Konu
:
Yaralarıma Tuz Bas Dua Çiçeğim...
Yalnız Mesajı Göster
Yaralarıma Tuz Bas Dua Çiçeğim...
08-16-2009
#
1
gülgüzeli
Yaralarıma Tuz Bas Dua Çiçeğim...
---Gidişinden aylar sonra cevap hakkımı kullanıyorum dua çiceğim
---
Gidişin bir Kasım günüydü
Beyaz karların şehrimi istilasında öğrendim gidişini
Gittin
sevginde bir bahar göremeden çekip gittin
Ben bu satırları yazarken kim bilir sen gerçeğin aynasında yarınlara dair düşler kurmaktasın
Ben ise yalnızlığa inat kırdığın yüreğimden kalan son parçalarıyla birşeyler karalıyorum işte
Sakın üzerine alınma bu satırları
Toprağa gömülmüş bu ayrılığı kaldırıp yeniden filizlendirmek değil niyetim
Bu satırları sen okuyasın diye değil
gidişinden sonra içimde biriken bir avuç fırtınayı fakir satırlarımda yakmak istediğimdendir sevgili
Gidişin hala gözlerimin önünde
Son oynunu oynamak üzere sahneye cıkmış figüran gibi yalnızlığın suflelerini okuyup gittin
Gittin
Yüreğinde baharları beklerken rüzgarı koynuna alarak gittin
Sessizce gittin
kör uçurumlara saldım düşlerimin kırık kovalari
Hani bir zamanlar yüreğine umut taşıyan kırık kovalarım var ya
İşte o kırık kovalarla sensizliğin kör saatlerinde hep gidişinin öfkeleri taşıdım yüreğime
Her kovada sensizlik yağdı üzerime
Her kovada cayır cayır yandı düşlerim
Ama hep sustum
Sahipsiz çığlıkları yükledim yamalı heybeme
Azık diye bildiğim gülüşleri aradım durdum yalnızlığın güneş görmeyen köşelerinde
Yollara koyuldum
pusulasız halimle
Seni aradım
tek bir kelime etmeni bekledim
" Hoşcakal " kelimesinin dudaklarından yüreğime hançer gibi inmesi bekledim
Gittin
tek bir kelime etmeden
Anılarımızı kibritsiz yakarak gitmiştin
Gittin oysa ben yüreğime nice yalanlar söyledim bir gün dönecek diye
Pembe yalanlarla avuttum kendimi
Yalanlarla avutmasam kendimi; ayrılığın soğuk teriyle korkusuzca yüreğime dayacaktim kör kurşunları
Oysa ben ölmeyi değil; senin uzaklarda ama bana bir nefes kadar yakın olan varlığında yaşlanmayı istiyordum
Pembe yalanlarımdan düşler kurup gelmeni bekledim sevgili
Sakın yanlış anlama sevgili ; benden önce kurduğun hayatı ellerinle yıkıp ikimizin mavi düş tarlasına geleceğine dair düşler değil kurduklarım
Bir gün dönüp " Gidiyorum
Hoşcakal " kelimelerinden ibaret kuru cümleyi alnımın yazgısına yapıştırıp son kez ait olduğun yalnızlığa dönmene dair yalanlar
düşler büyüttüm yüreğimin soğuk köşelerinde
Gittin
"dua çiceğim" bildiğim yüreğinden " yüreğime" bir veda sözcüğünü esirgeyip gittin
Hani dönülmez sözler vermiştik birbirimize
Şimdi yeminleri tutmayan tek benmişim gibi tüm tövbelerin adaklarını acılarla ben ödüyorum; sen değil !Hani aynı gözle ağlayıp aynı yürekle gülümseyecektik biz
Hani sarı denizlerin üzerinde " vuslata" kulaç atacaktık seninle
Öğretmenliğe başladığın okul yolunda ayakların yorulmasın diye sırtını sana seren bu yüreğe çok mu gördün bir veda kelimesini
Çok mu gördün bunu sevgili ? Nefesim diye övündüğün bu sevdayı bir ayrılık cümlesiyle bitirememek niye sevgili ? Suskunluğun elbisesini çıkar üzerinden
Susma sevgili
Tek bir kelimenle ölmeye hazır yüreğime tek bir söz söyle hadi
Kurşunları kelimelere ilmekleyip
son infazını boynuma geçir sevgili
Biliyor musun gidişinden aylar sonra bile içimde kanıyor gidişinin sessizliği
Gidişinin tek kelimeye bile sığdırılamayan ezikliği hala sırtımda kambur
Yüreğim hala kırgın
gözlerim hala ıslak
Hala böğrümde suskunluğun bıçaksı dişleri
Üzerime giyindiğim elbiseden göremediğin irinleşmiş yalnızlığın duruyor göğsümde
Belki de senden kalan tek şey bu
İrinleşmiş yalnızlığın
!
Ayazlara gebe kalmış yüreğimle konuşacak o kadar cümlelerim var ki
Şimdiye kadar hep sen üzülmeyesin diye dudağımı büküp kelimelerimi ezdim dilimin ucunda
Ayrılık kelimelerini erteleyip bir gün tekrardan gelip gidişinin son kelimesini edeceksin diye bekledim durdum
Beklerken seni
sabır zırhını giyindim üzerime
Sustum
bir dağ gibi
Kurudum bir yaprağın sonbahardaki ölümü gibi
Yavaş yavaş ve içten içe
Ölmeyi bekleyen bir çınar ağacının solgun yapraklarını görüp köklerini bedeninden koparması gibi bende yüreğimden düşlerimi kopardım
Acıta acıta ve yavaş yavaş
Oysa öfkelere bürünüp kilit vurduğum dudaklarıma gidişin acısını anlatsam fırtınalar kopacaktı mavi denizlerimde
Belini kırıp yalnızlığın gölgesinde oturan yaralarıma bir dokunsam denize kavuşmaya hasret bir göl gibi avuç avuç kanayacaktı yüreğim
Damarlarımdan taşacaktı ayrılığın zehiri
Biliyorum
beni ezip taşacaktı
Bentler kuracak olsam da yıkılacaktı önündekiler teker teker
Keşke bendeki sessizliği
yüreğimdeki ezikliği görüp son kez gelsen
Toprağa gömülmüş aşkı tekrar filizlendirmek için değil; köklerinde yanan öfkeleri susturmak icin gelsen
Son kez ölümü dudaklarıma değdirip keşke kangren yaralarıma tuz diye gidişinin közlerini bassan sevgili
" Dokuz aylık acının
Son doğum sancılarıydı yüzümde gizlediğim
Kangren olmuş yanlızlığın
Son satırlarıydı alnıma çizdiğim
Artık toprak olmuştur sevdan
Bir sayfa değildi üzerine kapanan;
Vefasız sevdanın ölüm fermanıydı
Tozlu raflara kalkan
"
alıntı
__________________
gülgüzeli
Kullanıcının Profilini Göster
gülgüzeli tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul