Yalnız Mesajı Göster

Einstein'ın Rölativite Kuramlarına Bir Bakış

Eski 10-20-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Einstein'ın Rölativite Kuramlarına Bir Bakış



Einstein'ın Rölativite Kuramlarına Bir Bakış



Bu yüzyılın başlarında kuramsal fizikte altın çağ başladığı zaman, adı henüz bilim dünyasında duyulmamış bir fizikçi vardı Bu, Annalen der Physık’in 1905 tarihli sayısında fotoelektrik olayı, Brown hareketi ve özel görelilikle ilgili ünlü üç çalışmasını birden yayınlayarak üne kavuşan Albert Einstein’dır Onun fizikteki hayat boyu çalışmaları bilimin felsefesi ve yöntemleri üzerinde büyük etki yaptı Einstein’ın kendisi bilimci filozoftu

O, hayranlık uyandırıcı bir şekilde felsefeyi kullanarak bugün modern bilimin önemli bir kısmı olan buluşlarını yaptı ve bunlar insanlık aleminin evrene bakış açısını kökten değiştirdi Hiç şüphe yok ki, Einstein çok özel bir bilim adamıdır ve bir benzerini bilim tarihinde görmek, bulmak olası değildir O, Planck’ın enerjinin kuantumlanması buluşunun önemini ilk kavrayanlardan biridir ve bunu fotoelektrik olayının mekanizmasını açıklamada başarıyla kullanarak 1921 Nobel fizik ödülünü almaya hak kazanmıştır İstatistik mekaniğe de çok önemli katkılar yapmıştır Kuantum fiziğinin öncülerindendir fiziksel olayların özünü kavramakta olağanüstü yeteneğe sahipti Hiçbir kısa özet, onun, fiziğin temel problemlerine yaptığı çok sayıda derin katkıları anlatmaya yetmez Onun genel görelilik kuramı bütün zamanların en yeterli ve en akıllı yapıtlarından bir olarak durmaktadır

20 yy’ın ilk çeyreğinde Fizik alanında iki büyük devrim yaşanmıştır:
Bunlardan biri Einstein’ın görelilik kuramları, diğeri de kuantum kuramıdır Bunlar bilimde gerçek devrimlerdir; çünkü doğaya yeni bir gözle bakmayı sağlayarak yeni kavramlar, yeni ilkeler getirdiler Fen bilimlerinden felsefeye, sosyal bilimlere kadar tüm bilimler bunların etkisinde kaldı

Bundan yüz yıl önce ortaya çıkan özel rölativite kuramından bu yana geçen sürede bilimsel sonuçları ile, fizikçilerin yanı sıra matematikçilerin, kimyacıların ve mühendislerin de yoğun ilgisini çekmiş bulunan bu teori epistemolojik yönüyle de filozofların yakından ilgilendiği ve üzerinde yorumlar yaptığı bir konu haline gelmiştir

Bu makalede, Klasik Fizik kuramlarının yetersizliklerinin bir sonucu olarak doğan rölativite kuramlarının dayandığı temel ilkeleri ele alacağız

19 yy’ın son çeyreğinde fizikçiler, bir yandan klasik fiziğin fiziksel olayları başarılı bir biçimde açıklamalarına tanık olurken öte yandan da bu kuramın açıklayamadığı bazı olaylarla karşılaşmaya başlamışlardı Bu olaylar iki türdendi: Bir kısmı klasik fiziğin iç çelişkilerinden, bir kısmı da atomlara uygulanmasından kaynaklanıyordu

İşte, klasik fiziğin ister iç çelişkilerinden, ister atomlara uygulanmasından kaynaklanan bu güçlüklere fiziğin bunalımı adı verildi Bu bunalımın karşısında fizikçiler iki kampa ayrıldılar ve bunlar birbiriyle çelişen iki farklı felsefi görüşün savunucuları oldular Her iki kampın lideri, Avusturyalı iki fizikçi idi: Ludwing Boltzmann (1844-1906) ve Ernst Mach (1838-1916)

Fiziksel gerçekçilik okulunda Boltzmann’ın yanında 19 yy fiziğine önemli katkılar yapmış olan Krichhoff, Maxwell, Hertz, Helmholtz ve Lord Kelvin gibi fizikçiler yer aldı

Fiziksel simgecilik okulunda ise Mach’ın arkasında Poyting, Max Planck, Peardon, Duhem ve Poincare gibi sayılı birkaç fizikçi vardı

Atomcu görüşün varisi olan gerçekçi okul, görünen olayı maddenin iç nedenlerine bağlıyordu Boltzmann’a göre doğaya hükmeden insanın düşüncesi değil düşünceyi oluşturan, insanı sürekli olarak çevreleyen şeylerdir Boltzmann, modeller yardımıyla bilimin fiziksel gerçeğinin doğru ve uygun imgesini arıyordu Fiziksel gerçeklik okulunun tarafları, bilmeden, materyalist felsefeyi savunuyordu

Simgeci okul, olay ve gözlemlerin sonuçlarıyla yetinmiyordu Bu okul, Auguste Comte’un, Emmanuel Kant’ın ve Berkeley’in varisiydi Bilerek Comte ve benzerlerinin pozitivizmini savunuyorlardı Bilindiği gibi pozitivizm (olguculuk) araştırmalarını olgulara, deneylere, gerçeklere dayanan, fizik ötesi açıklamaları kuramsal olarak olanaksız ve yararsız gören A Comte’un açtığı felsefe çığırıdır Olgucular yalnızca algılanabilir gerçeklerle ilgileniyorlardı

Mach ve yandaşları, olguculuğa uygun biçimde, maddenin atom modeline karşı çıktılar Mach önce Boltzmann’ın atomcu görüşünü sonra, Planck’ın enerjinin kuantumlanma kuramını eleştirerek, bilimin temel kurallarına uygun olmadığını öne sürmüştür Bu akım fiziği anlaşılmaz kurgulardan kurtarıp, eşyanın doğasına yöneltmeyi başardı Ancak olguculuk akımı, 19 yy’da birçok bakımdan fiziğin gelişimini de önledi Özellikle moleküller ve atomlar konusunda gerçeklerin öğrenilmesini geciktirdi, istatistiksel mekaniğin gelişimine engel oldu; çünkü bu mekanik, o dönemde gözle görülmeyen gerçekleri, yani sadece gaz moleküllerini göz önüne alıyordu

Kaynak
Prof Dr Süleyman BOZDEMİR
(Çukurova Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Fizik Bölümü ),
M Serdar ÇAVUŞ
Ü Fen Bilimleri Enstitüsü Fizik Anabilim Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi)

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla