Şengül Şirin
|
Cevap : Lübnan
Akdeniz'in doğu kıyısında dağlık bir Arap ülkesi olan Lübnan Cumhuriyeti, İsrail ve Suriye ile komşudur Yüksekliği bazı noktalarda 3 000 metreyi bulan Lübnan Dağları ülkenin ortasından bir omurga gibi geçer Lübnan Dağları'yla ülkenin doğu sınırındaki Cebelü'şŞarki arasında Asi ve Litani ırmaklanyla beslenen verimli Bikaa vadisi yer alır Ortadoğu'daki birçok ülkenin tersine Lübnan bol yağış alır Kıyılarda iklimin ılıman olmasına karşılık, iç bölgelerde kışın dağlar karla kaplanır
Lübnan halkının büyük çoğunluğu tarihsel Sur ve Sayda limanlarını kuran Fenikeliler'in soyundan gelir {bak FENİKE) Bölgenin doğal yapısı dolayısıyla yüzyıllardır buraya sığınan çeşitli etnik topluluklar Lübnanlı Araplar'la karışarak bugünkü Lübnan halkını oluştur muştur
LÜBNAN'A İLİŞKİN BİLGİLER
RESMİ ADI: Lübnan Cumhuriyeti
YÖNETİM BİÇİMİ: Tek meclisli, çok partili cumhuriyet
YÜZÖLÇÜMÜ: 10 230 km2
NÜFUS (1992): 2 803 000
BAŞKENT: Beyrut
BAŞLICA KENTLER VE NÜFUSLARI (1985): Trablusşam (500 000), Beyrut (1989; 200 000), Zahle (200 000), Sayda (200 000), enNebatiye (100 000)
DOĞAL YAPI: Ülke verimli bir vadiyi çevreleyen, birbirine paralel iki dağ sırası ile bunların önünde yer alan dar bir kıyı ovasından oluşur
BAŞLICA ÜRÜNLER: Buğday, arpa, meyve, sebze
EĞİTİM: 59 yaşları arasında zorunludur
1930'larda Hıristiyanlar çoğunluktayken, günümüzde Müslümanlar'ın sayısının daha çok olduğu sanılmaktadır Lübnanlı Hıristiyanlar'ın büyük bölümü Katolik Kilisesi'nin bir kolu olan Maruni Kilisesi'ne bağlıdır Ülkede resmi dil, halkın çoğunluğunun konuştuğu Arapça'dır Fransızca ve İngilizce de oldukça yaygındır
1974'ten sonra Lübnan'ı ikiye ayıran iç savaş, büyük ölçüde ticarete dayanan ekonomik yaşamı felce uğratmıştır Çoğunluğu kıyı ovasında ve Bikaa vadisinde yer alan toprakların beşte ikisi ekilebilir durumdadır Ne var ki, özellikle 1981'den sonra toprakların çok az bir kesiminde çiftçilik yapılabilmiştir Başlıca tarım ürünleri buğday, arpa ve çeşitli sebzeler ile başta turunçgiller ve muz olmak üzere çeşitli meyvelerdir Ülke kömür ve madenmatakları açısından yoksuldur; sanayisi de gelişmemiştir Irak ve Suudi Arabistan'dan gelen petrol boruhatları Lübnan'ı boydan boya geçerek kıyıdaki Trabulus (Trablusşam) ve Sayda'ya ulaşır Elektrik üretimi ve toprakların sulanması için gereken su Litani Irmağı'ndan sağlanır
Tarih
Lübnan'ın bilinen tarihi İÖ 3000 yıllarında bölgeye geldikleri sanılan Fenikeliler'le başlar (Lübnan'ın Fenike döneminden İÖ 64'te Roma egemenliğine girişine kadarki tarihi FENİKE maddesinde anlatılmıştır ) Roma' nın ikiye ayrılmasından sonra Doğu Roma' nın (Bizans) sınırlarının içinde kalan Lübnan 7 yüzyılda Araplar'in eline geçti 11 yüzyıldaki Haçlı Seferleri sırasında ise Haçlılar'm kurduğu Trablus Kontluğu ve Kudüs Krallığı arasında paylaşıldı Bu devletlerin 12 yüzyılda Müslümanlar'ca yıkılmasının ardından, 13 yüzyıl sonlarında Lübnan'a Memlûklar egemen oldu Yavuz Sultan Selim'in 1516'da Memlûklar'ı yenmesiyle birlikte Lübnan Osmanlı egemenliğine girdi 184245 arasında yeni düzenlemeler getiren Osmanlı Devleti, Lübnan'ı biri Dürziler'in (Müslüman), öbürü Maruniler'in yaşadığı iki kazaya böldü 1860'ta Dürziler ile Maruniler arasında çatışmalar çıktı Osmanlı Devleti'nin çatışmaları bastırmasına karşın, Fransa olaya müdahale etti Lübnan, Osmanlı Devleti'ne bağlı ayrıcalıklı bağımsız bir sancak oldu
Lübnan'da Osmanlı yönetimi I Dünya Savaşı'nın sonuna kadar sürdü Savaş bitince, Fransız askeri yönetimine giren Lübnan, 1920'de Suriye'yle birlikte Fransız mandası oldu Fransa 1921'de bugünkü Lübnan'ın sınırlan içinde kendi denetimindeki Lübnan Devleti'ni kurdu 1926'da Lübnan, devlet başkanına geniş yetkiler tanıyan parlamenter bir cumhuriyet oldu Ülkenin bağımsızlığı 1936'da tanındıysa da Fransız Parlamentosu bunu onaylamadığı için gerçek bağımsızlığını ancak II Dünya Savaşı'nın sonunda kazanabildi
Lübnan, bağımsızlıktan bu yana tarihinin büyük bölümünde karışıklıklara sahne oldu Bazı Lübnanlılar ülkenin batıyla bağlantılı olmasını isterken, bazıları da ülkenin öbür Arap devletleriyle sıkı bağlar kurmasını istiyordu 1952'de yönetime gelen batı yanlısı grup, 1957'de cumhurbaşkanı seçimleri sırasında başlayan MüslümanHıristiyan çatışmasının bastırılması için ABD'den ülkeye asker göndermesini istedi
ABD birliklerinin ayaklanmayı yatıştırmasından sonra da Hıristiyanlar ile Müslümanlar arasındaki gerginlik sona ermedi
Lübnan'da yönetimin Hıristiyanlar ile Müslümanlar arasında bölüşülmesine karşın, Lübnan cumhurbaşkanı her zaman için Maruni Hıristiyanlar'dan seçiliyordu Çekişmeler 1974'te iç savaşa dönüştü Savaş 1976'da Suriye ağırlıklı bir Arap barış gücü birliğinin Lübnan'a girmesine kadar sürdü İkiye ayrılan ülkenin kuzeyi Hıristiyanların, güneyi ise Müslümanlar'in denetimine girdi
Lübnan, Arapİsrail savaşlarına asker göndermemiş olmakla birlikte 1960'larda çok sayıda Filistinli göçmenin ülkeye sığınması yeni sorunlara neden oldu (1973'te Lübnan' da yaşayan her 10 kişiden biri Filistinli'ydi ) Lübnan'ı Filistinliler'i korumakla suçlayan İsrail, bu gerekçeyle 1968'den beri Lübnan' daki Filistinliler'e yönelik silahlı baskınlarda bulunmaktadır 1975'te Tel Zaatar Filistin kampını havadan bombaladı 1978'de de Güney Lübnan'ı istila etti 1982'de ise Filistinliler'in Sabra ve Şatilla kamplarını bombaladı, Beyrut'u kuşatma altına aldı Filistinli gerillaların uluslararası bir gücün denetiminde aynı yıl Beyrut'u terk etmelerinden sonra da Lübnan'da asker bulundurmayı sürdürdü
Günümüzde Lübnan sorununa hâlâ siyasal bir çözüm bulunamadığı için Ortadoğu'da barışı tehlikeye atan çatışmalar sürmekte ve binlerce insanın ölümüne yol açmaktadır
Suudi Arabistan Ekim 1989'da, Lübnan Ulusal Meclis'i üylerinin Arap barış girişimini görüşmek üzere Taif kentinde bir araya gelmelerini sağladı Bu toplantıda imzalanan belgede, Hıristiyanlar'in Suriye birliklerinin çekilmesi istemiyle, Müslümanlar'in siyasal reform çağrılarının bağdaştırılması amaçlanıyor ve Ulusal Meclis'in Beyrut'ta toplanarak cumhurbaşkanını seçmesi öngörülüyordu
Siyasal reformlar konusunda anlaşma sağlandıysa da, Lübnan'ın egemenliği konusundaki görüş ayrılıkları sürüyordu
5 Kasım'da toplanan Ulusal Meclis, ılımlı bir Hıristiyan olan Rene Moavvad'ı cumhurbaşkanlığına seçti Moawad, 17 gün sonra Beyrut'un Müslümanlar'ın denetimindeki batı kesiminde bir suikast sonucunda öldürüldü Yerine Elias Hravi seçildi Dürziler'in önderi Velid Canbulat ve Şii Emel örgütünün önderi Nebih Berri, Taif belgesini radikal reformlara yer vermediği için eleştiriyorlardı Hıristiyan milislerin komutanı General Michel Aoun ise Hıristiyan milletvekillerini Suriye'ye fazla ödün vermekle suçlayarak, Ulusal Meclis'e rakip bir yasama meclisi için seçimlere gitme tehdidinde bulunuyordu
Bu koşullarda iç savaş yeniden patlak verdi Çatışmalar gittikçe şiddetlendi Eylülde ateşkes sağlandığında ölü sayısı 800'ü, yaralı sayısı ise 4 500'ü aşmıştı Suriye ise, Aoun'un her an bir katliama girişebileceği gerekçesiyle, birliklerini çekmeyi reddediyordu
General Aoun'un 750 gündür işgal altında tuttuğu Cumhurbaşkanlığı Sarayı'ndan 13 Ekim 1990'da çıkarılmasıyla, Lübnan'ın birleşmesinin önündeki en önemli engel kalkmış oldu Cumhurbaşkanı Hravi Beyrut'ta devlet otoritesini yeniden kurmak amacıyla Beyrut Metropoliten Alanı Güvenlik Planı'nı yürürlüğe koydu Bu planın uygulanabilmesi için, Güney Lübnan'da da denetimin sağlanması, Filistin Kurtuluş Örgütü'nün (FKÖ) ve Şii milislerin denetim altına alınması ve sınır bölgesindeki İsrail egemenliğinin yarattığı sorunların çözülmesi gerekiyordu
Başbakan Selim elHoss bir ulusal birlik hükümeti kurulmasına olanak sağlamak için 19 Aralık'ta istifa etti Suriye'nin desteğiyle oluşan yeni hükümette yedi ayrı milis örgütünün önderleri yer alıyordu Başbakanlığa da Ömer Kerami getirildi İran yanlısı Hizbullah örgütü yeni hükümeti tanımadı Hükümet 9 Ocak 1991'de güvenoyu aldıysa da, Dürziler'in çoğunlukta olduğu İlerici Demokratlar'ın önderi Velid Canbulat'ın istifasıyla sarsıldı Ağustosta da Nebih Berri ile Konut Bakanı Muhammed Beidun da görevlerinden istifa ettiler
Mayıs 1991 başında Lübnan ordusu ülkedeki başlıca ekonomik merkezlerin denetimini ele geçirmişti Mayıs ortalarına değin milislerin elindeki silahların yüzde 80'i teslim edilmişti Temmuzda Lübnan Ordusu FKÖ'nün son kalesine karşı düzenlediği saldırıda başarılı oldu Yıl sonuna gelindiğinde ise, ülkedeki bütün ABD'li ve İngiliz rehineler serbest bırakılmıştı
Hükümetin Şubat 1992'de açıkladığı kemer sıkma paketi tepkilerle karşılandı Sendikalar Konfederasyonu martta bir dizi grev yaptı Mayısta başbakanlığa Raşid esSolh'un getirilmesi Dürziler'in ve Maruniler'in tepkileriyle karşılaştı Mayıs 1972'den sonraki ilk genel seçimler Ağustos 1992'de yapıldı Suriye birliklerinin ülkeyi terk etmesinde ısrar eden Hıristiyanlar'ın çoğu seçimleri boykot etti Yeni Ulusal Meclis genel olarak Suriye yanlısı üyelerden oluştu Hizbullah da, Şii Emel örgütüyle ortak liste çıkartarak 8 üyelik kazandı Cumhurbaşkanı Elias Hravi eylülde, Suriye birliklerinin çekilmesi konusunda Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad'la görüştü Ama görüşmeden bir sonuç alınamadı Lübnan'daki son Batılı rehineler de haziranda serbest bırakıldı
__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
|