Şengül Şirin
|
Macaristan-Tarihi-Ekonomisi-Kentler ve Sanayi
Macaristan,denize kıyısı olmayan bir Orta Avrupa ülkesidir Batısında Avusturya, kuzeyinde Çekoslovakya, kuzeydoğusunda SSCB, doğusunda Romanya, güneyindeyse Yugoslavya vardır Tuna Irmağı ülkeyi doğu ve batı olmak üzere ikiye ayırır
Batı kesiminin ortasında bir dinlence yeri olan balıklarıyla ünlü Balaton Gölü yer alır Orta Avrupa'nın en büyük gölü olan Balaton Gölü'nün uzunluğu 77 km kadardır, derinliğiyse 11 metreyi geçmez Gölün kuzeyindeki ormanlık Bakony Dağları, kuzeydoğu yönünde Tuna Irmağı kıyısındaki Budapeşte kenti nin bulunduğu tepeye kadar uzanır
MACARİSTAN'A İLİŞKİN BİLGİLER
RESMİ ADI: Macar Cumhuriyeti
YÖNETİM BİÇİMİ: Çok partili, tek meclisli cumhuriyet
YÜZÖLÇÜMÜ: 93 033 km2
NÜFUS (1992): 10 318 000
BAŞKENT: Budapeşte
BAŞLICA KENTLER VE NÜFUSLARI (1989): Budapeşte (2 113 645), Debrecen (219 251), Miscolc (207 826), Szeged (189 484), Pecs (183 082)
DOĞAL YAPI: Ülke, iki büyük ırmakla sulanan büyük bir ovadır Tuna'nın batısında Çekoslovakya sınırı boyunca tepeler bulunur Batıdaki Balaton Gölü, Orta Avrupa'nın en büyük gölüdür
BAŞLICA ÜRÜNLER: Buğday, mısır, arpa, çavdar, patates, şekerpancarı, kereste, çimento, çelik, dökme demir, boksit, demir cevheri, alüminyum, pamuklu dokuma, deri, şarap, gübre
DIŞARIYA SATILAN ÜRÜNLER: Makine, yol yapım araçları, yiyecek maddeleri, petrol ürünleri, demir çelik
Balaton Gölü'nün güneyindeki iyamaçlar çok verimlidir Ülkenin kuzeybatı ucu alçak ve bataklıktır
Tuna'nın doğusunda kalan bölüm, Karpat Dağlan'nın eteklerini oluşturan alçak alanların bulunduğu kuzey sınırı dışında geniş, düz ve açık bir ovadır Ağır akışlı Tisa Irmağı ile kollarının biriktirdiği alüvyonlardan oluşan bu ova Alföld (Macaristan Ovası) adıyla bilinir Macaristan'ın iklimi oldukça serttir; kışlar soğuk, yazlar sıcak geçer Ülkenin doğu bölümünde yağışlar batıya oranla daha azdır Alföld, bazı yazlar çok sıcak ve kurak günler yaşar
Alföld'ün güneyinde toprak çok verimlidir Ancak bazı kesimleri kumlu, bataklık ya da tuzludur Bitki örtüsü, genellikle bozkırlarda olduğu gibi baharda çıkan, kaba otlar ve devedikenleri arasında görülen, süsengiller ve orkide türünden çiçeklerdir Karpat Dağlan' nın eteklerinde ve Bakony Dağları'nda kayın ve meşe ağaçları yetişir Buralarda ve öteki yüksek ormanlık alanlarda geyik ve yaban domuzları yaşar Büyük bataklık alanlarda balıkçıl, turna, kaşıkçıkuşu, leylek ve flamingo görülür
Halk
Macarlar'ın ataları Volga Irmağı ile Ural Dağları arasındaki ormanlık bölgeden göç ederek önce Don Irmağı kıyılarına, 9 yüzyılda da Tuna havzasına yerleşmişlerdir Macarca, Fince ve Estonca ile akraba olan bir FinUgor dilidir Macarca'da alma (elma), arpa ve balta gibi Türkçe sözcüklerin yanı sıra Rusça, Almanca ve başka dillerden gelme pek çok sözcük de yer alır
Zengin Macar müziği, kıvrak dans müziğini, marşları ve hüzünlü halk türkülerini içerir Dünyaca tanınmış büyük bestecilerden Franz Liszt ve Belâ Bartök Macar'dır {bak BARTÖK,BELA; LlSZT, FRANZ)
Macaristan'da soylu güzel atlar yetiştirilir Dünya çapında pek çok binici yetiştiren Macarlar'ın husar denen hafif süvarileri öbür Avrupa ordularınca örnek alınmıştır Macarlar eskrim, futbol, tenis ve buz hokeyini çok sever Tuna Irmağı ve Balaton Gölü'nde yazın kürek ve yüzme, kışın da kayak, buz pateni ve kızak gibi kış sporları yapılır
Macaristan'da halkın üçte ikisi Katolik, geri kalanın büyük bölümü ise Protestan'dır
Kentler ve Sanayi
Macaristan'ın başkenti, Tuna Irmağı üzerindeki Budapeşte'dir {bak Budapeşte; Tuna Irmaği) Öbür büyük kentler, doğuda Debrecen ve Miskolc, güneyde Pecs ve Szeged, kuzeybatıda Györ'dür
Gelişkin bir tarım ülkesi olan Macaristan' daki çiftlikler öbür Doğu Avrupa ülkelerindeki çiftliklerden daha verimlidir Eskiden büyük bir bölümü otlak olan Alföld'de taşkın denetimi ve akaçlama çalışmaları sonucunda büyük ölçüde toprak kazanılmıştır Günümüzde büyük oranda ekili olan bu ovada birçok aileye iş sağlayan büyük devlet çiftlikleri bulunur Bu bölgede çok yüksek nitelikte buğday, şekerpancarı, patates, sığır besini olarak kullanılan mısır ve meyve yetiştirilir Ülkenin öbür bölümlerinde de büyük çiftlikler ve çok sayıda küçük aile işletmesi vardır Buralarda tahıl ve kök bitkilerin yanı sıra kavun, paprika (etli kırmızı biber) ve tütün yetiştirilir Balaton Gölü'nün kuzey kıyısında üzüm bağları vardır Ama en iyi şaraplar kuzeydoğudaki Tokay tepelerinde bulunan bağlardan elde edilir
Macar yemeklerinde paprika, çeşitli tat ve koku verici baharat kullanılır En gözde Macar yemeği, bir et yemeği olan gulaş'tır Tütsülenmiş domuz etleri, sarımsaklı salamlar ve haşhaşlı kekler özgün Macar yiyecekleridir Ünlü beyaz Tokay şaraplarının yanı sıra, kuzeydoğudaki Eger'in kırmızı bikaver şarapları dünyaca ünlüdür
Macaristan'da kömür, boksit, demir cevheri, petrol ve doğal gaz vardır Bununla birlikte demir ve petrol başka ülkelerden de satın alınır II Dünya Savaşı'ndan bu yana sanayinin gelişmesi için büyük çaba harcanmış ve çok sayıda fabrika kurulmuştur Bu fabrikalarda makine, traktör, otobüs, televizyon, radyo, dokuma ürünleri, giyecek, kâğıt ve kimyasal maddeler üretilir Demir ve boksiti işleyen büyük çelik ve alüminyum tesislerinden başka bir nükleer enerji santralı da vardır
Budapeşte bir kara ve demiryolu kavşağıdır Tuna Irmağı taşımacılık için önemli bir suyoludur Açık deniz gemileri Tuna yoluyla Budapeşte'ye kadar ulaşabilir Ülkenin başlıca havalimanı da Budapeşte'dedir
Tarih
9 yüzyıla kadar göçebelikle geçinen Macarlar o tarihte atlarını otlatmaya elverişli, Alföld Ovası'na yerleştiler Macarlar, yağmalama amacıyla uzun süre Fransa ve Norveç'e akınlar yaptı Bizans İmparatorluğu'nun güçlenmesi ve 955'te Alman Kralı I Otto'nun karşısında uğradıkları yenilgi bu akınların durmasına neden oldu
Macarlar 10 yüzyılda Hıristiyan dinini benimsedi Macar Kralı I Istvân, Macaristan'ı yönetim birimlerine ayırdı Bu birimlerin yöneticileri bölgelerini kral adına yönetiyordu Bunu izleyen yıllarda baş gösteren taht kavgalarına karşın Macaristan, zengin ve iyi yönetilen bir ülke oldu 117396'da başa geçen III Bela döneminde Avrupa'nın en güçlü devletlerinden biri durumundaydı 13 yüzyılda başlayan Moğol saldırısı Macaristan' in nüfusunun yansını yitirmesine yol açtı Daha sonra uzun süre yabancı hükümdarların yönetiminde kalan Macaristan 14 yüzyılda Osmanlı akınlarının tehdidi altına girdi 1396'da Osmanlılar'a karşı bir Haçlı seferi düzenleyen Macarlar, Niğbolu'da yenilgiye uğradı Osmanlılar'la çatışmalar 15 yüzyılda da sürdü Fatih Sultan Mehmed Konstantinopolis'i (İstanbul) aldıktan sonra Avrupa'ya yöneldi Macarlar Osmanlılar'ı 1456'da Belgrad'da ulusal kahramanları Jânos Hunyadi' nin yönetiminde yendiler Hunyadi'nin oğlu 1458'de I Mâtyâs adıyla kral oldu I Mâtyâs hem babası gibi büyük bir asker, hem de büyük bir bilgindi
1521'de Belgrad'ı alan, 1526'da da Mohaç' ta (Mohâcs) Macarlar'ı yenen Osmanlılar ülkenin bir bölümünü işgal etti Ardından, ülke ikiye bölündü Bir bölümü Habsburg hanedanından bir kralın, öbür bölümüyse Macar asıllı bir kralın egemenliğindeydi Daha sonra ülkenin orta kesiminde üçüncü bir krallık kuruldu 1683'te Viyana'yı ikinci kez kuşatan Osmanlı ordusu, Lehistan Kralı Jan Sobiesky'nin yönettiği birleşik Hıristiyan orduları karşısında geri çekilmek zorunda kaldı 1699'da imzalanan Karlofça Antlaşması'yla da Osmanlılar Macaristan'ı terk etti
Böylece Macaristan bütünüyle Habsburg egemenliğine girdi Habsburglar Almanya, Avusturya ve Bohemya gibi ülkelerin de yöneticisiydi (bak Habsburg Hanedani) Macaristan'ı ülkenin kendi yasalarına göre yöneteceklerine söz verdikleri halde sözlerini tutmadılar Bunun üzerine Macarlar bağımsızlıklarını kazanmak için önce 1703'te II Ferenc Râköczi önderliğinde, daha sonra da 1848'de Lajos Kossuth önderliğinde ayaklandı ve 1849'da Macaristan'ın bağımsızlığı ilan edildi Bu ayaklanmayı bastırmak için Habsburg İmparatoru Franz Joseph, Rus çarından askeri yardım istedi Ayaklanma şiddetle bastırıldıktan sonra Franz Joseph Macarlar'a daha fazla söz hakkı verdi 1867'de Avusturya İmparatorluğu ile imzalanan bir antlaşmayla iki ülke birleşti ve adı AvusturyaMacaristan İmparatorluğu oldu Ne var ki, Macar yurtseverleri "ikili monarşi" adı verilen bu yönetime karşıydı Devletin eğitim ve dil politikalarının Macarlar'dan yana olduğunu ileri süren Slovaklar, Romenler ve Sırplar da bu durumdan hoşnut değildi Bu toplulukların bir bölümü, Ruslar gibi Slav oldukları için umutlarını Rusya'ya bağlamıştı
Macaristan I Dünya Savaşı'nda Avusturya'ya bağlı olarak Almanya'nın yanında yer aldı Savaşta yenilince de ülke topraklarının büyük bir bölümü Romanya, Çekoslovakya, Yugoslavya, Avusturya, Polonya ve İtalya arasında paylaştırıldı Böylece, 1920'de imzalanan barış antlaşmasının sonunda, Macaristan topraklarının üçte ikisinden ve nüfusunun yarısından fazlasını yitirmiş oldu 1918'de cumhuriyet ilan edilmiş aynı yıl kurulan Komünist Partisi'nin önderi Bela Kun 1919'da yönetimi ele geçirmişti Ne var ki, son Habsburg İmparatoru I Karl'ı yeniden başa geçirmeyi ve yitirilen toprakları geri almayı planlayan Amiral Miklös Horthy, komünist yönetimi devirdi 1920'de Amiral Horthy, yeni parlamento tarafından kral naibi ve geçici devlet başkanı seçildi 1921'de I Kari sürgünden döndü Oysa krallığın geri gelmesini istemeyen çevre ülkeler ve çok sayıda Macar, Horthy'nin kral naibi olarak kalmasını yeğliyordu Bu durum 1944'e kadar sürdü
II Dünya Savaşı'nda Macaristan yitirdiği toprakları yeniden almak umuduyla bir kez daha Almanya'nın yanında yer aldı Macaristan'ın savaşa katılmasında ülkede Nazi yanlısı siyasal örgütlerin kurulması ve Yahudi düşmanlığının gelişip güçlenmesi de etken olmuştu Savaş süresince Alman ordusu Macaristan'ı denetim altında tuttu Almanlar 1944'te Amiral Horthy'yi naiplikten ayrılmaya zorlayıp kendi yandaşlarını yönetime getirdiler 1945'te SSCB orduları Macaristan'a girerek Alman işgaline son verdi 1947 barış antlaşmasıyla Macarlar 1920 antlaşmasındaki sınırlarla yetinmek durumunda kaldılar
1945'ten başlayarak güçlenen komünistler giderek yönetimi tümüyle ellerine geçirdiler 1949'da Macaristan Halk Cumhuriyeti'nin kurulduğu ilan edildi Kilise ile devlet birbirinden ayrıldı Cumhuriyetin ilanına karşı çıkan Macaristan'ın en büyük din adamı olan kardinal ömür boyu hapse mahkûm edildi Fabrikalar, bankalar ve çiftlikler kamulaştırıldı
1953'te başbakanlığa gelen Imre Nagy döneminde siyasal ve ekonomik alanlarda bazı reformlar yapıldı Nagy, 1955'te görevinden alındıysa da kamuoyunun hoşnutsuzluğu üzerine sonraki yıl yeniden başbakanlığa getirildi 195355 arasında başlatılan reformlar Macar halkınca da benimsenmişti 1956 Ekim'inde ülke çapında bir ayaklanma başladı ve ancak SSCB birliklerinin Budapeşte'ye girmesiyle bastırılabildi Ayaklanma sırasında 170 bin dolayında Macar batı ülkelerine sığındı 1956'dan 1988'e kadar parti önderi olan Jânos Kadar, ülkenin ekonomik yaşamındaki devlet tekelini azaltan ve özel mülkiyetin payını artıran reformların yanı sıra seçim sistemine de değişiklikler getirdi Batıyla geniş bir ekonomik işbirliğine geçildi Buna bağlı olarak ülkenin dış borçları yükseldi Bu dönemde kilise de eski güçlü konumuna sahip oldu
Macaristan, özellikle 1980 sonrasında büyük ve önemli gelişmelere sahne oldu SSCB'de Mihail Gorbaçov'un başlattığı açıklık (glasnosi) ve yeniden yapılanma (perestroyka) politikalarının da etkisiyle bütün Doğu Avrupa ülkelerinde başlayan gelişmeler Macaristan'da da kendini gösterdi 1989'da yeni siyasal partiler kuruldu Çok partili ve serbest seçimli bir siyasal yaşama geçilmesi yönünde önemli adımlar atıldı Yapılan ara seçimlerde, 40 yıldır iktidarda olan Macaristan Sosyalist İşçi Partisi'nin halk desteğini büyük ölçüde yitirdiği görüldü Kendisini yenilemek gerektiğini gören parti, aynı yıl yapılan olağanüstü kongresinde adını Macaristan Sosyalist Partisi olarak değiştirdi Yapılan reformların SSCB'den destek görmesi de Macaristan'daki değişimi hızlandırdı
Macaristan'daki önemli siyasal değişmeler 1988'de başladı Ülkeyi 30 yıldır yöneten, Macar Sosyalist İşçi Partisi (MSİP) Başkanı Jânos Kâdâr'm yerine Başbakan Kâroly Grosz aldı Bu değişiklik siyasal sisteme karşı duyulan güvensizliği yansıtıyordu Kısa süre içinde ülkede yönetim karşıtı yeni gruplar ortaya çıktı Bunların en önemlisi Macar Demokratik Forumu'ydu (MDF) Gene aynı yıl içinde ülkenin ilk bağımsız işçi sendikası kuruldu 1989'da, yönetimdeki MSİP ile yönetim karşıtı gruplar, demokrasiye geçiş konusunu görüşmek üzere Muhalefet Yuvarlak Masası'm oluşturdular Eylülde sona eren görüşmelerde, Macaristan'ın genel oyla seçilmiş, egemen, tek meclisli bir yasama organına dayalı demokratik bir cumhuriyete dönüştürülmesi konusunda karar verildi Bu sistemde yetkileri oldukça sınırlı bir cumhurbaşkanı ve bir anayasa mahkemesi de bulunacaktı Parlamento Aralık 1989'da, Mart 1990'da kendini feshetme ve 25 Mart'ta genel seçimlere gitme kararı aldı
Reformcular arasında öne çıkan kişi, MSİP'nin çöküşünü önlemenin tek yolunun gerçek demokrasiyi kurmak ve iktidarı paylaşmaktan geçtiğini savunan Imre Pozsgay'dı
Pozsgay 1956 ayaklanmasının bir karşıdevrim değil, bir halk ayaklanması olduğunu söyledi Bu açıklama, 1956 ayaklanmasının önderi Imre Nagy'nin saygınlığının geri verilmesinin ve idamının 31 yıldönümüne rastlayan 16 Haziran'da cenazesinin yeniden törenle kaldırılmasının yolunu açtı Yaz aylarında yapılan bir dizi ara seçimi MDF'nin adayları kazandı Seçimlerde bütünüyle silinme tehlikesini önlemeye çalışan MSİP adını Macar Sosyalist Partisi (MSP) olarak değiştirdi Partinin yapısı ve işleyişi demokratikleştirildi Anayasada değişiklik yapılarak partinin öncü rolüne son verildi
Hükümet 1990 başlarında pazar ekonomisine geçme kararını açıkladı Macaristan hükümeti geçmişte "demir perde" olarak adlandırılan dikenli telleri kaldırarak batı sınırını simgesel olarak açtı Böylece, Batı Almanya'ya geçmek isteyen Doğu Almanya yurttaşlarına bir geçiş yolu sağlandı
1990'da yapılan seçimler MDF'nin üstünlüğüyle sonuçlandı Tarihçi Jözsef Antall, önderliğini yaptığı MDF ile Küçük Toprak Sahipleri ve Hıristiyan Demokratlar'dan oluşan bir koalisyon hükümeti kurdu Hür Demokratlar'dan Arpâd Göncz de cumhurbaşkanlığına seçildi Hükümetin ekonomik reformlar konusunda adım atmakta cesaretsiz davranması halkın hoşnutsuzluğunu artırdı Ekim başında yapılan yerel seçimlerde muhalefet öne geçmişti Bütçe açığı büyürken, enflasyon yüzde 30'a ulaştı İşsizlik ise 1991 sonunda yüzde 5'e ulaşmıştı Yoksulluk gittikçe yaygınlaşıyordu Asgari ya da daha düşük ücretle geçinenlerin oranı nüfusun yüzde 40'ına yükselmişti Ekonomik reformların ve özelleştirmenin çok yavaş ilerlemesine karşın, Macaristan eski sosyalist ülkelere giden Batı yatırımlarının yarısını çekti Bu, en azından Batı'nın Macaristan'a güveninin sürdüğünü gösteriyordu 1992'de yapılan ara seçimlerden kazançlı çıkan parti MSP oldu
Macaristan, Hırvatistan ve Slovenya'nın bağımsızlığını destekledi ve Aralık 1991'de her iki devleti de tanıdı Sırbistan'daki Macar azınlığın geleceği konusunda ise kaygı duyuluyordu
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|