Yalnız Mesajı Göster

Cevap : Maaş Için Ihtar

Eski 08-24-2009   #4
Şengül Şirin
Varsayılan

Cevap : Maaş Için Ihtar



İŞÇİ ÜCRETLERİNİN ZAMANINDA ÖDENMEMESİNİN İŞ VE GELİR VERGİSİ KANUNLARI KARŞISINDAKİ DURUMU


Yazar: RamazanCENK (*)

E-Yaklaşım / Mayıs 2007 / Sayı: 46


I- GİRİŞ

4857 sayılı İş Kanunu’nun 32 maddesinin 1 fıkrasında, “Genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para olarak ödenen tutardır” denilmiş, Gelir Vergisi Kanunu’nun 61 maddesinde ise, “Ücret, işveren tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir…” hükmü yer almıştır

Ücret; “çıplak ücret”, “temel ücret”, “kök ücret”, “giydirilmiş ücret” gibi “dar anlamda ücretler” şeklinde belirlenmekte, ayrıca, işçinin ücreti yanından kanun veya sözleşmeden doğan para ve parayla ölçülmesi mümkün olan ücret eklerinin, dar anlamda ücretle birlikte bütününe “geniş anlamda ücretler” denilmektedir

Başka bir ifade ile ücret; işçinin iş görme karşısında yer alan ve işverenin, iş sözleşmesinden doğan veya toplu iş sözleşmesinin en önemli unsurlarından biri olan, işverenin asli borcu olarak da nitelendirilebilen tutar da denilebilir

Bu yazımızda;

- Ücretin ödenme yeri, şekli ve hesap pusulası,

- Ücretin ödeme zamanı, ödenmemesi veya geç ödenmesinde yapılacak işlemler,

- İşverenin ücret ödeme aczine düşmesi ve bu durumda yapılacak işlemler,

- Yabancı para cinsinden ücret alacağının takip konusu yapılmasında uygulanacak faiz oranı,

- Ücret ödemelerinde zamanaşımı,

- Ücretin ödenmemesi, geç ödenmesi veya eksik ödenmesi halinin vergi mevzuatı karşısındaki durumu

konularında, aşağıdaki açıklamaların yapılmasına çalışılacaktır



II- ÜCRETİN ÖDENME YERİ, ŞEKLİ VE HESAP PUSULASI

A- ÜCRETİN ÖDENME YERİ

4857 sayılı İş Kanunu’nun 32 maddesine göre, ücret kural olarak, Türk parası ile işyerinde veya özel olarak açılan bir banka hesabına ödenmesi gerekir Ücret yabancı para olarak kararlaştırılmış ise ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile de ödenebileceği konusunda “Yargıtay” kararları mevcuttur

“Bu konuda, Yargıtay 9 Hukuk Dairesi’nce; “…İcra takip dosyası içeriğine göre davacının alacaklarını yabancı para cinsinden takip konusu yaptığı ve toplam alacağa % 30 ve değişen oranlarda yasal faiz yürütülmesi isteğinde bulunduğu, davalı işverenin borcun tamamına ve ferilerine süresi içinde itiraz ettiği anlaşılmaktadır İcra takibi ve itirazın iptali davasına konu borç yabancı para olduğuna göre 3095 sayılı Yasa’nın 4/a maddesi uyarınca Devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanması gerekir Mahkemece bu husus dikkate alınmaksızın yabancı para borcuna davacının talebi doğrultusunda ödeme günündeki Türk Lirası karşılığına takip tarihinden itibaren % 35 ve değişen oranlarda yasal faiz uygulanması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir

Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten bozulmasına, oybirliği ile karar verildi” [1]

Emre muharrer senetle (bono ile) kuponla veya yurtta geçerli parayı temsil ettiği iddia olunan bir senetle veya diğer herhangi bir şekilde ücret ödemesi yapılması mümkün değildir

B- ÜCRETİN ÖDENME ŞEKLİ

Asıl ücret, ayni olarak ödenmesi mümkün olmadığı gibi sözleşmeyle nakden ödenmesi kararlaştırılan ücret ekleri de ayni olarak ödenmez İşverenin kişiliğinden kaynaklanan bir nedenle ayni ödeme yapılamıyorsa, nakdi olarak ödeme yapılabilir

İşçi, sözleşme ile aksi öngörülmedikçe, ayni ödeme yerine, nakdi ödeme talebinde bulunamaz

Ancak, işçi ayni ödemeden haklı ve makul nedenlerden dolayı yararlanamıyorsa (sağlık nedenleri, oruçlu olma vb), ayni ödemenin parasal karşılığı kendisine ödenmelidir

C- ÜCRET HESAP PUSULASI

4857 sayılı İş Kanunu’nun 102 maddesinin (b) bendinde, “37 maddesine aykırı olarak ücrete ilişkin hesap pusulası düzenlemeyen veya işçi ücretlerinden 38 maddeye aykırı olarak ücret kesme cezası veren veya yaptığı ücret kesintisinin sebebini ve hesabını bildirmeyen 52 maddedeki belgeyi vermeyen işveren veya işveren vekiline iki yüz milyon lira para cezası…”nın verileceği hükme bağlanmıştır

Bu hüküm uyarınca, işveren işyerinde veya bankaya yaptığı ödemelerde işçiye ücret hesabını gösterir imzalı veya işyerinin özel işaretini ve unvanını taşıyan bir pusula vermek zorunda olup, vermemesi halinde ise para cezasının kesilmesi gerekecektir

Ücret hesap pusulası, iki nüsha olarak düzenlenir ve birinci nüshası işçiye verilir İkinci nüshası ise o aya ait ücret bordrosu ekinde muhafaza edilir

İşçilerin, almış oldukları ücretleri, kesilen vergileri ve diğer bilgileri bilmesi ve bu konudaki tereddütlerin giderilmesi açısından önemlidir

Bu nedenle yasa, her ücret ödemesinde, ücret bordrosundan ayrı olarak ve ücret bordrosundaki bilgileri ihtiva eden, ücret hesap pusulalarının da düzenlenerek işçiye verilmesini zorunlu tutmuştur

Öte yandan, ücretin, ödeme gününde işçinin banka hesabına yatırılmasıyla işveren ödeme borcunu ifa etmiş olmaktadır Banka hesabına yatırılan ödemeden itibaren, işçinin banka kartını kullanmasından doğan risklerde işçi banka ile karşı karşıya kalacaktır Bununla birlikte, işvereni ücretle ilgili belgeleri tutma yükümlülüğünden kurtarmaz



III- ÜCRETİN ÖDENME ZAMANI

İşçi ücretleri genel olarak işin ifasından sonra ödenmesi gerekir Ancak Yasayla veya sözleşmeyle ücretin peşin ödenmesi öngörülmüş olabilir (Basın İş Kanununa tabi olanlar gibi) İşçi ücretlerinin ödeme süresi konusunda İş Kanunu’nda azami süreler belirlenmiş olup, en geç ayda bir ödenir Bu süre İş Kanunu’nun 32 maddesinin 4 numaralı bendine göre, iş sözleşmeleri veya toplu iş sözleşmeleri ile ödeme süresi bir haftaya kadar indirilebilir Bu süreler emredici nitelikte olup, bir haftadan daha kısa veya bir aydan daha uzun bir ödeme dönemine ilişkin sözleşme hükümleri geçersiz kabul edilecektir



IV- ÜCRETİN ÖDENEMEMESİ DURUMUNDA YAPILACAK İŞLEMLER

A- ÜCRETİN KASTEN ÖDENMEMESİ VEYA EKSİK ÖDENMESİNDE İŞVERENLERE UYGULANACAK CEZAİ İŞLEM

4857 sayılı İş Kanunu’nun 102 maddesinin (a) bendinde, “32 maddesinde belirtilen ücret ile işçinin bu Kanundan veya toplu iş sözleşmesinden veya iş sözleşmesinden doğan ücretini süresi içinde kasten ödemeyen veya eksik ödeyen, 39 uncu maddesinde belirtilen komisyonun belirlediği asgari ücreti işçiye ödemeyen veya noksan ödeyen işveren veya işveren vekiline bu durumda olan her işçi ve her ay için yüz milyon lira para cezası,”nın verileceği hükme bağlanmıştır

Bu hükme göre, bireysel iş sözleşmeleri veya toplu iş sözleşmeleriyle belirlenmiş işçi ücretlerini, kasten ödemeyen veya eksik ödeyen işveren veya işveren vekilleri hakkında idari para cezası öngörülmüştür

Ayrıca, ücret ödeme yükümlülüğünü yerine getirmeyen işveren hakkında bu eylemin bir daha gerçekleşmemesini sağlamak ve kamu düzeni ile ilişkilendirilen pek çok ücrete dair hükme muhalefet edilmesini önlemek amacıyla çeşitli cezai yaptırımlar öngörülmüştür

B- İŞVERENİN ÖDEME ACZİNE DÜŞMESİ NEDENİYLE ÜCRETİN ÖDENMEMESİ

İşverenin, ödeme aczine düşmesi nedeniyle ücreti ödeyememesi halinde, bu ücretleri garanti fonu tarafından karşılanması gerekir Ancak, işçilerin bu haktan yararlanabilmeleri için aşağıdaki hususların gerçekleşmiş olması gerekir

- İşverenin konkordato ilan etmesi,

- İşveren için aciz vesikası alınması,

- İşverenin ödeme güçlüğüne düştüğü haller

18102004 tarihinde yürürlüğe giren “Ücret Garanti Fonu Yönetmeliği”ne göre, Türkiye İş Kurumu’nun il ve ilçelerde kurulu birimleri, başvuru tarihinden itibaren en geç otuz gün içinde işçiye, son üç aylık net ücret alacağını ödeyerek durumu ivedilikle, ilgili icra-iflas müdürlüklerini veya konkordato komiseri ile işverene bildirir Bu kapsamda yapılacak ödemeler, fon kaynaklarıyla sınırlıdır [2]

C- MÜCBİR NEDENLERDEN DOLAYI İŞÇİNİN ÜCRETİNİN ÖDENMEMESİ

4857 sayılı İş Kanunu’nun 34 maddesinde, ücreti ödeme gününden itibaren “yirmi gün içinde mücbir bir neden dışında ödenmeyen işçi, iş görme borcunu yerine getirmekten kaçınabilir Bu nedenle kişisel kararlarına dayanarak iş görme borcunu yerine getirmemeleri, sayısal olarak toplu bir nitelik kazansa dahi grev olarak nitelendirilemez Gününde ödenmeyen ücretler için mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanır

Bu işçilerin bu nedenle iş akitleri çalışmadıkları için feshedilemez ve yerine yeni işçi alınamaz, bu işler başkalarına yaptırılamaz” hükmü yer almıştır

Bu hükme göre, mücbir bir nedenin varlığı halinde 20 günlük süre sonunda iş görme borcunun yerine getirmemesi durumu söz konusu olmayacaktır İşçinin böyle bir durumda iş sözleşmesini 24 maddenin son fıkrası gereğince zorlayıcı nedenin bir haftadan fazla sürmesi durumunda, iş sözleşmesinin feshi edebilecektir

Mücbir sebepler; yangın, su baskını, deprem, salgın hastalık, seferberlik, tutukluluk, ağır hastalık vb sıralanabilir

“Bu konuda Yargıtay 9 Hukuk Dairesi’nce, işçinin ücretinin ödeme gününden itibaren 20 gün içinde mücbir bir neden dışında ödenmemesi halinde, işçi iş görme borcunun yerine getirmekten kaçınabilir Ancak, işçinin iş görme borcunu yerine getirmekten kaçındığı bu sürenin ücretini işverenden talep etmesi mümkün değildir Zira işçinin çalışmaması kendi iradesi ile oluşmuştur” şeklinde karar verilmiştir [3]



V- EKSİK VEYA HİÇ ÖDENMEYEN İŞÇİ ÜCRETLERİNİN GELİR VERGİSİ MEVZUATI KARŞISINDAKİ DURUMU

A- HESABEN ÖDEME

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 96 maddesinde, “vergi tevkifatının 94 madde kapsamına gören nakden veya hesaben yapılan ödemelere uygulanacağı”, hesaben ödeme ise, “vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratları ödeyenleri istihkak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemleri ifade edeceği” hükme bağlanmıştır

193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 94 maddesinin birinci fıkrasında yer alan kazanç, irat ve ücretlerle ilgili olarak, vergi sorumluları tarafından kanuni defterlerine gider kaydetmeleri halinde, sözkonusu kazanç ve iratların hesaben ödendiğinin kabul edilmesi, dolayısıyla gelir vergisi tevkifatına tabi tutulması gerekmektedir

Bu hükümlere göre; ödemeler, “nakden” veya “hesaben” olmak üzere iki şekilde gerçekleştirilmekte olup, buna ilişkin olarak da, aşağıda ki açıklamalar yapılmıştır

B- TAHAKKUK EDEN ÜCRETLERİN İŞVERENCE ÖDENMEMESİNİN VERGİ MEVZUATI KARŞISINDAKİ DURUMU

193 sayılı Gelir ergisi Kanunu’nun 98 maddesinde, “94 madde gereğince vergi tevkifatı yapmaya mecbur olanlar bir ay içinde yaptıkları ödemeler veya tahakkuk ettirdikleri karlar ve iratlar ile bunlardan tevkif ettikleri vergileri ertesi ayın yirminci günü akşamına kadar ödeme veya tahakkukun yapıldığı yerin bağlı olduğu vergi dairesine bildirmeye mecburdurlar” hükmü yer almıştır

Öte yandan, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 22 maddesinde tahakkuk ise, “verginin tahakkuku, tarh ve tebliği edilen bir verginin ödenmesi gereken bir safhaya gelmesidir” şeklinde tanımlanmıştır

Bu hükümlere göre, çalışan ücretlilerin her birine ait ücret bordrolarının veya ücret bordroları yerine geçen herhangi bir belgenin düzenlenip imzalanması durumunda ücret tahakkuk etmiş olacağından, işverenlerce işçilere ücretleri fiilen ödenip ödenmediğine bakılmaksızın, gelir vergisi tevkifatının yapılması gerekecektir

Ücret bordrolarının veya ücret bordroları yerine geçen herhangi bir belgenin düzenlenip imzalanması halinde ise, ücret tahakkuku gerçekleşmemiş iş olacak ve gelir vergisi tevkifatının yapılması da söz konusu olmayacaktır

Buna göre, ücretlerin tahakkuk ve ödemesi hangi yılda yapılmış ise, o yılın ücreti olarak kabul edilecek ve ilgili yılda geçerli olan vergi tarifesi uygulanacaktır

Ancak, bu görüşün aksine Danıştay 3 Dairesi’nce; “ücret gelirin, hukuki tasarruf hakkının doğduğu anda elde edileceği, çünkü aynı anda ekonomik tasarruf hakkına da kavuşacağı ancak hukuki tasarruf hakkı doğmamış ise, ücret geliri elde edilmiş sayılmayacağı gerekçesiyle, 15-31 Aralık ücret bordrosunun tahakkuku 1993 yılında, ödemesi de 14 Ocak tarihinde 14 günlük ücretle birlikte 1994 yılında yapıldığından, bu döneme ilişkin ücretlerin 1994 yılında elde edilmiş sayılacağı, bu sonuca göre 1994 yılına ilişkin gelir vergisi oranının uygulanmasının gerektiği” şeklinde karar verilmiştir [4]



VI- ÇEŞİTLİ NEDENLERLE ÖDENEMEYEN ANCAK MAHKEME KARARLARINA GÖRE ÖDENMESİNE KARAR VERİLEN ÖDEMELERİN, VERGİ MEVZUATI KARŞISINDAKİ DURUMU

4857 sayılı İş Yasası ile işverenin, ücreti normal ödeme gününden 20 gün gecikme ile ödemesine imkan tanınmıştır Çalışanların; ücretlerini (maaş, ikramiye veya diğer ödemeler gibi) hak etmelerine rağmen, bu ücretlerini kasten veya mücbir sebebe dayanmaması durumlarında, eksik veya geç ödenmesinden veya hiç ödenmemesinden dolayı [5] yargı organlarında açmış oldukları davalarda yargı organları tarafından (iş mahkemeleri, Danıştay gibi); çalışanlar lehine hak ettikleri söz konusu ücretleri faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmektedir Yine yargı organları tarafından; şahısların çeşitli nedenlerle mağdur edilmeleri durumunda veya mükellef iken işlerini yaptığı firmalardan olan alacaklarını tahsil edememesi üzerine alacak davası açması sonucu, yargı organlarınca maddi tazminat ve alacaklarının faizleriyle birlikte ödenmesine karar verilmesi halinde, bu ödemeler hangi yıl ödenmiş ise, o yılın geliri sayılacak ve ücret hükümleri uyarınca vergilendirilmesi gerekecektir [6]

Örneğin, imalat işi ile uğraşan (X) Şirketinde çalışmakta iken 31122005 tarihinde emekliye ayrılan ve 15012006 tarihinde mahkeme kararı ile yeniden görevine başlayan personele, anılan mahkemece, görevinden ayrı kaldığı süreye ait ücretlerini yasal faizleri ile birlikte ödenmesine karar verilmiş ve söz konusu karar gereğince bu ödemeler 20052007 tarihinde yapılmıştır

Bu durumda, ücretlinin 31122005 tarihinden itibaren görevinden ayrı kaldığı süreye ait ücretlerinin tahakkuk ve ödemesi 20052007 yılında yapıldığından, söz konusu ödemeler, Mayıs 2007 yılının geliri sayılacak ve 2007 yılında yeniden belirlenen vergi tarifesi ve diğer mevzuatlar esas alınarak vergilendirilmesi gerekecektir

Ayrıca, bu ücretlerin geç ödenmesinden dolayı ödenen yasal faizler ise; alacak faizi olarak kabul edilecek ve bu faizler üzerinden de gelir vergisi tevkifatı yapılmaması nedeniyle, bu gelirin yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan edilmesi gerekecektir (Beyan edilmemesine ilişkin olarak her yıl itibariyle belirlenen tutarı aşmaması halinde söz konusu gelir beyan edilmeyecektir [7]

Bu konuda Maliye Bakanlığı’na yansıyan bir olayda Maliye Bakanlığı’nca; “ ilgili şahsın 01121977 ve 08051978 tarihleri arasında işi ile ilişiğinin kesilmesi ve işi ile ilişinin kesildiği tarihlerde eksik aldığı maaşı Danıştay kararı ile maddi tazminat olarak ödenmesi nedeniyle, ödenen bu maddi tazminatın ücret olarak vergilendirilmesi gerekmektedir” şeklinde görüş bildirilmiştir [8]

Mahkeme ilamlarına dayanılarak yapılacak ödemelerden Kanuni kesintiler dışında herhangi bir kesinti yapılmayacağı (Gelir ve Damga Vergisi hariç) Anayasa ile teminat altına alındığından, mahkeme ilamlarına dayanılarak yapılan ikramiyelerden herhangi bir kesinti yapılmayacaktır [9]

Yine Maliye Bakanlığı’na intikal eden bir olayda Maliye Bakanlığı’nca; çalışan işçilere toplu iş sözleşmesi uyarınca iş fazlalığı artış farkının ödenmemesi üzerine, işçiler tarafından açılan dava sonucu verilen fark ödemelerin tamamının ücret olarak vergilendirilmesi gerektiği yönünde görüş bildirmiştir [10]



VII- GERİYE YÖNELİK OLARAK ÖDENEN ÜCRETLERİN SSK MEVZUATI KARŞISINDAKİ DURUMU

Prime esas ücretlerle ilgili olarak, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 77 maddesinde; günlük kazanç sınırlarına ilişkin 78 maddesinde, sigorta prim bildirgelerinin ne zaman verileceğine ilişkin açıklamalar ise 79 maddesinde hükme bağlanmıştır

Bu hükümlere göre; toplu iş sözleşme görüşmelerinin uzun sürmesi nedeniyle, geriye dönük olarak yapılan ücret artışlarının, ait olduğu ayların prime esas kazançları ile birleştirilerek, ilgili aylar için ek aylık sigorta primleri bildirgeleri ile ek dört aylık sigorta primleri bordrolarının sigorta primine esas kazanç alt ve üst sınırları da dikkate alınmak suretiyle, sigorta primine tabi olması gerekecektir

Ancak, işverenin ekonomik veya başka gerekçelerden dolayı sigortalının ücretini geriye yönelik olarak ödenmesi halinde, yukarıda belirtilen işlemlerin uygulanması mümkün olmayacaktır

Buna göre, toplu iş sözleşmesine göre ücret artışının yapılması durumunda ek prim belgelerinin sözleşmesinin imzalandığı tarihi takip eden ayın sonuna kadar Sosyal Sigortalar Kurumu’na ödenmesi halinde, herhangi bir cezai işlem yapılmayacaktır [11]



VIII- SONUÇ

Ücret, öngörülen esaslara göre en geç ayda bir nakden ödenmesi gerekir Bu süre, iş sözleşmeleri veya toplu iş sözleşmeleri ile ödeme süresi bir haftaya kadar indirilebilir Bu süreler bir haftadan daha kısa bir aydan daha uzun bir ödeme dönemine ilişkin hükümler geçersiz kabul edilecektir

Ücret kural olarak Türk parası ile işyerinde veya özel olarak açılan bir banka hesabına ödenmesi gerekir Ancak, ücret yabancı para olarak kararlaştırılmış ise ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile de ödenebilecektir

İşveren, işyerinde veya bankaya yaptığı ödemelerde işçilere ücret hesabını gösterir imzalı veya işyerinin özel işaretini ve unvanını taşıyan bir pusula vermek zorunda olup, vermemesi halinde ise para cezasının kesilmesi gerekecektir

Bireysel iş sözleşmeleri veya toplu iş sözleşmeleriyle belirlenmiş işçi ücretlerini kasten ödemeyen veya eksik ödeyen işveren veya işveren vekilleri hakkında idari para cezası öngörülmüştür Ancak, işverenin ödeme aczine düşmesi nedeniyle ücreti ödeyememesi halinde, bu ücretleri garanti fonu tarafından karşılanması gerekirİşverenin ücret garanti fonundan yararlanabilmesi için; konkordato ilan etmesi, iflas etmesi ve işveren için aciz vesikası alınması gerekecektir

Gününde ödenmeyen ücretler için mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı uygulanacaktır Ücretlerin geç ödenmesinden dolayı ödenen yasal faizler ise, “alacak faizi” olarak kabul edilecek ve 2006 yılı gelirleri için 875 YTL’yi aşması halinde , bu gelir beyan edilecektir

Çalışan ücretlilerin her birine ait ücret bordrolarının veya ücret bordroları yerine geçen herhangi bir belgenin düzenlenip imzalanması durumunda ücret tahakkuk etmiş olacağından, işverenlerce çalışanlara, ücretleri fiilen ödenip ödenmediğine bakılmaksızın, gelir vergisi tevkifatının yapılması gerekecektir Ücret bordrolarının veya ücret bordroları yerine geçen herhangi bir belgenin düzenlenip imzalanmaması halinde ise, ücret tahakkuku gerçekleşmemiş olacağından, gelir vergisi tevkifatının da yapılması mümkün olmayacaktır

Ancak, İş Kanununa göre, genelde ayda bir ücretin ödenme ve buna ilişkin olarak da ücret bordrosu veya ücret bordrosu yerine geçen belgenin verilmesinin zorunlu olduğuna göre; ücret bordrosu veya yerine geçen belgenin düzenlenip imzalanması gerekecek ve buna göre de, ücret tahakkuk etmiş sayılacak ve gelir vergisi tevkifatının yapılması gerekecektir Ücret bordrosu veya yerine geçen belgenin düzenlenmemesi halinde ise ücret tahakkuk etmemiş olacak ve gelir vergisi tevkifatı yapılmayacaktır Ücret bordrosu veya yerine geçen belgenin ayda bir düzenlenmemesi halinde ise, bu defa İş Kanununa göre para cezasının kesilmesi gerekecektir

İşverenlerin, gerek vergi mevzuatı, gerekse İş Kanunu açısından problem yaşamamaları için yukarıdaki açıklamalar uyarınca işlem yapmaları uygun olacaktır


--------------------------------------------------------------------------------

* Gelir İdaresi Başkanlığı Müdürü

[1] Yrg 9 HD’nin, 08052006 tarih ve E 2006/7889, K 2006/12956 sayılı Kararı (Yaklaşım, Sayı: 170, s 288

[2] Ücret Garanti Fonu Yönetmeliği, 18102004 tarih ve 25617 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır

[3] Yrg 9 HD’nin, 10022005 tarih ve E 2004/13259, K 2005/3782 sayılı Kararı (Yaklaşım, Sayı: 151, s 280)

[4] Dn 3 Dnin,13051997 tarih ve E 1996/3191, K 1997/1760 sayılı Kararı (Yaklaşım, Sayı: 56, s 106)

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla