Yalnız Mesajı Göster

Yazının İcadı

Eski 10-23-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Yazının İcadı



Yazının İcadı

Harfler bir ülkeden öteki ülkeye,bir ulustan öteki ulusa geçerken bir başka gezi daha yapıyor Taşların üzerinde papirüse ,papirüsten mumlu levhalara,mumlu levhalardan parşömene ve parşömenden de kağıda geçiyorlardı Kumlu toprağa ekilen bir ağaç,killi ve bataklık bir alana ekilen ağaçtan nasıl değişik şekilde büyürse;harfler de taştan kağıda geçen süreçte öylece görünüşlerini ve biçimlerini değiştirdiler Taş üstünde dik ve dümdüz yükseliyor,kağıdın üzerinde yuvarlaklaşıyorduBalmumu üzerinde de yıldız biçiminde kıvrıldılarBalçık üstünde çivileştiler,yıldız iğne biçimi aldılarHele kağıt ve parşömen üzerinde sürekli kıllık ve biçim değiştirdiler

Yazı yazmak için çok çeşitli araçlar kullanılmıştırHiç elimizden düşürmediğimiz kağıt kalem dünün icadıdırBiraz daha öncelere,ilk insanların resimlerden yazının henüz doğmakta olduğu çağlara dönersek o zaman yazı yazmanın inanılmayacak kadar zor olduğu görülürÇünkü o günlerde bu iş için gereken araçlar yoktuHerkes,ne ile neyin üzerinde nasıl yazacağını kendisi düşünüp bulmak zorundaydı

O dönemin araçları arasında taş,koyunun kürek kemiği,balçık yaprağı,çanak çömlek parçaları,yırtıcı hayvan derileri ve ağaç kabukları gibi şeyler hep bu dönemde kullanılıyorduBütün bunların üzerine sivriltilmiş bir kemikle ya da çakmak taşıyla kaba bir resim çiziktirmek mümkündü

İslam Peygamberi Hz Muhammed, kutsal kitap Kuran-ı Kerim'i koyunları kürek kemiği üzerine yazdırmıştıEski Yunanlılar ,halk toplantılarında oylarını şimdi yapıldığı gibi kağıt üzerine değil de,çanak çömlek(ostrakon)lar üzerine yazarak verirlerdi

Papirüs bulunduktan sonra bile birçok yazarlar,yoksulluk yüzünden yazılarını çamak çömlek parçaları üzerine yazmak zorunda kalmışlardıEski yunan bilginlerinden birinin kitap yazmak için evindeki bütün çanak çömleği kırdığını anlatırlargörevle Mısır'da bulunan eski Romalı asker ve memurlar;bir aralar,papirüs yetersizliğinden hesap pusulalarını çanak çömlek parçaları üzerine yazmışlardır

Ama palmiye yaprakları ile ağaç kabukları yazı yazmaya çok daha uygunduPapirüs bulunmadan çok önce bunların üzerine iğne ile yazı yazılmaktaydıHindistan'da ,bir çok kitap palmiye yaprakları üzerine yazılmıştıYaprakların kenarları bir ölçüde kesildikten sonra iplikle dikiliyorduBu kitabın kenarları altınla yaldızlanır ya da renk renk boyanırdıBöylece çok güzel bir kitap meydana gelmiş olurduOrmanca zengin olan ülkelerde kayın ve ıhlamur ağacı kabuklarından yapılmış yapraklar üzerine yazı yazılırdı

Bununla birlikte çok eski çağlardan itibaren bir yazı yazma yöntemi vardır;onu bügün de kullanmaktayız Bu taş üzerine yazı yazmadır

Taştan kitap,kitapların en uzun yaşamlısıdırBunda 4000 yıl önce, eski Mısır mezar tapınaklarının duvarlarına yazılmış olan upuzun hikayeler günümüze kadar gelmiştir

Çamurdan Kağıda Doğru
İnsanlar çok eskiden beri taştan daha hafif,ama onun kadar dayanıklı bir" nesne" aradılar

Tunç üzerine yazmayı denedilerBir zamanlar sarayları ve tapınaklarını süslemiş olan üzerleri yazılı tunç levhaları bugün de görmek mümkündürBazen bu levhalardan birinin bütün bir duvarı kapladığı da olurduLevhanın iki yüzüne yazı yazılmışsa,levha bir zincirle asılırdı

Anlatırlar;Fransa'da Blois kentinde ,tunçtan bir kilise kapısı vardırBu kilise kapısı bir kitabı andırırKapının üstünde Kont Etienne ile Blois kenti arasında yapılmış bir antlaşma yazılıdırBu antlaşma gereğince halk,Kont'un şatosu etrafına bir duvar çekmeyi kabul ediyor;buna karşılık Kont da şaraptan aldığı vergiyi halka bağışlıyorduŞarabı içenler çoktan dünyadan göçtüler, etrafındaki duvar yıkıldıBuna karşılık tunç kapının kanadı üzerinde kazılmış olan antlaşma hala durmaktadır

Bir ilginç yazı yazma yönetimi daha vardı:

Bir zamanlar Dicle ile Fırat boylarında yaşayan Asurlularla Babilliler çok eskiden kullanmışlardıKoyuncuk'ta,eski başkent Ninova yıkıntıları arasında Austen Henry Layard adlı bir ingiliz,Asur hükümdarı Asur Banibal'ın kitaplığını bulduBu,içinde bir yaprak kağıt bile bulunmayan çok ilginç bir kitaplıktırBu kitaplığın bütün kitapları lüleci çamurundandı

Lüleci çamurundan oldukça büyük ve kalın levhalar hazırlanırdıYazıcı yazısını üç köşeli sivri çomağıyla bu levhaların üzerine yazardıÇomak,çamurun içine batırılıp hızla çekilince kalın başlayıp incecik kuyruk halinde biten bir iz meydana gelirdi Babilliler ve Asurlular böylece çok çabuk yazı yazarak çivi yazısının düzgün ve incecik satırlarıyla levhaları (tabletleri) doldururlardıBu iş bittikten sonra daha dayanıklı olması için çömlekiye verilirdiEski Asurlular da çömlekçiler kitap pişirirlerdiBöylece taş gibi dayanıklı kitaplar oluşurdu

Asurlular balçık üzerine yalnız yazı yazmazlar,basma da yaparlardıDeğerli taşlardan,kabartma resimlerle süslü merdane biçiminde mühürler kazırlardıBir antlaşma yaptıklarında bu merdaneyi balçık tablet üzerinden geçirirlerdiBöylece table üzerinde çok iyi seçilebilen bir mühür çıkardıBasmalar üzerindeki desenler bugün bu yolla yapılmaktadırRotatif basma makinesi de bu türde çalışmakta ve yazılar merdanenin üzerinde bulunmaktadır

Papirüs Bulunuyor

Mısırlıların icat ettikleri kitap ise çok gariptiUzun,çok uzun ve yüz metrelik bir şerit düşünün:Bu şerit kağıttan yapılmışa benzerse de bu genelde "acayip" bir kağıttıElinize alıp ışığa tutarsanız,incecik bir çok çapraz çizgilerden yapılmış karelerden meydana geleceği görülecektirBir parçasını koparırsınız,gerçekten de tıpkı hasıra benzeyen bir takım-eritlerden örülü olduğu kolayca anlaşılırGörünüşte bu kağıt;sarı,parlak ve perdahlıdırBalmumu levhalar gibi kolay kırılabilir de

Üzerindeki satırlar şeridin uzunluğunca değil de,dikine ;onlarca,hatta yüzlerce sütünlar halinde yazılmıştırEğer satırlar şeridin uzunluğunca yazılmış olmasaydı,her satırı okumak için şeridin bir başından öteki başına kadar gidip gelmek gerekirdi

Bu garip kağıt kendisinden daha garip bir bitkiden elde ediliyorduNil kıyılarının bataklık yerlerinde çıplak,uzun gövdeli ve tepesinde püsküllü olan yine garip görünüşlü bir bitki yetişmekteydi

Bu bitkinin adı papirüstüDil bilim olarak da kelime bir çok dilimize geçmiştirPapier(Almanca ve Fransızca),paper(İngilizce) olarak dünya dillerinde örnekleri vardır(Bu konuda daha ayrıntılı bilgiyi icatlar bölümünce bulabilirsiniz)

Yazı Yazmada İlk Araçlar

Mumu bilmeyenimiz yokturBalmumundan bir kitabı görenlerimiz ise çok azdırYağ gibi eritilebilen bir kitap,tuğla kitaplardan da ,şerit kitaplardan da çok daha yadırgatıcıdır

Romalıların icat ettiği balmumundan kitapların neredeyse geçen yüzyılın başarında,Fransız devrimine kadar kullanıldığını bilenler pek azdır Balmumundan kitap bizim cep defterimiz büyüklüğünde birkaç levhadan yapılmıştırHer levhanın ortasında buraya sarı ya da siyaha boyanmış balmumu doldurulurduBu levhaların iki köşesinde delikler vardırBu deliklerden geçirilen kurdelalarla,levhalar birbirine bağlanarak bir kitap halini alırdıBirinci ve sonuncu levhanın dış yüzeylerinde balmumu bulunmazdıBöylece kitap kapandığında balmumu iç yüzündeki yazıların silinmesinden korkulmazdı

Bu levhaların üzerine neyle yazılıyorduKuşkusuz,mürekkeple değilBu iş için bir ucu sivriltilmiş,öteki ucu yuvarlaklaştırılmış çelik kalemler kullanılıyorduKalemin sivri ucu ile yazar,yuvarlak ucu ile de düzeltir ya da silerlerdiİşte bizim silmek için kullandığımız lastiklerin ilklerinden biri de buyduBalmumu yazı tahtaları çok ucuzduDolasıyla karalamalar,notlar günlük hesaplamalar bunların üzerine yazılıyorduRoma'ya uzak Mısır'a getirilen papirüs pahalıydıBu yüzden de yalnız kitap yapmakta kullanılıyordu

Ancak şimdi kurşun kalemin ve ucuz kağıdın ortaya çıkışından sonra balmumu levhalardan vazgeçilebildiOysa,bir kaç yüzyıl öncesine kadar hiçbir öğrenci kemerinde bir balmumu levha olmadan edemezdi

Daha papirüsün en parlak döneminde ona zorlu bir rakip türemiştiParşomen!!!

Çok eski zamanlardan beri çobanlıkla geçinilen uluslar yazılarını evcil ve yaban hayvanı derileri üzerinde yazarlardıAma derinin yazı yazmaya uygun bir madde;yani parşomen haline gelebilmesi için iyice terbiye edilmiş olması gerektiBakın bu nasıl olmuştu:

Anadolu Yine Önde

Eski Mısır'ın iskenderiye kentindeki kitaplıkta bir milyona yakın papirüs tomarı bulunuyorduBu kitapığın zenginleşip büyümesinde,Ptolome Sülalesi'nden gelen Firavunlar çok çalışmışlardı Böylece İskenderiye kitaplığı uzun yıllar boyunca dünyanın en önde gelen kitaplığı olduFakat bir süre sonra bir başka kitaplık,Anadolu'daki Bergama kenti kitaplığı onunla yarışmaya başladıO sırda hükümdarlık eden Mısır Firavunu,Bergama kitaplığını acımasızca cezandırmaya karar verdi ve ülkesinden papirüs gönderilmesini yasakladıBergama hükümdarı da buna karşılık şöyle bir önlem düşündü:Yurdunun en usta adamlarını yanına çağırıp koyun yada keçi derisinden papirüs yerini tutacak ve yazı yazmaya yarayacak bir madde hazırlamarını buyurduİşte o günden sonra Bergama ,Dünyaya parşomen satan bir yer haline geldiYunanca "pergament adını alan Parşomen,doğduğu kentin(Pergamon) adını alarak böyle icat olmuştuKısa bir süre sonra Parşomeni katlanabileceği ve defter haline getirilebileceği anlaşıldıAyrı ayrı yapraklardan dikilmiş kitap da böyle ortaya çıktı

Zamanla Mısır'da Papirüs daha az üretilmeye başlandıHele Araplar Mısır'ı aldıktan sonra Mısır'dan Avrupa ülkelerine olan papirüs gönderilişi büsbütün durduİşte ancak o gün parşomen kesin bir zafere ulaştı

Bu,pek de olumlu bir zafer değildiRoma imparatorluğu,bu olaydan bir kaç yüzyıl önce kuzayden ve doğudan gelen yarı ilkel kavimlerce yıkıma uğratılmıştı

Bitmez tükenmez savaşlar bir zamanlar zengin olan kentleri ıssız bir duruma getirmiştiHer geçen yıl yalnız bilginlerden değil,okuma-yazma bilenlerinin sayısını da azaltmıştıParşomen,kitap kopya etmeye yarayan biricik araç olarak kaldığında,onun üstüne yazı yazacak kişi de hemen hemen kalmamış gibiydi

Romalı kitapçıların büyük kopya işlikleri çoktan kapanmıştıYalnız kral saraylarında,ağdalı bir dile mektuplar yazan yazıcılar kalmıştıBundan başka,kuytu ormanlar da ya da ıssız vadilerde kaybolmuş manastırlarda sevap işlemek için kitap kopya eden keşişlere de rastlamak mümkündü

Kitap Kitap!!!

O çağlarda kullanılan mürekkep de Romalıların ya da Mısırlıların kullandıkları mürekkepten ayrıydıParşomen üzerine yazmak için deriye iyice sinen ve silinmesi kolay olmayan,özel dayanıklı bir mürekkep icat olunmuştuBu mürekkep,bugün de bir çok mürekkeplerin yapıldığı gibi mazı soyundan(mürekkep kozası), demirsülfattan ve reçineden(yada Arap zamkından) yapılırdıİşte artık kağıdın icat edilmiş olduğu günlerden kalma eski bir elyazmasında bulunan ve ozaman ki mürekkeplerin nasıl yapıldığını anlatan bir reçete:

"Mazıları bir Ren şarabı içine atarak güneşe ya da sıcak bir yere bırakınızElde edilcek sarı suyu bir bezden südükten sonra ve mazıları da ezdikten sonra bu suyu başka bir şişeye doldurunuzBunu,unla karıştırmış,demir sülfat katınızsık sık,bir kaşıkla karıştırınızGüzel bir mürekkep elde etmiş olursunuzMazıların yeter derecede,Ren şarabınında mazıların içinde kaybolacak miktarda olması gerekirİstediğimiz ölçüyü tutturabilmeniz için demir sülfatı azar azar koyunuzMürekkebi kalmenizle kağıdın üzerinde bir deneyinizİstediğiniz kadar siyah olmadığını görürseniz,koyutlmak için bir reçine tozu katınız,sonra da dilediğinizi yazınız!"

Bu eski mürekkebin şaşırtan bir özelliği vardıO mürekkeple yazıldığından önceleri yazının rengi çok soluk olurduAradan bir süre geçtikten sonra yazı kararırdıBizim şimdiki mürekkeplerimiz ise ,içlerine boya katabildiğimiz için daha iyidirBu nedenle de bunları yalnız okuyan değil,yazan da iyi görebilir

Bir dönemer nasıl papirüs parşomene yenildiyse,eninde sonunda parşomen de yerini hepimizin bildiği kağıt'a bırakmak zorunda kaldı

Çinliler Kağıdı Yapıyor

Kağıdı ilk yapanlar,Çinlilerdir2000 yıl kadar önce ,daha Avrupa'da Yunanlılar ve Romalılar ünlü Mısır papirüsleri üzerine yazı yazarken,Çinliler kağıt yapmayı çoktan biliyorlardı

Kağıt yapmak için bambu lifleri,bazı otlar ve eski paçavralar kullanılıyorduBunları,bir dibek içinde suyla karıştırıp hamır haline getiriyorlardıBu hamurdan da kağıt yapılıyordu

Burada kalıp olarak incecik bambu kamışıyla ipekten kafes şeklinde örülmüş çevreler kullanılıyorduKalıbın üzerine kağıt kurumadan biraz dökülüp,liflerin birbirine yapışması ve keçe haline gelmesi için kalıp her tarafa eğilirdiSu,kafesin deliklerinden akar,kafesin üstünde de ıslak kağıt tabakası kalırdıBu tabakayı dikkatle kaldırır,bir tahtanın üzerine serer ve güneşe kurutulardıSonunda bu kurutulmuş kağıt yapraklarından bir tomarını tahtadan yapılmış bir baskı aracının altına koyarlardı

Kağıt Asya'dan Avrupa'ya gelinceye kadar birçok yıllar geçtiBu iş bazı aşamalardan geçti:

704 yılında Araplar,Ortaasya'da Semerkant kentini aldılarOrada ellerine geçirdikleri bir çok ganimet arasında kağıt yapmanın sırrını da alıp ülkelerine götürdülerBu yolla Arapların eline geçen kağıt nedeniyle Sicilya,İspanya ve suriye gibi ülkelerde kağıt fabrikaları kurulduSuriye'nin Avrupalıların Bambiç diye adlandırıldıkları Manbiç kentinde de bir fabirka kurlmuştuArap tacirleri karanfil,biber ve güzel kokular gibi doğu mallarıyla birlikte Avrupa'ya Manbiç kağıdı da götürüryorlardıKağıtların en iyisi bütün tabakalar halinde satılan Bağdat Kağıdı sayılıyorduMısır'da çeşitli kağıt türleri yapılmaktaydıBunların arasında çok büyük tabakalar halinde yapılan "İskenderiye kağıdı" ndan tutun da,güvervin postalarında kullanılan küçücük tabakalara kadar her türlü kağıt vardı

Bu tür kağıt eski paçavralardan yapılmaktaydıSiyah benekli bir rengi vardıIşığa tutulduğunda,yer yer paçavra parçaları bile görülüyordu

Avrupa'nın kendi kağıt fabrikaları ya da o günlerin deyimiyle" kağıt değirmenleri" görülünceye kadar aradan yüzyıllar geçtiArtık XIII yüzyılda bu tür kağıt değirmenlerini görmek mümkündü

Baskının Önderi

Bu sıralarda Almanya'nın Mayence kentinde Johanm Gensfleich Gutenberg adlı bir adam kendi bastığı kitabı;yani,baskı makinesiyle basılan ilk kitabı gözden geçirmekteydi

Harflerin biçimiyle kitabın düzenli elyazması kitapları çok andırıyorduFakat aralarındaki fark yine de uzaktan bile görülüyorduSiyah ve okunaklı harfler törene çıkmış askerler gibi düzgün ve dimdik duruyorlardıYazıcının(hattat) yazı kalmeyile savaşa tutuşan baskı makinesi çok kısa zamanda onu alt ettiÇünkü elle ancak uzun yıllar süresice yapılan kocaman eserler,baskı makinesinde bir kaç günde bastırabiliyordu

Git gide el yazması bir kitapla baskı makinesinde basılan bir kitap arasındaki benzerlik gittikçe azaldıYavaş yavaş harfler yazmak çok zorduOysa,baskı makinesi bunu kolayca yapabiliyorduBöylece kocaman,kalın kitapların yerini baskı makinesinde basılmış ,harfleri okunaklı küçük kitaplar aldı

Elyazması kitaplardaki her resmi,ressamlar yapmak zorundaydıBaskı makinesinden basılan kitaplarda ise elle yapılan resimlerin yerini gravürler aldıYazı yazan makine,yani baskı makinesi,aynı zamandan resim yapan makineye dönüştüBöylece birkaç saat içinde yüzlerce gravür" yapmak" mümkün oluyordu

Bütün bunlar kitapları ucuzlattıGünümüzün kitaplarında gördüğümüz başlıklar,iç kapaklar,dış kapakklar,gömme başlıklar,bizi hiç şaşırtmazSayfa başındaki sayılar bize çok doğal görünürKelimeleri virgülleri gördüğümüzde de "Bu da ne oluyor" diye şaşırmazsınız herhalde

Oysa kitaplarda iç kapağın başlığın ,gömme başlıkların ve virgüllerin olmadığı dönemler vardı

Bütün bunların ne zaman ve niçin ortaya çıktığını kesin olarak söylemek bile mümkündür Sözgelişi ,dış kapak 1500 yılında şu nedenle ortaya çıkmıştır:Eskiden kitaplar basılmaz yazılırdıBunlar büyük bir çoğunlukla satış için değil,ısmarlama olarak yazılırdıçBu yüzden kitap yazanın kitabı reklam etmesine hiç gerek yoktu

Basımevleri için durum daha da farklıydıBir basımevi yüzlerce,binlerce sayıda kitap basılıyorduHem bu basttığı kitaplar ısmarlama olarak değil,doğrudan doğruya satış içindiBu kitaplara alıcı bulmak gerekliydiBunun için kitabın adını,birinci sayfayabüyük harflerle basmak gerekiyordu

İşte böylece kitap kapağı ortaya çıkmış olduO dönemde kitabın ilk sayfası kitapçı dükkanının kapısına asılırdıBu,kitabın çıkışını bildiren bir ilan demekti

Kitabın çıkışıyla,şu ana kadar eldeettiğimiz bilgilerin çoğunu bu yolla elde etmiş oldukKitaplar belki elektronik bir ortama geçebilirŞu an hali hazırda e-books dediğimiz teknolojik aletler kullanılmaktaAncak bir geçek var ki,yazının ölümsüzlüğüBelki sözcüklerin,belki de düşüncelerin eninde sonunda vücut bulacağı ve kullanacağı yazılardırGeçmişin zorluklarıyla geleceğimize pencere açarsak,yazının icadını aklımızdan çıkarmayalım

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla