Şengül Şirin
|
Cevap : Simyanın Öyküsü
Öyleyse olgunluğa ulaşan bir ürün olmak, altının soyluluğudur; diğer madenler bayağıdırlar, zira olgun değildirler Diğer bir ifade ile, Doğanın en son amacı madenler evreninin tamamlanması, olgunlaşmasıdır Tüm madenlerin doğal biçimde altına dönüşmeleri o madenlerin kaderidir, zira Doğa yetkinliğe doğru yol alır
Altının kışkırttığı bu aşırı övgü, bu konuda bir süre daha oyalanmamızı gerektirir: “Homo Faber”in olağanüstü mitolojisi, tüm mitler, efsaneler ve epik şiirler, doğanın insanlar tarafından fethedilmeye başlanmasını anlatır Ancak altın, bu mitolojinin kapsamında bulunmaz Altın, “Homo Religiosus”un bir yaratısıdır, zira bu metal yalnızca simgesel ve dinsel nedenlere bağlı olarak değer kazanmıştır
Ne alet, ne de silah yapımına yaramadığı halde, insanların belki de en fazla işledikleri maden altın olmuştur Tarihin akışı içinde, taş kullanımından başlayarak sırasıyla tunç, demir ve nihayet çelik işlenmesine kadar tüm teknik yeniliklerde, altın hiçbir rol üstlenememiştir Üstelik elde edilmesi en zor madenlerden biridir; 6-12 gram altın elde edebilmek için, tam bir ton maden cevherinin yeryüzüne çıkartılması gereklidir
Yine de firavunlar döneminden günümüze dek, insanoğlu ısrarla altın peşindeki şehvetli arayışını sürdürmüştür Doğanın ve insan varlığının giderek artan biçimde kutsallığını yitirmesine karşın, altının ilksel-simgesel değeri asla yok olmamıştır
İS 3 yüzyıldan başlayarak yazılmış olan ve Veda’lardan daha eski ritüel metinleri olan “Brahmana”larda, “Altın, ölümsüzlüktür” diye yazılıdır Sonuç olarak, metalleri altına dönüştüren iksiri elde eden, ölümsüzlüğe de ulaşacaktır; madenlerin dönüşümü mucize içeren bir gelişime eşdeğerdir Ünlü simyacı Arnold de Villanova’ya göre, “Doğada öyle saf bir varlık bulunmaktadır ki, Simya ile elde edilip yetkinleştirildiği durumda, dokunduğu tüm yetkin olmayan varlıkları kendine dönüştürecektir
” Diğer bir ifade ile iksir (ya da “Felsefe Taşı”), doğanın işini üstlenmekte ve tamamlamaktadır “Speculum Minus Alchimiae”de Simone da Colonia’nın dile getirdiği gibi, “Bu sanat bizlere “el iksir” adı verilen bir ilaç yapmayı öğretmektedir Bu ilaç, yetkin olmayan madenlerin üzerine dökülürse, onları tümüyle yetkinleştirir İlacın amacı da budur ”
Ben Johnson, “Simyacı” (Alchimiste, 2 perde, sahne 2) adlı piyesinde aynı düşünceyi işler Piyesteki kişilerden biri olan Surly, Simya ile ilgili bir yaklaşımını paylaşmakta tereddüt etmektedir Surly’e göre, madenlerin gelişimi hayvanların dölüt olarak gelişimi ile benzerdir ve yumurtadan çıkan civciv ile eşdeğer biçimde, herhangi bir maden toprağın derinliklerinde yavaş yavaş olgunlaşacak ve sonunda altın biçimine gelecektir
“Zira yumurta, aslında bir “in potentia” civcivdir ve doğanın buyrukları ile bu amacına yönelir” diye açıklar Surly Oyunun bir diğer karakteri olan Subtle söyle yanıtlar: “Kurşun ve diğer madenler de tıpkı öyledir Onlara zaman tanınsa, altın biçimine gelirler ” Bir başka kişi, simyacı Mammon söze karışır: “Bizim sanatımız işte böyle gerçekleşir ”
__________________
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|