Yalnız Mesajı Göster

Kırım Hanlığı

Eski 08-01-2009   #1
Şengül Şirin
Varsayılan

Kırım Hanlığı



Kırım Hanlığı




Kırım Hanlığı(1441 1783) Moğol Hükümdarı Cengiz'in soyundan gelen ve Giray Hanlar olarak anılan hanedanın kurduğu Kırım Hanlığı 16 yüzyılda Rusya içlerine kadar yayılan güçlü bir devlet olmuştur


Kırım Hanlığı Cengiz'in torunu Batu'nun kurduğu Altın Orda (Altınordu) Devleti' nin parçalanması döneminde ortaya çıktı 1420'lerde Altın Orda tahtı için Uluğ Muhammed, Küçük Muhammed ve Devlet Berdi arasında sürüp gelen çekişmelere katılan Devlet Berdi'nin kardeşi Gıyaseddin yaklaşık 1430'da yenildi ve Kırım'dan ayrılmak zorunda kaldı 1433'te Altın Orda tahtı Seyyid Ahmet'in eline geçti, Uluğ Muhammed de Kazan yöresine çekildi Kırım'daki yönetim boşluğundan yararlanmak isteyen Gıyaseddin'in oğlu Hacı Giray, Seyyid Ahmed'e karşı mücadeleye girişti ve 1441'de bağımsızlığını ilan etti

Hacı Giray 1466'ya kadar süren hanlığı döneminde sürekli iç ve dış sorunlarla uğraştı Kırım Yarımadası kıyılarında zengin ticaret kolonileri bulunan Cenevizliler'in müdahalelerine karşı Osmanlı Devleti'nden yardım istemek zorunda kaldı Böylece Kırım Hanlığı ile Osmanlı Devleti arasındaki ilişkiler başladı Hacı Giray'in oğlu Mengli Giray döneminde (14661514) de Cenevizliler Kırım'daki ticaret ayrıcalıklarını yitirmemek için hanlığın içişlerine karışmayı sürdürdüler Bu yüzden iki kez tahtını kaybeden Mengli Giray Osmanlı Padişahı Fatih Sultan Mehmed'e başvurdu, Fatih de 1475'te Gedik Ahmed Paşa komutasında bir donanma göndererek Kırım' daki Ceneviz varlığına son verdirdi Bu tarihten sonra Kırım Hanlığı Osmanlı Devleti'nin koruması altına girdi
Mengli Giray 1502'de Altın Orda Devleti' ne son verdi Egemenliğini Karadeniz kıyılarına, Rusya içlerine doğru genişletmeye başladı 16 yüzyıl ortalarına doğru Kırım Hanlığı, Kazan ve Astrahan hanlıklarının topraklarını da ele geçirdi, Moskova'ya akınlar yapacak duruma geldi

Öte yandan Kırım'ın güneyindeki Kefe'yi doğrudan merkeze bağlı bir eyalet olarak yöneten, burada düzenli bir askeri güç bulunduran Osmanlı Devleti 1524'te tahta çıkan I Saadet Giray'dan başlayarak Kırım hanlarını doğrudan atamaya başladı Taht kavgalarını önlemek için de şehzadeler Osmanlı ülkesinde rehin tutuluyorlardı 16 yüzyılın ikinci yarısında güçlenmeye başlayan Ruslar, Kırım Hanlığı için de büyük bir tehlike oldular 1550'lerde Kazan ve Astrahan Ruslar'ın eline geçti Kırım hanları Ruslar'ın ilerlemeleri karşısında önceleri Osmanlı Devieti'nden yardım istemediler Çünkü bağımsızlıklarım tümüyle kaybedeceklerinden çekmiyorlardı Yardım istemek zorunda kaldıklarında Kırım'a gelen Osmanlı ordusu ise Ruslar'ın genişlemesini durdurabildi ama, kaybedilen toprakları geri alamadı

Kırım Hanlığı 17 yüzyıl başında yalnızca Kırım Yarımadası ile Karadeniz'in kuzey kıyılarının bir bölümüne egemendi II Gazi Giray (15881608) Osmanlı Devleti ile bir anlaşma yaparak Osmanlı ordusunun bütün seferlerine katılmayı ve her yıl vergi vermeyi kabul etti Buna karşılık 17 yüzyılda başa geçen bazı hanlar bu bağımlılıktan kurtulmak için İran ve Rus Çarlığı ile ilişki kurmaya çalıştılar


18 yüzyılda Kırım üstündeki Rus baskısı arttı, Osmanlı Devleti ise güçsüzleşmeye başladı Ruslar 1736'da Kırım Hanlığı'nın merkezi Bahçesaray kentine kadar ilerlediler ve Karadeniz kıyılarındaki birçok yeri aldılar 18 yüzyılda Ruslar'la birkaç kez savaşmak durumunda kalan Osmanlı Devleti hep yenilgiye uğradı, 1774'te imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması ile Kırım'ın bağımsızlığını tanımak zorunda kaldı Bu sırada Kırım tümüyle Ruslar'ın eline geçti Ruslar birkaç göstermelik han atadıktan sonra 1783'te Kırım'ı Rusya topraklarına kattıklarını açıkladılar


Kırım Hanlığı özellikle 1617 yüzyıllarda Osmanlı Devleti'nin Karadeniz'deki egemenliğini pekiştirici, Ruslar'ın Karadeniz'e inmesini önleyici bir rol oynamıştır Ama iç yapısındaki dalgalanmalar, Osmanlı Devleti'ne bağımlı kalmanın yarattığı hoşnutsuzluklar yüzünden 18 yüzyılda yönetim gittikçe gücünü kaybetmiş, Rusya'nın genişlemesine karşı koyamaz duruma gelmiştir

__________________
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır
Alıntı Yaparak Cevapla