TiFus
|
Cevap : Politika Hikayeleri
Avcı Kekliği
Hayy Hak,
Hak dostum Hak 
Efendim, bir varmış bir yokmuş Allah’ın kulu çokmuş Develer tellal iken, pireler berber iken, bir kişinin yediği, binlerce kişinin baktığı amma kıyametin gene de kopmadığı bir memleket varmış 
Bu memleket kaf dağının ardında değilmiş Yeri belliymiş  Yeri belliymiş de; nereye gittiği belli değilmiş  Bu memleketin adını ben demeyeyim size, siz bulun söyleyin kendinize 
Bu memleketi yönetenler in; vızır vızır arıları, kovan kovan balları, İran’dan gelme halıları, her işe burunlarını sokan karıları varmış 
Ve dahi bu memleketin; kalabalık şehirleri, orta halli kasabaları, kendi haline terk edilen köyleri varmış İşte bizim kıssamız da bu köylerden birinde geçer 
Bu köy; kendi halinde, suya sabuna dokunmayan, küçük, şirin bir köymüş  Bu köyün ahalisi ava çok meraklıymış; ille de keklik avına…
Ha bir de; bu köyde, özü sözü doğru, dili dualı, ak sakallı; Derviş Baba namıyla bilinen, bir ihtiyarcık yaşarmış 
Derviş Baba, ahalinin bu keklik avı merakına pek bi içerlenirmiş amma, onların merakının derecesini bildiğinden sesini de çıkaramazmış pek 
Köyde hemen hemen her evde bir avcı kekliği bulunurmuş  Avcı kekliği dediğin ne ki; güzel ötüşlü kafeste yaşamaya alıştırılmış dişi bir keklik işte 
Kafeste yaşayacak, yemini, suyunu başkaları sunacak, almadan vermek olur mu, madem veriyor insanoğlu karşılığını elbet alacak 
Avcı; kekliği kafesiyle çalıların arasına koyacak, kendisi pusuya yatacak İşte o zaman keklik yediğinin hakkını verecek En güzel sesiyle ötecek Onu duyan kafese girmemiş özgür keklikler, bu güzel sesli dişinin, fettanca davetine kanacak Üçü beşi birden etrafına toplanacak Onlar kur yaparken kafesteki kekliğe, yattığı pusudan avcı basacak tetiğe; keklikleri vuracak Sonrada oturup afiyetle yiyecek Avcı sindirirken özgür keklikleri midesinde, cak cak ötecek avcı kekliği kafesinde 
İşte av dedikleri de, avcı dedikleri de, avcı kekliği dedikleri de bundan ibaret Alınacak çok ders var, bu durumdan elbet 
Anlayana anlayana anlayabilene 
Neyse  Velhasıl-ı kelâm; bu köyde av da, avcı da, avcı kekliği de bolmuş vesselâm 
Hele içlerinden birinde öyle bir avcı kekliği varmış ki; dillere destanmış  Amma öyle böyle değil canım  Yani anlatılır gibi değilmiş  Bin bir çeşit hüneri, kınalı kınalı tüyleri varmış  Hele hele bir ötüşü varmış ki; can dayanmazmış canım  İnsanı mest eder kendinden geçirirmiş
Sahibi ona kınalı yapıncak dermiş  Alırmış gün aşırı kafesi eline, köy meydanından geçermiş gerine gerine, ava gidermiş  Ahali ardından baka kalır, kekliğin sahibine imrenirmiş  Anlayacağınız bütün köylünün gözü bu keklikteymiş 
Gel zaman git zaman; kınalı yapıncağın sahibi sıkışmış paraya, boşuna koşturmuş durmuş oraya buraya Kimden yardım istediyse ters yüz edilmiş, üç-otuz paraya avcı, mahkum edilmiş  Adamcağız sonunda çaresiz kalmış, kınalı yapıncağı açık arttırmayla satışa çıkarmış 
İşte o zaman anlamış köylünün gerçek niyetini bilmiş ki alacaklar elinden Kınalı kekliğini  Yardım dilediğinde ters yüz edenler “gücümüz yok yardıma” diyenler açmışlar keselerinin ağzını, birer birer 
Açık arttırma epeyce yüksek bir fiyattan başlamış çok kısa sürede acayip rakamlara ulaşmış  Amma bildiğiniz gibi değil  Herkes birbiriyle yarışta  Arttıran arttırana  Kıran kırana  Görülmemiş böyle bir açık arttırma  Millet neredeyse evdeki yatağını yorganını satacak ille de bu kekliğe sahip olacak 
Artık son raddeye gelinmiş elenenler elenmiş Kınalı yapıncak satıldı satılacak 
Derken  Kalabalığın ardından gür bir ses yükselmiş:
- Kim ne verirse ben bir fazlasını veriyorum o kekliği ben satın alıyorum!
Bir sessizlik çökmüş ortalığa dönüp bakmışlar sesin geldiği tarafa bir de ne görsünler; Derviş Baba  Şaşırmışlar  Hem de çok şaşırmışlar 
- Yahu bu Derviş Baba ne yapacak bu kekliği acaba? Ne avdan anlar ne avcılıktan!
Demişler  Derviş Baba ahalinin şaşkın bakışları arasında gelmiş kekliğin yanına vermiş koc-ca bir kese dolusu tekliği almış sahibinden kekliği 
Sonra elinde kafes dönmüş kalabalığa şöyle seslenmiş:
- Ey ümmet-i Muhammed! Ey milletim! İçinizde en yaşlı olanı benim!
- Sensin Derviş Baba!
- Bu güne kadar size hiç yalan demedim, asla ihanet etmedim!
- Etmedin Derviş Baba!
- Hainleri hiç mi hiç sevmedim!
- Sevmedin Derviş Baba!
- Şimdi bu keklik benim mi?
- He Derviş Baba senin!
- Şimdi ben buna istediğimi eder miyim?
- He Derviş Baba edersin!
Bunu duyunca ak sakallı koca derviş çekip besmeleyi kekliğin başını koparıvermiş  Ahali bu işi dehşet içinde seyretmiş Şaşkınlıktan sesleri solukları kesilmiş Kimi öylece, suskun, baka kalmış kimi ah-vah edip ağlamış 
Sonra içlerinden Derviş Baba’ya en yakını ilk toplayan başına aklını:
- Aman Derviş Baba, can baba, canım baba! Ne istedin keklikten, niye kopardın başını?
Demiş  Derviş Baba gayet sakin dönmüş adama şöyle bir bakmış Sonra adamın sırtını sıvazlamış
- O bunu çoktan hak etmişti… Çünkü o; kendi milletine ihanet etmişti!
Demiş  İşte o zaman milletin aklı suya ermiş  Üç gün üç gece düşünmüşler, taşınmışlar ak sakallı koca Derviş’e hak vermişler keklik avını hepten tergemişler 
Evvet canlarım, ciğerlerim, değerli dostlarım, saygıdeğer dinleyenlerim  Bu nak’lettiğimiz bir meseldi, meseldi ya; şu cennet yurdumuzda dinleyene mesel gibi gelen daha nice gerçekler var öyle değil mi ya…
Dememiz o ki; her güzel ötüşlü kuşa kapılmayın, her dili ballıya kanmayın, zira avcılar pusuda bizi beklemekte 
Haydi kalın sağlıcakla… Yarınlarınız umutlu, günleriniz aydınlık, bahtınız açık, gıdanız muhabbet ola; sürç-ü lisan ettiysek aff’ola 
Hoşça kalın…
Dostça kalın 
Sevgiyle yaşayın 
Vesselâm 
NOT: Baskı aşamasında olan “VESSELÂM (Avcı Kekliği)” adlı ikinci kitabımda yer alan bu kıssayı seçim atmosferine girdiğimiz şu günlerde (kitap eylül ayında dağıtıma verilecek) ForumBilgeNesil okuyucularıyla paylaşmak istedim
__________________
TiFus-Sokak Sanatı
GECELER ÇOK KATI KALMADI HİÇ TADI !
GECE GÜNDÜZ MÜCADELE İŞTE SOKAK SANATI 
|