Yalnız Mesajı Göster

Osmanlı İmparatorluğu Siyasal Tarihi

Eski 09-16-2009   #3
Şengül Şirin

Osmanlı İmparatorluğu Siyasal Tarihi



Osmanlı İmparatorluğu Siyasal Tarihi



Osmanlı İmparatorluğu (12991922), üç anakaraya (Asya, Avrupa, Afrika) yayılan topraklarıyla, barındırdığı nüfusla ve 600 yılı aşan yaşam süresiyle tarihin en büyük imparatorluklarından biridir


Siyasal Tarih

Osmanlı İmparatorluğu'nu kuran Türkler, 1071 Malazgirt Savaşı'ndan sonra Anadolu'ya yerleşmeye başlayan Oğuzlar'ın Kayı boyundandır Bir Kayı aşiretinin başkanı olan Ertuğrul Gazi, i Alaeddin Keykubad döneminde (122037) akıncı beyi olarak Anadolu Selçuklularına hizmet etmiş, karşılığında da SöğütDomaniç yöresinin uçbeyliğine atanmıştı




Ertuğrul Gazi birkaç yerel savaşta çevredeki Bizans tekfurlarına gücünü gösterdikten sonra uçbeyliği görevini daha çok sınırları koruma yolunda sürdürmüştü 1281'de ölümünden sonra aşiretin başına geçen oğlu Osman Gazi, başka aşiret beylerinin de desteğini alarak yeni topraklar kazanmaya, siyasal güç elde etmeye girişti Anadolu Selçukluları ile Bizans İmparatorluğu'nun içinde bulundukları bunalımlar da onun için uygun ortam yaratıyordu Osman Gazi 1299'da bağımsızlığını ilan ettikten sonraki 20 yıl içinde hem Bizans'a hem de komşu beyliklere gücünü kabul ettirdi {bak Osman Gazi) Yerine geçen oğlu Orhan Gazi babasının siyasetini sürdürdüğü gibi, Bizans'la kurduğu dostluk ilişkisinden de yararlanıp beyliğin gelişmesinde en önemli adımlardan birini gerçekleştirerek Rumeli'ye ayak bastı {bak Orhan Gazi)




Edirne'yi alan Osmanlılar I Murad (Hüdavendigâr) döneminde de Rumeli yönünde ilerlemelerini sürdürdüler Burada elde ettikleri güç Anadolu'daki komşu beylikler üzerinde de etkili olmalarını sağladı Bazı beylikleri akrabalıklar kurarak topraklarına kattılar Karamanoğulları gibi güçlü beyliklerle de zaman zaman savaştılar Balkanlar'da karşılarına çıkan güçlere karşı sürekli üstünlük sağlayan I Murad'ın 1389'da I/Kosova Savaşı'nda ölmesi durumu fazla değiştirmedi {bak Murad)




Yıldırım Bayezid 1393'te Bulgaristan'ı tümüyle Osmanlı topraklarına kattıktan ve 1396'da Niğbolu'da Haçlı ordusunu yenilgiye uğrattıktan sonra, doğudan gelen yeni bir güç karşısında Anadolu'ya dönmek zorunda kaldı 1390'lardan beri Ortadoğu'yu tehdit eden Timur'un 1402'de Orta Anadolu'ya kadar ilerleyip 1402'deki Ankara Savaşı'nda Yıldırım Bayezid'i yenerek tutsak etmesi, Osmanlı Devleti'ni parçalanma noktasına kadar getirdi {bak YILDIRIM Bayezid) Bundan sonraki 10 yıl şehzadeler arasındaki taht kavgalarıyla geçti ve Osmanlılar Anadolu Beylikleri üzerindeki denetimlerini yitirdiler {bak Fetret Dönemİ)






1413'te I Mehmed'in (Çelebi) kardeşlerini alt ederek tahta tek başına egemen olmasından sonra devlet yeniden toparlanmaya başladı {bak Mehmed) I Mehmed'in oğlu II Murad Rumeli'deki ilerlemeye yeni bir hız kazandırırken, Fatih Sultan Mehmed'in 1453'te İstanbul'u alarak Bizans İmparatorluğu'na son vermesi Osmanlı Devleti'ni yeniden güçlü bir devlet konumuna getirdi {bak Fatih Sultan Mehmed; İstanbul; Murad) Fatih Sultan Mehmed Anadolu Beylikleri'nin birçoğunu da Osmanlı topraklarına katarak hem doğu hem batı yönünde daha güvenli hareket etme olanağını elde etti


Osmanlılar II Bayezid ve Yavuz Sultan Selim döneminde daha çok doğuya önem verdi Yavuz Sultan Selim önce İran'da yeni bir güç olarak ortaya çıkan Safeviler'i yenilgiye uğrattı (bak ÇALDIRAN Savaşi) Bunu Suriye ve Mısır'a egemen olan Memlûk yönetimine son verilmesi izledi (bak Memlûklar) Yavuz Sultan Selim'in Kahire' de oturan halifeyi İstanbul'a getirip halifeliği devralması Osmanlılar'ın İslam dünyasındaki konumunu güçlendirdi (bak Bayezİd II; Yavuz Sultan SELİM)


Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanlı İmparatorluğu en parlak yıllarını yaşadı 11 kez sefere çıkılan Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanlı İmparatorluğumun sınırları batıda Avusturya'ya, doğuda Hazar Denizi'ne, Afrika'da Fas'a kadar uzanıyordu Osmanlılar denizlerde de parlak başarılar elde ettiler Barbaros Hayreddin Paşa ile Turgut Reis, Akdeniz'i bir "Türk gölü" durumuna getirdiler (bak BARBAROS HAYREDDİN Paşa; Prezeve Denİz Savaşi; Turgut ReIs) Şeydi Ali Reis de Kızıldeniz, Basra Körfezi ve Hint Okyanusu'nda önemli etkinlik gösterdi (bak ŞEYDİ Al! REİS) Kanuni Sultan Süleyman dönemi kültür ve sanat bakımından da bir doruk noktası olarak kabul edilir (bak Kanunİ Sultan Süleyman)

Kanuni'den sonraki yıllarda Osmanlı İmparatorluğu batıda ve doğuda elde ettiği topraklan korumak ve Avrupa'daki en güçlü düşmanı Avusturya ile savaşı sürdürmek için yoğun çaba harcadı Öte yandan, başlangıcı Kanuni dönemine kadar uzanan Celali Ayaklanmaları iç düzeni büyük ölçüde sarstı (bak CELALİ AYAKLANMALARI) Sokullu Mehmed Paşa gibi güçlü vezirlerden sonra devlet yönetiminde de bozulma belirtileri görüldü (bak SOKULLU Mehmed Paşa)

17 yüzyıl başlarında Osmanlı İmparatorlu ğu dıştan bakıldığında gücünü koruyor gib gözüküyor, hatta batıda ve doğuda yeni top raklar bile kazanıyorsa da, iç düzendek bozulma artarak sürüyordu Özellikle merke zi yönetimin zayıflaması, İstanbul'da yeniçeri lerin ve kapıkulu askerlerinin çıkardıkları ayaklanmalar devleti sık sık güç duruma düşürüyordu (bak Genç Osman) IV Murad' in sert önlemlere başvurarak yönetime egemen olma çabaları da kalıcı sonuçlar sağlamadı (bak Murad) IV

Murad'dan sonraki padişahlar Deli İbrahim ve çocuk yaşta tahta çıkan IV Mehmed döneminde, valide sultanların ve harem ağalarının yönetimdeki etkileri arttı ve başıbozukluk sürüp gitti Bu durum ancak 1656'da büyük yetkilerle sadrazamlığa getirilen Köprülü Mehmed Paşa'nın yoğun çabalarıyla bir ölçüde düzeldi Birbiri ardı sıra sadrazamlık yapan Köprülüler devlete son parlak dönemini yaşattılarsa da 1683'teki Viyana bozgunu askeri gerilemenin başlangıcı oldu (bak Köprülü Ailesİ; Mehmed) Bunu izleyen 15 yılda toprak kayıpları önlenemez boyutlara ulaştı ve Osmanlı İmparatorluğu 1699'da Karlofça Antlaşması'nı imzalayarak bu durumu kabul etti (bak Karlofça Antlaşmasi) 18 yüzyıla girilirken kuzeyde yeni bir güç olarak beliren Rusya da artık Osmanlı İmparatorluğu için ciddi bir tehdit oluşturuyordu 1711'de Prut'ta Rusya'ya karşı kazanılan basan bu durumu değiştirmedi; 1718'de, Avusturya ve Venedik karşısında uğranılan yenilgiyi belgeleyen Pasarofça Antlaşması imzalandı (bak Pasarofça Antlaşmasi)

Lale Devri olarak adlandırılan 171830 arasındaki yıllar Osmanlı İmparatorluğu için göreli de olsa bir barış dönemi oldu Bu dönemde geleneksel yapının değişmesi yolunda atılan adımlar İstanbul dışına pek taşmadığı gibi, 1730'daki Patrona Halil Ayaklanması döneme kanlı biçimde son verdi (bak Lale DEVRİ) Lale Devri'ni izleyen yılların padişahları I Mahmud (173054), III Osman (175457) ve III Mustafa (175774) dönemlerinde de gerileme sürdü 1774'te başa geçen I Abdülhamid Rusya ile ağır koşullar içeren Küçük Kaynarca Antlaşması'nı imzalamak zorunda kaldı (bak Küçük Kaynarca AntlaşMASI)

I Abdülhamid'in askeri alanda başlattığı yenilikler 1789'da başa geçen III Selim tarafından daha büyük bir kararlılıkla sürdürüldü Ama III Selim'in Nizamı Cedid adıyla başlattığı yenilikler, başta merkezi yönetimin zayıflamasıyla ortaya çıkan ayanlar olmak üzere, güçlerini yitireceklerinden korkan devlet adamlarının, ulemanın ve varlıklarına son verileceğine inanan yeniçerilerin direnişiyle karşılaştı (bak AbdülhamİD I; NtZAMl CEDİD; Selim III) Nizamı Cedid dönemi 1807'de Kabakçı Mustafa Ayaklanması'yla son bulduysa da 1808'de başa geçen II Mahmud yenileşme hareketine yeni bir hız kazandırdı 1826'da Yeniçeri Ocağı'nı kapatarak askeri yenileşmenin önündeki en büyük engeli kaldırdığı gibi devlet kurumlarında da köklü reformlara girişti (bak Mahmud II)
Gerçi askeri alanda yenilgiler ve toprak kayıpları sürüyordu, ama yönetim bunları önlemenin ancak devleti bütünüyle çağdaş bir yapıya kavuşturmaktan geçtiğini anlamıştı

1839'da başa geçen Abdülmecid bu yöndeki ilerlemenin ilk temel programı olan Tanzimat'ı ilan etti (bak AbdülmecİD; TanzImat) Bu dönemin önde gelen devlet adamları olan Mustafa Reşid Paşa ile Âli Paşa birçok güçlüğe karşın Tanzimat reformlarını gerçekleştirmede önemli adımlar attılar (bak ÂLİ Paşa; Mustafa Reşİd Paşa)




Bu arada Osmanlı tarihinde ilk kez yöneticilerin dışında bir grup olarak ortaya çıkan aydınlar da devlet yönetimiyle ilgili görüşler açıklamaya, eleştirilerde bulunmaya başladılar Gene bu dönemde ortaya çıkan basın ilk kez kamuoyunun gücünü göstermeye başladı Aydınların basın yoluyla giriştiği muhalefet zaman zaman yöneticilerin sert tepkisine yol açtıysa da gittikçe güçlendi (bak Jön Türkler) Yöneticiler arasında da yandaşlar bulan aydınların hareketi 1876'da, meşrutiyet rejimine geçilmesini öngören Kanunı Esasi'nin ilanıyla temel amacına ulaştı (bak BİRİNCİ VE İKİNCİ MEŞRUTİYET)


Ama I Meşrutiyet 187778 OsmanlıRus Savaşı'nda uğranılan ağır yenilgi ortamında ve bu rejime inanmayan II Abdülhamid'in kararıyla son buldu Bundan sonraki 30 yıl II Abdülhamid'in,"İstibdat devri" olarak anılan mutlakıyetçi yönetimiyle geçti (bak AbdülhaMÎDlI) Ama yurtdışında örgütlenen aydınların kararlı muhalefeti bu kez de başarıya ulaştı Genç subayların da katılmasıyla iyice güçlenen hareket 1908'de II Abdülhamid'i meşrutiyeti yeniden yürürlüğe koymak zorunda bıraktı

II Meşrutiyet döneminin siyasal gelişmelerine damgasını vuran başlıca kuruluş İttihat ve Terakki Cemiyeti idi Ama 191112 Trablusgarp Savaşı, 191213 Balkan Savaşı ve 1914'te başlayan I Dünya Savaşı askeri olayları gene öne çıkardı Talat, Enver ve Cemal paşaların önderliğindeki İttihat ve Terakki 1913'te yönetime el koyarak ülkeyi tek başına yönetti (bak Cemal Paşa; Enver Paşa, İttIhat ve TerakkI Cemîyetî; Talat Paşa) Osmanlı ordusu başta Çanakkale olmak üzere birçok cephede başanlı savaşlar verdiyse de müttefikleri olan Almanya ve AvusturyaMacaristan ile birlikte İtilaf Devletleri karşısında yenilmekten kurtulamadı (bak BİRİNCİ Dünya Savaşi; Çanakkale SavaşlarI)

Savaşın sonunda imzalanan Mondros Mütarekesi tam bir teslim belgesiydi (bak MONDROS MÜTAREKESİ) Ülkeyi galip devletlerin eline bırakan bu belgeye dayanarak başlatılan işgaline karşı gösterilen tepki kısa sürede bir diren} örgütlenmesine dönüştü Mustafa Kemal'in Anadolu'ya geçmesiyle askeri örgütlenme de başarıldı ve yabancı işgaline karşı Kurtuluş Savaşı başlatıldı (bak KURTULUŞ SAVAŞI) Bu arada işgal altındaki İstanbul'da oturan Padişah Vahideddin galip devletlerle siyasal bir uzlaşma sağlayarak tahtını koruyabileceğini sanıyor, ama karşısında devletin sonu demek olan Sevr Antlaşması'nı buluyordu (bak SEVR ANTLAŞMASI; VAHİDEDDİN)

Üç yıl süren Kurtuluş Savaşı başarıya ulaşıp galip devletler de bu durumu kabul etmek zorunda kalınca, Anadolu'da yeni bir siyasal güç olarak beliren Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) karşısında İstanbul dışında varlığı kalmayan Osmanlı yönetiminin fiilen son bulduğu açıkça gözüküyordu Nitekim TBMM 1 Kasım 1922'de aldığı bir kararla saltanatı kaldırınca Osmanlı İmparatorluğu da resmen tarihe karışmış oluyordu

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla