Konu
:
Fas
Yalnız Mesajı Göster
Cevap : Fas
11-13-2009
#
2
Şengül Şirin
Cevap : Fas
Fas
Islam cografyasinin en batidaki ülkesidir
Bu yüzden geçmiste el-Magribu'l-Aksa (Uzak Bati) diye adlandirilirdi
Günümüzde de Magrib olarak adlandirilir
Fas ise bu ülkedeki bir sehrin adidir
Ama Türkiye'de Fas adi bu ülke için kullanilmaktadir
Bu ülke Islam cografyasinin en batisinda olmasina ragmen önemli etkileri olan bir ülkedir
Krallikla yönetilen bu ülkede ayrica yakin geçmiste bir kral degisikligi oldu
II
Hasan'in ölmesi üzerine onun yerine oglu VI
Muhammed geçti
Fas'ta yakin geçmiste yasanan önemli bir gelisme de bu ülkedeki Islami hareketin ileri gelenlerinden olan ve uzun süreden beridir göz hapsinde bulunan Abdüsselam Yasin üzerindeki göz hapsinin kaldirilmasi oldu
Biz de bu ay "Islam Cografyasi" bölümümüzde bu ülkeyi tanitmayi uygun gördük
Fas Hakkinda Genel Bilgiler
Resmi adi: Magrib Kralligi
Baskenti: Rabat (Nüfusu: 1
000
000)
Diger önemli sehirleri: ed-Dâru'l-Beyza (Kazablanka)
Fas
Merakes
Meknes
Ucda
Tanca
Tatvan
Agâdir
el-Cedide
Kenitra
Safi
ed-Dâru'l-Beyza (Kazablanka) ülkenin nüfusça en kalabalik sehridir
Yüzölçümü: 724
730 km2
(Batili kaynaklarda Bati Sahra ayri bir ülke kabul edildiginden Fas'in yüzölçümü 458
730 km2 olarak gösterilmektedir
Bati Sahra hakkinda "Iç problemler" kismina bkz
)
Nüfusu: 32
000
000 (2000 tahmini)
(Bunun yaklasik 300
000'i Bati Sahra'da kalani ülkenin diger bölgelerinde yasamaktadir
) Halkin % 45'i sehirlerde yasamaktadir
Nüfus artis hizi: % 2
2
Etnik yapi: Fas nüfusunun % 55'ini Araplar olusturmaktadir
Ancak bazi kaynaklarda Fas Araplarinin çogunun Berberi kökenli olduklari ve bunlarin ana dillerini unutarak Araplastiklari ifade edilmektedir
Araplarin % 98
2'si Müslümandir
Ikinci etnik grup olan Berberilerin orani % 34'tür
Berberiler
Kuzeybati ve Bati Afrika ülkelerine yayilmis bir etnik topluluktur
Berberiler bu bölgenin yerlileri olarak bilinir
Bütün Berberilerin anladigi ortak bir dil yoktur
Ancak Berberi halklarinin konustugu birbirinden oldukça farkli lehçelerin tümüne birden Berberice denmektedir
Berberi lehçeleri içinde sadece Tuareg lehçesinin yazisi vardir
Diger lehçelerin yazisi yoktur
Berberiler kendilerine Imazighen derler
Berberi isminin Avrupalilar tarafindan bu halka verilmis ve barbar kelimesinden gelmis olmasi kuvvetli ihtimaldir
Berberiler arasinda kabile hiyerarsisi hâlâ devam etmektedir
Batili sömürgeci ülkeler Berberileri Islâm'dan uzaklastirarak Islâm öncesi hayatlarina döndürebilmek için çesitli hareketler baslattilar
Ancak bu hareketler pek fazla etkili olmadi
Fas'taki Berberilerin tamami Müslüman ve çogunlugu Malikidir
Üçüncü sirada gelen etnik unsur % 10'luk orana sahip olan Moorlardir
Moorlar Moritanya kökenlidirler
Kalan nüfusu da Ispanyollar basta olmak üzere Avrupali hiristiyan azinliklarla yahudi azinlik olusturmaktadir
Dil: Resmi dil Arapça'dir
Halkin geneli Arapça konusur
Bunun yani sira Berberice de konusulmaktadir
Din: Resmi din Islâm'dir
Halkin % 98
7'si Müslümandir
Müslümanlarin büyük çogunlugu Maliki
az bir kismi Hanefidir
Çogu Avrupa asilli olan hiristiyanlarin orani % 1
yahudilerin orani da % 0
5'tir
Cografi durumu: Kuzeybati Afrika ülkelerinden olan Fas
kuzeyden Akdeniz
dogudan Cezayir
güneyden Moritanya
batidan Atlas Okyanusu'yla çevrilidir
Fas'in en önemli siradag kütlesi olan Atlas daglari ülke topraklarini ikiye bölmektedir
En önemli akarsulari Ummu'r-Rebi'a
Muluya ve Sebu irmaklaridir
Topraklarinin % 19'u tarim alani
% 47'si otlak
% 12'si ormanlik ve çaliliktir
Yönetim: Fas krallikla yönetilen bir ülkedir
Kral resmiyette "emiru'l-mu'minin" olarak adlandirilir
Ancak mevcut yönetim Bati yanlisi ve Islâmi ölçülerden uzak bir çizgi takip etmektedir
Kral genis yetkilere sahiptir
Hükümet kral tarafindan tayin edilir
Parlamentonun kabul ettigi kanunlari veto etme ve gerek gördügünde referanduma gitme yetkisi vardir
Ülkede birden fazla siyasi parti kurulabilmekte ve bu konuda Ingiliz modeli esas alinmaktadir
Ancak bir siyasi partinin kurulabilmesi için kralin izin vermesi gerekir
Üyeleri seçimle belirlenen 333 üyeli bir parlamentosu bulunmaktadir
Ancak parlamentonun yasama yetkisi sinirlidir ve kralin veto ettigi bir kanun tasarisini yeniden görüsüp kabul etme hakki yoktur
Tarihi: Bugünkü Fas topraklari Islâmi tarih kaynaklarinda "el-Magribu'l-Aksa (:Uzak Bati)" olarak adlandirilir
Kuzeybati Afrika ülkelerini içine alan topraklarin tümüne birden de Magrib denir
Bu topraklara ilk olarak 686 yilinda Ukbe ibnu Nafi (r
a
) komutasindaki Islâm ordulari gelmislerdir
Ukbe ibnu Nafi (r
a
) Magrib'in bir kismini fethetti ve burada hilafete bagli Ifrikiyye eyaleti olusturuldu
Magrib'in kalan kismi 688'de bölgeye gelen Hassan ibnu Nu'man ve 712'de bölgeye gelen Musa ibnu Nusayr zamaninda fethedilmistir
Musa ibnu Nusayr'in kumandanlarindan olan Tarik ibnu Ziyad
Cebelitarik bogazini geçerek bugünkü Ispanya topraklarina girmis ve Endülüs Islâm devletinin temelleri bu sekilde atilmistir
Cebelitarik (Tarik Dagi) Bogazi'na bu adin verilmesi de Tarik ibnu Ziyad'a nispetledir
Magrib topraklari Islâm ordularinca fethedildikten sonra 770'lere kadar hilafete bagli kaldi
770'lerden sonra yine önemli bir kismi hilafete bagli kalmakla birlikte bagimsiz bazi küçük Müslüman devletleri de kurulmaya baslandi
Bunlarin basta gelenleri ve hüküm sürdükleri yillar söyledir: Rüstemiler (776 - 908)
Midrariler (772 - 977)
Idrisiler (789 - 974)
Ziriler (972 - 1148)
Bunlardan bazilarinin hâkimiyet alanlari bugünkü Fas sinirlarinin disinda kalan bazi topraklari da kapsiyordu
Tarihte Magrib üzerinde kurulmus olan en önemli Islâm devleti Murabitlar devletidir
1056'da kurulan Murabitlar
zamanla bütün Kuzey Afrika'yi ve Endülüs'ü içine alan 6 milyon km2'lik genis bir bölge üzerinde hâkimiyet kurmus ve buralardaki daginikliga son vererek bir birlik ve merkezi otorite olusturmuslardir
Murabitlar'in merkezi bugün Fas sinirlari içinde kalan Merakes'ti
Islâm'in Kuzeybati ve Bati Afrika ülkelerine yayilmasinda Murabitlar'in önemli etkinligi olmustur
Murabitlar'in ilk sultanlari Ebu Bekr ibnu Ömer el-Lamtuni'dir
Ondan sonra ünlü cihangir Yusuf ibnu Tasfin bu devletin basina geçmistir
Devletin sinirlarinin genislemesinde
Kuzey Afrika Müslümanlari arasinda birligin saglanmasinda Yusuf ibnu Tasfin'in önemli rolü olmustur
Murabitlar 1147 yilina kadar ayakta kalabildiler
Bu tarihten sonra Muvahhidlerin hâkimiyeti altina girdiler
Muvahhidlerin hâkimiyeti de 1269'a kadar sürdü
Muvahhidlerin dagilmasindan sonra bölgeye yine küçük devletler
emirlikler hâkim oldu
Meriniler (1197 - 1550)
Vattasiler 1470 - 1550)
Sa'di Serifleri (1509 - 1660)
Filali Serifleri (1640'tan itibaren) Muvahhidlerin dagilmasindan sonra bölgede hâkimiyet sürmüs olan yönetimlerdir
Bunlardan Meriniler
Muvahhidler dagilmadan önce kurulmustu ve Fas'in az bir bölümü üzerinde hüküm sürüyorlardi
Merinilerle Muvahhidler arasinda bir çekisme de olmustur
Ancak Muvvahhidlerin son zamanlarina dogru ortaya çikan iç kavgalar Merinilerin isine yaradi ve onlarin dagilmalarindan sonra da topraklarinin bir kismini ele geçirdiler
Vattasilerin hüküm sürdükleri dönemde Portekizli ve Ispanyali sömürgeciler Fas topraklarina saldirilar düzenlediler
Bu saldirilar sonunda Portekizliler Fas'in Atlas Okyanusu kiyilarini ele geçirdiler
Sa'di Serifleri Portekizli isgalcilere karsi mücadele ettiler ve 1578'de gerçeklestirilen Vadiyyu'l-Mehazin savasi sonrasinda isgal altindaki topraklari geri aldilar
Filali Serifleri yönetimi daha Sa'di Serifleri'nin Fas'in bir bölümü üzerindeki hâkimiyetleri devam ederken kurulmustur
Filaliler'le Sa'diler arasindaki mücadeleyi sonuçta Filaliler kazandilar ve 1660'ta Sa'dilerin hâkimiyetine tamamen son vererek bütün Fas topraklarini ele geçirdiler
Bugün Fas'ta yönetimi elinde tutan kraliyet ailesi bu Filali sülalesinden gelmektedir
1830'da Cezayir'i isgal eden Fransiz sömürgeciler Fas topraklarini da isgal edebilmek için çesitli girisimlerde bulundular
Ancak bazi çikarlari dolayisiyla Alman sömürgeciler buna engel oldular
Buna ragmen Fransizlar 30 Mart 1912'de imzalanan Fas anlasmasina dayanarak Fas topraklarini isgal ettiler
Öte yandan Ispanya da Fas üzerinde hak iddia etti ve 27 Kasim 1912'de ülkenin kuzeyde Akdeniz kiyisindaki kesimini isgal etti
Fransiz isgali sirasinda Fas'in krali Filali sülalesinden Sultan Abdülhafiz'di
Isgalci Fransizlar 7 Ekim 1912 tarihinde onu kralliktan uzaklastirarak yerine yine Filali sülalesinden Ebu'l-Mehasin Yusuf'u geçirdiler
Ancak asil yönetim Fransizlarin tayin ettigi genel valinin elindeydi
Kral da ona bagli olarak çalismak zorundaydi
Fransizlar Fas Müslümanlarinin birlik ve bütünlügünü bozmak amaciyla bazi Berberi kabilelerini diger Müslümanlardan ayirarak onlara kismi özerklik verdiler
Bir yandan da Berberiler arasinda propaganda yaparak onlari Islâm öncesi geleneklerine döndürmeye ve bu yolla Islâm'dan uzaklastirmaya çalisiyorlardi
27 Ocak 1927'de Ebu'l-Mehasin Yusuf'un vefati üzerine yerine oglu IV
Muhammed geçti
1940'lardan sonra Fas'ta bagimsizlik hareketi güç kazanmaya basladi
Bagimsizlik mücadelesine öncülük etmek amaciyla kurulan Istiklal Partisi 1944'te isgalcilerden ülkelerini terk etmelerini ve Fas'a bagimsizlik vermelerini istediler
Fransiz isgalcilerin bu istege cevabi Istiklal Partisi'nin ileri gelenlerini tutuklamak oldu
Ancak bu olaydan sonra halkin bagimsizlik mücadelesine destegi artti
Sultan IV
Muhammed de Fransizlara karsi tavir alarak bagimsizlik mücadelesinin yaninda yer alma geregi duydu
Bunun üzerine Fransizlar
20 Agustos 1953'te IV
Muhammed'i sürgüne göndererek yerine amcasi Muhammed'i tahta geçirdiler
Ancak halk Fransizlarin tayin ettigi krali benimsemedi ve Fransizlar 17 Kasim 1955'te IV
Muhammed'i Fas'a geri getirerek yeniden tahta geçirdiler
Sonuçta 2 Mart 1956'da Fransiz isgalciler Fas'tan çekilerek bu ülkenin bagimsizligini tanimak zorunda kaldilar
29 Ekim 1956'da Ispanyollar kuzeyde isgal altinda tuttuklari bölgelerin bir bölümünden çekildiler
Ispanyollar Fas'in bazi sehirlerini hâlâ isgal altinda tutmaktadirlar
(Bu konuda "Dis problemler" kismina bkz
) Fransizlarin çekilmesinden sonra Sultan IV
Muhammed ülke yönetimiyle ilgili yetkileri ele aldi
Onun yönetimi 26 Subat 1961'e kadar sürmüstür
Bu tarihte onun vefat etmesi üzerine yerine oglu II
Hasan geçti
II
Hasan hem Bati'yla hem de Israil isgal devletiyle yakin iliski içinde olan biriydi
Kendisine yakistirdigi "emiru'l-mü'minin" sifatini degisik sekillerde istismar ediyordu
Örnegin birileri Fas'ta Allah'in kanunlarinin uygulanmasi için siyasi ve kültürel çalisma baslattiginda: "Ben mü'minlerin emiriyim
Dolayisiyla Allah'in kanunlarini uygulama yetki ve yükümlülügü bendedir
Siz kim oluyorsunuz?" diyerek onlari tasfiye etmeye çalisiyordu
Bunu diyordu ama: "Madem Allah'in kanunlarini uygulama yetki ve yükümlülügü sendedir
öyleyse bu yükümlülügünü her türlü hileden ve nifaktan uzak bir sekilde yerine getir" diyenleri de hapislerde süründürüyordu
Örnegin Fas'ta hayli etkili olan Adalet ve Ihsan Cemaati'nin lideri Abdüsselam Yasin'i "Ya Islâm ya da Tufan" baslikli bir açik mektup yazdigindan dolayi "delirmekle" itham ederek hapse attirmisti
Oysa mektup krala sadece görevini yani kendisinin "bu benim görevimdir" derken kastettigi seyi hatirlatiyordu
II
Hasan yönetimi altindaki yahudi azinliga ve Israil'e özel bir muhabbet duyarken Islam Konferansi Örgütü'nün Kudüs Komitesi'ne baskanlik ediyordu
Bu ikisi birbirine ters görünüyor
ama bu
II
Hasan'in sinsi bir ayarinin yansimasiydi
Büyük bir ihtimalle IKÖ Kudüs Komitesi baskanligini
kendisinin ülkesinde yahudi azinlikla olan özel iliskilerini ve siyonist isgal devleti lehine yürüttügü birtakim faaliyetlerini kamufle etmek için üstlenmisti
Israil'i insan gücü yönünden en çok besleyen ülke Fas'tir
Çünkü Israil kurulduktan ve Filistinli Müslümanlarin topraklari siyonistler tarafindan isgal edildikten sonra bu topraklara en fazla yahudi göçü Fas'tan oldu
Çesitli kaynaklarda Fas'tan Filistin topraklarina 600 binden fazla yahudinin göç ettigi ifade edilmektedir
Bu konunun basite alinmamasi gerekir
Çünkü Israil'in kurulus amaci zaten dünyanin degisik yörelerine dagilmis olan yani onlarin deyimleriyle diaspora hayati yasayan yahudileri belli bir bölge üzerinde toplamakti
Hem bu amacin gerçeklesmesi hem de Israil'in insan potansiyeli yönünden desteklenmesi için yahudi göçü büyük önem tasiyor
Yahudi göçü Filistinlilere ise tam tersi bir sekilde etki yapmaktadir
Çünkü göç eden her yeni yahudi için yerlesim birimi insasi
toprak temini
is imkani saglanmasi ve müreffeh hayat imkanlarinin bahsedilmesi gerekiyor
Bu ise Filistinli Müslümanlarin topraklarinin gasp edilmesiyle
is imkanlarinin ve diger dünyevi imkanlarinin ellerinden alinmasiyla oluyor
Bu açidan Kral II
Hasan siyonist isgal devletini sadece insan potansiyeli yönünden desteklemekle kalmamis ayni zamanda dolayli bir sekilde Filistinlilere zulmetmistir
Israil isgalinin mesrulastirilmasina giden ihanetler zincirinde hâlâ en büyük halka olarak göze çarpan Camp David anlasmasinin asil mimari Fas krali II
Hasan'dir
Fikir babaligini Israil'in eski Disisleri bakani ve basbakani Simon Perez'in yaptigi "Ekonomik Yönden Büyük Israil" tezinin pratige geçirilmesi çabalarina da Arap dünyasindan en önce kral II
Hasan yardimci olmustur
Onun öncülügünde Fas'in Kazablanka (ed-Daru'l-Beyza) sehrinde gerçeklestirilen Ortadogu ve Kuzey Afrika Ülkeleri I
Ekonomik Isbirligi Zirvesi söz konusu tezin hayata geçirilmesi yönünde atilmis bir ilk adim niteligi tasiyordu
Kral II
Hasan'in 22 Temmuz 1999'da vefat etmesi üzerine yerine oglu Sidi Muhammed (VI
Muhammed) geçti
Dis problemleri: Fas'in en önemli dis problemi Sebte ve Melilla meselesidir
Fas'in kuzeyinde Akdeniz kiyisinda bulunan ve halkinin büyük çogunlugu Müslüman olan bu iki güzel sehir bugün hâlâ Ispanya isgali altindadir
Ispanya yönetimi bu iki sehri zorla ve siddet kullanarak hâkimiyeti altinda tutmaktadir
Çok turist çekmesi ve turizm gelirleri yönünden ülke ekonomisine önemli katkida bulunmasi dolayisiyla bu iki sehri isgal altinda tutmakta israr eden Ispanya
Sebte ve Melilla Müslümanlarina vatandaslik hakki da vermiyor
Dolayisiyla bu iki sehirde yasayan Müslümanlar oy kullanma hakkina da sahip degiller
Ispanya yönetimi bu sehirlerdeki Müslümanlari azinlik durumuna düsürebilmek için buralara sürekli Ispanyollari yerlestirmeye çalisiyor
Melilla'da Ispanyollar için ayri bir site insa edildi ve Müslümanlarin bu siteye yerlesmeleri yasak edildi
Fas yönetimi Ispanya'nin bu sehirlerdeki isgaline son vererek buralari kendine birakmasini istiyor
Ancak bazi siyasi hesaplar dolayisiyla bu konuda pek etkili bir politika da izlemiyor
ABD yönetimi Sebte ve Melilla meselesinde Ispanya'nin politikasini destekledigini ve bu sehirlerin Ispanya'nin elinden alinmasina çalisilmasi halinde bu ülkenin yaninda yer alacagini açikladi
Iç problemleri: Fas'in en önemli iç problemi Bati Sahra meselesidir
Bati Sahra meselesi sömürgeci güçlerin bir mirasidir
Ispanyollarin ve Fransizlarin Bati Sahra'yi isgal altinda tuttuklari dönemde bu isgal güçlerine karsi bagimsizlik savasi vermek üzere kurulan Polisaryo Cephesi
Fas'in ve Moritanya'nin bagimsiz olmasindan sonra yön degistirerek Bati Sahra'da bagimsiz bir devlet kurmak amaciyla bu iki ülkeye karsi gerilla savasi baslatti
Bugün Fransa ve Ispanya basta olmak üzere bazi Batili ülkeler tarafindan desteklenen Polisaryo Cephesi
Bati Sahra'nin bazi bölgelerini hâkimiyetine almistir
Ancak 1993 yilinda cephe gerillalarindan ve komutanlarindan bazilarinin hükümet tarafina geçmesi üzerine ele geçirmis oldugu topraklarin önemli bir kismini kaybetti
Bati Sahra meselesi ekonomik yönden Fas'a büyük yük yüklemektedir
Sömürgeci güçler Bati Sahra'nin zengin fosfat rezervlerine sahip olmasi dolayisiyla bu bölgeye özel önem vermektedirler
Bati Sahra halkini
sahravi diye adlandirilan Sahra Berberileri olusturmaktadir
Fas'in ikinci bir iç meselesi Berberi meselesidir
Berberi meselesi de Fransiz sömürgecilerin bir mirasidir
Fransiz sömürgeciler Fas'i isgal ettikten sonra bu ülkenin halkini Araplar ve Berberiler diye ikiye ayirdilar ve bunlari birbirine düsman etmek için çesitli yollara basvurdular
Fransizlar Berberilerin tarih boyunca Araplar tarafindan magdur edildikleri
kendi gerçek kimliklerinden uzaklastirildiklari iddiasini ortaya atarak onlari yeniden Islâm öncesi hayatlarina döndürme çabasi içine girdiler
Bu amaçla Berberilerin yasadiklari bölgeleri diger bölgelerden ayirarak buralara kismi özerklik verdiler
Buna ek olarak kendi yetistirdikleri adamlari vasitasiyla bir Berberi kavmiyetçiligi akimi ortaya çikardilar
Bugünkü Berberi meselesi de Fransiz isgalcilerin gözetiminde ortaya çikan Berberi kavmiyetçiligi akiminin sebep oldugu bir meseledir
Aslinda Berberi halkin büyük çogunlugu Islâmi kimligine sahip çikmakta ve Berberi kavmiyetçiligi akimini desteklememektedir
Ancak okumus ve özellikle Fransiz kültürü almis kesimden olan bazi Berberiler hâlâ bu akimi ayakta tutma çabasi içindedirler
Ekonomi: Fas ekonomisi daha çok tarima
madencilige ve turizm gelirlerine dayanir
Tarim ürünlerinden elde edilen gelirin gayri safi yurtiçi hasiladaki payi % 16'dir
Çalisan nüfusun % 40'i tarim alaninda is görmektedir
Ürettigi tarim ürünlerinin basinda tahil
pamuk
ayçiçegi
seker kamisi
turunçgiller ve çesitli meyve ve sebzeler gelir
Fas'in en önemli gelir kaynaklarindan biri fosfattir
Fosfat rezervi bakimindan dünyada birinci sirada gelmektedir
Ihracat gelirlerinin % 15'i fosfattan saglanmaktadir
Fosfat ve diger madenlerden elde edilen gelirin gayri safi yurtiçi hasiladaki payi % 3'tür
Fas petrol ve dogal gaz rezervine de sahiptir
Ancak simdilik üretilen petrol iç ihtiyaci karsilamamaktadir
Para birimi: Fas dirhemi
Kisi basina düsen milli gelir: 1030 dolar
Sanayisi: Fas'ta sanayi nispeten iyi durumdadir
Bazi agir sanayi tesisleri kurulmustur
Bunlarin basinda motorlu araçlar ve araba lastigi üreten fabrikalar gelir
Ayrica petrol aritma tesisleri de bulunmaktadir
Diger sanayi kuruluslari kimyasal maddeler üretimi
dericilik
tekstil
konfeksiyon
mobilya
kâgit
kauçuk
plastik
insaat malzemeleri üretimi
metal isleri
elektrikli araç üretimi ve gida maddeleri üretimi üzerinedir
Sanayi kuruluslarinin % 80'i ülkenin nüfusça en kalabalik sehri olan ed-Dâru'l-Beyza'dadir
Sanayi gelirlerinin gayri safi yurtiçi hasiladaki payi % 19'dur
Fas'ta Islami Hareket
Bugün Fas'ta mevcut olan Islami cemaatlerin sayisi otuza yaklasmaktadir
Bunlarin bazilari devletin Islamilestirilmesini amaçlayan siyasi faaliyetlerde bulunurken bazilari sadece teblig ve egitim çalismalari yapmaktadirlar
Bu cemaatlerin çalisma metotlari arasinda da çesitli farkliliklar bulunmaktadir
Fas'taki Islâmi cemaatler içinde en genis kitle tabanina sahip olan ve faaliyetlerini en genis alana yayan cemaatin Islah ve Tecdid Cemaati oldugunu söyleyebiliriz
Bu cemaat Müslüman Kardesler'in çizgisini benimsemis bir cemaattir ve lideri Abdulilah Benkiran'dir
Bu cemaat önceleri "Islâmi Cemaat" adiyla faaliyet yürütüyordu
Adalet ve Kalkinma Partisi bu cemaate yakin bir siyasi partidir
Bu partinin genel baskani Abdülkerim el-Hatib'dir
Islah ve Tecdid Cemaati yönetimle herhangi bir çekismeye girmeden ve daha çok teblig ve davet metodunu kullanarak tabana yayilma yolunu tercih etmektedir
Buna ragmen yönetim bu cemaatin çalismalarina da zaman zaman engel olmakta
halka ulasmasini zorlastirmak için çesitli yollara basvurmaktadir
Islah ve Tecdid Cemaati'nin "Genel Bildiri" basligini tasiyan bir brosüründe yer alan asagidaki ifade bu cemaatin amaci hakkinda fikir vermektedir: "Islah ve Tecdid Cemaati halkimizin bütün yasama
yürütme ve yargi kurumlarini Islâm'a dönüs konusunda üzerlerine düsen sorumlulugu yerine getirmeye ve üstlenmis olduklari role uygun hareket etmeye çagirmaktadir
"
Fas'taki Islâmi cemaatlerin önde gelenlerinden biri de Adalet ve Ihsan Cemaati'dir
Bu cemaatin lideri Abdusselam Yasin'dir
Adalet ve Ihsan Cemaati
Islah ve Tecdid cemaatine nispetle daha sert ve tavizsiz bir tutum izlemektedir
Cemaatin lideri Abdusselâm Yasin
1975 yilinda kral II
Hasan'a "Ya Islâm Ya da Tufan" basligini tasiyan ve 100 sahifeden fazla bir açik mektup yazmasi üzerine delirmekle itham edilerek hapse atildi
Aslinda Abdusselâm Yasin hakkindaki iddia ile karar tam bir tenakuz içindeydi
Çünkü delirdigi iddiasinin dogru olmasi onun cezaevine degil de akil hastanesine gönderilmesini gerektirirdi
Üstelik Seyh Abdusselâm Yasin alti ay hiç mahkeme önüne çikarilmaksizin toplam üç yil hapiste tutuldu
1978'de hapisten çikan Abdusselâm Yasin
1983 yilinda "es-Subh (Sabah)" dergisinin ilk sayisinda çikan bir yazisindan dolayi tekrar hapse atildi ve iki yil hapiste kaldi
Hapisten çiktigi tarih olan 1985 yilindan buyana da
baskent Rabat yakinlarindaki Sella sehrinde mecburi ikamete tabi tutulmakta ve gazetecilerin kendisiyle görüsmelerine izin verilmemekte idi
Bu yasak 16 Mayis 2000 tarihinde kaldirildi
Adalet ve Ihsan Cemaati'nin siyasi parti kurma talebi hükümet tarafindan reddedildi
Fas'taki Islâmi cemaatlerin önde gelenlerinden biri de Islâmi Gençlik Hareketi'dir
Bu hareketin kurucusu Fas'in Seyyid Kutub'u diye adlandirilan Abdulkerim Muti'dir
Fas'taki mevcut Islâmi cemaatlerin ileri gelenlerinin çogunun bu hareketin içinde yetistiklerini söyleyebiliriz
Yukarida sözünü ettigimiz üzere sonradan Islah ve Tecdid Cemaati adini alan Islâmi Cemaat de Islâmi Gençlik Hareketi'nden çikmistir
Islâmi Gençlik Hareketi'nin kurucusu Abdulkerim Muti' hakkinda iki kez idam karari verildi ancak bu kararlar infaz edilmedi
Fas'taki diger Islâmi cemaatlerin bazilari bu ülkeye özgü olmakla birlikte diger bazilari Fas disinda kurulmus olan muhtelif Islâmi cemaatlerin birer uzantisi durumundadir
Fas'a özgü cemaatlerden bazilari sunlardir: Tebyin Cemaati
Fas Mücahitleri Örgütü
Allah'in Askerleri Örgütü
Mukaddes Cihad Örgütü
Devrimci Islâmci Gençlik Örgütü
Bunlarin yani sira hilafet konusuna agirlik vermesiyle bilinen Hizbu't-Tahrir
merkezi Pakistan'da olan ve siyasi alanda herhangi bir faaliyeti bulunmayan Teblig Cemaati gibi birtakim akimlarin da Fas'ta uzantilari bulunmaktadir
Hayra Davet Cemiyeti
Hakka Davet Cemiyeti
Allah'a Davet Cemiyeti
Muhammedi Çagri Cemaati
Vaaz ve Irsad Cemiyeti gibi birtakim kuruluslar ise egitim ve teblig çalismalarina agirlik vermektedirler
Fas'ta Islâmi uyanis hareketi her geçen gün güçlenmektedir
Özellikle üniversite camiasinda Islâmi hareketin artik en güçlü hareket oldugu gözlerden kaçmamaktadir
Cezayir'deki Islâmi Kurtulus Cephesi'nin iktidara gelmesinin önlenmesi amaciyla gerçeklestirilen askeri darbe üzerine Fas'ta gösterilen tepkiler ve gerçeklestirilen yürüyüsler de bu ülkede Islâmi hareketin güçlülügünü ortaya koyuyordu
Bazi Islam ülkelerinde oldugu gibi Fas'ta da özel hallerle ilgili hükümlerde Islam seriati esas alinmakla birlikte genel hukukta ve ceza yasalarinda Bati'nin hukuk sistemi esas alinmaktadir
M
Ahmet Varol
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz
En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Şengül Şirin
Kullanıcının Profilini Göster
Şengül Şirin tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul