Yalnız Mesajı Göster

Cevap : Afrodisias-aydın

Eski 09-24-2009   #2
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Afrodisias-aydın



Aphrodisias

Aydın ili sınırları içindeki Aphrodisias, Aphrodite’in ismine yakışır güzellikte bir antik kent



























Yunan mitolojisinin en renkli karakterlerinden biri olan aşk tanrıçası Aphrodite, bembeyaz deniz köpüklerinin arasından doğar ve tüm güzelliğini gözler önüne sererek Kıbrıs’ta karaya çıkar Bu sahne, tüm sanat tarihi boyunca en çok sevilen ve betimlenen sahnelerden biridir; heykelde, resimde, mozaikte Hangi mitolojik öyküyü okursanız okuyun, mutlaka bir noktada Aphrodite’e rastlarsınız; deyim yerindeyse, her taşın altından o çıkar


O değil midir ki kutsal Olympos Dağı’nda yapılan üç güzeller yarışmasını, vaat ettiği ödülle kazanan ve dolaylı da olsa Troya Savaşı’nı başlatan? Aşk tanrısı Eros’la birlikte en katı kalpleri bile yumuşatıp birbirinden ilginç çiftler yaratmasına ne demeli? Bu çok sevilen ve ‘çalışan’ tanrıça adına sayısız tapınak, sunak inşa edilmiş zamanında Ama adına kurulan kent söz konusu olduğunda hepsi gölgede kalıyor
Aydın’ın Karacasu ilçesine bağlı Geyre köyü yakınında yer alan Aphrodisias’ın bulunma öyküsü hayli ilginç 1958 yılında bir fotoğraf çekimi için Denizli’ye giden Ara Güler, gece yarısı İzmir’e dönerken yolunu kaybeder ve geceyi gördüğü ilk köyde geçirmeye karar verir


Bir süre yol aldıktan sonra bir köy kahvesine girer Burası Geyre’dir Kahvenin duvarlarındaki heykelleri, mermer işli masaları görünce oldukça şaşırır ve bunların nereden geldiğini sorar Aldığı yanıt, çevrede bunlardan daha çok olduğudur Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte bölgeyi keşfetmek için sokaklara dökülür ve hayranlıkla antik Aphrodisias kentini dolaşır Çektiği fotoğrafları ilk önce birkaç arkeologa gösterir ve sonra da Amerika’daki Princeton Üniversitesi’nde görevli olan Kenan Erim’e yollar Fotoğrafları gören Erim, ilk uçakla İstanbul’a ve hemen sonra da Geyre’ye gelir Geliş o geliş…


AŞKIN TAPINAĞI

Aphrodisias, Babadağ’ın eteklerinde, denizden 600 metre yükseklikteki bir plato üzerine kurulmuş Antik kaynaklarda kentin tarihiyle ilgili pek fazla bilgi yok Hayli büyük, kalabalık ve çok gelişmiş bir kent olduğu şüphesiz On bin kişilik tiyatrosu, 30 bin kişilik stadiumu, beş büyük mekândan oluşan hamamı, agorası, zengin kamu binaları Aphrodisias’ın yaşam ve kültür seviyesiyle ilgili önemli bilgiler sunuyor görenlere Ama kentin en önemli yapısı, adını aldığı tanrıçaya adanan tapınak

Bölgedeki daha eski tarihli yerleşimlerde de kutsal alan olduğu belirlenen ve daha küçük boyutlu bir tapınağın üzerine inşa edilen yapının temellerinde, adak için bırakılmış çok sayıda seramik parçası bulunmuş Kent merkezinin kuzeyindeki modern tapınağın yapımına MÖ 1 yüzyılda başlanmış ve 150 yıl gibi oldukça uzun bir sürede tamamlanmış Tapınakta bulunan iki yazıtta da ismi geçen, Zoilos, azat edilmiş zengin bir köleydi İlk yazıt, tapınağın da içinde bulunduğu kutsal alanın sınır taşlarından birinin üzerinde bulunuyor: “[Bu alan] büyük Ceasar ve [onun oğlu] İmparator [Caesar ve] Senato ve Roma halkı tarafından kutsal asylum olarak belirlendi… C Julius Zoilos, Aphrodite rahibi, sınır taşlarını diktirdi…




” Yazıtta geçen asylum kelimesi, sığınma hakkı anlamına geliyordu ve bu unvana sahip olan bölge ya da yapıya giren kişi, kim olursa olsun koşulsuz olarak koruma altında kabul edilirdi Tapınağın içindeki başka bir yazıtta ise şöyle yazar: “C Julius Zoilos, Aphrodite rahibi, anavatanın kurtarıcısı ve bağışçısı, Aphrodite tapınağını [adadı]…” Sınır taşları ya da daha fazlası, fark etmez, Zoilos’un Aphrodite Tapınağı’na büyük emeğinin geçtiği kuşkusuz Ancak yapımında gösterilen bu özene inat, bu görkemli tapınak sadece 500 yıl sonra, MS 6 yüzyılda pek çok yapı öğesi eklenerek bir Hıristiyan bazilikasına dönüştürülmüş


ANTİK ÇAĞIN KÜLTÜR BAŞKENTİ

Aphrodisias, MÖ 1 yüzyıldan MS 6 yüzyıla kadar Anadolu ve Akdeniz’in en önemli sanat ve kültür merkezlerinden biriydi Kentin, aralarında tıp araştırmacısı Ksenokrates, şair Chariton ve düşünür Aleksander’in de olduğu çok sayıda yurttaşı, mimarlık, heykeltıraşlık, tıp, matematik ve astronomi gibi çeşitli dallarda araştırmalar yapmış, önemli eserler ortaya çıkarmıştı Ancak kentin asıl ünü burada kurulan heykeltıraşlık okulundan kaynaklanıyordu Antik Yunan ve Roma dünyasının en önemli heykel okulunun ustaları, Babadağ’daki ocaklardan çıkarılan mermeri işleyerek şaheserler yaratıyor ve bunları tüm dünyayla paylaşıyordu


Roma ve çevresindeki kazılarda bulunan ve üzerinde Aphrodisiaslı sanatçıların imzasını taşıyan heykel ve kabartmalar bu okulun antik dünyada ne kadar ünlü olduğunun da bir kanıtı Kentteki hemen hemen bütün kamu binalarında yer alan görkemli heykellerin çoğu bugün antik kentin içindeki Aphrodisias Müzesi’nde sergileniyor Diğer eserler ise İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde

Aphrodisias, 1900’lerin başından beri tarihçi ve gezginlerin uğrak yeri oldu Kentte amatör pek çok kazı ve araştırma yapıldı Ama “Aphrodisias’ı bugüne getiren kimdir” diye sorulursa, cevap kesinlikle Kenan Erim olur 1960 yılında, New York Üniversitesi adına kentte kazı yapmaya başlayan Erim, gerçek bir aşkla bağlandı bu aşk tanrıçasının kentine Ancak sadece kendisi sevmekle kalmadı bu kenti Kenan Erim Aphrodisias kazılarını güvence altına alabilmek için Türkiye, ABD ve Fransa’da üyeleri bulunan Aphrodisias’ı Sevenler Derneği’ni kurdu Böylece, ne olursa olsun, kentteki kazıların devam edebilmesi için gerekli maddi kaynak ve bilimsel ekipman sağlanmış oluyordu
Otuz yılını bu kente adayan, bir otuz yılı daha olsaydı onu da çoktan gözden çıkarmış olan Kenan Erim 1990 yılında vefat edince, o çok sevdiği kentindeki en görkemli yapılardan birinin, Aphrodite Tapınağı’nın da içinde bulunduğu kutsal alana giriş yapısı olan Tetrapylon’un yanına gömülerek ölümsüzleşti Onun ölümünden beri Aphrodisias kazılarını Roland Smith yönetiyor

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla