Yalnız Mesajı Göster

Yazı Nedir?

Eski 10-23-2009   #3
Şengül Şirin
Varsayılan

Yazı Nedir?




Yazı Nedir?

Yazı, en genel tarifiyle, ağızdan çıkan seslerin, dolayısıyla sözcüklerin, kulak yada jest yardımı olmaksızın, gözle görülebilen, bazen de dokunulabilen işaretler halinde biçimlendirilerek kaydedilmesini sağlayan araçtır

İletişim Araçları ve Fikir Yazıları

insanoğlu varolduğundan beri, duygu ve düşüncelerini başka kişilerle paylaşabilmek için, çok çeşitli iletişim yolları bulmuştur Bunların ilk örnekleri arasında, günümüzde dahi pek çok toplum tarafından kullanılan görsel işaretleri, yani ateş, duman ve ışığı ya da akustik işaretler olarak adlandırdığımız, davul ve ıslık çalmayı gösterebiliriz Ancak bütün bunlar zaman ve alan açısından sınırlanmıştır Yani mesaj verildikten hemen sonra kaybolurlar ve tekrar edilmedikleri sürece başa alınma olanakları yoktur Ayrıca, hepsi sadece az ya da çok birbirine yakın bölgede bulunan kişiler arasındaki iletişimde kullanılabilirler Alan ya da zamanla kısıtlanmamış bir yol arama ihtiyacı, insanları çeşitli nesnelerin belirli bir sıraya göre yanyana dizilmesinden oluşan "nesne yazısı", daha çok hayvancılıkta kullanılan "sayma çubukları", yine belirli aralıklarla düğümlenmiş iplerden meydana gelen "quipu düğüm yazısı", bir mesaj vermek üzere kaya üzerine yazılan veya çizilen resimler anlamına gelen, "pitrogramlar ve pitroglifler" gibi iletişim sistemlerine götürdü Ancak bunlar da, nisbeten kalıcı olmalarına karşın, belirli durumlarda, kısıtlı sayıda mesajı iletebilirler ve daha önemlisi yanlış ya da farklı algılanma olasılıkları çok yüksektir

Genel olarak "fikir yazısı" olarak adlandırdığımız bu sistemler içinde, kendine Eski Önasya Dünyası'nda geniş yayılım alanı bulan, token veya Latince adıyla calculi (hesap taşları) adı verilen küçük kil semboller, yazıya geçiş sürecinde ayrı bir yer tutar Kilden yapılıp, pişirilerek sertleştirilmiş ve çoğunlukla üzerleri şekillere ayrılmış, çeşitli formlardaki bu calculi veya hesap taşlarının herbiri farklı bir nesneye karşılık geliyor ve ticareti yapılan malların türü ve ölçüsü hakkın da bilgi veriyordu Diyelim ki, Sümer'deki Uruk şehrinden biri, Elam'ın Susa kentindeki başka birine üç testi susam yağı göndermek istiyor Bunun için Sü-merli yağ yerine kullanılan sembollerden üç tane alıp, bunları bir ipe geçirerek bağlıyor, bir başka kil topağı ile de mühürleyip, malının güvenliğini sağlıyordu Bazen de bu sembolleri yumuşak ve nemli bir kil topağıyla sararak, içi görünmeyen bir top haline getiriyor ve her tarafını mühürlediği bu topun üzerine içindeki sembol sayısı kadar da şekillerini basıyordu Malı getiren kişi, bu "makbuz"u Susa'daki kişiye iletmek zorundaydı Böylece oradaki ticaret ortağı, ilk bakışta malın türü, miktarı ve gönderen kişi hakkında bilgi sahibi oluyordu Şüphelendiği bir durumda ise, topu kırarak, içindeki sembollerle elindeki malı karşılaştırabilirdi

"Hesap taşları", çeşitli diller kullanan toplumlar arasında, uzak mesafelerde anlaşılabilmesi nedeniyle, özellikle ticarette son derece kullanışlıydı Bu sembollerin, daha sonra yazıya geçildiği dönemlerde de, aynı şekilleriyle kil tabletler üzerine çizilmiş olduğunun saptanması ile, önemleri daha da artmıştır

Uruk Tabletler

Bugüne kadar edinebildiğimiz bilgilerle, yazı MÖ 4 binde, Güney Mezopotamya'da, ya da Sümer'de icat edilmiştir Yazının elimize geçen ilk örneklerini oluşturan kil tabletler ise, aşağı Fırat bölgesinde, bugünkü adı War-ka olan Sümer şehri Uruk'ta yapılan kazılarda ortaya çıkarılmıştır IV A yapı katına ait bu tabletler üzerinde yapılan çalışmalar, bu yazıda kullanılan işaretlerin olasılıkla, konuşulan dille ilişkili olduğunu ortaya koymuştur

Uruk IV A buluntuları arasında, üzerinde birkaç işaret olan, bir grup küçük tablet vardır Bu tabletlerin üzerinde delik ve ip parçalarının bulunması, bunların calculfler gibi, gönderilen mallar üzerinde, bir çeşit etiket olarak kullanıldıklarını göstermektedir Daha büyük boyuttaki bir grup tablet ise, çoğunlukla tek bir mesaj ve malın cinsine ait yazı işaretleri ve miktarını gösteren sayı işaretleri içerirler, idari kayıtlar içeren bu tür metinler üzerinde, olasılıkla mala ait değerler ve şahıs isimleri birarada yazıldıkları için,bu tabletleri içerik açısından sınıflamak zordur Çoğunlukta olan diğer metinlerde ise, tablet yüzeyi birden fazla mesaj içerebilmesi için bölümlere ayrılmıştır Bu grup tabletlerde bölümlerin birbirleriyle ilgili olduklarının tahmin edilmesine rağmen, bu ancak birkaç tablet üzerin de kanıtlanabilmiştir Bu tabletlerde, ön yüz olduğu kabul edilen tarafta, mallar la birlikte bulunan miktar gösteren sayı işaretleri, arka yüzde toplanarak verilmiştir Bunun yanısıra bazı tabletlerde bu toplama işleminin yapılmaması, toplam sayının her zaman bir önem taşımadığına işaret etmektedir

Uruk III yapı katı tabletleri ise sayıca daha azdır ve Uruk IV'te az rastlanan bazı yazım türleri, bu dönemde daha yaygın olarak kullanılmaya başlanır Ayrıca diğer Mezopotamya yerleşimlerinden Cemdet Nasr da bu dönemle çağdaş belge verir Bu dönemde artık etiket tabletler ve sadece bir kayıt içeren küçük boyutlu tabletlere rastlanmaz Birden fazla mesaj içeren belgeler ise, öncekilere oranla daha karmaşık yazımlarla ifade edilmeye başlanmıştır

Uruk tabletlerinin % 85'ini şehir tapınaklarına girip çıkan yiyecek ve tekstil kayıtları oluşturmaktadır Bunlardan Sümer'in daha geç dönem tarihinden tanıdığımız, Uruk'un çevresindeki bazı yerleşim merkezlerini saptayabilmek mümkün olmaktadır (Kuzeyde KİŞ ve Eşnunna, Iran dağları yakınındaki Aratta, bugünkü adı Bahreyn olan Dilmun vs) Metinlerin % 15'i ise, çeşitli ticaret malları, hayvanlar ve görevli isimleri içeren sözlük listeleridir Kâtiplere, yazı sistemini öğretmek için kullanılan bu listelerin, 600 yıl sonraki dönemde de bulunması, geleneğe olan bağlılığı göstermesi açısından ilginçtir Bu devamlılık sayesinde, okunması oldukça güçlük çıkaran pek çok erken dönem işareti tanımlanabilir hale gelmiştir Genelde, resimlerle ifade edilen erken dönem yazılarının anlaşılmasının kolay olduğu şeklinde bir izlenim vardır, ancak çoğu zaman mesele bu kadar basit değildir Bir öküz veya bir başak tanesi kolayca farkedilebilir, ancak bazen resim olarak tanımlanamadıkları gibi, sözlük tabletlerine başvurulmasına rağmen, anlamları belirlenemeyen, pek çok işaret vardır

Toplam sayıları 5000'in üzerinde olan Uruk IV ve III tabletlerinin tek bir tanesinin dahi, tarihi, dini veya edebi belge içermemesi, bir rastlantı olarak değil, açıkça bu dönemde bu tür belgelerin kaydedilmemiş olması ile açıklanabilir Bu gerçek, yazının bu tür kayıtları tutmak için icat edilebileceği olasılığını tamamen ortadan kaldırır Tam tersi, tarihi ya da edebi belgelerin asla böyle kolay bir sistemle yazılamayacak olmaları, yazının geliştirilmesini zorunlu kılmıştır

Uruk IV A ve onu izleyen Uruk III tabletlerinin az ya da çok soyut işaretlerin yanısıra, pek çok doğal "resim-işaretleri" de içermesi, bu dönemden önce yazının tamamen resim işaretlerinden oluşan bir devreden geçtiğini kesinleştirmektedir Ancak maalesef bugüne kadar elimize, yazının bu ilk dönemlerine ait herhangi bir buluntu geçmemiştir Buna olasılıkla yazının dayanıklılığı az olan, tahta, deri,balmumu, fildişi ya da kemik gibi bir madde üzerine yazılması neden olmuştur

Sümer Resim-Yazısı

Şehir devletlerinin hüküm sürdüğü Sümer, ekonomik gücünü tarım ve buna bağlı ticaretten alıyordu Nitekim Uruk tabletleri de, bu gerçeği doğrulamaktadır, îlk zamanlarda kullanılan basit resim işaretleri de, tıpkı fikir yazılarında olduğu gibi çağrıştırma yoluyla, ekonomik ihtiyaçların karşılanması için yeterliydi Bu resim işaretlerini daha sonraki dönemlerden ayıran en büyük fark, henüz dildeki öğelerin yazıya aktarılmamış olmasıdır Herhangi bir dilin kurallarıyla sınırlı olmadıkları için, gören herkes tarafından kolayca anlaşılabilirler Bu tür resim yazılarını, bugün örneğin havaalanlarında kullanılan çok çeşitli logolarla karşılaştırmak mümkündür Tuvalet, bagaj ya da restoranı çağrıştıran logoları anlamak hiç bir dilbilgisi gerektirmez

îlk dönemde ihtiyacı karşılayan resim yazılarında, gösterilmek istenen nesnelerin sembolik çizimleri yapılıyordu Örneğin öküz bir öküz başıyla, tahıl bir başak tanesiyle, gün ise doğmakta olan bir güneşle tasvir edildi Ancak yönetime dair resmi kayıtların giderek artması, daha önce önemli görünmeyen bir problemin ortaya çıkmasına yol açtı Somut fikirlerin bu yolla kolayca anlatılabilmesine karşın, soyut fikirleri yansıtmak oldukça zordu Gerçi bir öküzü ifade etmek için bir öküz başı çizmek yeterliydi ama hayvanın ölü mü yoksa canlı mı olduğu, ya da tapınağa getiriliyor mu yoksa tapınaktan çıkarılıyor mu olduğu nasıl anlatılacaktı? Ya da, bu hayvanı tapınağa teslim eden kişinin adı yazılmak istenirse ne yapılacaktı?

îlk zamanlarda, geçici bir çözüm olarak, fikirlerin birleştirilmesi yoluna gidildi Yani bir ayak resmi sadece ayağı değil, aynı zamanda "koşmak, yürümek, durmak" fiillerini, yıldız da aynı şekilde, göğü ve kutsal varlıkları ifade etmek için kullanılıyordu Bazı durumlarda da, birkaç resim biraraya getirilerek, anlamlar çeşitlendiriliyordu Örneğin, ağız resmi, suyu ifade eden dalga tasviriyle yanyana çizildiğinde "içmek", yine ağız, bir parça ekmekle çizilmişse "yemek", düşüncesini akla getiriyordu Bu tür kavramların iletilmesine yardım eden bu yol, kesin bir ifade taşımadığı için, anlaşılması da bunu gören kişinin yorumuna ve hayal gücüne bırakılıyordu Ayrıca, az önce bahsettiğimiz gibi, tamamıyla soyut olan kavramları, ya da şahıs ve yer isimlerini bu şekilde göstermek olanaksızdı

Bu dönemden itibaren yazı, bir anlamda gerçek bir yazı sistemi olma yolculuğuna çıkmıştır Bugün "çivi yazısı" ya da "çivi yazılı belgeler" tanımlamaları, henüz yazının gerçekten çivi yazısı halini almadığı bu dönemler için de kullanılır Çivi yazısının gerçek anlamda bir yazı sistemi haline gelmesi ise, ancak bu dönemden sonra, hem biçimsel, hem de içerikte geçirdiği bir dizi aşama sonucunda olmuştur

Diğer Erken Dönem Buluntu Merkezleri

Yazının başlangıcına dair ilk belgelerin Uruk IV ve bunu izleyen Uruk III yapı katlarından geldiğinden daha önce bahsetmiştik Kuzeyde bir yerleşme merkezi olan Cemdet Nasr ve Susa'da bulunmuş Proto-Elam tabletleri ise Uruk III tab-letleriyle çağdaş diğer yazılı belge gruplarını oluştururlar Uruk IV-III katları yaklaşık MÖ 3300-2900 yılları arasına tarihlenir Aralarında hem benzerlikler, hem de farklılıklar bulunan bu üçlü tablet grubundan Uruk ve Cemdet Nasr tabletlerinin Sümerce yazıldığı kabul edilirken, Susa tabletleri, hakkında halen çok az şey bilinen, Elam dilinin ilk örnekleri olarak görülmektedir

Uruk, Cemdet Nasr ve Ur şehirlerinden gelen tabletler, herhangi bir tarihi belge içermezler Tarihi belgelere ilk örnek, Erhanedan Dönemi IHII'e, yani yaklaşık MÖ 2600'lere tarihlenir Bu dönemle aşağı yukarı çağdaş olan belgeler ise, Şuruppak'tan (Fara) gelmektedir Şuruppak ve onu takip eden Abu Salabih ve Ebla tabletleri, Sümer yazısının gelişimini hem işaretlerdeki form, hem de kullanımdaki esneklikte göstermeleri açısından ilginç örnekler oluştururlar

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla