Şengül Şirin
|
Hititler'de Tanrı Kültleri
HİTİTLER’DE TANRI KÜLTLERİ
Hitit tanrı kültleri aslında devlet dinidir ve bu kültlerin görevlileri de devlet görevlileridir
Hitit tanrı kültlerinde kaya/açık hava tapınakları önemli bir yer tutmaktadır Günümüze, aşağıda ayrıntılı olarak incelenmiş, bir çok açık hava tapınağı ulaşmıştır Bir çoğu da, ne yazık ki, defineciler tarafından tahrip edilmiştir
Bunlar içinde Yazılıkaya en önemlileridir Buradaki tanrılar geçidinde 60’tan fazla tanrı ve tanrıça tesbit edilmiştir
Tanrıların başında sivri bir külah ve dizlerinin üstüne kadar inen beli kuşaklı bir giysi varken, tanrıçaların başında silindirik bir başlık ve üzerlerinde bluz ve pilili etek vardır
Yazılıkaya’daki tanrıların büyük ölçüde Hurri panteonunu gösterdiği gözükmektedir
Hititler tanrıları insan gibi (antropomorphique) düşündükleri için Tanrıların Evi” olarak düşünülen tapınakların büyük önemi vardı
Tapınaklar tam anlamı ile tanrının evi idi İlgili tanrının ya da tanrıçanın heykeli burada durur, ve tanrının ya da tanrıçanın burada olduğuna inanılırdı Tanrı heykeli tapınakta iken sadece kral, kraliçe ve seçilmiş rahipler heykelin olduğu odaya giremeye izinliydiler Başkasının, özellikle de bir yabancının girmesi ölümle cezalandırılabiliyordu
Hattuşaş’taki gibi büyük tapınaklar olduğu gibi daha küçük şehirlerde daha küçük tapınaklar vardı
Genelde, tapınağın asıl merkezinde bir avlu ve bu avluya bakan odalar vardı Tanrı heykelinin bulunduğu kutsal oda tapınağın arka yüzünde olduğu için iki taraftan da ışık alabilmekteydi
Hattuşaş’taki tapınakta iki kutsal oda vardı Bunlardan birinin Fırtına Tanrısının odası olarak, diğerinin de Arianna’nın Güneş Tanrıçası adına düzenlendiği düşünülmektedir
Yazılıkaya ise daha farklı olarak açık hava tapınağı idi Burada bayramlar kutlanıyor ve özel törenler (yeni yıl gibi) düzenleniyordu
Tapınaklar dinsel merkezler olduğu gibi aynı zamanda ekonomik merkezler de olmuşlardır Buralarda sadece tapınağa verilen hediye ve bağışlar saklanmamış aynı zamanda tahıl deposu olarak da işlev görmüşlerdir (burada genelleme yapmak olanaksızdır, ancak yapılan kazılar ışığında böyle bir sonuç çıkarılmıştır )
Tanrılar heykellerle ya da idollerle gösterilebildiğine göre bir de bu objelere ait kültler vardı Bu heykellere etrafının süslenmesi ile törenle tapıldığı gibi, heykel bir arabaya bindirilerek gezdirilerek tören yapılırdı Bunun sonunda Tanrı heykeli , açık havaya, koruluğa, ormana ya da yüksek yerdeki ZIKIK taşına götürülmekte ve burada kurban kesilmekte, yemek yenmekte ve oyunlar oynanmaktaydı
Hatti tanrılarına yapılan törenler diğer tanrılara yapılan törenlere nazaran daha neşeli geçmekte olup, dans,eğlence akrobasi ve çeşitli gösteriler yer almaktaydı
Ayrıca şehrin koruyucusu olarak tanrıya armağanlar sunulurdu Tanrıya değerli madenler hediye olarak sunulduğu gibi yiyecek, içecek de sunulmaktaydı Libasyon[1] da çok sık kullanılan bir sunu biçimi idi
Alp de (Hitilerde Şarkı, Müzik ve Dans/Hitit Çağında Anadolu’da Üzüm ve Şarap, bu törenleri şöyle anlatmaktadır :
Kralın başrolü oynadığı, kraliçenin, prenslerin, prenseslerin ve devletin bir çok yüksek rütbeli görevlilerinin katılımı ile gerçekleşen dinsel bayram törenlerinde, merasim alaylarında ve çoğu kez tapınakdaki kült salonunda tanrı heykelinin ya da altarının önünde hayvan kurban etme ve içki sunma (Hititçe šipant-) ve ekmek kırma (hititçe parš-) ve diğer yiyecekler sunma ya da adorasyon(tapma) sahnelerinde şarkı, müzik ve bazan dansla eşlik etmenin büyük önemi vardı […] Bu sahnelerde hangi tanrıya kurban sunuluyor ya da tapılıyorsa, o tanrının mensub olduğu etnik grubun dilinde (örneğin Hattice, Luwicw, Palaca, Nešaca ya da Hurrice) şerkı söylemek adetti Metinlerde bu dillere ait şarkı sözleri ele geçmiştir Her bir etnik gruba ait ayrı şarkıcılar vardı ”
Yaşar Coşkun’un kap isimleriyle ilgili yaptığı çalışma ve içerdiği metinler de bize törenler hakkında da bilgi vermektedir :
Ertesi sabah kral tanrının iç-evine gider, yumuşak kurban ekmeğini parçalar ve onu buğday harşiialli’sine[2] koyar
Sonra [bir tane kurbanlık ince ekmeği Tanrı x] e
[parça]lar, üzerine kes[ilmiş] karaciğer (ve) yüreği
[koyar], karaciğerin üzerine bir tane pişirilmiş döş eti
[ve] onları sonra kurban masasına koyar
Şarabı huprushi[3] önünde (kurban içkisi olarak) sunar
Sonra Fırtına tanrısına bir tane ince ekmeği parçalar
Üzerine kesilmiş karaciğeri yüreği koyar,
Karaciğerin üzerinde bir tane pişirilmiş döş eti
[ve onl]arı sonra kurban masasına koyar”
Tapınak görevlileri ile ilgili bir direktif metni de tapınak içi külte ışık tutmaktadır Bu metinde tapınak çalışanlarının temiz olmaları istenmekte, hatta kıllarını dahi kesmeleri istenmektedir Ayrıca temiz kabul edilmeyen domuz ve köpeğin girmemesine dikkat etmeleri istenmektedir
Tapınak çalışanlarının tanrıya sunulmuş olanı kendileri ya da yakınları ile tüketmemeleri de özellikle vurgulanmaktadır Görevliler o tanrı olduğu için hiç bir şey söylemez ve bize hiç bir şey yapmaz” dememeleri gerekmektedir çünkü tanrının ruhu kuvvetlidir, yakalamak için acele etmez Fakat yakaladığı zaman artık bırakmaz Bu alıntılar da tapınak görevlilerini tanrıdan fazla korkmadıklarını ve sunuları diledikleri gibi paylaştıklarını göstermektedir
Burada ilginç direktifler de vardır :
Eğer bir kimse kadının yanında yatarsa (o) tanrıların ibadetini ne şekilde düzenlerse (ve) tanrıya yiyecek (ve) içecek (ne şekilde) verecekse kadının yanına (da) aynı şekilde gitsin Sonra kadının yanında yatsın Gün ağardığı zaman derhal yıkansın Sabahleyin tanrıların yemek zamanında derhal (tapınağa) varsın Eğer o ihmal ederse onun için (bu) büyük suçtur Eğer kim bir kadının yanında yatarsa, onun amiri (ya da) büyüğü arkadan (bir kült görevi) yapmaya zorlarsa o (doğruyu) söylesin Eğer o söylemeye cesaret edemezse arkadaşına söylesin ve yıkansın Eğer o bilerek sonraya bırakırsa (ve) henüz yıkanmadan tanrıların kurban ekmeğinin ve kurban içkisinin yanına kirli olarak yaklaşırsa, bu durumu arkadaşı bilirse ve o sana kötülük eder (de) eğer gizlerse, fakat arkadan meydana çıkarsa [onlar] için ölüm cezası (verilir) Onların ikisi de ölsünler
Bayramlar
Hititlerde bir çok bayram/festival vardı Yapılan araştırmalar sonucu 18 kadar bayram tespit edilmiştir
Bunlardan en önemlisi kuşkusuz Purulliyaş adı verilen bahar bayramıdır Bu sözcük hatti kökenlidir ve kök olarak dünyanın” anlamına gelmektedir Bu bayram çeşitli ayinlerle ve mitosların canlandırılması ve anlatılması ile kutlanırdı
Hitit bayramlarından AN TAH SUM SAR diye anılan bitki bayramı, ilkbahrda 38 gün sürmekte, sonbahardaki NUN TARRIIASHAS ise 21 gün devam etmektedir
Hititler’de bir ilginç bayram da Hadauri bayramıdır Bu bayramın kutlanışını Balcıoğlu şöyle anlatmaktadır :
Bu bayramın ne detaylı ne de kısmi bir tasviri mevcut olmadığından, diğer bayramlarda sık sık karşılaştığımız, içki, ekmek, türlü hayvanlar ve değişik yemek türlerinin vs Sunulup sunulmadığını bilmiyoruz Hadauri bayramının geçtiği tüm metin yerlerinde kurban hayvanı olarak koyunun sunulması, bu bayramı diğerlerinden yıran en büyük özelliktir […] bu bayramın bir başka özelliği de, İlkbahar ve Sonbahar olmak üzere yılda iki kez kutlanmış olmasıdır
Bu bayram Güneş tanrı, Fırtına tanrısı ve bazı Hatti kökenli tanrıların tapınağında kutlanmaktadır Bu bayramın ayrıca AN TAH SUM SAR içinde de kutlanmış olunduğu düşünülmektedir
[1] Toprağa dökerek tanrıya sunma
[2] Erzak küplerinden daha küçük bir kap
[3] Büyükçe tencere , kâse

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|