10-16-2009
|
#1
|
KRDNZ
|
Ben Bu şiiri Biliyorum
Yavuz Sultan Selim Han zamanında bir şâir yeni yazdığı şiirini pek beğenmiş ve sultana okumak dilemiş
Tabii o zamanlar gerçek sanatkâra çok kıymet verildiği için, kısa zamanda huzura kabul edilmiş Selim Han´ın yanında Hasan Can ve diğer vezirler de varmış Şâir zât, heyecandan sesi titreyerek şiirini okumuş bitirmiş, sonra da pâdişaha bakmış
Yavuz Selim Han hiç tereddüt etmeden :
- "Ama ben bu şiiri biliyorum " Deyince, adamcağız şaşırmış;
- "Nasıl olur efendim, bu şiiri ben yazdım ve ilk defâ burada okuyorum " Pâdişah - "İstersen bir de ben okuyayım" demiş - "Siz bilirsiniz " Selim Han gerçekten teklemeksizin adamın az evvel okuduğu şiirin aynısını okumuş
Adam şaşkınlıklar içindeyken bu sefer Hasan Can atılmış:
- "Bu şiiri ben de biliyorum sultanım Destur verirseniz ben de okuyayım " O da okumuş Sonra hemen yanındaki vezir ve diğerleri de sırayla okumuşlar
Böylece huzurda şiiri okuyan on kişi çıkmış Şâir ne yapacağını şaşırmış;
- "Nasıl oluyor anlayamıyorum efendim Ama bu şiiri gerçekten ben yazdım" diye kendini savunmaya çalışmış Neyse ki sonradan gerçeği anlatıp, adamcağızın gönlünü almışlar
Pâdişah´ın duyduğunu bir seferde ezberlediğini, Hasan Can´ın iki ve diğerlerinin de sırayla artan sayılarda ezberleyebildiklerini söylemişler Böylece şâir de rahatlamış "
__________________
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imânı boğar, 'Medeniyyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?
Ey ŞaiR! Bana Yağmurdan bahsetme, yağdır
|
|
|