09-24-2009
|
#1
|
GöKKuŞaĞı
|
Tohum ve Nem
Tohum ve nem
Çoğu kimse şunu bilmiyor:
“Osmanlı” ismiyle anılan dedelerimiz, kuzeyden güneye ve doğudan batıya kadar bütün toprakların sahibi olmak; bütün denizlerin hâkimi olmak; bütün insanları köle, bütün hayvanları mal yapmak ve bütün hazineleri bir araya toplamak derdinde değildi  
O kutlu insanlar imparatorlarla, krallarla, hükümdarlarla savaşmadı  Onlar papazlarla, hahamlarla uğraşmadı  Onların düşmanları Patrik değildi, Kardinal ve hatta Papa bile değildi  Onlar üzerlerine haç çizilmiş silahlı adamlara çekmedi kılıçlarını  
Peki, neden canlarını ortaya koydu o insanlar?
*
Onlar; kendileriyle diğer insanların değil, kendi inançlarıyla diğer insanların bir araya gelmesine mani olan setlerle, engelleyici iradelerle, kendi çıkarları için aydınlığı örtmeye çalışan karanlık güçlerle mücadele ettiler
Canları pahasına surları yıktılar!
Onların derdi kendilerine kılıç çekenler olsaydı, esir aldıklarında bütün askerlerin kellesini uçururlardı Yapmadılar  Onların derdi fitne çıkaran din adamları olsaydı, dillerini kesip gözlerini oyarlardı Ama hepsini ibadethanelerine gönderdiler  Onların derdi komutanlar, krallar olsaydı hepsini kazığa çakarlardı Ama hepsini serbest bıraktılar  
*
İnanç; havadaki neme benziyor, insanlarsa buğday tanelerine  Ancak ikisi bir araya geldiği zaman bazı tohumlar köklenmeye, filizlenmeye niyetleniyor! Bu uğurda 600 yıl can veren Osmanlı’nın özeti işte budur!
Günümüzde durum ne?
Cephe kelimesinin günümüzdeki genel karşılığı “medya”dır!
Engelleyici surlar ve mahkûm edici kaleler ise, yayın organlarıdır Çünkü ak olanı kara gösteren, doğruya eğri diyen, insanların hakkı ve hakikati görmelerine mani olan, onlardır!
Sözün özü: Mevsimler geçiyor; ama tohumlar suya kavuşmadıkça, yeşeremiyor!
Muammer Erkul
__________________
Bıçak soksan gölgeme, Sıcacık kanım damlar
Girde bak bir ülkeme: Başsız başsız adamlar
NFK
GaLiBa Bu GeCe YaĞMuRDa GöKKuŞaĞı MiSali GüLeRKeN aĞLaMaNıN ZaMaNı
|
|
|