ESKİ TÜRKLERDE ÖLÜM VE ÖLÜM GELENEKLERİ

Bir Şaman figürü
Şamanist Türkler ölümün kötü ruhlardan kaynaklandığına inanırlar

Altay Türklerine göre, yeraltı dünyasının Tanrısı Erlik yeryüzüne gönderdiği görevlileri aracılığıyla insanların ruhlarını alarak hayatlarına son verirdi

Yakutlara göre ise ölüm, ruhun kötü ruhlar tarafından kapılıp yenmesidir

Bu ruhlar ise daha önce ölen atalarının serserice yeryüzünde dolaşan ruhlarıdır

Altaylılar üzüt, Yakutlar ise iör derler

Kazan Müslümanları ise buna ürek derler

"
"Eski Türkler can ve ruh mefhumunu genel olarak tın (yani nefes) kelimesiyle ifade etmişlerdir

" Ancak genel olarak "insanın ölürken canının bir kuş gibi uçup gittiği varsayılır: Orhun Kitabeleri'nde ölmek; uçmak, uçup gitmek olarak anlatılmıştır

Herhangi birinin ölümünden söz ederken ölmek kelimesi yerine kuşu uçtu ifadesi kullanılırmış

"
Eski Türkler, ölen kişinin ruhunun, şaman tarafından özel bir merasimle yeraltı dünyasına götürülünceye kadar evde dolaştığına inanırlar; çünkü onlara göre ölü çevresinde olup bitenden haberdardır

Bu yüzden akrabalarına zarar verebileceği düşünülen ölü, merasimlerde etkisiz hale getirilmelidir
Türklerin ölülerini nasıl gömdüklerine gelince en sağlıklı ve eski bilgileri Çin kaynaklarından edinebilmekteyiz: "Çin kaynaklarına göre, Türk uluslarında aşağı yukarı aynı devirlerde çeşitli gömme adetleri görüyoruz: yakma, ağaca asma, toprağa gömme

"
Gök Türkler "ölüyü çadıra korlar

Oğulları, torunları, erkek-kadın başka akrabası, atlar ve koyunlar keserler ve çadırın önüne sererler

Ölü bulunan çadırın etrafında at üzerinde yedi defa dolaşırlar

Kapının önünde bıçakla yüzlerini kesip""kanlı gözyaşı dökerler" "Bu töreni yedi defa tekrar ederler

"Sonra belli bir günde ölünün bindiği atı, kullandığı bütün eşyasını kendisiyle beraber ateşte yakarlar; külünü belli bir günde mezara gömerler

"İlkbaharda ölenleri sonbaharda
, otların ve yaprakların sarardığı zaman gömerler

Kışın veya güzün ölenleri çiçeklerin açıldığı zaman (ilkbaharda) gömerler

Defin gününde ölünün akrabası, tıpkı öldüğü günde yaptıkları gibi, at üzerinde gezer ve yüzlerini keser, ağlarlar

"

Kam ların bir ayini
Mezar üzerinde kurulan yapının duvarlarına ölünün resmini, hayatında yaptığı savaşların tasvirini yaparlar

Türklerde bulunan bu balbal geleneğine uygun olarak "ölü" ömründe bir adam öldürmüş ise mezar üzerine bir taş korlar" "İnanışa göre, bir adamın öldürdüğü kimse veya kimseler, cennette öldürenin hizmetçileri olacaklardır""Gömülme işi bittikten sonra, ölünün atları kesilerek yenirdi ki, bu da Türk kavimlerinde görülen yuğu aşı veya ölü aşı geleneği idi" Bu atların ve kurban edilen koyunların kafaları ise kazıklara asılırdı
Oğuzların defin törenleri de Gök Türklerin defin törenlerinden farklı değildi

"IX

yüzyıl Oğuz boylarının defin töreni Gök Türklerin defin törenlerinden farksız olduğu İbn Fadlan'ın verdiği malumattan anlaşılmaktadır

Oğuzların defin törenlerini İbn Fadlan şöyle tasvir ediyor: Onlardan biri hastalanırsa köleler ve cariyeleri bakar; ev adamlarından hiç kimse hastaya yaklaşmaz

Haneden uzak bir çadır dikip hastayı oraya korlar; iyileşince yahut ölünceye kadar çadırda kalır

Yoksul ve köle hastalanırsa onu kırlara bırakıp giderler

Onlardan biri ölürse ev gibi büyük bir çukur hazırlarlar

Ölüye ceket giydirirler, kuşağını kuşandırır, yayını yanına korlar; eline nebiz dolu tahta kadeh tutturup önüne de nebiz dolu bir tahta kap korlar

Bütün mal ve eşyasını bu eve /çukura/ doldurup ölüyü buraya oturturlar

Sonra çukurun üzerine topraktan kubbe gibi döşeme yaparlar

Atlarından, servetine göre, yüz yahut iki yüz, yahut bir baş at keserler, etlerini yerler

Başını, derisini, ayaklarını ve kuyruğunu sırıklara asıp - bu onun atıdır

Bununla cennete gider derler

Bu ölü hayatında adam öldürmüş ve cesur bir kişi ise öldürdüğü adamlar sayısı kadar ağaçtan suret yontarlar; ve mezarın üzerine korlar

Derler ki - bunlar uşaklarıdır, cennette ona hizmet edecekler

"