Konu
:
Akıl Kirliliği Mi Duygu Kirliliği Mi?
Yalnız Mesajı Göster
Akıl Kirliliği Mi Duygu Kirliliği Mi?
10-23-2009
#
1
gülgüzeli
Akıl Kirliliği Mi Duygu Kirliliği Mi?
Akıl Kirliliği mi Duygu Kirliliği mi?
ABD'de yılın en çok satılan kitabı Celaleddin Rumi'nin Mesnevi'si imiş
Doğrusu bu habere sevindim
Ama bu konuda Müslümanlar yekpare değil
Bir kısmını sevindiren haber diğer kısmını üzüyor
Selefi meşrep Müslümanlar bunu üzücü bulmuş olmalılar ki bir süredir internet ortamında dolaşan mesajlarda 'üzüntülerini' dile getiriyorlar
Bazı haklı gerekçelerle bunun İslam'ın değil sufizmin yayılması anlamına geldiğini düşünüyorlar
Sufi meşrep Müslümanlar –tabi ki haklı olarak– bu yaklaşımı garipsiyorlar
Hatta kınayanlar ve ayıplayanlar çıkıyor
Tabii ki eleştiri bu noktada durmayıp karşı saldırı başlıyor
Selefi meşrep Müslümanların yüzünün soğuk olduğu dile getiriliyor
“Tevhid ehli”nin İslami ahlak ve edebe uzak bir görüntü sergilemeleri sufizme olan ilgiyi arttırdığı ileri sürülüyor
Bu tesbitler yapılırken ölçü olarak “halkın gözü” alınıyor
Mevlevi semasının ayağa düşürülüşünden Müslüman olmadan Mevlevi olanlardan “ne olursan ol yine gel” çılgınlığının ahlaki nihilizmin en geçerli sloganı haline getirilişinden yola çıkanlar –yine haklı olarak– köpürüyorlar
Bu gelişmelerin İslam'a ve Müslümanlara katkısını sorguluyorlar
Sufizmin İslami direnişi kırmak için egemen güçler tarafından “Truva Atı” olarak kullanıldığını düşünüyorlar
Haklılar mı? Ha-vet
Evet; zira egemen güçler özellikle de ABD bu “kullanma” işini pek iyi beceriyor
11 Eylül ertesinde laikçi zorbalığa karşı mert çıkışlarıyla tanıdığımız ünlü bir şeyh efendinin hem damadı hem de ABD halifesi olan zat ABD'den destek istemiş ve “Zira biz sufiler radikalizmin panzehiriyiz” demeye getirmişti
Bu efendi samimi bir Müslüman
Fakat kendince ABD'yi kullanmaya çalışıyordu
Onun yaptığı “hizmet için” rol çalma girişiminden ibaretti
Çalabildiyse helal olsun
Anlıyoruz
Hayır; zira egemen güçler –adına ister “selefi” ister “tevhidi” ister “Vahhabi” ister “radikal” ne derseniz deyin– sufilik karşıtı Müslümanları da kullandılar Afganistan'da Arabistan'da farkında olmadan Irak'ta Batı'da ve ABD'de
Yani kullanılmak sufiliğe veya selefiliğe has bir durum değil
Firaset ve basiretle (bakamayıp) kuklacının da arkasında duran suflörü göremeyip kuklaya bakan herkes kullanılır
Bunun selefisi-sufisi olmaz
Bilerek değilse bilmeden “heva” adına değilse “dava” adına!
Bu bir oyun
Müslümanlar üzerinden oynanıyor
Eğer Müslümanlar kendilerini dinleriyle değil de meşrepleriyle tanımlarlarsa bu oyuna gelmiş olurlar
Parçanın kendini bütün yerine koyması hep felaket getirmiştir
Sufilik selefilik alt aidiyetlerdir
Asıl aidiyet İslam'adır
Eğer Müslümanlar bu şuurla hareket ederlerse tuzağı görür ve farklı meşrepleri bir avantaj ve zenginlik olarak algılarlar
Ve bu zenginliği de kendilerine karşı tarihin en büyük ve en vahşi meydan okumasına karşı bir enstrüman olarak kullanırlar
Üstad Seyyid Hüseyin Nasr yeni eserinde sufizmi sadece radikal İslam'a karşı bir panzehir olarak değil aynı zamanda Batı modernizminin meydan okumalarına karşı da çok önemli bir kaynak olarak takdim etmiş
Tesbitin başlangıcı sorunluysa da devamı haksız mı? Dünyevileşme felaketi mezhep ve meşrep dinlemiyor
Selefisi de sufisi de Sünnisi de Şiisi de bu felaketin girdabına sürüklenmekten kurtulamıyor
Bütün bu örneklerin ortaya koyduğu en kesin sonuç kafa karışıklığı
Kafa karışıklığının birçok sebebi olabilir
Ama bunların en başında bilgi ve akıl kirliliği gelir
Belki de bunun içindir ki Rabbimiz Kur'an okuyan herkese önce “Kovulmuş şeytandan ALLAH'a sığınmayı” (istiaze) emreder
Zira istiaze akla abdest aldırmaktır
Abdestsiz akla namaz kıldırsan ne olacak?
Abd-i âcizi bilgi ve akıl kirliliğinden çok daha fazla duygu kirliliği endişelendiriyor
Akla abdest aldırıp onu arındırmanın yolu belli
Asıl felaket duyguların kirlenmesi
Bilgi kirlenmesi kafa karışıklığına duygu kirlenmesi duygu karışıklığına sebep oluyor
İkincisinin birincisinden bin beter olduğunu sonuçlarından yola çıkarak anlıyoruz: Duygusu karışık ve kirli olan Müslüman –hangi meşrepten olduğunun hiçbir önemi yok– düşmanıyla dostunu ayırt edemiyor
Dahası kendi beynini öz elleriyle yemeye çalışan bir idrak hastası gibi kendi parçasına musallat oluyor
Fikre değil tefekküre çağırıyorum
Kirli duyguların sahibini Kur'an resmediyor: “O sığ ve önyargılı düşündü (fekkera) ölçtü biçti; kahrolası nasıl da ölçtü biçti; bir daha kahrolası nasıl da ölçtü biçti” (74:18-20)
Fikr etmek yerine tefekkür etseydi yanlış kiloyla tartıp yanlış metreyle ölçmeyecekti
Böyle yapsaydı dostuna düşman muamelesi yapmayacaktı
Son söz Nebi'nin: “Ey kalpleri evirip çeviren; kalbimizi dinin üzre sabit kıl!”
MUSTAFA İSLAMOĞLU
__________________
gülgüzeli
Kullanıcının Profilini Göster
gülgüzeli tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul