VANDETTA
|
Filistin'de İngilizlerin Yahudi Casusları
Cumartesi, 14 Kasım 2009 10:46 Yönetici
Yahudilerin harp anındaki en büyük icraatlarından biri de Sina-Filistin-Suriye cephesinde İngilizler adına casusluk yapmalarıydı Filistin'in her yerinde,Aleksander Aronsohn'un öncülüğünde Yahudi aydınlar tarafından kurulan Nili Cemiyeti (Nili Society) İngiliz istihbarat örgütüne gönüllü olarak fevkalade ehemmiyeti haiz casusluk faaliyetinde bulunuyordu
İngilizlerin Filistin cephesi başkomutanı Allenby,giriştiği hareketlerin başarıyla neticelenmesinde bu cemiyetin hayati önemdeki istihbaratlarından büyük ölçüde faydalanmıştı
Yahudi tarihçi Martin,buna şöyle işaret etmektedir;
''Filistin Yahudi'si Aleksander Aronsohn,Türkleri Filistin'den çıkartmanın bir yolunu bulmak amacıyla İngilizlere hizmet sundu Ailesi,Filistin'de bir casus şebekesi kurmuştu Şebekeyi İngilizlerin hizmetine verdi Gazze ve Birüssebi arasında çöldeki su kaynaklarını iyi biliyorlardı Bu bilgi,İngilizlerin kuvvetleri ileri harekata geçecekleri vakit,çok işe yaradı ''(1)
Görgü şahitlerinden General Cevat Rıfat (Atilhan) yakalanan çok sayıda Yahudi casususun Şam'a sevk edilip Divan-ı Harb'te yargılandığını zikretmektedir Medine müdafii Fahreddin Paşa'da hatıralarında hadiseden şöyle bahsetmektedir;
Lawrens,bizim nereden ve ne zaman geleceğimiz hakkında bilgiyi,geceli gündüzlü muhabere halinde bulunduğu Yahudi casusların merkezi halindeki İngiliz makamlarından alarak hareket ediyordu Yahudi casuslar,Filistin'in her tarafında olduğu gibi Amman dolaylarına kadar sızmışlardı ''(2) Hatta Suriye'deki 4 ordu komutanı Cemal Paşa yoğunlaşan casusluk vakalarından ötürü Yahudileri Filistin'den tehcir (göçe) tabi tutmak zorunda kalacaktı (3)
Casusluk ve istihbarat faaliyetlerinden bahsetmişken,Kudüs'ü kaybetmemizde özellikle bizim istihbarat zaafımıza karşılık,İngilizlerin yüksek istihbarat gücü ve gelişmiş teşkilatlarının önemli bir rol oynadığının altını çizmemiz gerekir İstanbul'a gönderilen tüm telgraf ve telsiz mesajları mecburen Mısır üzerinden,buradaki İngiliz istihbaratçılarınca her gün düzenli olarak deşifre edilip Londra'daki birlikleri komutanı General Allenby,her gün kahvaltı masasına,son 24 saat içinde Osmanlı subaylarının gönderdiği mesajların çözümlerini büyük bir zevkle okuyarak oturuyor ve gelen talimatlar doğrultusunda anında gerekli tedbirleri alıyor,taktik ve stratejilerini devamlı yeniliyor ve geliştiriyordu İstihbaratçı İngiliz Generali Sir George Macdononogh bu konuda şu ilginç açıklamalarda bulunmuştur;
''1918'de Lord Allenby'nin büyük Filistin seferini hatırlayacak ve operasyonlarının cüretkarlığına hayret edeceksiniz  Allenby istihbaratçılardan düşmanın bütün emir ve hareketlerini önceden öğreniyordu Rakibinin elindeki her bir karttan haberi vardı ve sonuçtan kendi elini sarsılmaz emniyetle oynayabiliyordu Bu gibi durumlarda zafer kesindir ''(4)
Siyonistlerin de burada sözünü ettiğimiz gayretleri sonucunda Osmanlı Cihan Harbi'nden mağlup çıkmış ve 1918'deki Mondros Ateşkesi ile fiilen dağılma sürecine girmişti Filistin'de ise,Milletler Cemiyeti'nin kararıyla,İngiliz manda idaresi ihdas edilmiş başına da İngiliz vatandaşı Yahudi Siyonistlerden ve Balfour'un mimarlarından Herbert Samuel atanmıştı Weizman'ın sevincine diyecek yoktu ''Onu bu mevkiye biz getirdik O,bizim Samuelimizdir''(5)
William ziff,''2 bin yıl sonra Filistin'e gelen ilk Yahudi yönetici ifadesiyle tavsif ettiği Samuel'in gelişini Yahudilerin yeni bir Musa sevinci ve çılgınlığıyla karşıladıklarından söz etmektedir (6)
Artık İsrail'in işası için hiçbir mani kalmamış,her türlü şart ve zemin en elverişli bir kıvama getirilmişti Zikrettiğimiz mühim malumatlar gösteriyor ki Osmanlı'nın Siyonizm'e kurban gittiği şeksiz ve şüphesiz biçimde aşikardır Kati olan bir acı gerçek daha var ki oda şu;
''Sultan Abdülhamid'in şahsında Osmanlı,yıkılma pahasına Filistin'e sahip çıkıp,Siyonizm'in tahakkümünü berteraf etmeye çalışmış,bunu milli ve dini bir dava ciddiyetinde benimseyerek tavizden şiddetle kaçınmıştı Dün Osmanlı'nın yıkılışında başrollerde olan Siyonistlerin,bugün de ''Nil'den Fırat'a İsrail'' hedefi doğrultusunda Türkiye'i tehdit ettiği ise akl-ı selim sahipleri için malum olan bir başka ürkütücü gerçektir Dolayısıyla Türkiye'den beklenen,Yahudi'den dost ve menfaat olmayacağını tarihinşehadeti dahilinde tekrar kavrayıp,Osmanlı'nın Filistin'e sergilediği hassas ve duyarlı politikanın mirasçısı olduğunu göstermesidir
Son olarak diyoruz ki tarih,Avrupa'da zulme ve tazyike maruz kalıp kaçacak ve sığınacak bir yer ararken,kapılarını ardına kadar açıp kol kanat gerdiği Musevilere,ülkesini bir selamet cenneti olarak sunan Osmanlı'yı çökertmede,Siyonistlerin meşum ihanetini zaman durdukça unutmayacak ve unutturmayacaktır Yahudilerin,Siyon emperyalizmi uğruna Osmanlı'ya ve Filistin'e yaptıkları da elbet bir gün kendilerine geri dönecek ve hesabı sorulacaktır
Kaynaklar;
(1)Ziff,age,s 62;nak Kocabaş,agm,s 18;Martin age,aynı yer
(2)Atilhan,Filistinde Yahudi Casusları,İst 1947,s 50
(3)Falih Rıfkı Atay,Zeytindağı,İst 1985,s 71
(4)Yigal Sheffy,British Military Intelligence in the Palestine Campaign (Filistin Seferinde İngiliz Askeri İstihbarat Örgütü)(1914-1918),London,Frank Cass,1998;nak Armağan,''Kudüs'ü İstihbarat Zaafı Yüzünden Kaybetmiştik'',Zaman Turkuaz Eki,28 Ekim 2007
(5)Taylor,age,s 52
(6)Ziff,age,s 91,nak Kocabaş,agm,s 19
|