Şengül Şirin
|
Cevap : Lonca-Osmanlı Devleti'nde Loncalar
Ortaçağa özgü bir kurum olan loncalar, daha çok aynı meslekte çalışan tüccar, esnaf ve zanaatkarların kendi çıkarlarını korumaya yönelik olarak kurdukları birliklerdir İlk loncalar, genellikle dinsel amaçlarla kuruldu Bunlar, üyelerinin her yıl ödedikleri ödeneklerle, hasta ve yaşlı üyelerine yardım eder, dinsel törenler düzenler, okul,yol ve köprü yapımlarına destek olurlardı Daha sonra gelişen tüccar ve zanaatkar loncalarında da din önemli bir yer tutardı, ama bu yeni tip loncaların etkinlikleri daha çok ticaret ve sanayi alanlarında yoğunlaştı 11 16 yüzyıllar arasında en parlak dönemini yaşayan loncalar, ortaçağ kentlerinin ekonomik yaşamına damgasını vurmuştur
Tüccarlar, özellikle 10 yüzyıldan sonraa kentlerin büyümesi ve ticaretin gelişmesiyle zenginleştiler O dönemde tüccarlar kentten kente dolaşarak mal satarlar, yolda karşılaşabilecekleri tehlikelere karşı birlikte yolculuk ederlerdi Kentlerdeki kısıtlayıcı feodal uygulamalardan ve alınan vergilerden hoşnut olmayan tüccarlar daha özgür davranabilecekleri, farklı kurallarla yönetilen kentler için birlikte mücadele etmeye başladılar Böylece ilk tüccar loncaları doğdu
Bu loncalar zamanla, dönemin yöneticilerinden bazı ayrıcalıklar elde etti ve kentlerin ticareti üzerinde tekel kurdu 11 yüzyıldan başlayarak kentlerde alınan ve satılan mallar üzerinde söz sahibi olan tüccar loncaları, lonca üyesi olmayanların ticaret yapmasını engelledi Lonca dışı bir kişinin kent içinde mal satması olanaksızdı Mal alımında da ilk pazarlık hakkı lonca üyesine tanınırdı Pazarı tam olarak denetlemek isteyen loncalar, yabancı tüccarları kente sokmamaya başladılar Malların fiyatlarını da loncalar belirledi Giderek güçlenen tüccar loncaları, zamanla kent yöneticilerinin seçiminde de söz sahibi oldular Bu loncalar yalnızca kent içinde değil kentler arasında hatta uluslararasında örgütlendiler Kendi ticari anlaşmalarını yaptılar, kendileri için ticaret ve savaş filoları oluşturdular
Loncalar, üyelerini de sıkı kurallarla denetlediler Kötü mal satan ya da mallarına yüksek fiyat koyanlar bu kurallar gereğince cezalandırılırdı
Kentlerin gelişmesi daha önce evlerde üretilen birçok malın artık pazar için üretilmesine yol açtı Kasaplar, fırıncılar, dokumacılar ayrı birer meslek sahibi olarak kent yaşamına katıldı ve tüccarları örnek alarak her meslek kendi loncası içinde örgütlendi Böylece esnaf ve zanaatkar loncaları kuruldu
Bu loncalarda usta olan zanaatkar, yanında kalfa ve çırak çalıştırır ve onlarla birlikte aynı lonca içinde yer alırdı Loncalar belirli kurallara göre örgütlenmişlerdi Lonca üyesi olmayan hiç kimse o meslekte çalışamazdı Çıraklıktan yetişmeyen kişiler o mesleği uygulayamaz, kent dışından yabancılar ise mesleğe alınmazdı Ustalar arasında eşitlik gözetilir, lonca yönetiminde eşit söz hakkı bulunurdu Bir ustanın birden çok işyerine sahip olmasına izin verilmezdi Üyeler arası rekabet değil dayanışma geçerliydi Lonca üyeleri, zor günlerinde birbirlerine yardım ederlerdi Loncalar üyelerine günümüzün işsizlik sigortası ya da emeklilik hakkı gibi sosyal güvenceler de sağlamışlardı
Loncalarda yükselmenin önü açıktı Çırak bir süre (genellikle 27 yıl) ustanın yanında çalışarak mesleği öğrendikten sonra, loncanın izniyle kendi işyerini açabilirdi Kendi işini kurabilecek parasal gücü olmayanlar kalfa olur ve ustasının yanında kalarak bir ücret karşılığında çalışırdı Altın devrini 13 yüzyılda yaşayan loncaların işleyiş kuralları genellikle 14 yüzyıla kadar bu biçimiyle sürdü
Daha sonra durum değişti Bazı ustalar daha zengin oldu, daha çok insan çalıştırmaya başladı Loncalar da "büyük", "küçük" olarak ayrıştı Güçlü ustalar lonca yönetimlerini ele geçirdi ve ustalar arası eşitlik kuralı işlemez oldu Çırakkalfausta zinciri bozuldu Usta olmak güçleşti ve yeni kurallara bağlandı Kentler kalabalıklaştıkça kalfalığa yükselen çırakların usta olmalarının önüne yeni engeller kondu Hatta, Paris'te dokumacılar loncası daha da ileri giderek ustalığın babadan oğula geçmesi kuralını getirdi Böylece lonca üyesi aileler dışında hiç kimse mesleğe kabul edilmiyordu 16 yüzyılın sonunda krallar artık, para karşılığı ustalık beratı satmaya başlamıştı
Bu da, zor durumda kalan kalfaların kendi loncalarını kurmalarına yol açtı Bu loncalar, yönetimde etkili olan zahaatkâr loncalarının sert tepkisine karşın güçlendi ve işçi dernekleri gibi ücret pazarlığı yapmaya başladı
15 yüzyılda başlayan kıtalar arası deniz ticaretiyle genişleyen pazar, daha fazla mal üretilmesini gerektiriyordu Oysa loncaların örgütlenme biçimi kısıtlı bir üretim için yeterliydi
Zanaatkar loncalarına hammadde sağlayan ve onların ürünlerini pazarlayan aracı tüccarlar ortaya çıktı Loncaların alım satım tekeli kırıldı Dış ülkelere mal satan aracı tüccarlar artan talebi karşılamak için evlere iş vermeye başladılar Böylece bazı loncaların yapısı değişti Tüccar için onun sağladığı hammaddeyle üretim yapmaya başladılar
Ayrıca coğrafi keşiflerin sonucunda Avrupa'ya gelen tütün, şeker gibi ürünlerin işlenmesi yeni iş alanları da yaratmıştı Kırsal alanlarda özgürleşen serflerin kentlere göçüyle lonca dışı özgür işçiler çoğaldı Madencilik gibi büyük yatırım ve çok para gerektiren işler, loncalardan farklı bir örgütlenmeyi zorunlu kıldı Kapitalist yatırımcılar ve tüccarlar buralarda özgür işçileri çalıştırarak işyerlerini loncalardan farklı bir anlayışla örgütlediler Artık loncalara bağlı, az sayıda çırak ve kalfa çalıştırarak yalnızca sipariş edilen malları üreten ustaların yerini, çok sayıda işçi çalıştıran ve pazar için üretim yapan, üretim araçlarının ve fabrikaların sahibi kapitalistler alıyordu Dış ticaretle zenginleşen tüccarlar da şirketler kurmaya başladılar Bu da ticaret loncalarının sonunu hazırladı
Ekonominin gereklerini karşılamakta yetersiz kalan loncalar ile şirketlerin sürtüşmesi, loncaların giderek zayıflamasına ve 17 yüzyıldan başlayarak hızla yok olmasına yol açtı Ama atölye ve fabrika üretimi loncaların yerini tümüyle alana kadar bir ölçüde varlığını korudu Loncalar Fransa'da devrime (1789), İngiltere'de ise 19 yüzyılın başlarına kadar yasal olarak ortadan kalkmadı
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|