|  10-08-2009 | #1 | 
	| 
Şengül Şirin  | 
				  Ay-atam Destanı 
 
            AY-ATAM DESTANI
 
 
 
 
 Ay-Atam Efsanesi, Memlükler döneminde Mısır'da yaşamış olan Türk tarihçisi Aybek üd Devâdârî tarafından kayda geçirilmiş bir Türk efsanesidir
  Aybek üd Devâdârî'nin verdiği bilgilere göre bu efsaneyi halk dilinden yazıya aktaran ilk kişi Ulug Han Ata Bitikçi adlı eski bir Türk bilginidir  Ulug Han Ata Bitigçi'nin içinde Ay-Atam Efsanesi'nin de yer aldığı bir kitabını ele geçiren Cebrail bin Bahteşyu adlı İranlı bir tarihçi, Ay-Atam efsanesi'ni Türkçe'den Farça'ya tercüme etmiştir  Bu farça tercümeyi bulan Aybek üd Devâdârî efsaneyi olduğu gibi kendi kitabına aktarmıştır  
 Ay-Atam Efsanesi'nin konusu insanoğlunun yaratılışıdır
  İnsanın yaratılışını dört unsura (su, ateş, toprak, rüzgar) ve balçığa bağlayan bu efsanede Ön Asya mitolojisinin etkileri görülür  Kimi Türkologlar, Ulug Han Ata Bitikçi'nin yeni müslüman olmuş bir Türk düşünürü olduğunu düşünmektedirler  
 Efsanede geçen ve Kara Dağcı adlı bir dağın üzerinde bulunan Ata Mağarası motifi, Türk mitolojisinin temel motiflerinden biridir
  Bozkurt Destanı'nda kurtla yaşayan son Türk çocuğunun kaçıp sığındıkları Turfan'ın kuzeybatısındaki büyük dağ ve dağdaki mağara da böyle bir yerdir  Ergenekon'da da durum böyledir  Nitekim Ay-Atam Efsanesi'nde anlatılan mağara da Kara Dağcı adlı bir dağın üzerinde bulunmaktadır  Büyük Hun ve Kök Türk devletleri zamanında Türkler'in Tanrı'ya tapınmak için bir tür tapınak olarak kullandıkları ata mağaraları da konu ile ilgili ve önemlidirler  
 İnsanın yaratılışını dört unsur ve balçığa bağlama daha çok Ön Asya mitolojisinin geleneğidir
  Ancak, dört unsur inanışı Uygur Türkleri'nde de vardır  Ayrıca efsanenin kişi ve yer adlarının öz Türkçe olması, Ata Mağarası motifinin efsane de önemli bir yer tutması ve dolayısıyla Türkler'in ünlü mağara kültünün efsanede yer alması, Ay-Atam Efsanesi'nin bir Türk efsanesi olduğunu ortaya koyar  Ama efsanenin Ön Asya etkisi taşımasını ve Aybek üd Devâdârî'nin müslüman olması dolayısıyla efsanenin bazı bölümlerini kırpmış ya da müslümanlaştırmış olması ihtimalini göz önünde tutarak efsaneyi incelemek gerekir  
 Ay-Atam Efsanesi özetle şöyledir:
 
 Çok çok eski çağlarda
    Çok yağmurlar yağdı  Gök delinmiş gibiydi  Dünya sele boğuldu, her yanı çamurlar kapladı  Çamurlar akan selle yuvarlanarak Kara Dağ'daki bir mağaraya doldular  Mağaranın içindeki kayalar yarıldı  Yarıkların kimileri insanı andırıyordu  Sürüklenen çamurlar bu insan biçimli yarıkları doldurdular  Aradan çok zaman geçti  Yarıklardaki balçıklar sular ile benzeşti, hâllodu  Güneş Saratan burcuna gedi ve havalar çok ısındı  Yarıklardaki balçık sular ile pişti  Yarıkların bulunduğu bu mağara tıpkı bir kadın gibiydi  İçi de insanlara can veren bir kadın karnı gibiydi  Dokuz ay durmadan yel esti  Su, ateş, toprak ve yel, insana can vermak için birleştiler  Dokuz ay sonra bir insan çıktı ortaya  Adına Ay-Atam dediler   
 
 
 Ay-Atam, gökten indi yere kondu
  Bu yerin suyu tatlı, havası da serindi  Sonra yine yağmurlar, seller başladı  Mağara yeniden çamurla doldu  Güneş bu kez Sünbüle burcunda durdu  Sünbüle burcundaki güneşin sıcaklığı ile balçıklar sular ile pişti  Bu kez bir hatun kişi çıktı ortaya  Adına Ay-Va dediler  Ay-Atam ile Ay-Va evlendiler  Kırk çocukları oldu  Bunların yarısı erkek, yarısı da kızdı  Onlar da evlendiler, soyları çoğaldı  Bir zaman geldi Ay-Atam ile Ay-Va Hatun'un ömürleri doldu, öldüler  Çocukları, ana-babalarını türedikleri mağaraya gömdüler  Mağaranın kapısını altın kapılar ile kapattılar, dört bir yanını çiçekle süslediler  
 
 
 
 
 
			
			
			
			 
				__________________  Arkadaşlar, efendiler            ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler,            müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet            tarikatıdır   | 
	|  |   |