09-30-2009
|
#1
|
delishhhh
|
Bir önceki Cenaze Namazı, Haçın Gölgesinde Kılınmıştı
NICE, Akdeniz sahilindeki bir Fransız şehridir  
1994'ün 12 Mart akşamı, Nice'den bir telefon geldi Sultan Abdülmecid'in orada yaşayan torunlarından Melike Giraudy "Hanımsultan" arıyor ve Orhan Efendi'nin, tam ismiyle Mehmed Orhan Osmanoğlu'nun vefat ettiğini haber veriyordu  
Sultan İkinci Abdülhamid'in torunu olan Şehzade Orhan Efendi, Osmanlı Hanedanı'nın önceki gün toprağa verdiğimiz son reisi Osman Ertuğrul Efendi'nin üç yaş büyük amcazadesi ve hanedanın ondan önceki reisi idi
Seneler boyunca devam eden münasebetimiz neticesinde birbirimize çok yakınlaşmıştık
Ertesi sabah, İstanbul'dan hemen Nice'e gittim Orhan Efendi'nin yeğenlerinden biri, Gazi Osman Paşa'nın torunlarından Bülent Osman da Paris'ten geldi, öğleden sonra Melike Hanımsultan'ın evinde buluşup cenazenin ne zaman, nasıl ve nereye defnedileceğinin hazırlıklarına başladık
Orhan Efendi'nin sadece Müslümanlara mahsus mezarlığa defnedilebilmesi zordu Müslüman mezarlığı gayet pahalı idi, o anda kimsede bu işe yetecek kadar para yoktu Neticede, Nice'in "Batı Yakası" denen ve değişik dinlere mensup olanların bir arada yattıkları alelâde mezarlıkta karar kıldılar
Asıl mesele, cenaze namazının nasıl ve kimler tarafından kılınacağıydı, zira cemaat yoktu
Nice'in yabancı işçilerin yaşadığı bir mahallesine gidildi, "Halife Abdülhamid'in torunu vefat etti" dendi, dört Tunuslu bulundu ve biri "İmamlığı ben yaparım" dedi
İSTANBUL TOPRAĞI SERPTİK
Orhan Efendi'nin ertesi günkü cenaze merasiminde, ailesinden sadece üç kişi vardı: Sultan Abdülmecid'in soyundan gelen Melike ve Emire Hanımsultanlar, Gazi Osman Paşa'nın torununun çocuğu Bülent Osman ve hanımsultanların eşleri  
Ailenin haricinden de sadece ben  
Açık mezarın birkaç metre ilerisinde ağaçtan yapılmış koskoca bir haç vardı; etrafta da, üzerlerindeki taşlarda yazan isimlerden, sâkinlerinin dinlerini ve milliyetlerini anlayamadığımız başka mezarlar
Cenaze namazı haçın gölgesinde kılındı, sonra toprak atıldı, yanımda götürdüğüm İstanbul toprağını da serptik, hanımsultanlar yanlarında getirdikleri buketleri mezarın üzerine koydular ve sonra onun her gün mutlaka uğradığı "Lion d'Or" isimli kafeye gidip hâtırasını yâdettik
Osmanlı Hanedanı'nın son reisi Osman Ertuğrul Efendi'nin önceki gün Sultanahmed Camii'nden binlerce kişilik cemaatin iştirakiyle kalkan cenazesi, bana hanedanın önceki reisinin Nice'deki bu hüzünlü defnini hatırlattı  
NESLİŞAH SULTAN'IN TEKLİFİ
Habertürk'ün sürmanşetinde dün, imparatorluk devrinde dünyaya gelen ve bugün hayatta bulunan son sultan olan Neslişah Osmanoğlu'nun bir açıklaması vardı Açıklamada "Saray görmüş tek bir şehzade kalmadı; bundan böyle 'Hanedan resi' değil, 'Aile Reisi' kavramı olmalı" deniyor ve fiillen son Hanedan Reisi'nin, 1944'te vefat eden Halife Abdülmecid Efendi olduğu ifade ediliyordu
Dün, Neslişah Sultan ile görüştüm "Hanedan sona erdi" demenin pek doğru olmayacağını, ailenin ve dolayısıyla hanedanın devam ettiğini ama "hanedan reisi"nin yerini "aile reisi"nin alması ve bir "aile şûrâsı" kurulması gerektiğini söyleyip şöyle dedi:
"Büyükbabam Halife Abdülmecid Efendi, bir şûrâ kurmuştu Başında, kendisi vardı Şehzade Osman Fuat Efendi, babam Şehzade Ömer Faruk Efendi, sâbık Dahiliye Nazırı Damad Şerif Paşa ve annem Sabiha Sultan şûrânın üyeleri idiler Şehzadelerin ve sultanların nasıl yaşadıklarını kontrol eder, ihtiyacı olanlara ne şekilde yardım yapılacağına karar verirlerdi Ailemizin artık böyle bir şûrâya ihtiyacı var"
MURAT BARDAKÇI
|
|
|