Konu: Medreseler
Yalnız Mesajı Göster

Eski 08-21-2006   #8
dehşet
Varsayılan


Osmanlilarda, ilk medresenin kurulusundan ve bilhassa Fatih'in Semâniye medreselerinden sonra belli bir nizam ve kanuna baglanan medrese egitimi ile müderrislik, ufak tefek bazi olaylar bir tarafa birakilacak olursa güzel ve sistemli bir sekilde isliyordu Fakat XVI asrin son çeyreginde degisik sebeplerden dolayi egitim ve ögretim müessesesinde bazi aksakliklar görülmeye baslanir Bunlar, medresenin gerilemesine ve hatta ileride çökmesine sebep olmuslardir Bu çöküsü durdurmak için zaman zaman basvurulan islâh çalismalari ve bu ugurda harcanan çabalar ile yapilan teklifler fazla tesirli olmamis görünmektedir Bununla beraber biz, genis bir açiklamada bulunmadan Osmanli medrese ve ilmiye teskilatinin bozulma sebeplerini asagidaki sekilde ismen zikretmekle iktifa ediyoruz Bunlar: Nüfus kesâfeti, Devletin diger müesseselerindeki bozukluklar, Ulemâ-zâdegân sinifinin dogmasi, Ilmiyeye âid kanun ve geleneklerin çignenmesi, Merkezcilik, Saltanat kavgalari, talebe isyanlari, bencillik, ilmî hürriyetin olmamasi gibi her biri basli basina çöküs sebebi olabilecek maddelerdir

Biraz önce, bozulmaya tesir eden sebebler olarak gördügümüz hususlarin ortadan kaldirilmasi için degisik zamanlarda fermanlar isdar edilmisti Fakat bir türlü medreselerin islâhi veya kendini düzeltmesi gibi arzu edilen seyler yapilamiyordu Zamanimizin teknik medeniyetini meydana getiren yenilesme çaginin gerektirdigi sartlara uymak, degil sadece Osmanli Devleti'nde bütün bir Islâm dünyasinda mümkün görülemiyordu Halbuki baslangiçta ilmî gelismeye çok müsait olan ve günümüz üniversitelerinin egitimi seviyesinde egitim ve ögretim veren medreselerin bu durumu, pek çok kimseyi üzmekteydi Zira medrese, artik kendisini, degisen dünya sartlarina uyduramiyor, ilim, teknik ve sanatta takib edilen metodlara yabanci kaliyordu Bu arada, kurulus dönemindeki kanun ve tüzükleri de hakkiyla tatbik edemiyordu Iste bunun içindir ki medreselerin disinda yeni bazi okullarin açilmasina ihtiyaç hasil oldu Özellikle 1770'deki Çesme savasindan sonra Osmanli Devleti artik kendisini yenilemek ihtiyacini hissediyordu Bu yüzden 18 Kasim 1773 senesinde Mühendishâne-i Bahri-i Hümayûn adi ile denizcilikle ilgili bir okul, Kaptan-i Derya Cezayirli Gazi Hasan Pasa'nin teklifi üzerine açilmis oldu Ilk hocasi da ayni zat olan bu mekteb, tarih boyunca Osmanli egitim sisteminde bir yenilik olarak kabul edilir 10 Mayis 1796 senesinde de (III Selim devri) kara kuvvetleri subayi yetistirmek üzere Mühendishâne-i Berri-i Hümâyun açilmisti Burada zamanin gerektirdigi hesap ve geometri konulari ile tarih, cografya, astronomi gibi ilimler de okutulurdu 1826'da Tibhâne-i Âmire ve Cerrah-hâne-i Ma'mûre açilmis olmakla, eskiden beri medrese kisimlari arasinda sayilan Dâru't-tiblar da medrese disina çikmis oldu

Daha sonralari degisik isimlerle anilmalarina ve farkli program tatbik etmelerine ragmen baska mektepler de kuruldu Bunlardan birkaçini tarih sirasina göre vermekle yetinmek istiyoruz

1838 senesinde açilan Mekteb-i Maarif-i Adliye,

1839 senesinde açilan Mekteb-i Ulûm-i Edebiye,

1847 senesinde açilan Dâru'l-Muallim Rüsdî

1867 senesinde açilan Mekteb-i Sultanî'ler vs Böylece medreselerin egitiminden farkli egitim ve ögretim veren ve degisik programlar uygulayan bu mektepler, bozulmaya ve gittikçe ortadan kalkmaya dogru hizla giden medreselerin, üzerinde oturdugu araziyi, yavas yavas ellerinden almaya basladilar Gerçi ilk bakista bunlar, medreselerin disinda gibi görünmekte iseler de II Mesrutiyetin ilanini takib eden sene (1909), medreselerde de islâhat tesebbüslerine girisilmis, dinî tedrisat yaninda Türkçe, tarih ve cografya gibi sosyal derslerle, riyaziye, fizik, kimya gibi fen derslerinin okutulmasi için yapilan tesebbüsten de tam bir netice alinamamisti

Medreselerde asil islahat, Padisah Sultan Mehmed Resâd (1909-1918) devrinde, Seyhülislâm Ürgüplü Mustafa Hayri Efendi'nin seyhülislâmligi sirasinda ve dört sene süren çalismalar sonunda yapildi Bu sirada medreselerde yeni bir sistemin tatbikine geçildi Bu sistemle ilgili layiha, 10 Zilkade 1332 (Ekim 1914) tarihli Ceride-i Ilmiye, nüsha-i fevkalâde de yayinlandi "Islâh-i Medâris Nizâmnâmesinin Esbâb-i Mûcibe Layihasi" adi ile Istanbul'daki bütün medreseler tek isim altinda toplanacaklardir Bütün Istanbul medreselerindeki talebeler ayni usûl ve kaideler içinde yetistirileceklerdir Bunun temini için de bütün medreselerin tek bir isim altinda toplanmasi kararlastirilmistir Islâm hilafetinin merkezinde bulunmasindan dolayi da bunlara "Dâru'l-Hilâfeti'l-Aliyye Medresesi" adi verilmistir Nizamnâmenin ikinci maddesinde bu medresenin "tâli kism-i evvel", "tâli kism-i sâni" ve "âlî" olmak üzere üç kisma ayrildiklari görülür Her kisimda dört sene egitim görülecektir Her kisim dörder sinif ve her sinif da dörder subeyi muhtevi olacaktir Besinci maddede de medresenin idare sekline yer verilmektedir Buna göre bu medresenin her kisminda birer müdir-i umûmî (genel müdür), sinif ve subelerinde de birer müdür bulunur Sube müdürleri sinif müdürlerine, sinif müdürleri, müdir-i umûmîlere, müdir-i umumîler ise ders vekâletine baglanmisti

Dâru'l-Hilâfe Medresesine alinacak talebenin sayisi tesbit edilirke de o günkü medrese talebesinin sayisi göz önünde bulundurulmustu Buna göre Tâlî siniflara 260, Âlî siniflara ise 200 talebe alinmasi, tedrisatin daha iyi yürütülebilmesi için de her sinifin dört subeye bölünmesi kararlastirilmisti

Dâru'l-Hilafe'nin âli kismini bitirenler veya disaridan bütün siniflara âid imtihani verenlerden ser'î ilimlerde ihtisas yapmak isteyenler için Sultan Selim Camiî içindeki Yeni Medrese "Medrese-i Cedîde"nin tahsisi ve buna "Medresetu'l-Mutehassisîn" adi verilerek bir genel müdür tarafindan ve özel bir yönetmelikle idaresi uygun görülmüstü Bu medresenin siniflari kirkar kisilik olacakti

Dâru'l-Hilâfe medresesinde okuyacak talebenin haftada 24 saat ders görmesi gerekiyordu Bu derslerin isim ve saatleri, Ceride-i Ilmiye'deki programlara dayanilarak Mübahat S Kütükoglu tarafindan tesbit edilmis ve semasi çikarilmistir Bir senelik ögretimden sonra müfredat programinda bazi degisiklikler yapilmis ve Ingilizce, Fransizca, Almanca veya Rusçadan birini geçen talebe bu dili ögrenmek zorunda birakilmisti Ayrica hergün "münasib bir zamanda" gösterilecek olan beden terbiyesi (egitimi) dersi de bu programa ilave edilmisti

Dâru'l-Hilâfe medreselerinde dinî ilimler yaninda müsbet ilimlerin de tedris edilmesi, 1923 senesinde Ismail Hakki Baltacioglu'nun "Bugünkü medrese kimyayi camilerde mihraba kadar sokmustur" sözlerine göre modern bir egitim müessesesi haline gelmisti Yeni bir sistem ve asrin icablarina göre kurulan bu medreseler, akademik bir hüviyet kazanmislardi Medresetu'l-Mütehassisinin her üç subesinde 500, Dâru'l-Hilâfe medreselerinde ise 7000'e yaklasan bir ögrenci mevcudu vardi Ayrica, Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti tarafindan çikarilan bir nizamnâme ile Anadolu'nun pekçok yerinde hatta büyük köylerde bile imam ve hatip ihtiyacini karsilamak için açilan medreselerin sayisi 465, talebesi de 16000 civarinda idi Cumhuriyetin ilânindan dört ay sonra 3 Mart 1924 tarihinde Siirt mebusu Halil Hulki Efendi ve 50 arkadasinin teklifi üzerine Ser'iyye ve ve Evkaf Vekâleti'nin lagvedilir Ayni tarihte Saruhan mebusu Vâsif Bey ile 50 arkadaiin takriri üzerine görüsmesiz kabul edilen Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile bütün medreseler Maarif Vekâletine devredilmisti O zamana kadar bu medreselerde egitimine devam eden ögrenciler Dâru'l-fünûn bünyesinde açilan Ilahiyat Fakültesine naklolunmuslardi

Alıntı Yaparak Cevapla