Şengül Şirin
|
Cevap : Uygarlığın ve Aydınlığın Şehri - Aydın
MİLET
Milet, Aydın ili, Söke ilçesi sınırları içerisinde Söke’ye 30 km uzaklıkta ve Akköy yakınlarındadır
Milet’te ilk kazılar 1899’da Th Wiegand tarafından başlatılmış ve 1938’e kadar devam etmiştir İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra tekrar başlatılan çalışmalar hâlen kazı ve onarımlarlarla Alman uzmanlar tarafından sürdürülmektedir
Milet, kuruluşunda bir liman kenti olmakla beraber, Büyük Menderes nehrinin getirdiği alüvyonlarla liman doldurulduğu için bugün denizden içeride bulunmaktadır Kentte ızgara plân uygulanmış ve yapılar bu plânın öngördüğü biçimde konumlanmışlardır Kentte bulunan yapılar arasında 15 000 kişilik kapasitesi olan ve son yıllarda onarılmaya başlanan Roma çağı yapısı Tiyatro, M S 1 yüzyılda inşa edilmiş Roma Hamamları, ana dini merkez olan Delphinion, Kuzey Agora, M S 1 yüzyıla ait Ionik Stoa, Capito hamamları, Gymnasium, 2 yüzyılda inşa edilen Bouleterion, 164x196 m boyutlarındaki Güney Agora, M S 2 yüzyılda yapılan Faustina Hamamı önem kazanır
DİDİM
Aydın ilinin Didim ilçesi sınırları içerisinde yeralan Didyma, Apollon Tapınağı ile ünlüdür
Didim’deki ilk kazılar 1858’de İngilizler tarafından Newton’un başkanlığında yapılmış 1905’te Th Weigand yönetiminde başlatılan kazılar sistemli temellere dayandırılarak 1937’ye kadar sürdürülmüştür Bu dönemde tapınağın büyük bir kısmı ortaya çıkmıştır Kazı ve araştırma çalışmaları Alman uzmanlar tarafından hâlen sürdürülmektedir
Didim’de bulunan eski yazıtlar, MÖ 500 dolaylarından kalmadır Panormos Limanı’ndan tapınağa giden yola Kutsal Yol denmekteydi ve bunun iki yanında arkaik çağ yapıtlarına özgü biçimde aslan, sfenks, rahip heykelleri sıralanmıştı Bu heykellerin çoğu 1858 yılına kadar yerinde idi O yıl Sir Charles Newton tarafından Osmanlı hükümetinin izni ile alınıp İngiltere’ye gönderilmişlerdir Şu anda bu eserler British Museum’da sergilenmektedir (4)

Didymaion, Miletus’a bağlı bir kâhinin ikamet yeri ve mabet olarak bilinir Son kazılardan Didyma’nın sadece bir kâhinin ikametgâhı değil, aynı zamanda yoğun bir yerleşim yeri olduğu da anlaşılmıştır
Arkaik tapınağın yapımına M Ö 6 yüzyılın ortalarında başlanıldığına ve yapımının aynı yüzyılın sonlarında tamamlanıldığına inanılır Helenistik tapınağın yapımına, Büyük İskender’in Perslere karşı elde ettiği zaferden sonra başlanılmıştır Ancak, kalıntılardan bu Helenistik tapınağın yapımının tamamlanmadığı anlaşılmaktadır
AYDIN ve OSMANLI DÖNEMİ
NASUH PAŞA KÜLLİYESİ
18 yüzyılın ilk yıllarında inşa edilmiş Zincirli Han, Paşa Hamamı, Osman Ağa Medresesi ve mescitten oluşmuştur 1708 yılında Nasuh Paşa tarafından yaptırılmıştır
ZİNCİRLİ HAN
Hanın kapısı üzerinde yer alan kitabesinde;
Cenab-ı Hazret-ı Zişan Nasuh Paşa kim ki hayrat için vaz-ı müessir etmiş hak,
Bu hanı bi bedel eyledi bina el hak, Güzelhisar’a güzel verdi zineti dilcu
Gör bu han-ı şud derya bugün der tarih
Acep bina ve acep han-ı bi bedeldir bu
Zincirli Han beden duvarları, moloz taş ve aralarında tuğla kullanılarak yapılmıştır Han girişinin bulunduğu güney cephesindeki dükkanlar, sokağa açılmaktadır Dükkanların han avlusu ile ilgisi yoktur
Çapraz tonozla örtülü giriş mekanının kuzeyinden sivri kemerli avluya girilmektedir 23x28 metre boyutlarındaki avluya zemin zemin katta 18, bi-rinci katta 26 oda açılmaktadır
Avlunun güneydoğu köşesinden bir koridorla küçük avluya geçilmektedir Yuvarlak tuğla kemerlerle iki bölüme ayrılmış küçük avlu, han duvarları kuzey ve doğu yönlerindeki istinat duvarları ile çevrilmiştir Bu bölümde kime ait olduğu belli olmayan mezar taşları vardır
Zemin kat odalarının kireç taşı söveli kapı ve pencereleri bulunmaktadır Pencereler düz, kapılar sivri kemerlidir Odaların yan duvarlarında konsol taş üzerine oturmuş tuğla kemer alınlıklı, yanında niş olan ocak bulunmaktadır

TÜRKİYE’DEKİ İLK DEMİRYOLU AYDIN-İZMİR ARASINDA DÖŞENMİŞTİR
DEMİRYOLU İLE GELEN EKONOMİK CANLILIK (1853)
Aydin ilinin ekonomik yapısının gelişmesinde en belirgin adım, Aydın-İzmir demiryolunun yapılmasıdır Amerikan iç savaşının başlamasıyla İngiliz tekstil sanayisinin pamuk ihtiyacını karşılamak için pazar arayışları Batı Anadolu’yu ve Aydın-İzmir demiryolunu gündeme getirmiştir 1853 yılında Robert Wilkin adlı bir İngiliz işadamının başlattığı demiryolu inşaatı ile ilgili girişimler sonuç vermiş ve Aydın demiryolu şirketi tarafından 7 Haziran 1866’ da 133 km ’ lik Aydın-İzmir demiryolu işletmeye açılmıştır Bu modern ulaşım hattı, Menderes Vadisi için yeni bir dönemin başlangıcı oldu, taşıma giderleri km basına %76 azaldı ve böylelikle bölgeye yılda 500 000 sterlin dolayında tasarruf sağlanmış oldu 1877’lerde Aydın vilayetinin tüm giderleri karşılandıktan sonra, hazineye yılda ortalama 770 000 sterlin dolayında para aktarabilmekteydi 1910’ da bu gelir 1 700 000 sterline ve toplam devlet gelirlerinin %15 ine ulaşmıştı
KIZILCAPINAR
“Bahçede bir ağaç meyve vermezse
Onu da kökünden sökmek isterler
Yeşerip biterse dikenli çalı
Ondan koklamaya bir gül isterler” (5)
“İnançlar en su katılmamış düşünce varlıklarımızdır Onların özünde kolay kolay değişmeyen, boyası değişse bile yapısında kendini sürdüren bir yaşama gerçeği gizlidir Bu gerçek bize Anadolu’da bir kopuşun olmadığını, içten gelen bir kök bulunduğunu gösteriyor” (6)
KUŞADASI – GÜVERCİNADA
Ege sahillerindeki binbir sürprizden biri olan Güvercinada, Kuşadası’nın hemen kıyısında yer alan küçük bir adadır Bir mendirek ile sahile bağlanmıştır Sarp kayalar üzerine inşa edilmiş Bizans kalesi, Osmanlı İmparatorluğu zamanında, Mora isyanı sırasında adalardan gelecek saldırılara karşı bir ileri karakol görevi görmüştür Burası ayrıca korsanlara karşı da kullanıldığından halk arasında “Korsan Kalesi” adı ile de anılmaktadır Adanın en yüksek yerindeki kule, muhafızların bulunduğu gözetleme yeri olarak kullanılmıştır
KUŞADASI – YILANCI BURNU
Kuşadası'nın ne zaman ve kimler tarafından kurulduğu kesin olarak bilinmemekte ise de, Kuşadası yakınında Yılancı Burnu denilen yerde, Efes'e bağlı Neopolis ismi ile İyonlar tarafından kurulduğu sanılmaktadır
Şehir daha önce, Pilavtepe eteklerinde, Andızkulesi denilen yerde kurulmuştur Bir müddet sonra Bizanslılara ait olan bu kıyılara Venedik ve Cenevizliler, ekonomik bakımdan egemen olmuşlardır Ulaşım güçlükleri nedeni ile Kuşadası; Andızkulesi mevkiinden alınarak bugünkü yerinde Yeni İskele (Scala Nuova) adı ile kurulmuştur
KUŞADASI’NDA BÜTÜN SOKAKLAR DENİZE ÇIKAR
Kuşadası'nın adını verdiği Kuşadası Körfezi ve yakın çevresi, sanat ve kültür merkezleri olarak bilinmektedir ve ilk çağlardan beri birçok farklı medeniyeti barındırmıştır
Kuşadası, antik çağlarda Anadolu'nun Akdeniz'e açılan başlıca limanlarından biri idi O devirde Neopolis adı ile anılıyordu M Ö 7 yy da başkentleri Sardes olan Lidyalılar yöreye hakim olmuşlardır
M Ö 546'da başlayan Pers hakimiyeti, M Ö 334'de Büyük İskender'in tüm Anadolu'yu ele geçirmesine kadar devam eder Bundan sonra Anadolu'da Yunan medeniyeti ile yerli Anadolu medeniyetinin sentezi olarak yepyeni bir çağ, yepyeni bir sanat ve kültür anlayışı hakim olur ve bu çağ "Helenistik Çağ" adı ile anılır Efes, Milet, Priene ve Didim bu devrin en ünlü şehirleridir
Kuşadası, 1413 yılında 1 Mehmet (Çelebi) tarafından Osmanlı egemenliğine katılmıştır Bu tarihten sonra, şehir tamamen Türklerin elinde kalmış ve Türklerin yaptığı eserlerle dolmaya başlamıştır Bunlardan bugünkü Kervansaray ve Kuşadası'nı çeviren surlar, Mehmet Paşa tarafından yaptırılmıştır

GÜMRÜK ÖNÜ HANI
Kimin tarafından yaptırıldığı bilinmeyen yapının mimari karakterinden 15-16 Yüzyılları arasında yapıldığı anlaşılmaktadır (7) Gümrükönü mahallesindedir
Gümrükönü Hanı, restorasyon pragramına alınmış olup çalışmalar devam etmektedir
Aydın, eski adıyla Tralles şehri, 1177 yılının Ağustos ayında fethedildi, böylece Selçuklu topraklarına katıldı O günden sonra şehrin adı "Güzel Hisar" oldu
Tralles, Aydın dağlarının ovaya bakan dik yamaçlar ve derin vadilerle çevrili düzlüğünde kurulmuştu Tralles, "güçlü, bayındır" anlamına geliyor ve Ege Bölgesi’nin en güzel şehirlerinden biri olarak tanınıyordu Malazgirt Savaşı'ndan sonra Türk akıncıları Ege'ye kadar uzanmış, hatta İzmir'i fethetmişlerse de Tralles'in fethi, ancak Selçuklu Sultanı Kılıç Arslan'ın eliyle mümkün olabilmiş, ad değiştirmişti
Aradan yıllar geçti Güzelhisar birkaç kez el değiştirdi Selçukluların, son yıllarında Menteşeoğulları Beyliği’nin kurucusu Menteş Bey’in eline geçen Güzelhisar, 1310 yılında Aydınoğlu Mehmed Bey'in idaresine girdi, hatta Aydınoğulları Beyliği’nin merkezi oldu Mehmed Bey, dedesi Aydın Bey'in adını "Güzelhisar" ın başına ekledi, şehrin adı şimdi "Aydın Güzelhisarı" olmuştu Bu adla tanındı, son yüzyıllarda da sadece Aydın dendi
GÜMRÜKÖNÜ HAMAMI
Osmanlı hamamlarının ilgi çekici örneklerinden biridir Çifte hamam olarak inşa edilmiştir L biçiminde olan kadınlar bölümü erkekler bölümünden daha küçüktür
Duvarları moloz taştandır, kemerlerde tuğla kullanılmıştır Duvarlar her iki bölümde de düz saçaklarla sonuçlanmakta olup, yalnızca soyunmalıkların kubbe saçakları, kirpi saçak biçimindedir
Kare planlı kadınlar soyunmalığının kubbesi tuğladandır İç bölümde geçişi sağlayan trompların içi yivlerle süslüdür Soyunmalıktan kemerli niş içinde yer alan kapı ile iki bölümlü ılıklığa, oradan da sıcaklığa geçilir Burası dikdörtgen biçiminde, iki sivri kemerle üç bölüme ayrılmıştır Ortası kubbe, yanlar tonozla örtülüdür
Güney cephesinden girilen erkek soyunmalığı ise kare planlıdır Üzeri kubbe ile örtülü bölümün trompları dilimli ve baklavalıdır
Erkek soyunmalığının etrafında şekiller bulunmaktadır Orijinal durumundaki şekillerin ortasında 12 kenarlı mermer havuz bulunmaktadır
Sıcaklık mekanında ortada kubbeli bir mekan bulunmaktadır Bu mekanın dört kenarında aynalı tonozlarla örtülmüş eyvanlar ve bunların köşelerinde kubbeli halvet odaları vardır

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|