla’dır artık kıyılarının bir yanın Mecnun 
Bir yanı Ferhat’dır dağlarının bir yanı Şirin 
Başını eğer önüne yürürsün  Bir hüzün yağmuru tepende, adım adım ölüme götürür seni adımların 
Nuri CAN
__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar
Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar
NFK
GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
|