Yalnız Mesajı Göster

Cevap : Simyanın Öyküsü

Eski 10-09-2009   #9
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Simyanın Öyküsü



Tarikatın efsanevi kurucusu Christian Rosenkrantz, tüm bilimlerin gerçek gizlerine ulaşmış bir kişi olarak düşünülürdü Yalnızca Rose-Croix üyelerinin bildiği ve herkesten saklanan birçok kitap yazdığı ileri sürülürdü

İşte böylece 18 yüzyıl başlarında çok iyi bilinen bir olgunun yinelenmesini görmekteyiz: mitolojik bir kişi, bir gizli inisiye grubuna temel açıklamaları aktarmıştır; yüzyıllarca saklı tutulduktan sonra bu bilgilere yeniden ulaşılır; sayısız Çin ve Yunan metinlerinde görüldüğü gibi, bu buluş tüm dünyaya duyurulur; içtenlikle gerçeğin ve kurtuluşun peşinde koşan kişilerin dikkatlerine sunulur; yine de bu gerçekler, tarikat dışındakilerden gizlenecektir

“Fama Fraternitatis” yazarı aslında Avrupa’nın tüm bilim adamlarından bilgilerini gözden geçirmelerini ve reformu hızlandırmak için Rose-Croix’lara katılmalarını istemektedir

Bu çağrıya yanıt öylesine geniş oldu ki, on yıldan daha kısa bir süre içinde, bu gizli örgütle ilgili yüzlerce kitap ve broşür yayınlandı 1619 Yılında, “Fama Fraternitatis” yazarı olduğu düşünülen Johann Valentin Andreae, Bacon’a “Yeni Atlantis” adlı yapıtın esinini verecek olan “Christianopolis” adlı bir kitap yayınladı

Bu kitapta Andreae, bir kent-örgüt kurulmasını öneriyordu Bu örgütün amacı, “Felsefi Kimya” üzerine yapılanan yeni bir bilgi yöntemini geliştirmek olmalıydı Bu ütopik kentin merkezi, “gök ile yerin birleştiği ve doğa kitabına yazılmış tanrısal gizemlerin araştırılacağı” bir tür laboratuar olacaktı

“Fama Fraternitatis” ile Rose-Croix’ları destekleyenler arasında, “Kraliyet Koleji” üyesi ünlü mistik simyacı Robert Fludd önde geliyordu Fludd, okült bilimler üzerinde ciddi bir eğitimi olmayan kimselerin doğa felsefesinin bilgilerine ulaşmalarının olanaksız olduğunu ateşli bir dille belirtmekteydi

Fludd için, “Gerçek Tıp” bu felsefenin temeliydi: Mikrokozmos, yani insan bedeni, hakkındaki bilgilerimiz bize evrenin yapısını da öğretmekte ve bizi Yaratıcımıza yönlendirmekteydi; üstelik, evren hakkında ne kadar çok şey öğrenebilirsek, kendimiz hakkında bilgimiz o denli artmaktaydı

Son dönemlerde gerçekleştirilen kimi çalışmalar, özellikle Delsus ve Yates tarafından yazılanlar, “Felsefi Kimya” ile okült bilimler üzerine yapılanan doğa bilimleri araştırmalarının sonuçlarını yeni bir ışık ile aydınlattılar Yeterli teknik donanıma sahip laboratuarlarda gerçekleştirilen deneyler ile Simya reçetelerinin geliştirilmesine verilen önem, rasyonel kimyanın önünü açmaktaydı

Bilim adamları arasında sürekli ve sistemli bilgi alışverişi, çok sayıda akademilerin ve bilim derneklerinin kuruluşuna öncülük ediyordu Yine de, “Gerçek Simya” düşü, bilimsel devrimin yaratıcılarını etkilemeyi sürdürmekteydi

1658 Yılında yayınlanan bir denemesinde Robert Boyle, Simya gizlerinin özgür dolaşımını talep ediyordu; Newton ise, tam tersine, Simyanın gizlerinin tehlikeli olduğunu düşünüyor ve “Royal Society of Sciences” (Kraliyet Bilimler Derneği) sekreterine yazdığı bir mektupta Boyle’nin Simya bilgilerini gizli tutması gerektiğini bildiriyordu

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla