Yalnız Mesajı Göster

Eski 08-21-2006   #22
dehşet
Varsayılan


Ahlak ve Taviz

Bir uzlaşma, karşılıklı tavizler vererek, çatışan taleplerde yapılan bir ayarlamadır Yani, bir uzlaşmada, her iki tarafta da haklı sayılabilecek bir talep ve birbirine sunulacak bir değer vardır Herşeyden önemlisi, bir uzlaşmanın gerçekleşmesi için, çatışma konusu olan somut konular bir yana, her iki tarafın da böyle bir anlaşmaya yaklaşımlarını belirleyen belirli bir prensipte hemfikir olmaları gerekir
Sadece, böyle bir prensibin hayata geçirilmesindeki somutluklar veya spesifikler üzerinde bir taviz söz konusu olabilir Mesela, pazarlıkla yapılan alışverişte, varılan sonuç bir uzlaşmadır Burada geçerli olan prensip, ticaret prensibidir; yani, alıcı, satıcının ürünü için ödeme yapmak zorundadır Fiyatın veya ödeme şeklinin şu veya bu olması konusundaki pazarlık sonucu varılan fiyat ve ödeme şekli bir tavizdir Fakat, prensipte bir taviz söz konusu olamaz Yani, alıcı hiç bir şey ödemeden, satıcının ürününü almak isterse, bu konuda hiçbir müzakere, hiçbir taviz, hiçbir uzlaşma söz konusu olamaz Alışverişteki bu prensip, ancak kriminal bir yolla ihlal edilebilir; satıcının malı, ticaret prensibinin dışına çıkılarak elde edilirse, bu bir gasp olur
Bir hırsızla, mal sahibi arasında hiçbir uzlaşma mümkün değildir: iflah olmayacak bir hırsıza, bir gümüş kaşık vererek, bir daha kendisinden mal çalmamasını istemek bir uzlaşma değil, ona teslim olmaktır İflah olmaz bir hırsız, karşılığında hangi değeri verecektir? Tek taraflı taviz prensibi bir kere kabul edilmeye görsün, tavizkar tarafın bütün haklarının ortadan kalkması, sadece bir zaman meselesidir
Özgürlük ve Devlet kontrolu arasında da hiçbir uzlaşma olamaz; "sadece bir kaç kontrol"un ihdas edilmesi, vazgeçilmez birey haklarının teslimi ve onun yerine Devlet'in sınırsız, keyfi iktidarının geçirilmesi demektir ki; özgür insanların köleliğe doğru tedrici yürüyüşü böyle başlar
Temel prensiplerden hiçbir taviz verilemez Ölmek ve yaşamak arasında veya doğru ve yanlış arasında veya akıl ve irrasyonellik arasında veya iyi ve kötü arasında, nasıl bir uzlaşma olabilir ki?
Bugün bir çok insan, taviz ve uzlaşmadan bahsettiğinde kast edilen şey, genellikle, meşru bir alışveriş olmayıp, birisinin prensiplerine ihanetidir; prensiplerini, yersiz, irrasyonel bir talebe teslim etmesidir Bunu mümkün kılan doktrin, ahlaki sübjektivizmdir Ahlaki sübjektivizm, şunların kabulüdür:
a) "Bir arzu veya kapris indirgenmez bir ahlak birincilidir"
b) "Her insan, ifade edeceği bir arzusunun gerçekleşmesi hakkına sahiptir"
c) "Bütün arzular, eşit ahlaki geçerliğe sahiptir"
d) "Başkalarıyla geçinmenin tek yolu, herkesle uzlaşmak, kendinden istenen herhangi bir şeyi teslim etmektir"
Böyle bir doktrinden kimin yararlanıp, kimin zarar göreceği açıktır "Uzlaşma" kavramını duyan rasyonel bir insan; kastedilen şeyin, gerçekten meşru bir işlem mi, yoksa bir teslimiyet mi olduğuna dikkat etmelidir
"Taviz" konusunda bir çok insan, temel bir prensip ile spesifik bir arzu arasındaki farkı gözden kaçırır Prensiplerde tavizkarlık, birisinin rahatının değil, kanaatlerinin ihlali demektir Birisinin sevmediği bir işte çalışması taviz değildir; ama, kötülük olduğunu bildiği bir işi yapması tavizdir; fikirlerini paylaşmadığı bir işverenin yanında çalışmak taviz değildir; ama, fikirlerini paylaşıyor gibi görünmek tavizdir
Ahlaki prensiplerden hiçbir taviz verilemez Nasıl ki, besin ve zehir arasındaki bir uzlaşmada sadece ölüm kazanırsa; bir kuyu iyi suya atılan bir bardak zehir, bütün suyu içilmez kılarsa; aynı şekilde, iyi ve kötü arasındaki bir uzlaşmada, sadece kötü kazanır

Alıntı Yaparak Cevapla